ANKARA - Grup Yönetim Kurulu’nun “ağır bir cezalandırma” isteminde bulunduğunu ifade eden Güler, “Parti-grup yönetimi yetkilileri, hukuka dayalı disiplin mekanizmasını, yönetim tarzlarına ve yürüttükleri politikalara yönelik eleştirileri baskıyla ortadan kaldırmak üzere keyfi tasfiye aracına dönüştürmüşlerdir” dedi.
CHP Grup Disiplin Kurulu, Grup Yönetim Kurulu tarafından bir yıl süreli geçici olarak gruptan çıkarma istemiyle disipline sevk edilen İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’e savunması için 26 Ocak Pazartesiye kadar süre vermişti.
-“İDDİANAME YOKSA SAVUNMA OLMAZ”-
Sosyal paylaşım sitesinde savunmasını koyan Güler,“Partinin disiplini sürerken, partinin meclis yönetimi de disipline başvurdu. Hakkımda duble disiplin yürüdü. Parti de iddianame göndermemişti, yazıyla istediğimde gelmişti. Grup yönetimi de aynı şeyi yaptı; iddianameyi göndermelerini istedim; disiplin kurulu ek süre verdi; ama iddianame gelmedi. İddianame yoksa savunma olmaz. Ama durumu kayda geçirmek gerekir, bu nedenle Grup Disiplin Kurulu'na değerlendirmeyi gönderdim” dedi.
Güler’in Grup Disiplin Kuruluna gönderdiği savunmasında şu ifadeler yer aldı:
“Atılı iki suçtan biri, grup başkanlığına bilgi vermeden bir televizyon programına katılmak ile ilgilidir.
Sözü edilen TV programına çıkmadan önce, sözü edilen ‘genel yazı’da istendiği üzere, nöbetçi grup başkanvekiline bilgi vermediğim bilgisi doğrudur.
Bunun, talep edilen ‘önlemli olarak 1 yıl gruptan geçici çıkarma’ gibi bir ağır cezaya ne kadar uygun bir suç olduğu; suç olup olmadığı; suç değil ‘kabahat’ kapsamında değerlendirilebileceği; disiplin işlemi gerektirip gerektirmediği konuları tartışmaya açıktır.
Atılan suç, Parti içinde ayrılık gözetme ve ayrımcılık yapma, yalnızca ulusal değil uluslararası hukukta da tanımlanmış bir suç kategorisidir. Ayrılık gözetme ve ayırımcılık, herhangi bir kurum ya da toplulukta üyelerin haklarını kullanılmalarında ya da yapılan işlemlerde ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal inanç, milliyet, sosyal köken bakımından eşitliği yok edici ya da bozucu etkisi olan ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutma eylemlerini anlatır. Sözü edilen TV programında, bu kategoride değerlendirilebilecek hiçbir konu ele alınmamıştır. Kaldı ki bu tür bir eylem, ancak ‘parti içindeki iş ve işlemler’ bakımından ortaya çıkabilir; bir televizyon programında sarf edilen sözlerle nasıl oluşabileceği ayrı bir merak konusudur.
-“AĞIR BİR CEZALANDIRMA İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR”-
Grup Yönetim Kurulu partili milletvekilliği haklarımı ortadan kaldıran ağır bir cezalandırma isteminde bulunmuştur. Talebini ‘önlemli’ kılarak, karar bildirim tarihi olan 8 Ocak 2015 gününden itibaren partili milletvekilliği haklarımı kullanmamı yasaklamıştır.
İlgili kararda, ceza talebinin dayanakları ile atılı suç fiili arasında anlamlı ve açıklanabilir bağlar kurulmamıştır. Ceza talep eden kurum, savunma hakkının kullanılmasında olmazsa olmaz koşulu yerine getirmemiş, iddianame hazırlığını ve bunun tarafıma iletilmesini ihmal etmiştir. Yazılı iddianame istemime yanıt verme gereği dahi duyulmamış olması, temel hukuk ilkelerine ve parti-içi hukuka uygunluk kaygısı taşınmadığına kanıttır.
-“KEYFİ TASFİYE ARACINA DÖNÜŞTÜRMÜŞLERDİR”-
Bu nedenlerle, parti-grup yönetimi yetkilileri, hukuka dayalı disiplin mekanizmasını, yönetim tarzlarına ve yürüttükleri politikalara yönelik eleştirileri baskıyla ortadan kaldırmak üzere keyfi tasfiye aracına dönüştürmüşlerdir. Parti-içi demokrasi ilkeleri ve parti hukuku bakımından suç oluşturan bütün karar ve işlemleri reddettiğimi saygılarımla bilginize sunarım.”