CHP Genel Başkan Yarımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, bugün Ankara’da Türkşeker Genel Müdürlüğü önünde şekere gelen fahiş zamlar ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili açıklama yaptı. Ağbaba’ya CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, Uşak Milletvekili Özkan Yalım, Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan, Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı ve Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’den oluşan heyet eşlik etti.
Milletvekilleri, ellerinde şeker pancarlarıyla birlikte “Özelleştirmeye hayır”, “Şeker fabrikaları halkındır satılamaz”, “Şeker vatandır satılamaz” dövizleri açtı. Ağbaba, açıklamasında şunları söyledi:
“NİSAN AYINDA 1 KİLO ŞEKER 12 LİRAYDI ŞİMDİ 26 LİRA”
“2018 yılında Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevlendirmesiyle 25 milletvekilimiz 45 gün boyunca şeker fabrikalarının bulunduğu illerde farklı siyasi partilerle ve Şeker-İş Sendikası ile birlikte şekerin özelleştirilmesine karşı çıkmıştık. Eskiden ürünlere zam geldiği zaman haber oluyordu şimdi ürünlere zam gelmeyince haber oluyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin temel tüketim maddesi olan şekere bir kez daha zam geldi. Şekere bu yıl içerisinde mart ayında yüzde 31, haziran ayında yüzde 36 ile yüzde 66 oranında zam yapıldı. Son bir yılda şekerin kilosu 5.9 TL’den 26 TL’ye çıktı. Türk Şeker’de çuvalı 200 liradan satılan şeker 810 TL’ye, özel sektörde ise şekerin torbası bin 200 TL’ye satıldı bulunabilirse. Bugün şekerin torbası bin 200 TL’den satılıyor Türkiye’de maalesef o da bulunmuyor. Nisan ayında marketlerdeki toz şekerin kilosu 12 ile 15 TL arasında değişiyordu şimdi ortalama şeker fiyatı 26 TL.
“ŞEKERE BİR YILDA TAM YÜZDE 440 ZAM GELMİŞ, ŞEKERİN FİYATI ÖNÜMÜZDEKİ YIL 50 TL OLACAK”
Şeker artık fakir fukaranın ulaşamayacağı bir gıda ürünü haline gelmiş durumda. Şeker fiyatlarının önüne geçmek için Türkiye ilk kez tam 24 yıl sonra şeker ithal etmeye başladı. Ancak bu da şeker fiyatlarının artışına çözüm olmadı. Şekere bir yılda tam yüzde 440 zam gelmiş. Çiftçiden şeker pancarını 420 TL’ye aldılar, bin 100 liraya küspeyi sattılar insafsızca. Önümüzdeki günlerde çok daha fazla fiyat artışlarını bekliyoruz çünkü geçen sene çiftçiden 470 TL’ye alınan pancarın fiyatı bu yıl bin 450 liraya yükseldi. Önümüzdeki sene direkt şeker fiyatlarına yansıyacak ve şekerin fiyatı önümüzdeki yıl 50 TL olacak. Yurt dışında fiyatlar düşerken Türkiye’de yüzde 440 oranında fiyat artışları yapılıyor.
“ÖZEL SEKTÖR PİYASAYA ÜRÜN VERMEYEREK PİYASADA KITLIĞA SEBEP OLMUŞ VE FİYATLAR YÜKSELMİŞTİR”
İki gün önce görüntüler ortaya çıktı vatandaş 26 TL’lik şekeri 1 TL ucuza alabilmek için tam 2,5 saat kuyruğa girmiş durumda. Kuyruk kuyruk diyenler 2022 yılında kimi halk ekmeğin önünde kimi zaman Tarım Kredi Kooperatiflerinin önünde fakir fukaranın kuyruğa çıktığını hep beraber görüyoruz. Türkiye’nin 51 ilinde şeker üretilen ülkemizde bu fiyatlar niye bu kadar artıyor, kamuoyuna tekrar hatırlatmakta fayda var. Şeker fiyatlarının artışlarının en önemi sebebi özelleştirme, peşkeş. Özel sektör piyasaya ürün vermeyerek piyasada kıtlığa sebep olmuş ve fiyatlar yükselmiştir. Türkşeker de fiyat artışına zorlanmıştır.
“2018 YILINDA 25 ŞEKER FABRİKASI SATIŞA ÇIKARILDI, AÇIKÇA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ”
2018 yılında söylediğimiz her şey bugün gerçekleşiyor. Tarımdaki özelleştirme süreci açık bir peşkeş sürecinin öyküsüdür. Ülkemizde şeker fabrikaları 2008 yılında özelleştirme kapsamına alındı, fabrikalar 2008, 2018 arasında dört kez satılmak istendi ve 2018 yılında 25 şeker fabrikası satışa çıkarıldı, açıkça peşkeş çekildi. Maalesef 10 şeker fabrikamız 2018 yılında bu heyetin mücadelesine rağmen özelleştirme idaresindeki duvarlara tırmanmasına rağmen birilerine söz veren hükümet şeker fabrikalarını kendi yandaşlarına peşkeş çekti. Şu anda da o satılan herkesin öz varlığı şeker fabrikalarının arazileri talan edilmeye devam ediyor. Amaç fabrikaları almak değil, oradaki değerli arazileri birilerine peşkeş çekmek. En son Ankara ve Kütahya’da da iki taşınmaza onay çıktı.
“HANGİ FAKİRİN FUKARANIN EVİNDE 20 BİN LİRALIK ŞEKER VAR ONU DA MERAK EDİYORUZ”
Bu özelleştirme kararında verilen bir sözleşme var; özelleştirme şartı 2023 Ağustos’una kadar üretim şartı, faaliyetlerine devam edip etmeyeceği bundan sonra belli değil. Bu fabrikaların arazileri ya AVM olacak ya rezidans olacak ranta açılacak. Bürokrat olduğu iddia edilen birisi halkın aklıyla alay etti. Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın diyor ki; Türk halkının evinde en az yetecek 2 yıllık şeker var diyor. Adeta fiyatın yüksekliğini vatandaşa yüklemek istiyor. Ey Türk halkının aklıyla dalga geçen Genel Müdür, 2 yıllık şeker nereden bakarsan bak 20 bin TL’ye tekabül eder. Hangi fakirin fukaranın evinde 20 bin liralık şeker var onu da merak ediyoruz.
“ŞEKER FABRİKALARI ÖZELLEŞTİRİLMEDEN ÖNCE 2,5 MİLYON İNSANA İŞÇİ, ÜRETİCİ, LOKANTACIYA İŞ VE AŞ SAĞLIYORKEN ŞU ANDA BU BİTMİŞ DURUMDA”
Devletin resmi rakamlarına göre şeker fabrikaların 2016 zararı 76 milyon liraydı. Aynı yıl saraya 650 milyon TL ve 1 milyar 650 milyon TL örtülü ödenekten harcama yapıldı. Sarayın 13 günlük harcaması şeker fabrikalarının tüm zararlarını karşılamaya yetiyordu. Şeker fabrikaları özelleştirilmeden önce 2,5 milyon insana işçi, üretici, lokantacıya iş ve aş sağlıyorken şu anda bu bitmiş durumda. Ancak kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi nedeniyle Türkiye’de hem ekim alanı hem de üretim çok düştü. Şeker pancarı üreticilerinin büyük bir kısmı da üretimden koparıldı. Hükümet satılan fabrikalardaki taşeron işçilere dilerlerse 5 yıl çalışma garantisi dilerlerse başka kurumlara geçiş hakkı sağlanacağını duyurmuştu. Ancak satışların ardından işten atmalar başladı. Devri gerçekleşen fabrikalarda binlerce işçi işten atıldı, bir kısmı da zorla emekliliğe sevk edildi. Fabrikaların satışı üretici sayısının azalmasına, çalışanların işsiz kalmasına, halkın ve esnafın şekere ulaşımın zorlaşmasına nihayetinde şeker fiyatlarının artmasına sebep oldu.
“TÜRKŞEKER’İN YILLIK 1 MİLYON 176 BİN TONA, GÜNLÜK PANCAR İŞLEME KAPASİTESİ İSE 114 BİN 200 TONDAN 66 BİN TONA DÜŞTÜ”
Şeker piyasasının yüzde 64’ünü özel sektör, yüzde 36’sını Türkşeker’de kalan fabrikalar elinde bulunduruyor. Piyasanın büyük bölümünü elinde tutan özelleştirilen fabrikalar stok yapıyor, istedikleri şekilde şeker fiyatlarıyla oynuyor. Ayrıca kamu stoklarını özel fabrikalar alarak fiyatları istediği gibi yükseltiyor. 2018 yılına kadar bünyesinde 25 şeker fabrikasını barındıran Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin yıllık şeker üretim kapasitesi 2 milyon 36 bin tondan, 2018 yılında 10 şeker fabrikasının özelleştirilmesi ile birlikte yıllık 1 milyon 176 bin tona, günlük pancar işleme kapasitesi ise 114 bin 200 tondan 66 bin tona düştü.
“BU FABRİKALAR AYNI ZAMANDA FABRİKA ÜRETEN FABRİKALARDIR”
Bakın elimizde Bakan Kirişçi’nin yanıtı var. Şeker pancarı üreten çiftçi sayısı: Özelleştirmenin yapıldığı 2018-2019 döneminde 106 bin 237 çiftçi iken bu sayı 2020-2021 yılında 93 bin 812’ye, 2022-2023 pazarlama yılında ise 78 bin 755 çiftçiye düşüyor. Çiftçi sayısı her geçen yıl daha da azalmış. 4 yılda yüzde 25 oranında çiftçi sayısı düşmüş. Şeker pancarı stratejik bir üründür. Şeker fabrikaları Cumhuriyet için bir fabrikadan daha ötesiydi. Çünkü, Türkiye'de şeker fabrikaları sadece şeker üretmez. Pancardan küspe, melas, alkol ve şeker elde edilir. Bu fabrikalar aynı zamanda fabrika üreten fabrikalardır. Sosyal tesisleri örnek tesislerdir. Çevrelerinde kooperatifler örgütlenir, pancarın küspesi yem olur ve hayvancılık gelişirdi. Bakın pandemide alkol kıtlığı oldu, dezenfektan üreten firmalar alkol bulamadı. Şeker bu kadar kritik bir ürün.
“BU YILKİ 400 BİN TON ŞEKER İTHALATINA ÖDENECEK PARA EN AZ 320 MİLYON DOLAR OLACAK”
Cumhuriyet, o fabrikalardan yola çıkarak tarımdan, kooperatife, hayvancılıktan bankacılığa kadar bir sistem kurmuştur. Şeker fabrikaları sadece üretim yapmaz, kuruldukları şehirlerin kültürel, sosyal ve fiziksel yapılarının gelişmesine çok ciddi katkıları olurdu. Şimdi hepsi ithal firmalara, yandaşlara devredildi. Kaybeden 84 milyon, kazanan ise bir avuç rantiyeci oldu. Bakın, bu yılki 400 bin ton şeker ithalatına ödenecek para en az 320 milyon dolar olacak. Kırşehir Şeker Fabrikası 48 milyon dolara, Yozgat Şeker Fabrikası 40 milyon dolara, Niğde-Bor Şeker Fabrikası 49 milyon dolara, Çorum Şeker Fabrikası 76 milyon dolara, Turhal Şeker Fabrikası 82 milyon dolara satıldı. Hepsini toplayınca ancak 295 milyon dolar ediyor. Sattığımız fabrikaların paralarının üzerinde 25 milyon dolar daha koyarsak bu yıl için ihtiyacımız olan şekeri ithal edebiliyoruz. Şeker fabrikalarını satıp yurtdışından şeker ithal etmek için üzerine bir de para vermenin akılla mantıkla izahı var mıdır?
“HANGİ ÜLKEDE, HANGİ SERBEST PİYASADA ŞEKER FİYATI YÜZDE 300 KÜSUR ARTMIŞ?”
Türkşeker, Varlık Fon’unda, yani Erdoğan’ın iki dudağı arasında. ‘Bu fiyatlar niye bu kadar artıyor’ diye sorduğumuzda Bakan Nebati, fiyatın artmasını geçtik ‘fiyatlar dünyaya göre daha düşük’ diye yanıt veriyor. Bir nevi fiyatların daha da artacağının ‘müjdesini’ veriyor. ‘Şeker bin bir üründe kullanılıyor, fiyatlara müdahale edin’ diyoruz. Bakan yanıt veriyor, ‘serbest piyasa var, serbest piyasa kurallarına karışamayız’ diyor. Özelleştirenler bunlar, paravan bir şirket kurup kamunun şekerini bunlara peşkeş çekenler bunlar, fiyatı artıranlar bunlar, sorunca ‘serbest piyasa’ diyen de bunlar. Hangi ülkede, hangi serbest piyasada şeker fiyatı yüzde 300 küsur artmış? Bir tane örnek ülke var mı? Yok! Serbest piyasanın canına okudunuz. Gübre fiyatları, mazot fiyatları, hayat pahalılığı derken çiftçiyi yok ettiler. Şeker fabrikalarını özelleştirerek üretim miktarı da düşürüldü. Ülkeyi ithalata mecbur ettiler. Yerli çiftçi kan ağlıyorken, kazanan kim? Kazanan Varlık Fonu aracılığıyla, paravan şirketlerle kamudan şekeri ucuza alıp pahalıya vatandaşa satan yandaşlar.
“TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARINA BU YILIN İLK 9 AYINDA DEVLETİN BÜTÇESİNDEN VERİLEN BORÇ TAM 1 MİLYAR 850 MİLYON TL”
Kaybeden esnaf, üretici, işçiler, yediden yetmişe zamlanan ürünleri alan vatandaş, üç beş rantçı kazanacak diye ülkeyi, ekonomiyi, geleceğimizi yok ettiler. Bugün Merkezi Yönetim Bütçe istatistiklerinin eylül ayı verileri de açıklandı. Türkiye Şeker Fabrikalarına bu yılın ilk 9 ayında devletin bütçesinden verilen borç tam 1 milyar 850 milyon TL. Kurumu sürekli zarar ettiriyorlar. Stoktaki şekeri ucuza, paravan Türkşeker’e verince malum elde bir şey kalmamış. Sürekli zarar ediyorlar. Bu tablo, dört bir yanında pancar ekilen, dünyanın en kaliteli şekerinin üretildiği Türkiye’yi şekere muhtaç hale getiren beceriksiz tarım politikasının bir sonucudur. Buradan uyarıyoruz; bu tarım politikasıyla çiftçiyi doğduğuna pişman eden AKP, böyle giderse ülkeyi yakında şekere de muhtaç hale getirecek. Bu şekilde devam ederse ve müdahale edilmezse şeker fiyatları çok daha fazla yükselecek. Bugün 26 liraya aldığımız şekeri, yarın 50 liraya alamayacağız.
Şekerin fiyatının yükselmesi çok sayıda gıda ürününün de zamlanmasına sebep olacak, hatta binlerce ton pancar üretilen ülkede şeker karaborsaya düşecek. Varlık içinde yokluk yaşayacağız. Teknoloji üretmeyen bir ülkede özelleştirmelerle; halkın yoksulluğu, gelir dağılımında adaletsizlik, zam, enflasyon ve işsizlik de artacak. Birileri zengin olurken vatandaş yine yoksullaşacak.”