İzmir'de boşanma davası açtıktan sonra can güvenliğinden endişe duyduğu için görev yeri değişikliği talebinde bulunan ancak bu talebi reddedilen, ardından eşi tarafından bıçaklanan kadın öğretmen için Anayasa Mahkemesinin verdiği karar, sevinçle karşılandı. Öğretmen K.Ş'nin avukatı Gülce Mutoğlu Kılavuz "Bu kararla, şiddet mağduru kadınların iş yeri değişikliğini sağlayabilmeleri için elleri güçlenmiş oluyor" dedi.
Başvurucu K.Ş'nin avukatı Gülce Mutoğlu Kılavuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi kararının sevindirici olduğunu belirtti.
Benzeri davalar için kararın emsal teşkil edeceğini kaydeden Kılavuz, şöyle konuştu:
"Can güvenliği tehlikesi bulunan kadınlar için dayanağını Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'da düzenlenen iş yeri değişikliği yolunun Anayasa Mahkemesinin kararı sonrasında daha etkin bir şekilde kullanılabilmesinin önü açılmıştır. Biz, gerçek ve yakın bir tehlikeden bahsetmiştik. Müvekkilin gittiği yol, kullandığı güzergah hepsi karşı tarafa çok yakın ve karşı tarafın ulaşabileceği yerlerdi. Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Aile Mahkemesi yeniden yargılama yaparak talebimizi değerlendirecektir."
Kararın benzeri durumları yaşayanlar için emsal olacağını aktaran Kılavuz, şöyle devam etti:
"Şiddet mağduru kadınlar bundan sonra çok daha kolay bir şekilde 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereğince iş yeri değişikliklerini aile mahkemesine başvurarak yerine getirebilecekler. Çoğu zaman reddedilen kararlardı. Bu açıdan önemli olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra şiddete uğrayan kadınların iş yeri değişikliğinin daha hızlı ve ivedilikle yapılması açısından önemli bir emsal oldu. Bu kararla birlikte şiddet mağduru kadınların iş yeri değişikliğini sağlayabilmeleri için elleri güçlenmiş oluyor. Benzer olaylarda bağlayıcı olacaktır."
Davanın geçmişi
İzmir'de bir eğitim kurumunda çalışan öğretmen K.Ş, Nisan 2015'te eşi tarafından darbedildi. Kısa bir süre sonra eşine boşanma davası açan K.Ş'ye koruma tedbiri uygulanmaya başlandı. K.Ş, aynı zamanda çalıştığı yerdeki Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak can güvenliği endişesi taşıdığı gerekçesiyle görev yerinin değiştirilmesini talep etti.
K.Ş'nin bu talebi Haziran 2015'te reddedildi. K.Ş, iş yeri değişikliği talebi için mahkemeye başvurdu.
Mahkemeye sunduğu dilekçede K.Ş, çalıştığı okula gitmek için her gün kullandığı güzergahı eski eşinin de kullandığını, maaş aldığı bankanın, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün ve yaşantısını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu yerlerin eşinin çalıştığı yere çok yakın olduğunu belirtti. Bu nedenle sürekli korku duyduğunu ve can güvenliğinden endişe ettiğini kaydeden K.Ş, eşiyle aynı ilçede çalışmasının mümkün olmadığını belirtti.
K.Ş. 13 Aralık 2015'te eşi tarafından bıçaklandı.
İzmir 7. Aile Mahkemesi görev yeri değişikliği talebini 31 Mayıs 2016'da "idari mahiyette" olduğu gerekçesiyle reddetti. K.Ş'nin avukatı Gülce Mutoğlu Kılavuz aracılığıyla karara itirazı da reddedilince, 16 Ağustos 2016'da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Kılavuz, Anayasa Mahkemesine sunduğu dilekçede müvekkilinin "can güvenliğinin tehlikede olduğunu, eski eşi tarafından bıçakla yaralama dahil birçok şiddet olayına maruz kaldığını ve iş yeri değişikliği talebinin reddedilmesinin yaşam hakkı ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkını ihlal ettiğini" savundu.
10 bin lira manevi tazminat ödenmesi kararı
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu kabul ederek, kararında şu gerekçelere yer verdi:
"Başvurucu can güvenliğinin tehlikede olduğu yolundaki iddiaları somut temellere dayalı olarak açıklamıştır. Başvurucunun iş yeri değişikliği talebini öncelikle çalıştığı idareye ilettiği, idarenin reddettiği, ret kararı sonrasında başvurucunun eşi tarafından bıçaklanmak suretiyle yaralandığı anlaşılmaktadır.
Başvurucunun can güvenliğinin tehlikede olduğunu somut temellere dayalı olarak açıklayarak önce çalıştığı kuruma daha sonra yargı makamlarına iletmiş olmasına karşın, Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile Mahkemesinin şiddet mağduru başvurucuyu korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklerine uygun hareket etmedikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı kapsamında devlete ait pozitif yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirildiğinden söz edilemez.
Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, bu hakkın ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere karar örneğinin gönderilmesine ve başvurucuya 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi."