Anayasa Mahkemesi (AYM), dezenformasyonla mücadele yasası olarak bilinen düzenlemeyle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna hapis cezası getiren maddenin iptali için CHP’nin yaptığı başvuruyu bugün görüşecek.
Basın Konseyi, ÇGD, Gazeteciler Cemiyeti, TGS, Haber Sen’den oluşan basın meslek örgütleri, gazetecilerin keyfi suçlanmasına ve tutuklanmasına neden olan söz konusu maddenin iptali için bugün Anayasa Mahkemesi’nin hemen karşısında bulunan alanda saat: 10:00 ile 14:00 arasında “sessiz protesto ve serbest kürsü” eylemi ve “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti' tutmaya başladı.
“MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?” başlıklı yazısı nedeniyle geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resen başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanan ve beş gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen T24 yazarı, gazeteci Tolga Şardan da eyleme destek vermek için alana geldi.
"TOPLUMUN RAHATLAMAYA İHTİYACI VAR; DOĞRU BİLGİYE, DOĞRU HABERE İHTİYACI VAR"
Şardan, burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Ben bu mesleğin kaderi olarak bu hadiseyi görüyorum. Kader mi aslında, o da tartışılır... Biz farklı süreçlerin maalesef altında kalan, ezilen bir meslek grubu olarak ya da gazeteciler olarak böyle süreçleri maalesef yaşıyoruz. Bugün de Anayasa Mahkemesi bu meşhur TCK'nın 217/A hükmünün iptal davası ile ilgili bir toplantı yapacak. Ben, yüce mahkemenin sağ duyulu bir karar vereceğini ümit ediyorum. Bu vereceği sağ duyulu karar, sadece mesleğimiz açısından değil, toplumun ve ülkenin beklentisi açısından da bence çok önemli. Toplumun rahatlamaya ihtiyacı var; doğru bilgiye, doğru habere ihtiyacı var. Dolayısıyla gazetecilerin elini kısıtlamak, önünü kapatmak yerine -tırnak içinde söylüyorum- gazetecilik yapan gazetecilerin de önünün açılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yasa Meclis'ten geçen yıl geçerken daha çok sosyal medyadaki sahte hesaplar ve bot hesaplarla mücadele olarak açıklanmıştı fakat bugün geldiğimiz noktada sadece ben değil, benimle aynı gün gözaltına alınıp serbest bırakılan meslektaşlarımız da vardı. Sahada gerçek gazetecilik için çalışan insanları da kapsadığını görüyoruz. Dolayısıyla bunun bir an önce çözüme kavuşması lazım hem üllkemiz adına hem mesleğimiz adına. Ben tutuklandıktan sonra pek çok meslektaşımızın, sizlerin benim arkamda olduğunu gördüm; çok mutlu oldum. Ben belki bu konuda sembol oldum ama bu benim çok tercih ettiğim bir şey değildi açıkçası. Süreç böyle gelişti. Şimdi bu sürecin nihayetinde bugün bir karar çıkar mı, yüce mahkeme karar verir mi açıkçası onu bilemiyorum. Hukukçular bu işi değerlendirecekler. Benim içeriden aldığım ilk bilgi, raportörünün bu konuda biraz daha iyimser olduğu şeklinde ama içeride ne şekilde bir düzenleme olacak onu bilemiyorum. Ümit ederim, mesleğimiz açısından, bu mesleği yapacak olan gelecek kuşakların daha rahat çalışması açısından iyi bir zemin olmasını diliyorum. Benden sonra da kimse de bu süreçleri yaşamasın." (ANKA)