İZMİR- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven, Karaburun Yarımadası’nda faaliyet gösteren balık çiftliklerinin nesli tükenmekte olan Akdeniz Foklarının yaşam alanlarına etkisinin araştırılması ve uluslararası sözleşmeler ve mevzuatımızdan kaynaklanan yükümlülükler kapsamında fokların doğal yaşam alanlarının güvence altına alınması için gereken önlemlerin araştırılması için bir Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. BESİN KAYNAKLARI AZALIYOR
Bakir makilik alanlar, şifalı bitkiler, Ada Martısı, Avrasya Su Samuru ve Akdeniz Foku (monachus monachus) gibi uluslararası öneme sahip türlere ev sahipliği yapan Karaburun Yarımadası’nın biye çeşitlilik açısından son derece önemli olduğunu belirten Güven şu bilgileri verdi: “Akdeniz Foku yeryüzünde sadece doğu Akdeniz sahilleri ile batı Afrika'nın bir sahilinde yaşamaktadır. Foklar, doğurmak ve yavrusunu büyütmek için özellikle kıyı mağaralarına muhtaçtır. Balık çiftlikleri ise koylara yakın olarak kurulduğu için, faaliyetleri Yarımada’nın temiz kıyı ve denizinin kirlenmesine neden olmakta, Akdeniz Foklarının yaşam alanlarını işgal etmekte, aynı zamanda balık avcılığını da engellemekte olup balık türlerinin ve sayısının azalmasına yol açabilmektedir. Çünkü çiftliklerden kaçan balıklar, doğal balıkların yavrularını yemekte ve yerel balık türlerini tehdit edebilmektedir. Bu da Akdeniz Foklarının besin kaynaklarını azaltabilmektedir.”
YARIMADA HASSAS ALAN DEĞİL Mİ'
Bölgede artan ve çevrecilerin eylemlerine sahne olan balık çiftliklerine dikkat çeken Güven, “Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2007 tarihli “Denizlerde Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki Kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Tebliğ”inde ifade edilen hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfez alanlarının kirlenmeye karşı korunması ve bu kapsamda balık çiftliklerinin kurulamayacağına yönelik karara rağmen Karaburun Yarımadası’nda su dolaşımının az olduğu koy ve körfezlerde sayıları giderek artan balık çiftlikleri görülmektedir. AKP hükümeti, çocuklarımıza ve torunlarımıza, kucak kucağa yaşayabilecekleri doğal güzellikleri olan bir ülke bırakmama çabası içinde. Taksim’de yaşadıklarımız da en az 100 yıllık ağaçları rant uğruna keserken, onları korumak isteyen yurttaşlarımızı biber gazı bombaları ile durdurmaya çalışan aynı zihniyettir ” dedi.