Fransa'da pazarlama müdürü olarak çalıştığı yıllarda doğa tutkusuyla işini bırakan ve İzmir'e yerleşen Duygu Özerson Elakdar, evinin bahçesindeki 30 ağaçla başladığı zeytinyağı üretiminde kendi markasını oluşturarak ihracatçı oldu.
Ankara'da çalışma ekonomisi alanında lisans öğrenimi gören Elakdar, yüksek lisans programı için Fransa'ya gitti. Elakdar Paris'te staj yaptığı fuar organizasyon şirketinde çalışmaya başladı. Bu sırada evlenen Elakdar, doğa tutkusunun peşinden koştu ve işini bıraktı.
Eşinin Libyalı olması nedeniyle önce bu ülkeye yerleşen Elakdar ailesi, ülkede iç savaş çıkınca Türkiye'ye geldi ve İzmir'in Urla ilçesine yerleşerek tarımla uğraşmaya başladı.
HER ŞEY 30 AĞAÇLA BAŞLADI
Duygu Özerson Elakdar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğunun Niğde ve Ankara'daki bahçelerde geçtiğini, doğaya dokunarak büyüyen bir çocuk olduğunu, uzun yıllar doğayla iç içe yaşayınca bir süre sonra ağaç, toprak, güneş olmadan yaşayamaz hale geldiğini anlattı.
Paris'te yaşadığı yıllarda bu tutkusuyla evinin balkonunu bitkilerle donattığını kaydeden Elakdar, bu tutkusunun kendisini İzmir'e yönlendirdiğini söyledi.
Elakdar, zeytin ağacı ile Urla ilçesindeki evinin bahçesinde tanıştığını aktararak, "30 tane ağacımız var evimizin bahçesinde. O 30 ağaç benim profesyonel anlamda zeytinle ilgilenmeme neden oldu. Onlardan en iyi yağı nasıl elde ederim kaygısıyla gittiğim zeytinyağı tadım eğitimi neticesinde bildiğim tüm doğruların yanlış olduğunu öğrendim. Bu işi layıkıyla nasıl yaparım telaşıyla bu işe girdim." ifadelerini kullandı.
İtalya'da 4 yıllık zeytin yağı tadımı ve zeytinyağı teknolojileri uzmanlığı alanında eğitim aldığını ifade eden Elakdar, şöyle devam etti:
"Orman ve Su İşleri Bakanlığına ait zeytin ormanını kiraladık. 60 bin ağaç var içinde. Çitle çevrili 2 bin 400 dönümlük bir doğal orman içerisinde tesis edilmiş bin 500 dönümlük bir tarım arazisi burası. Bu doğallığı bozmak bir katliam olurdu. Zirai mücadelede kimyasal kullanmadık. Ağaçlar alan içindeki barajda toplanan yağmur sularıyla sulanıyor. Alandaki elektrik ihtiyacı için güneşten faydalanıyoruz. 'Organik' sertifikası almak bir süreç, bu süreç devam ediyor."
ABD'YE İHRACAT
Elakdar, tarihte en eski zeytinyağı üretim tesisinin Urla'da bulunduğuna dikkati çekerek, Urla'nın bu gücünden elde ettikleri çok iyi zeytinyağlarıyla bu serveti biraz daha ön plana çıkarmak istediklerini kaydetti.
İki yıl önce kendi markalarını oluşturduklarını dile getiren Elakdar, bu nedenle ambalajlarda Urla ve tarihi hakkında bilgiler yer aldığını vurguladı.
Elakdar oluşturdukları markayla geçen yıl ABD'ye ihracat yapmaya başladıklarını ifade ederek, "Orada çeşitli gurme şarküteri noktalarına girdik. Tezgahın arkasında ürünü anlatabilecek, üründen anlayan, ona değer veren insanlar olsun istedik ve o satış noktalarında satıcıları eğittik. Geçen sene çok kısa bir sürede ürünlerimiz satıldı. Bu sene gönderdiğimiz parti geçen senenin 4 katı. İhracatımız büyüyor. Arazimin potansiyeli yıllık 40 ton kadar zeytinyağı. Ağaçlarımız serpildikçe ihracatımız da büyüyecek. Türkiye'de internet üzerinden ve İstanbul'da bazı satış noktalarında tüketiciye ulaşıyoruz."
Urla'nın gastronomi turizmi potansiyeline dikkati çeken Elakdar, "Hayalimiz 3 ayaklı bir sistem. Bunun temel taşı zeytin ormanımız. Diğeri Urla merkezinde bir zeytinyağı tadım atölyesi ve lokanta açacağız. Buradan toplanacaklar orada pişirilecek. Diğer ayak ise zeytinden elde ettiğimiz girdilerin katma değerli haline dönüştürüleceği tesis. İnsanların yedikleri yiyecekle, o yiyeceğin nereden geldiği arasında kopan bağı tekrar oluşturmak. İsteyenler zeytin ormanımızda zeytin toplayıp işletmemizde nasıl işlendiğini görecek, lokantamızda da tadabilecek." ifadelerini kullandı.