İzmir Tepekule ve Kongre Merkezi'nde Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi tarafından 'İnsanlık 2.0- Biyolojisi Değişen İnsana Doğru' konferansı düzenlendi. Sağlık bilimleri ve mühendislik alanlarının bir arada değerlendirildiği konferansta, biyomedikal mühendisliğinin yeri ve geleceği ele alındı. Yaklaşık 280 kişinin katılımıyla gerçekleşen konferansta, biyomedikal alanının yanı sıra, yapay organ geliştirilmesine ilişkin çalışmalar değerlendirildi, yapay organların insan biyolojisine ve topluma etkileri tartışıldı. Konferansın ilk oturumunda, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Aydın Akan tarafından, biyomedikal mühendisliği alanı değerlendirilerek, Türkiye'de konuyla ilgili yaşanan gelişmeler tartışıldı. Konferansın ikinci oturumunda ise, İstanbul Başkent Üniversitesi Hastanesi Kalp Nakli Merkezi'nde görevli Prof. Dr. Deniz Süha Küçükaksu, 'Yapay organda tıbbın ve biyomühendisliğin ilk başarısı: Yapay kalp' sunumunu gerçekleştirdi.
LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VERİLİYOR
Biyomedikal mühendisliğinin dünyada ve Türkiye'deki yeri ve geleceğine değinen Prof. Dr. Aydın Akan, "Biyomedikal mühendisliği tıp ve biyoloji gibi yaşam bilimleri ile mühendislik, matematik, fizik, fen gibi birleşimlerinden oluşan, profesyonel sağlık hizmetlerinin sunulması ve sürekliliğinin sağlanmasında karşılaşılan problemlerle çözümler üreten mühendislik dalıdır. Ülkemizde biyomedikal mühendisliği bölümü, elektrik mühendisliği ailesi içinde yer alan bir meslek dalıdır. Biyomedikal, teknik bir alan olarak tanımlanmış durumdadır. 2019 yılında kurduğumuz Biyomedikal ve Klinik Mühendisliği Derneği'nde de biyomedikal mühendislerin meslek hayatlarındaki gelişimleri konusunda çalışmalar yapılmaya devam ediliyor. Benim öğrencilik yıllarımda biyomedikal, lisansüstü eğitim verilen bir alandı. Günümüzde ise ülkemizde çok sayıda lisans ve lisansüstü seviyede eğitim verilmektedir. Lisans programının kurulduğu yıllardan hatırladığım, birçok hocamız biyomedikal mühendisliğinin diğer meslek dalları ile ilgili lisans eğitimi tamamlandıktan sonra lisansüstü alınması gereken bir eğitim olduğunu iddia ederlerdi. Bunun lisans eğitimi olması uygun bulunmuyordu. Her sene önemli sayıda biyomedikal mühendisi mezunu veriliyor. Bu mezunlar, ülkenin Ar-Ge'ye verdiği önemin azaldığı, teknolojiye kafa yorma sıkıntılarının yaşandığı dönemde medikal cihazlar geliştirme, fizyolojik ölçümler için yeni yöntemler geliştirme, yapay organlar geliştirme, medikal kalibrasyon ölçüm faaliyetleri yürütme, medikal veri işleme, analiz etme gibi konularda hizmet veriyorlar" diye konuştu.
İKİ İNSANDAN BİRİ HAYATINI KALP VE DAMAR HASTALIĞINDAN KAYBEDİYOR'
Dünyada yapay organların başlangıcı ve gelişiminden söz eden Prof. Dr. Deniz Süha Küçükaksu ise, "Willem Kolf yapay kalp sistemlerinin babası olarak anılmaktadır. Bugün gerçek bir kalbin yerine geçebilen sistemler kullanılmaktadır. Bu böyle olmak zorundadır, Türkiye'de neredeyse iki insandan biri hayatını kalp ve damar hastalığı sebebiyle kaybediyor. Önleyici tıp çok önemli ama ortaya çıkan hastalıkları tedavi edebilmek amacıyla teknolojiden yararlanmak da oldukça önemlidir. Kalp, günde 90 bin kere kasılıp gevşemektedir. Türkiye'de kayıtlara geçen 3 milyon civarında kalp yetersizliği hastası var. Kalp yetersizliği sadece tıbbi bir sorun değil, toplumda bir sosyo-ekonomik problemdir aynı zamanda. Son evredeki kalp yetersizliğinin ölüm hızı, süratle hastayı ölüme götürebilecek düzeyde. Bu süreci durduracak olan ise kalp nakli veya yapay kalp olmak üzere iki yöntem var. Psikiyatri uzmanının onay vermediği bir hastaya biz kalp nakli yapmamaktayız. Vericiden alınan kalbin, maksimum 6 saat içinde hastaya nakledilmesi gerekiyor. Öte yandan, kalp destek pompası ve yatay kalp olmak üzere iki farklı yapay kalp yöntemi bulunuyor" diye konuştu. (DHA)