EGEPOSTASI - Gazeteci Mithat Umutoğulları, Büyükizmir TV'de yayınlanan 8. Gün programında Refik Pak’la birlikte İzmir siyasetindeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Umutoğulları Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un ‘kumpas’ ve ‘rant’ iddiaları, CHP Bayraklı’daki ‘Akil Adamlar’ grubu ve CHP Konak eski İlçe Başkanı Şakir Başak’ın Çağrı Gruşçu hakkındaki sözleriyle ilgili konuştu.
Umutoğulları’nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“AKSOY’UN SÖYLEDİKLERİ YENİLİR YUTULUR ŞEYLER DEĞİL”
CHP’de bir otorite sorunu var. İzmir uzun zamandır kaynıyordu ama Serdar Aksoy’un söyledikleri yenilir yutulur değil. Bir belediye başkanı uzun zamandan beri yargılanıyor. Hakkındaki bütün iddialar tek tek çürüyor ve göreve dönmeyi bekliyor. Kendisine nasıl bir kumpas kurulduğunu anlatmaya başladı. Aslında sürece bakarsak Serdar Aksoy uzun süre belki de kendi partisinden bir davet bekledi. Bütün yaşanan süreçte yanlışlar ortaya çıkmasına rağmen CHP içerisinden bir el uzatılmayınca, bugüne kadar açıklamadığı birçok konunun üstünü açmaya başladı. Tabii bir belediye başkanı yolsuzlukla mücadele ederken avukat olan bir il başkanının bu konunu üstünü kapatın demesi nasıl anlaşlabilir?
“‘BU KONUNUN ÜZERİNE GİTME’ DEMEK…”
Tahir Şahin uzun yıllar Menemen Belediye Başkanlığı yaptı. Hakkında açılmış bir sürü dava var. Yargıtay’da davalar açılır, insanlar yargılanır. Bu iddialar ne kadar doğru ya da yanlıştır buna yargı karar verecektir. Ama ‘Sen bu olayın üzerine gitme üzerini ört demek işlenen yanlışa ortak olmaktır. CHP İzmir İl Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı olarak eğer siz belediye başkanını il binasına çağırıp, ‘Tahir Şahin’le ilgil olayın üzerine gitmeyin’ diyorsanız siz de buna ortak oluyorsunuz demektir. Hangi siyasi partiden olursa olsun yapılan yolsuzluğu örtüyorsa bir sıkıntı var.
“DENİZ YÜCEL NEDEN SESSİZ?”
Serdar Aksoy bir haftadır bunları konuşuyor. Tuncay Özkan ve Atila Sertel çıkıp açıklama yaptılar. İl Başkanı niye bu kadar sessiz? Hakkındaki iddialarla ilgili niye açıklama yapmıyor? Deniz Yücel’in bugüne kadar alengirli bir işini duymadık ama bu konuda niye bu kadar sessiz? Kamuoyuna bir açıklama yapması gerekmez mi? Deniz Yücel siyasi kariyerini nasıl yapmış bilemem ama yarın bir milletvekili ya da belediye başkanı olduğunda insanlar ne diyecek? Belediye başkanı olursa altında bir memur usulsüzlük yaptığında üstünü mü kapatacak? Yoksa hukukçu kimliğiyle olayın üstüne mü gidecek? ‘Aykut Erdoğdu bana belge gösterdi, sonra o belgeyi mahkemede gördüm’ diyor. Bu ne demek? benim belediyede mahkemede intikal olmuş belgeleri bir CHP’li alıp beni şikayet etti demektir. Bu kadar açık ve net işaret verirken neden Deniz Yücel’den tık yok? Deniz Yücel bununla ilgili bir açıklama yapmak zorunda. Aksi takdirde İzmirlilerin Serdar Aksoy’un bütün iddialarına inanmaktan başka çaresi kalmayacak. Sessiz kalmasını ben çok anlamsız buluyorum ve açıkçası insanın kafasına soru işaretleri geliyor.
“CHP KENDİ KAZDIĞI KUYUYA DÜŞTÜ”
Oradaki hesap şuydu. Deniz Karakurt’u (Menemen Belediye Meclis Üyesi) geçici başkan yapıp Sayın Başkan’ın ifade ettiği gibi arsadaki hesapları çözmekti belki de. Fakat Menemen’in kendine has bir şeyi var. O evrağı İl Başkanı’na getirenleri İl Başkanı disipline verdi. Bu kez de o üç kişinin desteğiyle AK Parti Başkan Vekilliği’ni aldı. CHP kendi kazdığı kuyuya düştü.
“SERDAR AKSOY O İSİMLERİ VERMEK ZORUNDA”
Serdar Aksoy ‘Biri medya kökenli iki İzmir milletvekili benden arazi istedi. Ben kabul etmedim. Etmediğim için beni parti disiplinine verdiler’ dedi. Medya kökenli iki İzmir milletvekili Tuncay Özkan ve Atila Sertel ortaya atılan iddiaları dün reddetti ve Serdar Aksoy’a çağrı yaptı. ‘Bu iddiayı ispatlamayan, münfrettir’ diye. Her iki milletvekili de dava açacaklarını söylediler. Sabah ben Atila Sertel’le konuştum. Çok öfkeliydi. Atila Sertel bugüne kadar gazeteciler için onurumuz oldu.
Tabii burada şöyle bir durum var. O buluşmanın HTS kayıtları, güvenlik kameraları illa ki vardır. Bunu ispatlamanın çok basit bir yolu var. Savcılık Serdar Aksoy’un bu söylediği şeyleri bir ihbar kabul edip soruşturma da açabilir. Çünkü bu ülkede bir sürü isimsiz, imzasız ihbar ve soruşturma var. Serdar Aksoy’un şu açıklamalarından kısa bir süre sonra bu isimleri vermek zorunda. İnsanları zan altında bırakıp kamoyunu meşgul etmek çok doğru değil. Serdar Aksoy kamuoyuna karşı iddiaları ispatlamak zorunda. Her şeyden önce isim vermek zorunda.
“AKSOY’U ARAYIP İHALE İSTEYEN GENEL BAŞKAN YARDIMCILARI DA VAR”
CHP hükümetle ilgili eleştirilerinde sürekli yolsuzluk vurgusu yapıyor. Dolayısıylşa bir milletvekilinin usulsüzlük yaparak haksızlık yaparak bir kazanç edle etme talebi varsa Serdar Aksoy ismi vermek zorunda. İsmi açıklarsa CHP’nin de o milletvekiliye ilgili işlem yapması gerekiyor. Bu olay daha çok tartışılır ve Serdar Aksoy’un bundan sonra çok daha başka açıklamalar yapabileceğini düşünüyorum. Hak ve adaleti dağıtmadığınızda insanlar kendi hakkını, adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor. Pandoranın kutusu açıldığında neler çıkıyor. Bundan sonra da neler çıkacak. Doğrudan temin işleri, milletvekillerinin ticaretle ilgili bölümleri ve başka belediyeler de patlayabilir. Serdar Aksoy’un çok şey bildiğini düşünüyorum. Serdar Aksoy’u arayıp ihaleyle ilgili iş isteyen genel başkan yardımcıları da var. Dolayısıyla ben CHP İzmir açısından ciddi sıkıntı olduğunu düşünüyorum.
"AKİL ADAMLAR BAYRAKLI’YA NE KAZANDIRACAKLAR?”
(CHP Bayraklı İlçe Başkanı Didem Gültekin'in oluşturduğu Akil Adamlar Kurulu hk.) Siz başka bir ilden geliyorsunuz ve belediye başkanı desteğiyle ilçe başkanı oluyorsunuz. Bence bu birçok kişiye nasip olmayacak bir şey. Didem Gültekin (CHP Bayraklı İlçe Başkanı) geldiği günden beri kamuoyunda güzel bir desteği var. Bilecik’le İzmir’in dinamikleri çok farklı. Ama değişik görevlerde bulunmanın bir birikimi var. Bir de İzmir’deki siyasi konjonktürü alıp bir şeyler koyarsınız. Sizden beklenti bu. Şimdi ilçe yönetmine bakıyorsunuz kaç kere il başkan yardımcılığı yapmış isimler de var. Yarın bir seçim kampanyasına çıkılsa ilçe yönetiminin yarısı yaşlılıktan sokağa çıkamayacak durumda.
Akil adamlardan bazılarına ulaştım. Hamza Işık, Hasan Karabağ’ın (Bayraklı Belediyesi eski Başkanı) döneminde meclis üyeliği yapmıştı. Remzi Pala da meclis üyeliği yapmış eski partilidir, yaşı çok ilerledi. Mehmet Ali Açık bir dönem parti disiplinine verilmiş ve partiden uzaklaştırılmıştı. Hatta Hasan Karabağ döneminde belediyeyi başbakanlığa şikayet etmişti. Gaffar Akyel, Murat Haluk Öncel, Münir Demir, İbrahim Alan, Recep Kazan, Mustafa Demir, İzzet Akıncı, Levent Öztürk, Yusuf Metin ve Gönül Güngör de 2009’dan bu yana partinin her sürecinde var. Aralarında en istikrarlısı ve niteliklisi Murat Haluk Öncel, ama onun dışındakiler sorunlu ve problem kişliler. Kendi dönemlerinde belediye başkanlarıyla uğraşmış bir yapının isimleri kendilerine ne kazandırmışlar ki, ilçeye ne kazandıracaklar? Genç bir ilçe başkanı da artık dönemleri kapanmaya başlamış, yaş ortalaması neredeyse 60’a gelmiş bir gruptan mahalle çalışması bekliyor. Bu adamlar evinin bir köşesinden öbür köşesine gitse yorulur. Bu adamları önerenlerin bence Bayraklı siyasetiyle hiç alakaları yok.
“AKİL ADAMLAR BAYRAKLI’DA CHP’NİN EL FRENİ”
Bunların bir kısmı zaten Serdar Sandal’a (Bayraklı Belediye Başkanı) bir dönem muhalefet yaptılar. Sandal’ın bunları kazanma şansı yok. Bunların siyaseten beklentilerine cevap veremediğinde yarın seçimde yine senin karşında duracaklar. Kendi içindeki yapıyla mı uğraşacaksın? Bu görevler tebliğ edildiğinde Bayraklı’daki üyeler saçını başını yoluyor. Senin kazanacağın kişiler 18-20 yaşında hayatında hiç politikayla uğraşmamış, bir siyasetçinin yaptığı tavrı beğenmiş bir insanları örgütleyebilirsin. Profesyonel siyasetçiyi örgütleyemezsin. Bu fikir kimden çıktıysa kusura bakmasın ama Bayraklı’da CHP’nin el frenini çekiyor. İlçeye seçilen 16 kişilik yönetim kurulu üyelerine de ayıp olmuyor mu? Akil adamlara hiç ihtiyaç yok.
“ŞAKİR BAŞAK’A YAKIŞTIRAMADIM”
(CHP Konak eski İlçe Başkanı Şakir Başak’ın halefi Çağrı Gruşçu’nun ses kaydı kriziyle ilgili “Talihsiz bir olaydı. Tunç başkanıma özür için gitmeden önce 4-5 kez Abdül başkanımı da aradı, özür dilemek istedi. Ama Abdül başkan biraz, ‘Kardeşimdi, bana böyle bir şeyi nasıl yaptı’ diye bu olayı derin yaşadı. Ama aşılacağına inanıyorum. Abdül başkanımın insani değerleri ağırdır” sözleri hk.) Ben bunları izlerken şaşırıyorum. Biri Şakir Başak’a ana avrat küfür etse, sonra biri ses kaydı alsa ve etrafına dinletse, sonra da küfür ettiği kişi ‘Kusura bakma o an çok sinirlendim, kendimi tutuamadım. Sana küfrettim’ dese, Şakir Başak ne yapardı acaba? Siyasette eleştirebilirsin, ama üçüncü şahıslarla ilgili hakaret ve küfür olursa bunu Abdül Batur nasıl bağışlar? Abdül Batur, Çağrı Gruşçu’yu makamında kabul edip onnula görüşürse eşine, çoluğuna çocuğuna nasıl hesap verecek? Şakir Başak, Çağrı Gruşçu’nun çok iyi bir dostu olabilir ama belediye başkanlarını yaralamış olayı bu kadar yumuşatıp, sıradanlaştırırsan o zaman insanların ahlakıyla ilgili sorunlar var demektir. Bunun affedilecek bir tarafı yok. Şakir Başak’a yakıştıramadım.
CHP İl Başkanı bazen o kadar insan vicdanını yaralayan işler yapıyor ki… Bu ilçe başkanının ses kaydını alan kızı disipline verip partiden attılar. Peki küfür edeni niye disipline vermediniz? Aynı küfürü il başkanına yapsaydı, acaba il başkanı yine bunun üstünü kapatır mıydı?
Abdül Batur ve Tunç Soyer makamlarında oturduğu sürece Çağrı Gruşçu’nun siyasette hiçbir yere gelmemesi lazım. Kendisi yaptığının ahlaki olmadığını düşünüp istifa ediyor ama adamın ahlaki bulmadığı şeyi Şakir Başak PR çalışması yaparak düzeltmeye çalışıyor. Olmaz.”