EGEPOSTASI- Refah yol hükümeti döneminden 28 Şubat süreci ve 15 Temmuz darbesi ve Türkiye’nin Suriye’deki gelişmelere karşın geliştirdiği askeri, diplomatik ve politik hamlelerinin asıl amacının ne olduğunu değerlendiren AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı İbrahim Derici, önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin siyasi tarihinde kara leke olarak değerlendirilen 28 Şubat sürecinin nasıl geliştiğini anlatan İbrahim Derici, Refah Partisi kurucusu merhum Erbakan Hoca’nın izlediği milli politikaları dile getirdi. Dindarların Cumhuriyetle bir sorunu olmadığını göstermek isteyen Necmettin Erbakan’ın aynı zamanda FETÖ ele başı Fethullah Gülen’in en büyük düşmanı olduğunu söyledi.
FETÖ’nün en büyük düşmanı Erbakan Hoca idi
AK Parti İl Başkan Yardımcısı İbrahim Derici, “FETÖ’nün en büyük düşmanı Erbakan hocaydı. O zamandan beri FETÖ Erbakan hocayı o da onu sevmezdi. Dış güçlere hizmet eden özel bir insan olduğu konusunda uyarırdı Erbakan Hoca. Demokrasiye inanmak, özümsemek zorundayız. Bunu yaparsak barış içinde bir toplum oluşturabiliriz. Bunu yaparsak birlik ve beraberliğimizi güçlü tutabiliriz. Buna da çok ihtiyacımız var. Hele de şu günlerde” mesajını verdi.
Suriye’de ne işimiz var diyenler Türkiye doğru yoldadır
Türkiye’nin Suriye politikasını, ardı ardına gerçekleştirilen askeri hareketlerinin amacının ne olduğunu da tek tek anlatan İbrahim Derici, “Ülkemizin güvenliğini sağlamak için Suriye’ye girmek zorundaydık. Alsancak’ta oturup biranı içemezsin kardeşim girmezsek. Türkiye ilgilenmezse oradan bize hiçbir şey gelmeyecek sanılmasın. Canlı bombalar vardı yakın zamana kadar. Suriye’de ne işimiz var diyenler önce bunun izahını yapsınlar. Türkiye şu anda gece bile dışarı çıkılabilen bir yer. Ülkenin her bir yeri güvenli hale geldi şükürler olsun. Türkiye terör derdinden ciddi derecede kurtuldu. Terörü kaynağında kurutmak için harekete geçildi. Suriyelilerin ülkelerine dönmesi için güvenli bölge oluşturuyoruz. Türkiye eski Türkiye değil artık. Diplomasi de müthiş bir başarı var. Askeri alanda ciddi başarı var. Türkiye doğru yoldadır” ifadelerini kullandı.
PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:
Erbakan Hocaya hükümet kurma görevi verildi
Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Demirel birinci parti çıkmasına rağmen Necmettin Erbakan, teamüllere uymayıp görevi Mesut Yılmaz’a verdi. O zaman ANAP Mesut Yılmaz DYP ile bir hükümet kurdu. Biz ona ANAYOL hükümeti diyoruz. Bu hükümetin kurulması zorlamaydı. Zorlama oluşumların geleceği de faydası da yoktur. Onu da gördük zaten. üç ayı geçemedi. Kendi aralarındaki anlaşmazlıklar büyüdü ve hükümet düşmek zoruda kaldı. İş zorunlu olarak o zaman Erbakan hocaya hükümeti kurma görevi verildi. Erbakan hocamız da önce Mesut Yılmaz’a teklif götürdü, gel hükümeti kuralım diye. 226 milletvekili yetiyordu.
Refah yol hükümeti çok başarılı bir hükümetti
Bağımsızlık kazanmak ve Büyük Türkiye’yi kurmak istiyorsak sanayileşme önemli diyordu Erbakan hoca. Maalesef birtakım o zamanki güçlerin baskısı sebebiyle Mesut Yılmaz Erbakan Hoca ile hükümet kurmaya yanaşmadı. Ondan sonra Tansu Çiller’e götürüldü teklif. Ortak noktada buluşuldu. Refah Yol Hükümeti kuruldu. Sanılandan daha uyumlu bir hükümet oldu. Çok başarılı bir hükümetti. İlginç icraatlar var orada. Devletin kaynaklarının ne derece israf edildiği, denk bütçe politikaları o hükümet zamanında oldu. Kaynakların israfını önlemek için havuz sistemi kuruldu.
Havuz kuruldu ve…
Devletin birçok kamu kaynağı var. Her bakanlığın ayrı bütçesi var. Hepsi yatırım yapacak. Bütçesinde olmayan bazı bakanlıklar ve devletin bazı kurumları yatırım yapmak için dışarıdan borç alıyordu. Halbuki devletin öbür kurumunda fazla para var. Devletin A kurumunun bankalarda parası var, B kurumu harcama yapacak, gidip borç alıyor. Böyle şey olur mu dediler. Parayı tek havuzda toplayalım dediler. Borç alma ihtiyacı kalmadığı görüldü. İhtiyacı olan havuzdan aldı parayı.
İlk altı ayda ciddi işler yaptılar
Bu durum rantiye denilen uluslararası bankaları ciddi rahatsız etti. Esnaf, sanayi, tüccar o zaman kredi alamazdı. Devlete borcu verdiler mi, sırtını sağlama alıyordu yani. O süreç geldi. Sonra ilk altı ayda ciddi işler yaptılar. Yatırımlara hız verdiler. Türkiye yeniden Özal zamanında yakaladığı hamlenin aynı hızıyla yeniden sanayileşme hamlesi yakalama noktasına geldi. Erbakan hoca inanılmaz zeki ve çalışkan. Tansu hanım da öyle. İyi niyet çerçevesinde vesayet güçlerini reddederek, her ikisi de demokratik platformda yan yana gelince müthiş bir sinerji oluştu. Ama bu durum birilerini müthiş rahatsız etti. Ve 28 Şubat 1997 yılındaki MGK toplantısı var.
Sincan’da tanklar yürütüldü
Rahatsız olanlar ne yaptıla? Sincan’da tanklar yürütüldü. Bütün STK’lar harekete geçirildi. TÜSİAD harekete geçti. Sendikalar, basın kuruluşları o zamanki, hakimler, savcılar olmayan hayali senaryolarla hareket ettiler. Müslüm Gündüz, Fadime Şahin vasıtasıyla laiklik hassasiyeti tahrik edildi. Organize edilmiş belli yani. Nereye gitti bu Müslüm Gündüz şimd? Acayip acayip tipler yani. Bu tipleri tahrik ettiler, basın onları bol bol gösterdi. Fadime şahin olayları. Toplum o zaman 28 Şubat MGK toplantısı öncesinde hazırlandı.
FETÖ’nün en büyük düşmanı Erbakan hocaydı
Cumhuriyet kurulduğundan beri bir propaganda yapılıyor. Temel esaslar var. ancak bir grup kesim Cumhuriyet dindarlara zulüm ediyor diyor. Halbuki demokratik yollarla dindar bir Başbakan geldi. Cumhuriyetin dindarlarla bir sorunu olmadığını, dindar toplum liderlerinin de devletle barışık olduğunu göstermek için onları ilk kez Başbakanlıkta yemeğe çağırdı. Hatta o zaman davetlilerden biri de gelmemişti. FETÖ’den bahsediyorum. Gelmeyeceği belliydi. Çünkü FETÖ’nün en büyük düşmanı Erbakan hocaydı. O zamandan beri FETÖ Erbakan hocayı o da onu sevmezdi. Dış güçlere hizmet eden özel bir insan olduğu konusunda uyarırdı Erbakan Hoca.
Erbakan hoca şu teklifi getirdi
Devlet millet buluşması amacıyla o yemek verildi. Ama tahrik edildi. Ardından 9 saat süren MGK toplantısı ve hükümet istifaya zorlandı. Genelkurmayda brifingler yapıldı. Hakimler, savcılar, medya mensupları gitti oraya koşa koşa. Ne yapıyorsun se? Seçimle gelen seçimle gider. Ya erken seçim yapacaksın, millete derdini daha iyi anlatacaksın. Tehlikeli görüyorsun sen söylemlerinle iktidarı ele geçirmeye çalışacaksın. 28 Şubat MGK toplantısından sonra toplum çok gerildi. Erbakan hoca toplumda gerilmeye izin vermek istemedi. Refah partisine kapatma davası açıldı. Erbakan hoca toplumun daha fazla gerilmemesi için, dedi ki, ben istifa edeyim ama Tansu Hanım Başbakanlığa geçsin biz başbakan yardımcısı olarak kalalım dedi ve istifa etti. Maalesef Süleyman Bey, bu istifa olayından sonra Tansu hanıma görev vermek yerine görevi Mesut Yılmaz’a verdi. Bazı inanılmaz olaylar oldu. Bakanlar Kurulu 40 kişiye kadar çıktı. Önüne gelen bakanlık verildi. Güvenoyu almaya çalıştılar, zorladılar.
Cumhuriyetin en büyük krizi 2001’de yaşandı
Sonra üçlü koalisyon kuruldu. Ve Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi 2001 krizinde yaşandı. Bir gecede yüzde 7 bin faizlere ulaşıldı. Firmaların yüzde 40’ı iflas etti. İnsanlar işlerinden güçlerinden oldu. Bankaların içi boşaltıldı. Şimdiki neslin bunları ciddi okuması lazım.
Demokrasiye inanmak ve özümsemek zorundayız
Farklı fikirlere, giyime kuşama tahammül edilmeli. 18 yıllık AK Parti iktidarı döneminde bütün seçimler zamanında yapıldı. Bütün seçimlerle ilgili sonuçlara herkes razı oldu. Kimsenin itirazı yok. Tayyip Erdoğan itirazı yapılıyor. İstediğini yap, seçimde kendini daha iyi anlat o zaman. Çözümlerinle milleti ikna et. Sorunlara odaklan. Projelerini açıkla. Yapılan projelere karşı olmayı bırak. Böylece iktidara gel. Kimsenin de buna itirazı olmaz. Önce demokrasiye inanmak, özümsemek zorundayız. Bunu yaparsak barış içinde bir toplum oluşturabiliriz. Bunu yaparsak birlik ve beraberliğimizi güçlü tutabiliriz. Buna da çok ihtiyacımız var. Hele de şu günlerde.
Soçi Mutabakatının temel prensibi çatışmasızlık bölgesi oluşturmak. İdlib’teki muhalif güçlere hakim olacağım diyor Türkiye. Rusya da Suriye güçlerine hakim olsun. Önce büyük fotoğrafı görelim. Vaktiyle Arap Baharı diye bir yeni Ortadoğu’da yeni planlar, BOP, Arap Baharı adı altında Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme başlamıştı. Tunus, Fas, Libya, Irak’ta körfez krizi, İran Irak savaşı. Ortadoğu coğrafyasının yeniden şekillendirilmesi gündemdeydi. Bu çerçevede yakın zamanda Libya param parça edildi, Yemen paramparça edildi. Irak, Suriye öyle. Türkiye’de darbe yapıldı. Bütün bunların tesadüf olduğunu kim söyleyebilir'
Burada büyük bir oyun var. bu oyunu kurgulayanlar milyonlarca insanın kanının dökülmesini isteyenlerin temel amacı ne olabili? Görünen iki amaç var. biri, İsrail Devleti’nin kurulması, bu devletin hakim Siyonist lobiler vasıtasıyla İsrail’in güvenliğinin sağlanması için bu olaylar yapıldı. İki, bütün bu olaylar yapılırken bu coğrafyadaki doğal kaynaklar gelişmiş ülkelerin, emperyalist ülkelerin emrine gitmesi için bu milyonlarca insanın kanı akıtıldı. Sonunda da Suriye’de de kaynamaya başlamıştı. Suriye’de demokratik reformlar yapılması gerektiğini, yoksa ülkenin patlayacağını, o zamanki Esed ile görüşmelerde ciddi şekilde uyardılar. Esed bu uyarıları dikkate alacaktı. Ama yine o büyük planı yapan güçler ve Esed’in reform yapmasına izin vermedi Baascı güçler.
PKK-YPG Terör Devleti kurulmak isteniyor
Vaktiyle DEAŞ, IŞİD diye terör örgütü kurdular. Bu bölgede DEAŞ terör örgütü bir anda kurdu. Bütün dünyayı tahrik edecek şekilde masum insanları kesiyor, infaz ediyor, videolara çekiyor, yayınlıyor derken bütün dünya ne oluyoruz dedi. Oraya büyük plan işleme kondu. DEAŞ, IŞİD’i temizleme bahanesiyle burada yeni bir devlet kurma PKK YPG Terör devleti. Ben ona Kürt Devleti demiyorum. Düşünce Marksist Leninist. Ama en büyük yandaşları kapitalist Amerika. Özel olarak silahlandırıldı. Binlerce tır silah gönderildi. IŞİD ile mücadele ediyor adı altında Suriye içinde patladı. Esed Kürtlerin, Sünni Arapların bulunduğu bölgeleri bombaladı. 21 milyondu Suriye nüfusu. Bir milyon insan hayatını kaybetti bu olaylar çıktığından bu yana. Esed’in bunun hesabını vermesi lazım.
15 Temmuz darbesine giden yol hazırlandı
11 milyon kişi evlerinden barklarından oldu. Bunların 4 milyonu da ülkemize geldi. Ülkemizde kapıları açtık çünkü bizim iki özelliğimiz var, bu millet her şeyden önce insandır. Can güvenliği gerekçesiyle sığınan herkese kapısını açar. Kapılar açıldı Suriyeliler geldi. Türkiye 3 tez öne sürdü. Suriye’nin kuzeyini güvenli bölge ilan edelim dedi. Benim de Avrupa’nın da başını ağrıtıyor dedik. Oradaki gerçek Suriyelileri eğit donat yapalım denildi. Üç madde üzerinde biz ısrarla durduk. Yanaşmadılar. Maalesef Suriye’nin kuzeyinde YPG PKK terör devleti kurulması, orada kantonlar ilan edildi falan. Biz o zaman oradan gelen terörist gruplardan dolayı Ankara Gar’da 105 kişiyi kaybettik. Kızılay’da bomba patladı. Reyhanlı’da patladı. İstanbul’da canlı bomba patladı. Vesaire. Özel olarak ülke karıştırılmak istendi. 15 Temmuz darbesine giden yol hazırlandı.
15 Temmuz’da 250 şehit verildi
Sonuç 15 Temmuz yaşandı. Ham u senalar olsun artık millet kenetlendi. Darbecilerin karşısına çıktı millet. Darbeci hainlere gereken cevabı verdi. Kendi meclisine ve demokrasisine sahip çıktı. Her partiden insan mecliste toplandı. Bu millet o tankların üzerine çıktı ve o darbeyi önledi. Türkiye’nin o günkü tezleri kabul edilmeyince Amerika, Rusya ile diplomatik çabayı gösterdi. İlk olarak biz Fırat Kalkanı operasyonunu yaptık. Darbeden üç ay sonra hem de. Türk askeri bu operasyonu büyük başarıyla yaptı. Bu operasyonu biz IŞİD’e karşı yaptık.
Arkasından Afrin operasyonunu yaptık. Yani Zeytin Dalı operasyonunu PKK YPG terör örgütüne karşı yaptık. Tüneller müneller Fırat’ın doğusuna gidemezsiniz diyorlardı. Bunu da başarıyla yaptık. Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanmış ve gerçekleşmiş olan o terör devletini ortadan yardık. Alel acele Amerika’dan heyetler geldi operasyonunu durdurmak için. Artık yılanın belini kırdık. Planları ciddi bozuldu. Derken bu yapı üç tane şey var, Mümbiç, Tel Rıfat ve İdlib var. Tel Rıfat’ta hala PKK hakimiyeti var. Mümbiç’te ve İdbil’te çatışmasızlık bölgesi ilan edildi. 12 gözlem noktası oluşturuldu barışı ayakta tutmak için. Sonrasında Doğu Akdeniz’deki birtakım değişimler söz konusu oldu. Libya’yı patlatmışlardı. General Hafter diye bir terörist buldular ve desteklediler. General Hafter neredeyse Libya’yı ele geçirmek üzereydi. Türkiye Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için Libya ile bir anlaşma yaptı. Hafter durduruldu böylece. Bu Rusları rahatsız etti. Sonra İdlib’te başladılar, Türk askerine saldırmaya başladılar. Tahammül ettik, durdurun misliyle karşılık veririz dedik. Durdurmazsanız Türk askerinin kanının aktığı yerde hiçbir güç güçlü devlet olduğuna güvenmesin mesajını verdi sayın Cumhurbaşkanımız.
Şehitlerimizin kanıt yerde kalmadı ve…
Hazırlıklarımızı yaptık ve en son 34 şehidimizden sonra o günden itibaren Türkiye Bahar Kalkanı harekatını yaptı. İş Arap Baharı ile başlamıştı, Bahar Kalkanı ile bitiyor. Büyük bir devlet aklı var. Her şey ciddi takip ediliyor. Derdimiz Suriye’yi ele geçirmek değil diyoruz. Ülkemizin güvenliğini sağlamak istiyoruz diyoruz. Terörist kaynaklarını yok ediyoruz. PKK’nin hareket edecek hali kalmadı Türkiye’de. Suriye’den bize gelenlerin güvenli bölge oluşturursak geri dönmelerini sağlarız. Bu operasyonlarla 450 bin Suriyeli geri dönüş yaptı. Biz istiyoruz ki hepsi geri dönsün. Bize sosyal ekonomik maliyeti var. Birçok CHP’lide nefret duygusu var. Suriyeli bir doktor gördüm, mermercinin yanında taş taşıyordu. Onların hepsi çapulcu falan sanılmasın. Şükürler olsun şehitlerimizin kanı da yerde kalmıyor hem de kararlılığımız sayesinde Avrupa Türkiye’ye uyum sağlamak zorunda.
Suriye’de ne işimiz var diyenler Türkiye doğru yoldadır
Ülkemizin güvenliğini sağlamak için Suriye’ye girmek zorundaydık. Alsancak’ta oturup biranı içemezsin kardeşim girmezsek. Türkiye ilgilenmezse oradan bize hiç bir şey gelmeyecek sanılmasın. Canlı bombalar vardı yakın zamana kadar. Suriye’de ne işimiz var diyenler önce bunun izahını yapsınlar. Türkiye şu anda gece bile dışarı çıkılabilen bir yer. Ülkenin her bir yeri güvenli hale geldi şükürler olsun. Türkiye terör derdinden ciddi derecede kurtuldu. Terörü kaynağında kurutmak için harekete geçildi. Suriyelilerin ülkelerine dönmesi için güvenli bölge oluşturuyoruz. Türkiye eski Türkiye değil artık. Diplomasi de müthiş bir başarı var. Askeri alanda ciddi başarı var. Türkiye doğru yoldadır.