Ege Postası
Geri

'İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı Grup Toplahtısı’nda; “Sarayın bir de fotoromanı var. O da başka bir pisliğin içinde. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş konuşmaya başlıyor. 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, beyefendiye bakın. Sen kimsin, Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın. Ekrem İmamoğlu'nun adını ağzına alman için önce ağzını bir yıkayacaksın. Sen kendini nasıl onunla kıyaslarsın? Sen atama ile gelmişsin o seçimle gelmiş. Senin neler çevirdiğini biliyorum. Kripto dolandırıcıları senin yanında, mafyaya haber uçurmak senin görevin, uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirirsin, kirli paranın da bir numaralı adamısın. Tamamını biliyorum. Söyledim, yine söyleyeyim, herkes duysun; İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz, boğarız sizi boğarız” dedi. Kılıçdaroğlu, “Herkes Bay Kemal'i beklesin” mesajını verdi.
'İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır'
Haberler / Politika
20 Aralık 2022 Salı 14:04
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, TBMM’de haftalık grup toplantısında konuştu. CHP Grup Toplantısı’na bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu grup toplantısı öncesi TBMM’deki makamında ağırladı.

Görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından İmamoğlu, “Bugün CHP Grup Toplantısı için Ankara'dayım. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret ettim. Bu süreçte, 16 milyon İstanbullunun iradesine sahip çıktığı için teşekkürler” mesajı ile birlikte Kılıçdaroğlu ile birlikte fotoğrafını paylaştı.

Kılıçdaroğlu, “İktidar” sloganı ile karşılandı. Buna karşı Kılıçdaroğlu, “Hiç meraklanmayın, halkın iktidarını mutlaka kuracağız. Halkın iktidarını” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ: Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini biliyorum. Hepimiz bunun farkındayız. Ama kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. İnançla yolumuzu devam edeceğiz. Türkiye’ye huzuru getireceğiz. Türkiye’ye kucaklaşmayı getireceğiz. Türkiye’ye helalleşmeye getireceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden 85 milyon insanı kucaklayacağız, bunun sözünü veriyorum bütün halkıma. Ve bize düşen görev Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu zor atmosferden çıkarmak. Türkiye’ye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek. Türkiye’de devletin kurumlarını liyakatli kişilerin yöneteceği bir sürece evriltmek. Bütün bunları azimle, sabırla, kararlılıkla gerçekleştireceğiz. Altı lider, altı genel başkan bir aradayız. Hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz. Demokrasiyi savunuyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Beraber getireceğiz. Bazen soruyorlar veya eleştiriyorlar; ‘efendim demokrasi diyorsunuz, milletin mutfağında bir şey kalmadı’ diye. Mutfakta bir şeyin kalmamasının yol açan temel olay bu ülkede demokrasinin olmamasıdır.

HER ŞEYİMİZ VAR: Demokrasi olursa herkes düşüncesini ifade edecek. Demokrasi olursa sendikacının, işçinin, emeklinin, çiftçinin hakkı ödenecek. Bu çerçevede ilk adım demokrasi. Sonra hep beraber hızla büyüme ve kalkınma. Bunu yapacağız. Çünkü her şeyimiz var. Güçlü bir insan kaynağımız var, imkanlarımız var, devlet olarak saygınlığımız var. Bütün bunların tamamını inşallah gerçekleştireceğiz.

6 MİLYON OY ALAN BİR SİYASİ PARTİNİN GENEL BAŞKANI KENDİ İLÇE BİNASINA GİREMİYOR: Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul'da Kadıköy'de kendi ilçe binasına giremiyor. Niçin? Talimat verilmiş. 6 milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar. Ve bizler de beraber mücadele edeceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Bunu yaparken polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat veren bu işin sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan sağduyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, gideceğiz oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz. Hep beraber yolcu edeceğiz.

EĞER 85-90 YAŞINDAKİ İNSANLAR HAPİSTE KALMASIN DİYORSANIZ HER TÜRLÜ KATKIYI VERMEYE HAZIRIZ: Ülkede haksızlıkların olduğunu biliyorum. Pek çok haksızlık var. 85 yaşında, 90 yaşında insan hapiste tutulmaz. Yazıktır günahtır. Tuvalete gidemeyecek bir kişi hapiste tutulmaz. Eğer devlet olarak siz bunu yapmaya kalkarsanız kişilerden intikam alırsınız. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez; adaletle, bilgiyle, birikimle yönetilir. Eğer insanları 85, 90 yaşında ben sizi hapislerde öldüreceğim derseniz demokrasinin, insan haklarının olmadığı algısı çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum: Eğer 85, 90 yaşındaki insanlar hapiste kalmasın diyorsanız her türlü katkıyı vermeye hazırız. Çünkü biz adaletten, doğruluktan, insan haklarından yanayız.

HERKES KİNDEN VE ÖFKEDEN ARINDIĞIMI, SABIRLA HAREKET ETTİĞİMİ BİLİR: Herkes şunu çok iyi bilir. Eğer Kılıçdaroğlu bir olaya el attıysa o olay çözülünceye kadar onun mücadelesi verir. Yine Türkiye'de herkes çok iyi bilir bize oy versin veya vermesin… Adalet duygumu, insan ayrımı yapmadığımı, benim gibi düşünmeyen insanlara saygı duyduğumu bilir, kinden ve öfkeden arındığımı, sabırla hareket ettiğimi bilir. Dolayısıyla bunu bildikleri içindir ki pek çok sorun yaşayan vatandaş, dertlerini gelir bana anlatır.

ÖRNEĞİN KARAYOLLARI’NDA 17 BİN 200 KİŞİ, DEVLET DEMİR YOLLARI’NDA 6 BİN 300 KİŞİ…: Taşeron işçiler… İlk taşeron işçileri Erzurum’da örgütledim. 7-8 yıl önce… Kadro sözü verdim. Kadrolarını en sonunda hükümet vermek zorunda kaldı. Ama hala 150 bine yakın taşeron işçisi var. Bunlar da kadro bekliyor. Örneğin Karayolları’nda 17 bin 200 kişi, Devlet Demir Yolları’nda 6 bin 300 kişi, PTT’de 14 bin 336 kişi, şeker fabrikalarında çalışan taşeron işçiler var. Bunlara da sözüm var, hiç merak etmeyin. Allah nasip edecek, sizlerin oylarıyla geleceğiz. Göreceksiniz; beklemeden kadro sahibi olacaksınız. İş güvenceniz olacak, bunun sözünü veriyorum.

ALLAH AŞKINA BUNLAR DİN VAR MI YA: Bu sözü verirken dramatik bir olayı da sizlerle paylaşmak isterim. Bir insan hakları ihlali nasıl olur onu sizlerle paylaşmak isterim. Taşeron işçilerle ilgili olarak… Van Büyükşehir Belediyesi’nde 306 taşeron işçi var. Bunlar malum kararname, yasalar çıktı, bir sözlü sınav yapılacak, kadroya alınacaktı. 306 arkadaş, kararnamenin gereği olarak sınav açılıyor, sözlü sınava giriyorlar, sözlü sınavda 306 kişiden Allah rızası için bir kişi bile sözlüyü kazanamıyor tamamını eliyorlar. Hayır diyorlar siz sözlü sınavı kazanamadınız. Hepsinin işine son veriyorlar. Arkadan bunlar gidiyor, itiraz ediyorlar, itirazları kabul edilmiyor. Yargıya gidiyorlar, yargı, ‘evet haklı, böyle sınav olmaz, böyle sınav mı olur’ diyor. İşçilerin hakkını teslim ediyor. İkinci kez sözlü sınava alıyorlar, ikinci sınavda da aynı numara çekiliyor. 306 kişiden bir kişi bile sınavı kazanamıyor. Siz kazanamadınız diyorlar, hepsinin kapının önüne koyuyorlar. Allah aşkına bunlar din var mı ya. 306 kişi. Yine bunlar itiraz ediyorlar, bu bizim hakkımız biz sözlü sınava girdik ama burada bir haksızlık var diyorlar. Mahkeme kararıyla üçüncü kez sözlü sınava giriyorlar, 24 Kasım 2022 tarihinde yine bu sınavda 306 kişiden bir kişi sözlü sınavı kazanamıyor. Allah aşkına ya bu ülkede yaşayan, akıl baliğ olan herkese sesleniyorum ya, bu kadar büyük vicdansızlık olur mu? Kul hakkı yenir mi ya. Bunların aileleri var, çoluk çocuğu var. Bu kadar haksızlık olur mu?

BUNUN VEBALİ KİMİN OMUZLARINDA?: Bu süreçte altı işçi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden birisi, Van’da çığ gelmişti, Cumhurbaşkanı Danışmanını kurtarmak için gitti gönüllü olarak ve o kişi hayatını kaybetti. Düşünebiliyor musunuz? Devlet ona hakkını teslim etmiyor ama o bir kişi çığ altında kalmasın diye gidiyor mücadele ediyor ama kendisi hayatını kaybediyor. Bunun vebali kimin omuzlarındadır? Özellikle bütün muhafazakâr kardeşlerime sesleniyorum. Bunun vebali kimin omuzlarında?

306 KİŞİYİ SÖZLÜ SINAVA ALIYORSUNUZ BİR ALLAH’IN KULU GEÇEMİYOR: Murat Kapa, çığ altında kalarak hayatını kaybediyor. Gönüllü gidiyor kurtarmaya. Mesut Babat, intihar ediyor. Hüsnü Timur, icra memurları geliyor kapısına kalp krizi geçiyor ve hayatını kaybediyor. Hasan Turgut, kanserden ölüyor. İdris Karaca da beyin kanamasından yaşamını yitiriyor. Ne denir buna? Hangi vicdan kabul eder? 306 kişiyi sözlü sınava alıyorsunuz bir Allah’ın kulu sözlüyü geçemiyor. Bu hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur.

'BARBİE BEBEĞİN YANINDAKİ SEVGİLİSİ KİM?' SORULARA BAKIN: Peki sınavda neler soruluyor? Onu da öğrendik. Barbie bebeğin yanındaki sevgilisi kim? Soruya bakın. Saraydan herhalde bu soruları sorun diye gidiyor. Kırk Haramilerin lideri kim? Ben olsaydım kim olduğunu biliyorum da ama bunlar onu söyleyemezler. Efsane Çeçen liderin adı ne? Nereden bilsin Allah’ın garibanı, yolları süpürüyor bu adam. Myanmar’daki havaalanının adı ne? Sorulara bakın Allah aşkına. Bu milletten ne istiyorsunuz? Millet ekmek kavgası yapıyor. Sen elindeki ekmeği alıyorsunuz, üç sefer yargı kararına rağmen başlatmıyorsun, ondan sonra dönüyorsun ölebilirsin diyorsun. Bunun adına da saray yönetimi deniyor, demokrasi değil. Kişinin elindeki ekmeği bile görmüyor. Onu bile elinden alıyor. Aç kalsın, ölsün kalsın diyor.

DAYISI OLMAYANIN ARKASINDA DURMAK İÇİN GİTTİM MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN ÖNÜNE: Bütün vatandaşlarımıza seslenmek isterim, Merkez Bankası’nın önüne Kılıçdaroğlu niye gitti? ‘Enflasyon ile mücadele edin’ diye gitti. ‘İradenizi saraya ipotek etmeyin’ diye gitti. ‘Yasanın sana verdiği görevi yerine getir’ diye gitti. Yapmadılar. Kılıçdaroğlu, TÜİK’e niye gitti? İşçinin, emeklinin enflasyonu düşük gösterecekler, düşük maaş almalarına yol açıyor, öyle talimat verildi. ‘İşçinin, emeklinin hakkını teslim edin’ diye gitti. Millî Eğitim Bakanlığı’nın önüne niye gitti? Ya dayısı olmayanı sözlüde eliyorlar. Dayın varsa istersen 0 puan al. Alıp başlatıyorlar, dayısı olmayanın arkasında durmak için, onların hakkını korumak için gitti Millî Eğitim Bakanlığı’nın önüne. Et ve Süt Kurumu’na niye gittik? Ya bu ülkenin çocukları süte, ete ihtiyaç duyuyorlar. Bu çocukların büyümesi lazım. Yeterli proteini alması lazım. Bunun için gittim. Son olarak Adalet Bakanlığı’na bütün milletvekili arkadaşlarımla beraber yürüdük. 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olması. Ya diyorum ya, bunlarda vallahi de billahi de vicdan yok, erdem yok, ahlak yok bunlarda.

6 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUN HAKKI, HUKUKU İÇİN GİTTİM BEN ORAYA: Küçük bir çocuk sistematik tecavüze uğruyor. Bakan geliyor diyor ki iki yıldır olaydan haberimiz var. Devleti çalıştırmadılar, savcıları, polisleri çalıştırmadılar. Sahte raporlar aldırdılar. Arkasındaki güç kim? Bunun cevabını hala almış değilim. ‘Devleti çalıştırın’ dedim. Adalet Bakanlığı’na yürüdüm. Bir çocuğun hakkı için bir çocuğun. 6 yaşındaki bir çocuğun hakkı, hukuku için gittim ben oraya. Sonra ne oldu? Devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz haklı. Demek ki bu kardeşiniz adaletin peşinde sonuna kadar koşacak. Adaleti getirecek bu ülkeye.

EYLÜL AYINDA 123 BİN TON OLAN SÜT ÜRETİMİ EKİM AYINDA 104 BİN TONA DÜŞTÜ: Vallahi de billahi de, yemin ediyorum bunlar devleti yönetemiyorlar. Çalışan devleti durduruyorlar. Üretecek devleti engelliyorlar. Çalıştırmıyorlar. Ya eylül ayında 123 bin ton olan süt üretimi ekim ayında 104 bin tona düştü. Süt veren ineklerin neredeyse tamamını kesime gönderdiler. Üç adım sonrasını bırakın yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Yarın sabah hangi kararı alacaklarını bilmiyorlar. Tek söyledikleri biz yaparız… Senin yaptığın meydanda. Herkes görüyor zaten bunu. Kızıyorlar, bizi niye eleştiriyorsunuz diye. Eleştiriyoruz ki doğruyu yapın. Haklı olanı yapın. Adaletten yana olun. Bunun için sizi eleştiriyoruz.

100 BİN AİLEYE HER SABAH SÜT VERİYOR: Çocukların süte ihtiyacı var. Yukarıda Ekrem Başkan’a sordum, süt işleri nasıl gidiyor diye. 100 bini buldu, diyor. 100 bin aileye her sabah süt veriyor. Onların yapamadığını yapıyoruz. Onların yapamadığını yaptığımız için tahammül edemiyorlar. Vay bunları nasıl engelleriz diye sabah akşam bunu düşünüyorlar. Engelleyemezsin kardeşim. Çıkıp da bizi engellemeye çalışacağına kalk bu millete hizmet et. İktidara sesleniyorum, okul sütü programını yeniden başlatın.

134 MİLYAR TL, KANUNA GÖRE ÇİFTÇİYE DESTEK VERİLMESİ GEREKİRKEN; 39 MİLYAR TL VERİYORLAR: Çiftçiyi zaten perişan ettiniz. Çiftçi borç batağında 276 milyar borcu var bankalara, sadece bankalara. BDDK’nın kayıtlarına girerseniz görürsünüz. Çiftçiye verilen destek 2022’de 39 milyar 823 milyon lira. Oysa kanuna göre verilmesi gereken destek 134 milyar 290 milyon TL. 134 milyar TL kanuna göre çiftçiye destek verilmesi gerekirken 39 milyar veriyorlar. Para nereye gidiyor? Çiftçi kardeşim, senin de hakkını ben savunuyorum. Senin de hakkını CHP savunuyor. Senin de hakkının ne olduğunu gün gün, saat saat izliyoruz. Şu soruyu kendine sor, Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre hakkın olan destek sana niçin ödenmiyor? Ve sen neden hakkını talep etmiyorsun? Çekindiğini, ‘başım belaya girer mi?’, bunu da biliyorum. Senin hakkını, hukukunu bu kardeşin savunacak. Sana verilmeyen para tefecilere gidiyor.

ORADA ALTI OK’U GÖRECEKSİN, ALTINDA CHP YAZDIĞINI GÖRECEKSİN: Kur Korumalı Mevduat’a ödenen para, 172 milyar TL. Taş atıp kolu yorulmuyor, tarlaya, hayvana, ahıra gitmiyor, ağaca çıkmıyor, ağacı budamıyor, meyveleri toplamıyor, istihdam yaratmıyor, bir kişiye bile iş vermiyor. Ama parası var bankaya yatırıyor. Vergi vermiyor, sıfır vergi. Kimse hesap sormuyor. Getir uyuşturucu parasını yatır oraya. Sonra çiftçiye 39 milyar TL, buna 172 milyar TL para ödüyorsun. Çiftçi kardeşim, eğer ülkeni düşünüyorsan, eğer sen de refah içinde yaşamak istiyorsan ve sen de artık bu düzen değişmeleri, birileri çok yoruldu, onu yolcu etmemiz gerekir diye düşünüyorsan bakacaksın. Orada Altı Ok’u göreceksin, altında CHP yazdığını göreceksin. Alın terine değer veren bir parti göreceksin. Senin hakkını, hukukunu koruyan bir parti göreceksin. O partinin adı CHP’dir. Biz bunu yapacağız. Çiftçi kardeşim, hiç üzülme. Biz bunu yapacağız. Çiftçinin hakkını teslim edeceğiz.

KANUN ÇIKARSA AYM'YE GÖTÜRECEĞİZ AMA ÇIKMAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ: Sağlıklı bir toplum örgütlü bir toplumdur. Aynı alanda çalışanlar, aynı hedefe kitlenenler örgütlenirler. Bazen sendika olur, bazen STK olur. Örgütlü bir toplum güçlü toplum demektir. Örgütlü bir toplum, haksızlıklara karşı direnç gösteren bir toplumdur. Yüzde iki örgütlenme barajı getiriyorlar. Neye göre? Yandaşa göre, arkadaşın dediği gibi... Bazı sendikaları nasıl elimine ederiz diye getiriyorlar. 400 bine yakın kamu görevlisi var. Devlet kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapmaz. Ayrımcılık yaparsa, herkes farklı şey düşünür… Kanunu, Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz, çıkarsa. Ama çıkmaması için mücadeleyi yapacağız… Barajları yıkacağız, sadece yüzde 2 barajını değil. Sarayın koyduğu bütün barajları yıkacağız. Hiç endişe etmeyin. Yüzde 2 barajı olanlara 707 lira verilecek ikramiyeye göre, yüzde 2 değilse 250 lira verilecek üç ayda bir. Aynı işi yapıyorlar farklı sendikadalar, 'Sen oradan istifa et, oraya geçersen 707 lira alacaksın' diyorlar. Bu demokrasiye, ahlaka, erdeme, insan haklarına aykırıdır. Devlet, bilinçli olarak aynı işi yapanlar arasında ayrımcılık yapamaz. Bir konu daha var burada… Sendika kuramayanlar da var. Mesela polisler, hakimler, savcılar… Onlara verilmiyor, açıkça onlar cezalandırılıyorlar. Polis, hâkim, savcı, infaz koruma memurlarına sesleneyim. Sizin hakkınızı teslim edeceğiz. Adaleti sağlayacağız, en ufak bir endişe duymayın.

85 MİLYONUN ÖNÜNDE ADALETİ AÇIKÇA KATLETTİLER: Düzmece bir dava açtılar mı? Evet, açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti mi? Evet, etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemede çıkardılar mı? Evet, çıkardılar. Her şeyi; gizli kapaklı değil, her şeyi alenen yaptılar. Herkesin gözü önünde yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bunu bütün vatandaşlarımın sağcısı, solcusu, ortacısı, başı açığı, kapalısı, dünyanın neresinde yaşıyorsa, Türkiye’nin hangi coğrafyasında yaşıyorsa bütün vatandaşlarımın bu adaletsizliği bilmesini isterim.

EKREM İMAMOĞLU'NUN ADINI AĞZINA ALMAN İÇİN ÖNCE AĞZINI BİR YIKAYACAKSIN: Bir de bunlar olurken sarayın bir de fotoromanı var. O da başka bir pisliğin içinde. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş konuşmaya başlıyor. 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, beyefendiye bakın. Sen kimsin, Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın. Ekrem İmamoğlu'nun adını ağzına alman için önce ağzını bir yıkayacaksın. Sen kendini nasıl onunla kıyaslarsın? Sen atama ile gelmişsin o seçimle gelmiş. Senin ne haltlar işlediğini, ben biliyorum, gayet iyi biliyorum. Senin neler çevirdiğini de biliyorum. Kripto dolandırıcıları senin yanında, mafyaya haber uçurmak senin görevin, uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirirsin, kirli paranın da bir numaralı adamısın. Ben bunları bilmiyor muyum? Tamamını biliyorum. Söyledim, yine söyleyeyim, herkes duysun; İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz, boğarız sizi boğarız.

KARARI OKURKEN SAVCI ORADA YOKTU: Dava zaten düzmeceydi. İstedikleri gibi karar çıkaramayacaklarını önce gördüler, sonra o hâkimi sürdüler. Görevden aldılar, başka bir yere sürdüler. Onun yerine iradesini saraya ipotek etmiş, yargıçlık cübbesi giyen ama asla hakimlik statüsü olmaması gereken bir kişiyi oraya oturttular. ‘Sen kararı vereceksin’ dediler. Karar sarayda yazıldı, o da okudu. Kararı okurken savcı orada yoktu. Hâkim, savcının olmadığı ortamda zaten karar okuyamaz. Ama hâkim hakim değil ki… Hâkime talimat verilmiş, o da gereğini yapıyor. Bu duyulunca; millet delirdi. İnsanlar isyan etti. Vallahi de delirdi millet billahi de delirdi. İsyan etmeye başladı. Bu sefer döndüler, 'Biz ne yaptık' dediler. Derhal pergoleci Fahrettin'i devreye koydular. Bunların tek işi var, dezenformasyon, acaba ortalığı nasıl bulandırırız diye. Önce kafaları karıştıralım, dediler, 'bu komplodur' dediler. Dikkatleri dağıtmak için 'Cambaza bak' oyununu oynadılar… Bu millet cambaz numarasını yemedi, belediye başkanına da sahip çıktı adalete de sahip çıktı.

EKREM İMAMOĞLU İLE BABA-OĞUL İLİŞKİSİ GİBİYİZ: Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu bugün buradadır. Sizin bilmediğiniz ama bizi yakından tanıyanların, dostlarımızın, yol arkadaşlarımızın iyi bildiği bir şeyi bu kürsüden sizlere ifade edeceğim. Böylece bütün vatandaşlarımız da duymuş olsunlar. Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP'nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi yankesici saraylılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez. Erdoğan'a da insani olarak bir şey söylemek isterim; ihtiras, doymak bilmeyen bir canavardır. İhtirasının esiri olma, ihtirasına teslim olma. Kin kusma ve öfke kusma. Adaletli olmaktan ayrılma. Sana öğretmediler mi adaletin, dürüstlüğün, kucaklaşmanın ne olduğunu? İhtirasına teslim oluyorsan, ki oluyorsun süren dolmak üzere 4-5 ay sonra her şeyi göreceksin.

HERKES BAY KEMAL'İ BEKLESİN: Yol arkadaşlarım, çok işimiz var çok, gerçekten. Bu saçmalıklara ayıracak vaktimiz yok. Adaletin bir gün tecelli edeceğini mutlaka biliyoruz, hepimiz. Bugün olmasa yarın. Şunu bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Bu işlerle elbette uğraşılacak. Elbette yargıçlar, avukatlar bu işlerle uğraşacaklar. Elbette milletin vicdanı kanıyor. Elbette o kanayan yarayı durdurmak için mücadele edeceğiz. Ama şundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını isterim. Türkiye güzel, büyük bir ülke. Ekibimizi kurduk, paramızı bulduk. Her şeyi, hızla Türkiye'yi büyüteceğiz, Türkiye’yi kalkındıracağız. Herkes görevinin başında; adaletle, huzur içinde görevini yapacak. Türkiye’nin demokrasiye, büyümeye, kalkınmaya, adalete, kucaklaşamaya ihtiyacı var. Bunların tamamını, Allah nasip ederse mutlaka ama mutlaka yapacağız. Bundan herkesin emin olmasını isterim. Herkes bilsin. Göreceksiniz bunların tamamını aşama aşama, büyük bir kararlılıkla hayata geçireceğiz. Herkes Bay Kemal'i beklesin.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası