Geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) konu hakkında soru ve araştırma önergeleri veren Şeker'in girişimleri sonuçsuz kalırken, milletvekili önceki açıklamalarında "Çocuk gelinleri saklamak istismara göz yummak, bu istismara ortak olmaktır" ifadelerini kullanmıştı.
Aynı zamanda tıp doktoru olan ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi olan Şeker, 18 yaşının altındaki 21 bin 957 bireyin gebe kalmasını ise "Bu verilere göre, ne yazık ki her gün 40'tan fazla çocuğumuz, daha kendileri birer çocukken, okul sıralarında örgün eğitimde derslerini dinlemek yerine anne olmaya zorlanmış" sözleriyle değerlendirdi.
"Bir de kayıt dışı olanlar var"
Pazartesi günü açıklanan veriler hakkında DW Türkçe'ye değerlendirmede bulunan Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Emrah Şahin, bu sayının haricinde bir de kayıt dışı olan çocuk gebeliklerinin de bulunmasına dikkat çekti.
"Bu kayıtların gerçekte olandan çok daha az olduğunu bildiğimiz için 21 bin 957'yi aslında 40 bin, 45 bin gibi okuyoruz" şeklinde konuşan Şahin, bu yılın ocak ayında iki hastanede ortaya çıkan skandala karşın halen gerekli önlemlerin alınmadığına dair işaretlerin bulunduğunu savundu.
Ocak 2018'de İstanbul'da Küçükçekmece'de bulunan Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 18 yaşı altı gebeliklerin birçoğunun kayıt altına alınmaması ve adli makamlara bildirilmemesi ile ortaya çıkan skandal sonrası soruşturma başlatılmış ve söz konusu hastanelerde suça karıştığı düşünülen personel hakkında adli işlem yapılmıştı.
Skandalla birlikte kamoyunda başlayan tartışmalarda hükümet bu konuda somut adımlar atılacağını belirtmiş ve hatta dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Cinsel kastrasyon dediğimiz tedbiri de bütün yönleriyle yeni dönemde devreye sokacağız"sözleriyle kimyasal hadım da dahil çeşitli yöntemlerin gündeme alındığını belirtmişti.
Çocuk istismarına ve cinsel suçlara karşı tedbirler her ne kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçildikten sonra açıkladığı 100 Günlük İcraat Programı'na dahil edilse de, söz konusu düzenleme halen yasalaşmadı.
Alınan önlemlerin yetersiz olduğuna dikkat çeken Şahin, Pazartesi günü açıklanan sayı uyarınca erken evlilikler konusunda devlet politikasında ciddi adımların atılmadığı sonucunun çıkarılabileceğini belirtti.
2009 yılına ait TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun ilgili raporunda çocuk istismarını engelleyici adımların atılması yönündeki ifadelere atıfta bulunan Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı, "Ne yazık ki dokuz sene içerisinde bu adımların atılmadığını görüyoruz" ifadesini kullandı.
CHP milletvekili Şeker'in bugünkü açıklaması sonrası konuşan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nden Hilal Esmer ise çocuk gebeliğinin kayıtlardaki rakamların ötesinde bir tabloya işaret ettiği görüşünde.
Konunun sosyolojik, kültürel ve yasal düzlemde yeterince tartışılmadığını savunan Esmer, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede "Çocuk hakları ile ilgili komisyonun kurulmaması, çocuk bakanlığının açılmaması ve halktan gelen taleplerin yerine getirilmemesini bunun bir işareti olarak görüyorum" ifadesini kullandı.
Esmer, sadece sayılar üzerinden konuşmanın, çocukların haklarının yok sayılması, zorla ya da rıza inşası ile evlendirilmesi, çocuk evliliklerinin herkes tarafından kabul edilebilir algılanması gibi sorunların gözardı edilmesini de beraberinde getirdiğini ifade etti.
Esmer'e göre bu sayıların azalması isteniyorsa, çocuklarda ailelerinin uzantısı olmadan kendi birey haklarının bulunduğu bilincinin yaygınlaştırılması ve sadece çocukların değil, çocukların haklarının da korunması gerekiyor.
Bunun için de koruyucu ve önleyici çalışmaların yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Esmer, çocuk istismar vakalarının münferit olarak algılanmasını ve çocuk evliliklerin istismar olarak kabul edilmemesini en büyük sorunlar arasında değerlendirdi.
Çarpıcı veriler
Öte yandan Ankara Barosu'ndan Şahin, açıklanan sayıların aynı zamanda suç duyurusu yapma yükümlülüğünü de beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
Son 18 aydaki kayıt altına alınan 21 bin 957 çocuk gebeliği vakasının hepsinin savcılığa bildirilmesi gerektiğini kaydeden Şahin, Türk Ceza Kanunu'nun 280'inci maddesi uyarınca bir suçun işlendiğine dair belirti ile karşılaşılmasına rağmen durumu yetkili makamlara bildirmeyen sağlık mensuplarının bir yıla kadar hapis cezası ile karşılaşabileceğini hatırlattı.
Adalet Bakanlığı'nın 2017 verilerine bakıldığında da çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda kayıt altına alınan sayılarla, suç olarak değerlendirilen gebelik vakaları arasında bir uçurumun olması da konunun ele alınışının kapsamı bakımından ipucu verir nitelikte.