İzmir'deki yüzey araştırmaları sırasında 10 yıl önce bulunan diş fosilinin, 20 milyon yıl önce yaşadığı değerlendirilen ve kedimsilerin atası kabul edilen bir yırtıcıya ait olduğu belirlendi.
Ege Üniversitesi (EÜ) araştırmacıları tarafından "Journal Systematic Palaentology" adlı bilimsel dergide yayımlanan makaleye göre, bulunan türe "İzmirictis cani" ismi verildi.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Serdar Mayda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir-Manisa kara yolu Sabuncubeli mevkisinde yürüttükleri jeoloji çalışmalarında topladıkları sediman (tortul kaya) örneklerini laboratuvar ortamında incelediklerini söyledi.
2000'li yıllarda başatılan çalışmalarda zengin bir mikro ve makro faunasına rastladıklarını vurgulayan Mayda, buldukları örnekler arasında makro memeliler konusunda önemli bir ize rastladıklarını aktardı.
Bölgede yaklaşık 10 yıl önce diş fosilini bulduklarını anlatan Mayda, buluntuların, paleontoloji laboratuvarlarında biometrik yönteme göre tür ve yaş tespitini yaptıklarını kaydetti.
Çalışmalara İspanyol bilim adamlarının da katıldığını söyleyen Mayda, "Elimizdeki malzemenin yeni bir tür, yeni bir cins olduğu üzerinde hemfikir olduk ve bu bilgi geçtiğimiz hafta dünyaca saygın Journal Systematic Palaentology dergisinde yayımlandı. Bu bulgunun Avrasya'da yaşamış en yaşlı yırtıcıya ait diş örnekleri ve Anadolu'da bulunan en yaşlı kedimsi örneği olduğunu değerlendiriyoruz." bilgisini aktardı.
Mayda, kedimsilerin (Feliformia-Lophocyonidae), kedi benzeri yırtıcı türleri kapsayan alt takım olduğunu belirtti.
Bilim dünyasına kazandırdıkları canlının adını yaşadığı bölge olan bugünkü İzmir'den aldığını söyleyen Mayda, şu bilgileri verdi:
"İzmir adına 'küçük yırtıcı' anlamına gelen 'ictis' ekledik. Tür olarak da oğlumun ismini yani 'Can' adını verdim. Böylelikle 'İzmirictis cani' adıyla paleontolojik bir miras bırakmış olduk.
Günümüzde özellikle Güneydoğu Asya'da yaşayan 'misk kedisi' dediğimiz bir canlı türü var. Çok ufak boyutlardaki bu canlı yırtıcı bir hayvana çok benziyor. Sansar, gelincik, tilki arasında bir canlı. Kendine ait bir ailesi var. Kedimsilerin atası olarak kabul ediliyor. Haliyle hepsinden çok daha ilkel bir görüntüsü var. Günümüzden 20 milyon yıl önce yaşadığını biliyoruz. Elimizdeki jeolojik ve paleontolojik veriler bize bataklık ortamda yaşamış canlı topluluğu olduğunu söylüyor. Bu canlıların ağırlığı 1 kilo civarında, belki biraz daha hafif. Günümüzde bir kedi boyutlarında olduğunu düşünüyoruz."
İzmirictis cani'nin tamamen etçil olmadığını aktaran Mayda, bu canlının bitki, kökler, yaprak ve meyveyle de beslendiğini anımsattı.
Mayda, ağaçlara bağlı yaşayan bu canlının, o dönemde yaygın olan fare ve sincapla beslendiğini düşündüklerini ifade etti.
Söz konusu canlının yaşadığı bölgenin o dönemde kalın bir bitki ve orman örtüsü altında bulunduğu bilgisini veren Mayda, "O dönemin coğrafyası, topografyası çok daha farklıydı. İzmir'den Manisa'ya dümdüz bir ova görünümündeydi. Ayrıca son derece bataklıktı ve bol miktarda timsah vardı. Biz bu canlının ağaçların tepesinde yaşadığını düşünüyoruz. Tırmanıcı olması gerekiyor. Önceki çalışmalardan iskelet kalıntılarını biliyoruz. Gece avlanan bir fırsatçıydı." diye konuştu.
"Birçok canlı grubu Anadolu orijinli"
İzmirictis cani'nin dünyadaki paleontolojik (fosil) yansımasının büyük olacağını söyleyen Mayda, bu bulgunun, Anadolu'nun "erken miyosen (üçüncü çağın memelileri ve maymunların gelişmiş olduğu dönem)" denilen 22-18 milyon yıl önceki pozisyonunu güçlendireceğini vurguladı.
Mayda, "Çünkü birçok canlı grubu Anadolu orijinli. Anadolu'dan yol alarak Avrupa, Asya ve Afrika'ya dönüyorlar. Burası göç eden canlı gruplarının bir durağı. Bir süre dinlendikleri, hatta temelli kaldıkları bir yer. Anadolu'nun köprü durumundaki pozisyonunu çok daha güçlendiriyor. Avrupa'daki örneklerinden çok daha yaşlı. Dolayısıyla ev sahibi Avrupa değil, Anadolu oluyor."
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da Serdar Mayda'nın çalışmasının bilim dünyasına ışık tuttuğunu belirterek, "Avrasya'da yaşamış en yaşlı yırtıcıya ait diş örnekleri önemli ipuçları taşıyor. Bilimsel faaliyetlerde bulunan hocalarımızın her zaman yanındayız." değerlendirmesinde bulundu. (AA)