1979’daki Sovyet işgalinden bu yana savaşlardan kurtulamayan Afganistan, dünyanın dışarıya en çok göçmen veren ülkelerinden biri. Her ne kadar son yıllarda Suriye’deki savaş nedeniyle ülkelerinden kaçan ve yaklaşık yarısı Türkiye’de bulunan yedi milyon göçmen gündemde olsa da, Afgan mülteciler konusu da son dönemde Avrupa’da daha çok konuşulmaya başladı. Afganistan’dan İran’a, oradan da Irak ve Suriye güzergahını izleyerek Libya’ya ulaşan yüzbinlerce Afgan göçmen, Akdeniz’i aşıp Avrupa’ya ulaştı. Göç yolları üzerinde bulunan bu üç ülkenin de savaş altında olması ve merkezi otorite boşluğu, insan kaçakçılarının işini kolaylaştırıyor. Son bir yılda Libya’dan İtalya’la akın eden yüzbinlerce mülteci arasında en büyük grubu Afganlar oluşturuyor. Ülkelerindeki çatışmalar ve kötü ekonomik durum nedeniyle göç yollarına düşen Afganların son umutları ise Türkiye oldu. Yılbaşından bu yana Afganların yanı sıra aralarında Pakistanlılar ile Asya ve Afrika ülkelerinden gelenlerin de bulunduğu 20 bin mülteci, İran sınırı üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre ise mart itibariyle Türkiye’de kayıt yaptıran Afgan mülteci sayısı 169 bin. Bu sayı, Türkiye’de Suriyelilerden sonra en büyük ikinci göçmen grubunun Afganlar olduğu anlamına geliyor. Yine BM verilerine göre dünyada çeşitli ülkelere dağılan toplam Afgan mülteci sayısı ise iki buçuk milyon. Ancak kayıt edilmemiş göçmenler eklendiğinde bu sayının çok daha yüksek olması muhtemel. Zira sadece İran’daki kayıtlı Afgan mülteci sayısı 968 bin. Ancak bu ülkedeki toplam Afgan göçmen sayısının 3,5 milyon civarında olduğu belirtiliyor.
Göç krizi söz konusu olduğunda, insanların çaresizliklerini sömüren insan kaçakçıları da eksik olmuyor. Afgan mülteciler için de bu durum geçerli. İran’la Türkiye arasındaki dağlık sınır bölgesinde haftalarca süren yürüyüşün ardından Türk topraklarına ulaşan mülteciler, burada kendilerini İstanbul’a götürmeleri için insan kaçakçılarıyla anlaşıyor. Göçmenleri kamyon ve TIR kasalarında taşıyan insan kaçakçıları, çoğu kez İstanbul’a götürmeden ıssız bölgelerde bırakıp gidiyor. Bunun son örneği, dün ortaya çıktı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 102 Afgan göçmen, “İstanbul’a geldik” denilerek Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde ormanlık alana bırakıldı. İl Jandarma Alay Komutanlığı’na bağlı Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ile Döşemealtı İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Afganistan uyruklu mültecilerin ilçe sınırlarında olduğu istihbaratı üzerine bölgede çalışma başlattı. Mültecilerin İran sınırından Türkiye’ye giriş yaptığı ve TIR kasasında İstanbul’a gitmek için yola çıktığı belirlendi. Döşemealtı’daki ormanlık alana sabah geldiklerinde, arama kontrol noktasını gören insan kaçakçılarının “İstanbul’a geldik. Şimdi sizi burada indireceğiz, şu tepenin arkası İstanbul” diyerek, mültecileri bırakıp, gittikleri belirlendi. İnsan kaçakçılarının İstanbul’a, buradan da Yunanistan’a götürmek için 3 bin ile 9 bin dolar aldığı öğrenildi.
ÜÇ KIRILMA NOKTASI 1979-1989 SOVYET İŞGALİ
Sovyetler Birliği tarafından desteklenen Afganistan Demokratik Halk Partisi, Nisan 1978’de Devlet Başkanı Muhammed Davud Han’ı devirerek iktidara geldi. Ancak partinin uyguladığı sosyalist program, ülke genelinde ayaklanmaya neden oldu. Sovyet ordusu, ayaklanmaları bastırmak için Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal etti. ‘Mücahitler’ olarak anılan Afgan gruplar, ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan’ın desteğiyle gerilla savaşına başladı. 10 yıl süren savaş, Sovyetler’in yenilgisi ve ülkeden ayrılmasıyla sonuçlandı. O dönemde yaklaşık 18 milyon nüfusu olan Afganistan’da, iki milyon kişi hayatını kaybetti, altı milyon kişi ise mülteci oldu. Başka bir deyişle üçte biri mülteci durumuna düşen ülkenin nüfusu yarı yarıya azaldı. Mültecilerin yarısı İran’a, yarısı ise Pakistan’a gitti.
MÜCAHİTLER VE TALİBAN DÖNEMİ
Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgali başarısız oldu ancak ülkeye barış gelmedi. Ortak düşman yenilince, ‘mücahitler’ olarak anılan gruplar birbirine düştü. Farklı gruplar arasında geçici hükümet kurulması konusunda yaşanan anlaşmazlık, iç savaşa dönüştü. 1992’de başlayan savaş, dört yılın ardından diğer mücahit gruplarına baskın çıkan Taliban’ın zaferiyle sonuçlandı. Bu dönemde bir milyona yakın kişi ülkeyi terk etti. Yalnızca başkent Kabil’de gerçekleşen ağır bombardımanlar sonucunda beşyüz bin kişi burayı terk etti. 1996 yılında Taliban ülkenin tamamına hakim oldu. Ancak 2001’deki Amerikan işgaline kadar devam eden Taliban yönetiminde de göç akını kesilmedi. Grubun radikal anlayışı nedeniyle ağır baskı altında kalan yüzbinlerce Şii Afgan, İran yolunu tuttu.
2001 AMERİKAN İŞGALİ
El Kaide tarafından 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York kentindeki ikiz kulelere düzenlenen saldırıdan üç hafta sonra, ABD’nin Afganistan işgali başladı. Taliban yönetiminin, El Kaide lideri Usame bin Ladin’i iade etmediği gerekçesiyle başlayan savaşta, işgal güçleri iki ay içinde başkent Kabil’i ele geçirdi. Ancak Taliban, ilerleyen yıllarda toparlanarak silahlı ayaklanma sürecine girdi. Savaş 17 yıla yakın süredir devam ederken, Taliban’ın ülkenin yaklaşık yüzde 40’ında faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Afganistan’a 140 bin askerle giren ABD, burada halen 15 bin asker bulunduruyor. ABD’nin yeni bir düzen kurmadaki başarısızlığının bedelini ise Afgan halkı ödüyor. Ekonominin kötü durumda olması ve yıllardır bitmeyen çatışmalar, 2015’ten bu yana artan Afgan mülteci dalgasına sebep oldu.