ŞİLAN KOCADAĞ/ EGEPOSTASI- 7 kişilik DEM Parti İmralı heyeti, İmralı’da tutuklu bulunan PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’la görüştü. Heyet, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısını okudu. Öcalan mektubunda, “PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” dedi.
‘ARTIK TOP DEVLETTE’
Yeşil Sol Partisi İzmir Milletvekili İbrahim Akın süreci değerlendirerek, “Bence Türkiye tarihinde 100 yıllık Kürt sorununun ülkenin gündemine gelmesi, mecliste tartışılması, bu tartışmada muhatapların karşılıklı görüşlerini kamuoyuna anlatması ve bu çatışmalı sürecin, özellikle son 40 yılda yaşanan ülkede tahribat yaratan sorunların çözülmesi bakımından ciddi bir adım olduğunu düşünüyorum. Ancak bu adım tek taraflı olarak durumu ifade edecek bir şey değil. Asıl şimdi devletin bu meseleyi gündem yaparak, Türkiye’nin olağanüstü koşullarda yaşamasını, demokrasiden vazgeçilmesini, özgürlüklerin ortadan kaldırılarak yaşanması, anayasal haklarımızın bile yok sayılmasının sebebi olan bu durum eğer şimdi ortadan kaldırılıyorsa yani silahların bırakıldığı, şiddetin ortadan kalktığı, örgütün kendini demokratik siyasete havale ettiği bir süreç yaşanacaksa bu aynı zamanda devletin sorumluluklarını öne çıkaracak bir durumdur. Tabiri caizse top devlette. Bundan sonra artık çeşitli vesilelerle birçok insanın sözde ya da başka gerekçelerle örgütte yapılan her açıklamayı buraya bağlayarak, özgürlüklerin söz hakkının ortadan kaldırıldığının gerekçesi bence kalkmıştır. Dolayısıyla devlet de buna göre hareket etmeli. Bu açıklamanın Türkiye tarihine yeterli anlaşılması ve aynı zamanda kıymetinin bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Kişisel olarak ben şiddetin siyasette artık yerinin kalmadığını, siyasetin şiddetle sürdürülemeyeceğini, siyasetin siyasal çözümle sürdürülebileceğini, sürecin Türkiye açısından kıymetli olduğunu ve önünün açıldığını düşünüyorum. Baskıların ortadan kalktığı bir sürece evirilmediği sürece, bu sözlerin bir karşılığı da olmaz. Devletin artık hiçbir gerekçeye mahal vermeksizin Türkiye’nin demokratik hayatını iyileştirmesi gereken yolu örmesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili devlet elinden geleni artık yapmalı.” dedi.
‘MEVCUT KOŞULLARDA ANAYASA MÜMKÜN DEĞİL’
Gerçekleşen sürecin amacının anayasanın değişmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığının önünün açılmasıyla ilgili tartışmalara Akın, “Bu mesele bence Türkiye’nin kendi içindeki sorunlar yaşanmasına bağlı değil. Daha çok orta doğuda kürtlerin, kürtlerle beraber Suriye’de Irak’ta İran’da doğal olarak Türkiye’de yaşanan sorunların çözülmesine dair tartışma konusu oldu. Mecliste de bu iş böyle gündeme geldi. Devlet Bahçeli’nin açıklaması aslında bunu ima etmekteydi. Bu mesele doğal olarak Türkiye’de anayasa tartışmasını, yeni bir sürecin nasıl olacağını, iktidarın nasıl devam edeceği konusunda tartışma konusu yarattı. Bizim bu süreci yürütürken olumlu görmemizin sebibi acaba AKP’nin MHP’nin destek verilmesine mi tekabül ediyor gibi daha tersten bir soru sorayım. Bir algıyı, açıklamayı ya da görüşleri dile getiren anlayışlar var. Böyle bir durum söz konusu değil. Biz mevcut koşullarda anayasa yapılma ihtimalinin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Çünkü anayasa, demokratik, sivil bir anayasa, herkesin sözünü özgürce kullandığı bir zeminde olmalı. İkincisi güven veren bir zemin sağlanmalı. Şu anda biz anayasanın birçok maddesinin hayata geçirilmediğini, hukukun yeterince işlemediğini, kayyım politikalarının devam ettiğini, bunların düzelmediği bir zeminde bir anayasa tartışmasının gerçekçi olmadığını düşünüyoruz. Yani biz Türkiye’nin demokratik siyasal hayatı düzelmediği sürece sağlıklı, sivil bir anayasa yapılacağına dair bir inancımız yok. O konuyla ilgili 2022’de açıklamalar yapmıştık. 11 maddelik bir yol haritası diye bahsettiğimiz bir yer vardı. Biz orada duruyoruz ve bu çözülmediği sürece bu iş olamaz.” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN KENDİSİNE DÜŞENİ YAPTI!’
Açıklamaların içeriğinden sonra devletin görevinin ne olduğunu anlatan Akın, “Bir çok siyasi yasaklı, Selahattin Demirtaş dahil olmak üzere bizim eş başkanlarımız tutuklu hala. Neden tutuklu? Bir şiddete karıştığı için değil, tamamen siyaset yaptığı için… Bu arkadaşlarımızın bir an önce mevcut koşullarda uluslararası hukuka uygun olarak çıkarılması gerekir. Bizim devletten somut adımlar beklediğimiz konular burasıdır. Eğer karşılıklı adım bekleniyorsa, örneğin Bahçeli’nin çağrısı şu anda gerçekleşmiştir. Biz o çağrıyı Bahçeli’nin çağrısı olarak görmüyoruz, devletin çağrısı olarak görüyoruz. Bu devletin çağrısı gerçekleştiyse de şimdi devletin de çağrı karşısında yapması gereken işleri yapmalı. Bu barış meselesinin, AKP’nin ya da MHP’nin siyasal çıkarlarına havale edilmeyecek kadar ciddi bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Ama bizim açımızdan hala bir çözüm üretme süreci yok. Bunun önünü açmak için bir hamle yapıldığını düşünüyoruz biz. Öcalan, en azından kendisine düşen misyonu yerine getirmiş, şiddetle bu işin olmayacağını söylemiş, demokratik siyasete çağrı yapmış ve örgütün uyumlu bir şekilde kendisini dönüştürmesini istiyor. Bu duruma bağlı olarak da herkesin pozisyon alması gerekiyor. Bu alınan risk Türkiye halklarının ortak geleceği için, birlikte yaşaması için çok kıymetlidir ama onlar için belki risktir. Bu riskleri ve avantajları iyi değerlendiren siyasal anlayışa ihtiyaç var diye düşünüyorum.” dedi.