Koronavirüs salgınıyla beraber ortaya çıkan panik ve kaygıdan çocuklar da etkileniyor. Ailelerin öncelikle kendi korku ve kaygılarını kontrol altına alması gerektiğini belirten uzmanlar, çocukların bu durumu tehdit edici bir olay olarak algılayıp, kaygılarının artabileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, çocukların koronavirüsle ilgili sorularının mutlaka onların anlayacağı seviyede yanıtlanması gerektiğini vurguluyor. Klinik Psikolog Büşra Özdil, koronavirüs ile ilgili yaşananları çocukların hayal gücüne bırakılmaması konusunda anne-babaları uyardı.
Halk dilinde 'Koronafobi' olarak bilinen yeni bir durumun ortaya çıktığını ifade eden Özdil, koronafobinin en büyük nedeninin belirsizlik olduğunu söyledi.
'ÇOCUK ROL MODEL ALIYOR'
Koronavirüsün çocuklar üzerinde yarattığı etkileri en aza indirmek için ebeveynlerin öncelikle kendi davranışlarını gözden geçirmeleri gerektiğini ifade eden Büşra Özdil, "Öncelikle kendi streslerini kendi endişelerini gözden geçirmelerini öneriyorum. Çünkü bu süreçte ebeveyn kendi davranışlarının farkında olmazsa çocuklarına yardım etmesi söz konusu olmaz. Onlara güvenilir ve sakin bir ortam oluşturmak çok önemli. Çocuklar ebeveynlerini gözlemliyorlar, onları rol model olarak alıyorlar. Bu durumda ebeveynlerin ilk önce kendi davranışlarını gözden geçirmeleri çok önemli. Aynı zamanda çocuklarına anlatacakları bilgileri doğru yerlerden seçmeleri gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı bilgileri kendilerine örnek alabilirler ve çocuklarına önemli noktaları aktarabilirler" dedi.
'BEDEN DİLİNİ DAHA İYİ OKUYORLAR'
Çocukları üzmemek için ebeveynlerin gerçekleri saklamaya yönelik davranışlarının doğru olmadığını vurgulayan Özdil, bu durumda çocukların kendilerini suçlayabileceğini söyledi. Çocukların benmerkezci oldukları için her şeyi üstlerine alınabileceğini belirten Özdil, "Ebeveynler bu süreçte çocuklarına yalan söylerse, çocuklar da kendilerini suçlayabilirler. Bir uzman olarak bunu tavsiye etmiyorum. Anne ve baba çocuk üzülmesin diye söylememeye çalışıyor, ancak bunun tam tersi oluyor. Bu bilimsel bir veri, çocuklar yetişkinlerden daha iyi beden dili okuyabiliyor. Bu beden dili ile ailenin bir şeye stres yaptığını ve bir şeylerin yolunda gitmediğini anlıyorlar. Bunu fark ettikleri zaman da 'Acaba bende mi bir sorun va? Annem ya da babam mı hast? Ben mi hastayım'' gibi soruları kendilerine sormaya başlıyorlar. Aile televizyon izliyor ve çocuklarının duymadığını düşünüyorlar ama çocuklar cin gibidirler. Benim önerim kesinlikle doğru bilgilendirmeleri" diye konuştu.
'KURGULARI KORKUTUCU OLABİLİR'
Bu sürecin doğru yönlendirilmezse çocuklarda ruhsal ve psikolojik rahatsızlıklara sebebiyet verebileceğini ifade eden Özdil, yaşananları çocukların hayal dünyasına bırakmamak gerektiğini vurguladı. Çocukların hayal dünyasının çok geniş olduğunu hatırlatan Özdil, şunları söyledi:
"Bu durumu çocukla paylaşmamak, çocuğu kendi hayal dünyası ile baş başa bırakmak anlamına geliyor. Çocuklar bu süreçte, bir şeyleri anlamlandırabilmek için hayal güçleri ile bir şeyler kurguluyorlar. Bu kurguladıkları şey gerçekte olandan çok daha korkutucu ve sağlıksız olabiliyor. Koronavirüsü çocukların hayal gücüne bırakmayın. Bu da çeşitli psikolojik rahatsızlıklara sebebiyet veriyor. Anksiyete bozuklukları, depresyon, uyku bozuklukları görülebilir. Çocuklar özellikle korona hakkında çok yanlış bilgiler edinebilir. Bu da paranoya gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Bu durumun önüne geçmek için ailelerin çok titiz ve dürüst davranmalarını öneriyorum."
'TAKINTIYA DÖNÜŞMESİN'
Alınacak hijyen önlemlerinin ebeveynler tarafından fazla abartılmaması gerektiğini de belirten Özdil, abartılması durumunda çocukta takıntı yaratabileceğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"El yıkamak, çok fazla kolonya sürmek gibi tekrarlanan davranışlar çocukta takıntılı düşüncelere ve alışkanlıklara sebebiyet verebiliyor. Bazı çocuklar kendilerini güvende hissetmek adına bazı davranışları gereğinden fazla yapmaya başlıyorlar yine anne ve babayı örnek alıyorlar. Ebeveynler seçtikleri bilgileri çocuklara gösterirken çok abartmamaları gerekiyor ve nedenini açıklamaları gerekiyor" dedi. Çocukların bu süreci tatil olarak görmemesi için ebeveynlere büyük sorumluluk düştüğünü kaydeden Özdil, "Burada ebeveynlerin net ve tutarlı sınırları çok önemli. Bunu kesinlikle kontrol ve takip etmeli. Ebeveynlerin kontrol altına alması gerekiyor. Sanal oyunlara, tabletlere çok fazla yükleniyorlar. Benim önerim çocukla birlikte ortak alınan kararlarla planlama yapılmalı. Ders ve oyun saatleri belirlenmeli. Önceki rutini devam ettirmek çok önemli."
'DURUMU FIRSATA ÇEVİRİN'
Ebeveynlerin bu süreçte kaliteli aktivite arayışı içinde olduğunu dile getiren Özdil, "Özellikle küçük yaşta çocuğu olanlara önerim, çocukları kontrol etmek yerine çocuklara sıkılmaları için bir alan bırakmak. Çünkü sıkılan çocuk hayal gücü geniş olduğu için kendilerine yeni aktiviteler üretebilirler. Böylece ileriki yaşamlarında çözüm bulma ve karar alma becerileri gelişmiş olur. Bu durumu fırsata çevirebilirler. Aynı zamanda çalışan ebeveynler çocuklarına çok fazla zaman ayıramıyordu. Bu süreçle birlikte çocuklarına zaman ayırmaya başladılar. Ebeveynlerin de bu durumdan keyif almaya çalışmalarını öneriyorum. Eskiden çocukken yaptıkları aktivite ve oyunları düşünerek bunu çocuklarına öğretebilirler. Hem kendileri eskileri yad etmiş olurlar ve çocuklarıyla güzel vakit geçirmiş olurlar. İlkokul ve ortaokul çocukları için durum farklı. Onların online olarak eğitimleri devam ediyor. Bu noktada kontrolü ele almak gerekiyor. Daha planlı ve daha sınırlı davranmalarını öneriyorum" dedi.
'BİRLİKTE SPOR YAPIYORUZ'
Çocukları ile evde vakit geçirebilmek için çeşitli etkinlikler yaptıklarını belirten 2 çocuk annesi Emine Bayar ise, "Oğlum şu an evde eğitim görüyor. Kızım ise anaokuluna gidiyor o da evde. İkisine de virüsü ve onun etkilerini anlattım. Dışarı çıkmamız ve evde kalmamız gerektiği konusunda gerekli bilgilendirmeleri yaptım. Ancak havaların da ısınmasıyla dışarı çıkma isteklerini dile getiriyorlar. Zaman zaman bu nedenle zor anlar da yaşıyoruz ancak bir şekilde dikkatlerini farklı yönlere ve evde yapabileceğimiz etkinlere çekiyorum. Onlarla evde kaliteli vakit geçirebilmek için çeşitli oyunlar oynuyoruz. Ders molalarımızda bazen bütün aile kitap okuyoruz. Bazen mutfağa girip hep birlikte yemek yapıyoruz. Enerjileri çok yüksek. Evde bu enerjiyi atmaları biraz zor oluyor. Bu enerjiyi atıp rahat uyuyabilmeleri için her gün birlikte spor yapıyoruz. Vaktimizi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz" diye konuştu. (DHA)