TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir’de 62 yıllık hizmet veren Buca Cezaevi, 30 Ekim 2020 depreminde hasar gördüğü gerekçesiyle 2020 yılı Kasım ayında Adalet Bakanlığı tarafından tamamen boşaltılmıştı.
Hakkında yıkım kararı verilen ve sürecinin tamamlanmasıyla birlikte bu kez asbest tartışmalarıyla gündeme gelen Buca Cezaevinin yıkımına olaylı bir sürecin ardından başlamıştı. İzmir Barosu, yıkım ihalesinin iptali için 17 Mart 2022'de, teknik şartnamede asbestli yapıların yıkılmasına yönelik tedbirlere yer verilmediği gerekçesiyle ihale kararı ve yıkım kararının iptali için dava açmıştı.
Öte yandan; yıkımı tamamlanan cezaevinin yıkımı için açılan davada geçtiğimiz haftalardazmir 2. İdare Mahkemesi, cezaevi yıkıldıktan sonra yıkım ihalesinin iptaline karar vermişti.
Mahkeme kararının ardından bölgede hayata geçirilecek yeni projenin karardan etkilenip etkilenmeyeceği merak konusu olurken konuya ilişkin Egepostası’na konuşan AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, kararın sürece etkisi olmadığını belirtirken alan için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı tarafından hazırlanan planlarda sona gelindiğini söyledi.
“DÜNYADA ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR İŞ YAPMIŞ OLDULAR”
Baronun açtığı davayı eleştiren Kaya, İzmir Barosu'nun açtığı davayla dünya tarihinde bir ilke imza attığını belirtti ve “Mahkeme kararı bölgedeki çalışmalara bir engel teşkil etmez. Çünkü zaten İzmir Barosu, avukatlık faaliyetleri dışında her işe burnunu soktuğu için asıl davayı yanlış açarak nasıl bir süreç yürüttüğünü de göstermiş oldu. Oradaki süreç farklı. Deprem konutlarının olduğu yerde de yıkımlar yapıldı. Yıkım süreci nasıl oluyor peki? Yıkım ihalesini alan firma, dosyaları hazırlıyor. En küçük bir binayı dahi yıkacak olsanız sizden bazı raporlar istiyor ve asbest raporu da bunlardan birisi. Buca Cezaevi için de bu rapor alındı. Bu rapor çıkarıldıktan sonra ilgili belediyeye müracaat ederek raporları sunuyor. Raporlar doğrultusunda da belediye, ruhsat veriyor yıkım içi. Buca Belediyesi de bu asbest raporu temin edildikten sonra yıkım için ruhsat vermiştir. Tamamen yasal olarak buranın yıkım süreci tamamlanmıştır. Baronun açtığı dava da bundan tamamen bağımsız ve saçma bir davadır. Ayrıca İzmir Barosu, bir cezaevinin yıkımına dava açan ilk baro olarak da dünyaya geçmiştir. Genelde barolar cezaevlerini azaltılması ve şartlarının rehabilite edilmesi noktasında çalışır. Çağdışı kalmış bir cezaevinin yıkımını engelleme noktasında da dünyada örneği olmayan bir iş yapmış oldular” dedi.
“BELEDİYENİN O ALANDA 1 METREKARE BİLE YERİ YOKKEN…”
Cezaevi alanının değerlendirilmesi konusunda bakanlık tarafından hazırlanan planlarda son aşamaya gelindiğini ifade eden Kaya, “Yıkım kısmı ilk kısımdı. İkinci kısım var. 2003 yılında CHP'li büyükşehir belediyesi bu alanı AVM olarak planlamış. Şimdi biz aynı o cezaevini yıktığımız gibi CHP'nin yaptığı AVM planını da kaldıracağız. Bu noktadaki çalışmaları sürdürüyoruz. Biz, Buca Belediyesi Başkanını da işin içine katarak beraberce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünde toplantı gerçekleştirdik. Ona ilişkin süreç artık son noktaya geldi. Yakında plan tüm kamuoyuyla paylaşılacak. Ben geçen hafta oradaydım. Planlar, son haline gelmiş durumda. Belediye planlama konusunda belediye hizmet alanı istemişti. Belediyenin o alanda 1 metrekaresi bile yokken… CHP'li bir belediye. Biz eğer konu İzmir’se kalanlar teferruattır diyerek bu alanı verdik. Ayrıca Adnan Kahveci Bulvarıyla o yolu bağlayacağız ki bu, buca trafiği için çok önemli. Yola büyük bir alan ayıracağız. Alanda yeşil alanlarda olacak. Biz, yapıya uygun bir şekilde planlamamızı yaptık. Bakanlığımız da kısa süre içerisinde planları bitirecek” diye konuştu.
“PLANI KALDIRSAYDIN BİZE İŞ BIRAKMASAYDIN”
Alana millet bahçesi yapılacağı iddialarına da açıklık getirek Kaya, yeşil alan konusunda yerel yönetimlere yüklendi ve şunları söyledi; “Orada bir cezaevi ve enkaz vardı. Biz onu kaldırdık. Tunç Soyer daha bucada 1 metrekare bile yeşil alan yapmadı. Biz yeşil alan kazandıracağız Buca’ya bu projeyle. Önce AVM planını kaldıralım da. CHP bu bölgeyi AVM olarak planlamış. Ben çok şaşırdım. Burası AVM olmasın diye bir platform kuruldu. Bu platform Tunç Soyer’e gidip teşekkür ediyorlar. AVM yapılmasın diye platform kuruyorsun, AVM yapan kurumun şu anki başkanının yanına gidiyorsun. Olabilir mi böyle bir şey! Senin normal şartlarda orayı protesto etmen gerekiyor. Neden teşekkür ediyorsun onu da anlamış değilim. Büyükşehir Belediyesi şunu yapsaydı: Geçişte burada yanlış bir plan yapmışız, AK Parti de burayı düzeltiyor. Ben burada bir plan değişikliğine gideyim deseydi. Bir yanlışlık olmuş. Ama onlar bunu da yapmadılar. Belki planlamanın yapıldığı zaman için orada AVM olması normaldi ama şu anki koşullarda değil. Bence Tunç Soyer buranın yıkılacağına da inanmıyordu. Biz ne zaman ki bursada yıkımla ilgili faaliyete başladık Tunç Soyer çıkıp ‘Burasını yeşil alan yapalım.’ dedi. E yapsaydın kardeşim. Bu iş senin işin. Ama yapmadın. Şu planı kendin kaldırsaydın, bu iş bize bırakmasaydın. Bu kadar yıldır bu alanın planlanması konusunda herhangi bir girişimde bulunulmamış. Biz yıkım sürecine başladık. Ama onlar bu süre içinde de AVM’yi kaldıralım demediler. Zaten artık planlama yetkisi de bakanlıkta.”