Vatandaşların evlerindeki musluklardan akan suda oldukça kötü bir koku geldiği yönündeki şikayetlerini dinleyen Kaya, CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin gündeminin kentin sorunları olmadığını söyledi. Sorunlar günden güne büyürken Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in başka dünyalarda gezdiğini ifade eden Kaya, "İzmir'de trafik felç haline gelmiş durumda. Trafikte bir yerden bir yere gitmek mümkün değil, hemşehrilerimiz büyük çile çekiyor. Altyapı yetersizliği nedeniyle, Körfez'in kokusuna şehrin bütün sokaklarını saran kötü koku da eklendi. Güzel İzmir'imizin sokaklarını lağım kokan hale getirdiler. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, evlerdeki musluklardan akan su da kokmaya başladı. Şehrinin insanına temiz su bile sağlayamayan bir yönetimden bahsediyoruz. CHP belediyeciliği sağlığımızı tehdit eder hale geldi. İnsanlarımız içtikleri sudan dolayı hastanelik oluyor, Sayın Tunç Soyer Gaziantep'ten ses veriyor. Doğru düzgün altyapı ve kanalizasyon olmadığı için şehir koktu, zamanında toplanmayan çöpler koktu, Körfez koktu ve en sonunda çeşmelerden akan sular da koktu. Sayın Soyer'in kentteki yoğun trafiğe bulduğu çözüm, insanlar araçlarıyla trafiğe çıkmasın şeklindeydi. Akıllara zarar bu çözüm önerisi, yaşanan her sorunda akıllarına geliyor. Trafik çok araçların kontaklarını kapatın, sular koktu muslukları kapatın. İzmirli hemşehrilerimizin aklıyla alay etmeye devam ediyorlar. Bu kadar vurdumduymazlık olmaz. İzmir'imiz bu umursamaz ve şımarık yönetim anlayışını asla hak etmiyor" şeklinde konuştu.
SANKİ BİZ BAŞKA ŞEHİRDE YAŞIYORUZ, SOYER BAŞKA ŞEHİRDE YAŞIYOR
CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in mevcut bakış açısıyla İzmir'in kronik hale gelmiş sorunlarının çözümünü asla sağlayamayacağını sözlerine ekleyen Kaya, "Ortada bir bakış açısı sorunu var. Sayın Soyer'in meselelere halkın baktığı yerden bakmadığını net bir şekilde görüyoruz. Kendini halktan soyutlamış, gerçeklere kulaklarını tıkamış bir belediye başkanı görüyoruz. Sanki biz başka şehirde yaşıyoruz, Sayın Soyer başka şehirde yaşıyor. Modern dünyaya baktığımızda, belediye başkanlarının şehrin tüm dinamikleriyle el ele verip, şehirlerinin geleceklerini, rekabet güçlerini, insan kaynaklarını ve mali kaynaklarını beraber üretme yolunu seçtiğini gözlemliyoruz. İzmir'de ise 'ben yaptım oldu' anlayışından başka bir şey bilmeyen, üstüne üstlük mevcut sorunları bile görmezden gelen bir belediye başkanı görüyoruz. Bu sağlıksız ve üstenci bakış açısı İzmir'in sahip olduğu demokratik kültüre asla uygun değildir. İzmirli hemşehrilerimiz, şehrin yönetiminden habersiz kalmadıkları, yöneticilerle doğrudan diyalog kurabildikleri, sorunlarının hızla çözüme kavuşturulmasını tecrübe ettikleri, gönülden bir sahiplenme ile benimsedikleri bir yerel yönetim anlayışının hayalini kuruyor. İzmir'in sokaklarında yükselen bu sesi rahatlıkla duyabiliyoruz" dedi.