Mahkeme tutuklama kararı verdiği sivil memur Güllü Saklaya ve Öğretmen Albay Berna Dönmez ile yakalama emri çıkarttığı Yarbay Tülay Delibaş’ın da ‘babalık ve kocalık’ sıfatının verdiği hakları kullanmaktan mahrum edilmelerine hükmetti. 1 yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm olan kişilere uygulanan babalık ve kocalık haklarından men, daha önceki mahkeme kararlarında açık yazılmadığı için kamuoyunca bilinmiyordu. Balyoz davasına bakan İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi ise kararına bunu açık olarak yazmayı tercih etti.
Veli, vasi olamıyor
Mahkeme heyeti sanıklara verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın süresini de dikkate alarak ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verdi. Mahkeme aralarında 3 kadının da bulunduğu 325 sanığı Medeni Kanun’un 471’inci maddesini de dikkate alarak, suç tarihinde (2003) geçerli olan 765 sayılı TCK’nin 33’üncü maddesi gereğince hapis halleri sona erene kadar yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına ve bu süre içinde babalık ve kocalık sıfatının verdiği hakları kullanmaktan mahrum edilmelerine karar verdi. Kararın onanması durumunda sanıklar, 18 yaşını doldurmamış olan çocuklarının velisi veya vasisi olamayacak. Çocuklarına ilişkin yasal işlem yapamayacak (Okula kaydettirmek, bankada hesap açmak gibi). Çocuğun velayeti yasal olarak doğrudan anneye geçecek. Kocalık görevinden de mahrum bırakılan sanıklar, kararın onanması durumunda aile reisliğindeki hakkını kaybetmiş olacak. Aile reisliği Medeni Kanun’da yapılan değişiklikten önce tek başına kocada iken, değişiklik sonrası kadın ve erkek arasında eşitlenmişti. Ancak sanıkların kocalık hakkından mahrum bırakılması ile kadın tek başına aile reisi olacak.
Küçük düşürmek için
Darbeye eksik teşebbüs ettiği gerekçesi ile 20 yıl hapis cezasına çarptırılan davanın 1 numaralı sanığı eski 1’inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, mahkemenin kararını eleştirerek şunları söyledi: “Sanıkların babalık ve kocalık haklarından men edilmelerine ilişkin karar, mahkemenin takdirinde olan bir karardır. Mahkeme burada kendine verilen takdir hakkını keyfi olarak kullanmıştır. Mahkeme babalık ve kocalık hakkında men kararı vermeyebilirdi de. Mahkemenin sadece ‘765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 33’üncü maddesinin sanıklar hakkında uygulanmasına’ demesi yeterliydi. Ancak mahkeme, sanıkları kamuoyunda küçük düşürmek için, babalık ve kocalık haklarından men edilmelerini karara açık olarak yazmıştır. Maddenin içeriğinin hükme yansıtılması doğru olmamıştır. ” (HÜRRİYET)