Nedir bunun adı'

İnsan kendi elleriyle bırakır mı ‘hayatımın anlamı’ dediğini… / Neden ‘gitme’ – ‘gitme kal’ demek bu kadar zordur bazen…

Neden insan kalbinin sesini değil de aklının sesini dinler ki bazen… / Üstelik ardından yaşanacak onca üzüntüyü-kederi biliyor, tahmin edebiliyorken…

İnsan hem ağlar, hem özler, hem acı çeker hem de aramadan nasıl durur ki sevdiğini, hiç aklım almıyor bazen… / Neden arayıp, ‘seni çok özledim’ demez ki mesela…

Madem gitti, bu kez de ‘gel’ diyemez mi, çağıramaz mı gönülden ve gönülden çağrılan insan ‘hayır gelmem’ diyebilir mi… / Bunun adı gurur mu… / İnat mı…

Nedir bunun adı'

Değer mi kaybetmeye sevdiğini ya da kaybetmeye değen nedir bunu bulabilen var mı…

Adı hayat dedik, tamam…

Hatta toplamında adı hayat dedik ona da tamam…

Peki hayatın içinde var olan ayrılık ve acısını, hayatın içine sevgi-aşk olarak, kavuşmak olarak yeniden sokmak mümkün değil midir…

Nasıl bir duvardır bu aşılamayan… / Çarpıp çarpıp ölen kelebeklerle doldu ortalık…                 

Yalnızlık sevgisi midir, kalabalıklar içinde olma korkusu mu…

Soru değil, sorgulama hiç değil…

Ama nedir…

Nedir bütün bu duygu karmaşasının çıktığı yol, bilen-bulabilen var mı…/ Belki de çıkmaz sokaktır burası… / Peki bu çıkmaz sokakta kaybolan onca yüreğin sıkıştığı bu köşede, bir çare arayıp, arayıp da bulabilen var mı…

Soru işareti koymuyorum farkında mısınız… / Üç noktalarla bitiriyorum her bir sorumun sonunu… / Çünkü cevapların ucu açık, kişiye göre farklı. Hırslarımız, özlemlerimiz, öfkelerimiz, acılarımız, aşklarımız farklı…

Benzeşen onca duygunun arasındaki farklılıklar bizi biz yapanlar. Bizi biz yapan ayrılıklarımız.

Mutlu sonlar, mutsuz sonlar, mutlu sonsuzlar…

Nedir istediğimiz, ‘ben ne istiyorum’ diye oturup kendine soran, sorup da bulabilen var mı…

İstediğini yapmak yerine, öfkesine yenilip, kendini yalnızlığa terk eden kaç kişiyiz…/ Atilla İlhan gibi, ayrılıkları sevdaya dahi edenlerden miyiz hepimiz…

Nedir bu duygunun adı bilen var mı…

Özledim ben, çok seviyorum ben… / Kollarımı açıp beklesem, gelenim var m? / Kaç kez kucakladık kendimizi. Gelip sarılanımız olmayınca öyle değil mi…

Ne kadar kalabalıkmışız meğer, siz okudukça ben içimde yalnızlıklarımızı büyüttüm. / Kaybettiğimiz aşkların yasını tuttum gizlice. / Oysa kim bilir neler yaşanabilirdi öyle değil mi…

Ben bulamadım bunun adını, bulabilen var mı'