FETÖ'nün TSK'ya ve aydınlara yönelik kumpas davasından yargılanan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, algı operasyonu sonucu tutuklanan arkadaşımız Gökmen Ulu'yu, bir zamanlar kendisinin de yattığı Silivri Cezaevi'nde ziyaret etti. Balbay, ‘'Gökmen'in morali yüksek. Bana ‘Gülümsemek Direnmektir' kitabımı hatırlatarak, ‘Nöbet sırası demek ki bizdeymiş' diyor'' dedi ve Gökmen'in ağzından şunları aktardı:
“Yerel kaynaklardan öğrenerek Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğunu haberini yaptığım gibi, kendisinin ‘halkı sokağa çağırdığı' haberini de ben yaptım. Daha sonra halkın sokağa çıktığını da yazdım. Marmaris'te yedi yıl süreyle gazetecilik yaptım. Herkesi tanırım. Kime sorsam bana bilgi verir. Esnaf bile Cumhurbaşkanının geleceğini biliyordu. Yerelde haber de yapılmıştı. Biz de ondan sonra yaptık bu haberi.
“MEDİHA'NIN HABERİ YOK''
“Mediha arkadaşım internetteki haberlerden sorumlu ama onun haberden bile bilgisi yoktu. Hiçbir ilgisi yok. Onur için de dimdik duruyorum. Huzur içindeyim. Şu yaptığım yanlıştır diyebileceğim en ufak bir şey yok. Cezaevinde yalnız kalıyorum. Bana ‘Husumet duyduğun kimse var mı'' diye sordular. FETÖ'cüler ve rantçılardan husumet duyduğumu söyledim. Ömrüm boyunca onlarla mücadele ettim. Cezaevi yönetimi de ‘Şu an yanına koyabileceğimiz başka kimse görünmüyor' dedi. Gazetecileri tercih ettiğimi belirttim. Ahmet Ümit ile Yaşar Kemal'in kitaplarını istedim. Bir türlü fırsat bulamamıştım. Onlar geldi ve okumaya başladım. Gazete gelmeye başlayınca içeriye oksijen girdi. Rahatladım.”
“KİTAP YAZACAĞIM”
“FETÖ demenin bile en zor olduğu 2008 döneminden beri ne menem bir bela olduğunu yazdık. Bugüne kadar yaptığım gazeteciliği ve hem de kendimi anlatacağım bir kitap yazacağım. Benim ömrüm boyunca ne yaptığım ortada. Benden hain, namert, işbirlikçi çıkmaz. Delikanlı adam, cesaret çıkar. Ben geçmişte Uğur Mumcu'yu TV'de seslendirmiş kişiyim. Yıllarca haber sundum sonra haber yapmak istedim. Ben sahada haber yapan bir kişiyim. Düşünüyorum milyarlık rantlar ve haksız kazançlarla ilgili haber yaptım. Ama o kişilerden dolayı buradayım demek istemem.”
“EŞİMİ VE OĞLUM EFE'Yİ ÖZLEDİM”
“Mektup yasağı var. Eşime mektup yazmıştım. Mektubumda, eşimi ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi anlattım. En çok hasret kaldığım sesin, oğlum Efe'nin sesi olduğunu yazmıştım. En kısa zamanda kavuşacağımıza hiç kuşkum yok. Özgürlüğü daha güzel yaşayacağız. Gazetecilikten başka bir şey düşünmedim. Buradaki günlerim de boşa geçmiyor. Uzamaması hepimizin dileği ama uzarsa burada da yaşamayı bileceğiz. Suçlamaların hiçbir mantığı yok. İçimde bir karamsarlık yok. Her şeye de hazırlıklıyım. (Sözcü)