Adnan Oktar Örgütü'nde uzun yıllar kalan M.T. itirafçı oldu. M.T., liseyi bitirdikten sonra arkadaşları vasıtasıyla örgüte katıldığını söyleyerek Adnan Oktar ile tanışmasını, örgütün konuşma şifresini, yapılan psikolojik işkenceleri anlattı. 30 yıldır örgüt içinde yer aldığını belirten M.T., bu süre içerisinde örgüte verdiği paranın yaklaşık 6-7 milyon TL olduğunu ifade etti. Adnan Oktar ve çevresindekilerin dini hassasiyetlerinin olmadığını da anlatan M.T., örgüt üyelerinin namaz vakitlerini de değiştirdiklerini söyledi.
Sözcü gazetesinden Can Özçelik’in haberine göre, örgütle 1988 yılında tanıştığını ve haftada bir-iki gün örgüt toplantılarına katıldığını söyleyen M.T., “Bana ‘5 vakit namaz olmadığını, Kuran'da 3 vakit namaz olduğunu, 5 vaktin sadece tespih' olduğunu söylediler. Benim daha önce Kuran hakkında hiç bir bilgim bulunmamaktaydı söylediklerine harfiyen inandım” dedi.
“ŞİFRELİ KONUŞURDUK”
Örgüt içinde yaptıkları konuşmanın şifreli olduğunu aktaran M.T., “Gel, yemek yiyeceğiz” demenin örgütte şifre olduğunu söyleyerek “Turnike sistemine davet etme şu şekilde yapılırdı: ‘Beraber yarın şu saatte yemek yiyelim, kahvaltıya gel, gel beraber spor yapalım' gibi şifreli konuşmalar ile davet edilirdim” diye konuştu. Kız arkadaşlarını örgüte dahil etmesi için Adnan Oktar tarafından baskıya uğradığını ifade eden M.T., “Kendi kız arkadaşlarımı turnikeye sokmamı isterlerdi. Hatta Adnan Oktar bana ‘Elinde kız var niye getirmiyorsun' gibi sözler söylerdi” dediğini belirtti.
“BİZİ ZENGİNLİĞİMİZE GÖRE GRUPLANDIRDILAR”
1990'lı yıllarda Adnan Oktar'ın talimatıyla örgüt mensuplarının zenginliklerine göre beş ayrı gruba ayrıldığını belirten itirafçı M.T., “Örgüte en çok bağımlı, sadakatli, her denileni yapan, maddi açıdan zengin olan kişileri birinci gruba alınmıştı. Diğer grupların sıralanışı ise bu özelliklere bağlı olarak daha az zengin ve sadakat olarak daha az bağımlı olanlar kategori olarak aşağıya iniyordu. Beni üçüncü gruba aldılar. Beşinci grupta yer alan kişiler için, ‘İmanı zayıf, tedavi edilmesi gerekenler' olarak tanımlanırdı. Bu grupta oturup yaptığımız hataları yazmamız, yazdıklarımızı da yüksek sesle okumamız istenirdi” ifadelerini kullandı.
“ÖRGÜTTEN AYRILANLAR İÇİN KURAN'A KARŞI ÇIKIYORLAR DENİRDİ”
Örgütte Adnan Oktar'ın verdiği kararların sorgulanamadığını belirten M.T., “Oktar'ın verdiği talimatlara uymamak ‘Dinin karşısında durmak' anlamına gelirdi. Örgütten ayrılanların başların ezilmesi gerektiği söylenirdi. Örgütten ayrılanların Kuran'a karşı çıktıkları, Kuran'a muhalefet ettikleri söylenirdi. Bu yüzden de ayrılan kişiler her zaman ‘Düşman' olarak kabul edilirlerdi” diye konuştu.
“EV NÖBETİ İBADET SAYILIRDI”
M.T., ifadesinde evler ve örgütün TV kanalının güvenliği için tutulan nöbetlerin “İbadet” sayıldığını anlatarak şöyle devam etti: “Bu örgütte nöbette yapılması gerekilen ibadetler arasında sayılır ve Kuran'da geçen ‘Nöbetleşin' ayeti buna kaynak olarak gösterilirdi. Nöbet tutulan diğer yer, A9 yayınlarının yapıldığı yerdi. Nöbetler 6 saat sürerdi. Mesela Dragos'taki nöbette 6 kişi olurdu. Stüdyodaki nöbette ise çok daha kalabalık bir grup olurdu. Bu yerde nöbet tutan sabit nöbetçiler de olurdu. Ayrıca silah taşıyan nöbetçiler olurdu, Stüdyodaki nöbette 5-6 saat sürmekteydi ve orada bekleyen silahlı nöbetçiler oradan nöbet saati bitene kadar nöbet yerinden ayrılmazlardı.”
“ADNAN OKTAR AVM ALIŞVERİŞERİNİ KEDİCİKLERLE YAPARDI”
Adnan Oktar'ın alışverişlerini örgüt mensuplarıyla birlikte yaptığını anlatan M.T., şunları kaydetti; “Adnan Oktar ve beraberindeki kadınlar, haftanın bir veya iki günü, belli olmayan saatlerde çeşitli AVM'lere giderlerdi. Bu durumlarda Adnan Oktar ve yanındakilerin gideceği AVM'ye bizlerin de gitmesi için talimat verirdi. AVM'lere çoğu kişinin, hep bir anda çağırılmasının sebebi, herhangi bir saldırı veya olumsuz bir olayda zarar görmemek ve saldırganları etkisiz hale getirmek için kalabalık olunurdu. Olabildiği kadar, mutlaka birkaç avukat, bir doktor, bu alışveriş esnasında AVM içerisinde bulundurulurdu. Adnan Oktar'ın gitmeye karar verdiği AVM'ye önceden 3-4 kişi gider, AVM'nin güvenlik müdürüyle görüşür ve kendilerine alışveriş esnasında eşlik etmelerini ister, ayrıca örgüt üyeleri AVM'ye geldikleri vakit X-Ray cihazlarından geçmez, ister silahlı, ister silahsız olsun rahatlıkla giriş yaparlardı. Bu alışverişlerde Adnan Oktar bir mağazaya girer, etrafındaki mağaza çalışanlarına alacak olduğu ürünleri işaret eder, ödemeleri kart veya nakit olarak Seral K., öderdi. Genelde de nakit ödenirdi. Çok yüksek meblağlarda alışverişler yapılırdı.”
ÖRGÜTTE TURNİKE SİSTEMİ
Adnan Oktar Örgütü'nün, ‘Turnike’ adı verilen fuhuş sisteminde, örgütün maddi olarak da desteklediği bir erkeğe genç kızları ağına düşürdüğü sisteme verilen ada turnike sistemi deniliyor. Genç kızlarla görüşen erkekler, kızlara sürekli evlenmek istediği mesajı verirken daha sonra örgütün ağına düşürülmeye çalışılıyordu. İddiaya göre, örgüt mensubu bir erkek tarafından yapıya kazandırılan kadınlar, önce bir süre lüks hayat içerisinde yaşıyordu daha sonra örgüte katılması sağlanıyordu.