30 yaşın üzerindeki her üç kişiden biri tansiyon hastası
Tansiyonu olan kişilerin yarısı tansiyonu olduğunu bilmezken, bilenlerin yarısı ise doktora gitmiyor. Doktora gidenlerin yarısı ise ilaçlarını kullanmıyor. Türk Kardiyoloji Derneği'nin, Prof. Dr. Altan Onat başkanlığında ülke çapında...
Tansiyonu olan kişilerin yarısı tansiyonu olduğunu bilmezken, bilenlerin yarısı ise doktora gitmiyor. Doktora gidenlerin yarısı ise ilaçlarını kullanmıyor. Türk Kardiyoloji Derneği'nin, Prof. Dr. Altan Onat başkanlığında ülke çapında yaptığı TEKHARF araştırması, Türkiye'de 11 milyon dolayında tansiyon hastası olduğunu ortaya koyuyor. 30 yaşın üzerindeki her 3 kişiden birinde tansiyon sorunu bulunuyor.
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Güven Caner, tansiyonun yaşa göre söylenme döneminin bittiğini ifade etti. Caner, “Hastalarımızdan sık duyduğumuz 'benim tansiyonum normalde de yüksek, benim vücudum buna alışkın' gibi sözlerin gerçekle alakası yoktur. Ayrıca, yakın geçmişe kadar daha çok küçük tansiyona önem verilir, tek başına büyük tansiyonun yüksek olması önemsenmezdi. Son zamanlarda ise bunun doğru olmadığı anlaşılmış, sadece büyük tansiyonun yüksekliğiyle birlikte olan 'izole sistolik hipertansiyon' denen bir hastalık tarif edilmiştir.” dedi.
Dr. Caner, sonuç olarak, yakınması olsun ya da olmasın, herkesin zaman zaman tansiyon ölçtürmesi, tansiyon sorunu ortaya çıkarsa da kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçmesi gerektiğini belirtti. Dr. Caner, şöyle dedi: "Bu durumda yapılması gerekenlerin başında fizik muayene, elektrokardiografi, ekokardiografi, göz dibi muayenesi, kan ve idrar tahlilleri gelmektedir. İki türlü hipertansiyon mevcuttur. Sebebi bilinen hipertansiyonlar ve sebebi bilinmeyen hipertansiyonlar. Sebebi bilinen hipertansiyonlar tüm tansiyonların sadece yüzde 5'ini teşkil eder. Bu sebeplerin başında çeşitli böbrek hastalıkları, hormonal hastalılar ve damar hastalıkları gibi nedenler gelir. Geriye kalan yüzde 95'lik bölümde ise herhangi bir neden bulunamadığından kesin bir tedavi de bulunamamıştır. Ancak son yıllarda mükemmele çok yakın ilaçlar kullanıma girmiştir. Tabii ki tek başına ilaç tedavisi yeterli olmaz. Hastanın hekimin önerdiği yaşam tarzı değişikliklerine de mutlak uyması gerekir.”