TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmir mesaisinin ilk programında Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) tarafından düzenlenen girişimci iş kadınları toplantısına katıldı.
Toplantıya, Akşener’in yan sıra; İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekilleri Müsavat Dervişoğlu ve Erhan Usta, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, İYİ Parti Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır, İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı Metin Ergün, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, İYİ Parti STK İlişkileri Başkanı Burak Akburak, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanları Aytun Çıray, Eşref Fakıbaba, Turan Çömez ve Birol Aydemir, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, parti yöneticileri ile İzmir iş dünyasının kadın temsilcileri katıldı.
Toplantıda yapılan konuşmalarda, kadınların gerek sosyal hayatta gerek iş dünyasında gerekse siyasette negatif ayrımcılığa maruz kaldığına dikkat çekilirken konuya ilişkin ivedi çözümler üretilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, Türkiye'de her alanda köklü değişimin kadınların mücadeleleri temelinde başlayacağının altı çizildi.
AKŞENER: TÜRKİYE’NİN EN İYİ START-UP’IYIZ
Siyasi partiler ve işletmeler arasında benzetme yaparak konuşmasına başlayan Akşener, kadın bir lider olarak kadın girişimcilerle yaşadıkları ortak sıkıntılara değindi ve “Biz, bu tür toplantılarına mümkün olan en üst yöneticilerimizle katılıyoruz ki hem biz kimiz neyiz sorularına en iyi şekilde cevap verelim hem de sizin sorularınızdan bile öğreniyoruz. Biz, çok yeni bir siyasi organizasyonuz. Dolayısıyla yeni olmanın… Girişimci kadınlar ne söylediğimi çok iyi anlayacaklardır. Kurumsal yapılar önemlidir ama harekete geçirmek zordur. Çünkü kurallar ve alışkanlıklar vardır. Bunların dışına çıkmak zordur. Ama yeni kurulan bir işletme diyelim. O yeni kurulmuş yapı, daha hızlı hareket eder ve daha hızlı karar alır ve en önemlisi de kendi müşterisini de kendisi organize eder. Dolayısıyla biz İYİ Parti’yi kurduğumuzda… AK Parti’ye baktığımızda 20 yıllık bir siyasi organizasyon. Kuralları ve kurulları var, alışkanlıkları ve zorlukları var. Sayın Erdoğan da bundan şikâyet etmişti ki bu sisteme geçildi. İkinci kurumsal, CHP’dir Onun da kurulları, kuralları ve alışkanlıkları var. Her ikisinin de sabit seçmeni yani müşterisi var. Ben, bizim partimizi, sizlerin kurduğu… Kadın olduğumuz için iş daha zor. Mesela bir iş yerinde bir kadı bir erkek olursa o başarılı oluyor. O açıdan baktığımızda bizim partimiz küçük bir girişimcilik operasyonu. Ama küçük bir sorun var. Başındaki kişi kadın. O yüzden yatırımcı bulmakta çok zorlandık. Hiç melek yatırımcı bulamadık. Ama kenarda biriktirdiği ölümlük parasını veren kadınlar oldu. Bu arada sabit seçmenimiz yok. Çünkü seçmen de paylaşılmış. Mesela… Koç Holding beni bağışlasın. Kurumsallığı olan partilerimiz Koç Holding ama biz, ‘Getir Bana’yız. Şimdi dünyadaki şirketlerle Türkiye’deki ekosistemin çok büyük mücadele edeceğine dair kanaatler vardı. İşte bizim partimiz aynen böyle. Çünkü sabit bir müşterimiz yoktur. Bizim için müşteri velinimettir. Kurulduğunda 25 Ekim 2017 ve 24 Haziran 2018 seçime girişimiz. Biz bugün Türkiye’nin en başarılı start-up’ıyız. Biz ürettiğimiz fikri seçmene ulaştırdık ve bugün 81 ilde bayilikleri olan, ilçelerimizin tamamında alt bayilerin olduğu, satış elemanlarının olduğu ve genel merkezimizin bulunduğu yer de idare merkezinin olduğu ve birim başkanlıklarını olduğu, her birinin başarısının ne kadar seçmen kazandırdığıyla ölçüldüğü bir sistemimiz var. Biz ilk seçimin sonunda devletten sizin vergilerinizle 37 milyon lira aldık. Bunu başarmamıza neden olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
“KADIN SEÇTİRME KONUSUNDA BAŞARISIZ OLDUM”
Kadınların siyasete katılması noktasında özeleştiri de yapan Akşener, erkek egemen sisteme karşı kadınların bir arada durması gerektiğini belirtti ve “Ben kimin? Ben eski bir üniversite hocasıyım. Siyasi olarak baktığımızda ben Türkiye’nin en iyi siyasi kafa avcısıyım. Başarılı olduğum noktalar var. Ama başarısız olduğum noktalar da var. Ben kadın konusunda başarısız oldum. Kadın seçtirme konusunda başarısız oldum. Yüzde 25 kadın kotamız var ve bütün birimlerimizde bu uyuldu. Ama milletvekilliği konusunda maalesef ben burada başarısız oldum. Ama bu defa bunu çözeceğiz Ama dedim biz öğrenen bir organizasyonuz. Mesela ne öğrendik? Uşak’ta genç bir kadını birinci sırada aday gösterdik. Adamlar bana bir kızdılar, el ele tutuştular ve kız seçilemedi. Şimdi erkeklerin karşı duruş dayanışmasına karşı ne yapmalıyız ona çalışmamız lazım. ‘Ben dururken onu nasıl aday gösterirsin’ diyen erkekler yüzünden bu kız seçilemedi. Daha sonra 31 Mart seçimlerine giderken İYİ Parti’yle CHP ayrı aday çıkardı ve bizim erkek adayımız yüzde 38 oy aldı. Bu yüksek bir orandır. Bizim oy oranımız yüksek ama biz kadın bir adayı seçtiremedik. Bunun nedenlerinden biri de kadınlar arasında dayanışma çok düşük. Bir araya gelen kadınlar, bu konuda çözüm üretirlerse bana da söylesinler. Ben yıllardır bir şey gördüm. Yeni nesil için bilmiyorum. Ama verilere göre; erkeklerden daha az kazanıyorsunuz. Bizim nesilde siyaseti ya baba ya da koca parasıyla yaptık. Böyle bir zorunluluk oldu. Çünkü maaşlarımız eşlerimize göre hep azdı. Biz partilere verilen paranın bir bölümün anayasayla da güvence altına alınarak bir bölümünün kadınlara ayrılmasından yanayım. Bunlar bu mücadelenin bir parçası” diye konuştu.
“ERKEKLER EĞİTİLEBİLİR VARLIKLARDIR”
Kadınların cumhuriyetin kurucu dinamiklerinden olduğunu hatırlatan Akşener, kadınlara talimat verdi ve şunları söyledi; “Bugün çok tuhaf bir zihniyetle karşı karşıyayız. Türkiye’de ayrışmanın öne çıktığı ve müştereklerin unutulduğu bir dünya düzenindeyiz. Farklılıklara saygı duyulan, müştereklerin öne çıktığı ve siyasetin de sadece ve sadece problemlere çözüm üretme makamı olduğu, rekabetin daha iyi çözüm için olduğu, seçmenin velinimet olduğu, siyasetin de hizmet aracı olduğu, sandık sonuçlarının hiç tartışılmadığı, fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı ve herkesin eşit olduğu yeniden tahkik edileceği bir dönemi hep birlikte yapmak zorundayız. Siyasetin bir rekabet alanı olduğu, kimsenin kimseye düşman olmadığı bir anlayışı özellikle kadın STK’larının çok daha kolay başaracağına inanıyorum. Bir eğitmen olarak söylüyorum. Erkekler eğitilebilir varlıklardır. Dolayısıyla evdekilerden başlayarak bu ruh halini ülkenin her alanına iletmekte fayda var. Üzgünüm ama bu iş yine bize düştü. Çünkü kadınlar, bu cumhuriyetin kuruluşunun ve istiklal mücadelesinin başlangıcıdır. İzmir’den bahsetmiyorum, kadınlardan bahsediyorum. Müdafa-i Hukuk cemiyetlerini kadınlar kurdu çünkü.”
SERTER: KADINLARIN YÖNETTİĞİ ŞİRKETLER TEDARİK ZİNCİRİNE DAHİL EDİLMİYOR
Toplantıda konuşan GİFED Başkanı Serter, kadınların iş hayatında negatif ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade etti ve “Türkiye'de kadınlar çok önemli bir güç ve giderek daha da bilinçlenen toplumsal bir grup ve toplumun yarısından fazlasını oluşturuyorlar. Fakat ne yazık ki büyük resme baktığımızda pek de destek göremediğimizi düşünüyoruz. Ülkemiz Dünya Ekonomik Forumu endeksine göre Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde 146 ülke arasında 124. sırada yer alıyor. Türkiye'den sonra Angola, Bhutan, Suudi Arabistan Afganistan, Pakistan, Kongo, Iran geliyor. Ülkemizde 2 milyon 877 bin kadın okuma yazma bilmiyor, yüzde 70’nin hiçbir geliri yok. Çalışabilir kadın nüfusu 31 milyon 509 iken bunun sadece 9 milyon 197bini istihdama katılabiliyor. Girişimciliğe baktığımızda ise Türkiye'de 1 milyon 330 bin girişimci var, fakat bunlardan sadece 190 bini kadın girişimci. Kadın girişimcilerin işlerini zorlaştıran faktörlerin başında geliyor. Finansa erişim, bilgi ve mentorluk eksikliği, rol model eksikliği, iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin özümsenmemiş olması geliyor, Türkiye'de kadın girişimcilere yapılan yatırım miktarı her yıl artsa da kadınların toplam girişim yatırımlarından aldığı pay hala istenilen düzeyde değil. Kamu kurumlarında tedarik zincirlerine kadınların yönettiği şirketleri dahil etmek gerekiyor” dedi.
“KADINLAR İÇİN PEK ÇOK DÜZENLEME YENİDEN YAPILMALI”
Kamu ve özel sektörde kadın çalışanlara eşitlik adına yapılması gereken düzenlemeler olduğuna dikkat çeken Serter, “Kamunun destekleyici politikaları hayata geçirmesi, kararlı teşvik ve destek programları uygulaması çok önemli. Girişimci kadınlar için kaynağa erişim sağlanması, vergi avantajlari, istihdam ve yatırım teşvikleri gerekiyor. İstihdamda olan kadınlar için pek çok düzenlemenin yeniden yapılması gerekiyor. Örneğin işletmeler 150 kadından sonra başka kadın çalışan almıyorlar. Çünkü 150 kadın çalışandan daha fazlası olduğunda kreş açmak zorundalar. Aslında bizler işyerlerindeki çalışma koşullarının, sadece kadınların değil, erkeklerin de çocuklarına bakma yükümlülüğüne uygun şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Özel sektör ve kamu olmak üzere tüm kurumlarda eşitlik kültürünün yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. Kadın girişimciliğinin ve istihdamının desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, tamamıyla devlet politikası olarak ele alınması gereken bir strateji olmalıdır” diye konuştu.
“KADININ ADI YÖNETİMLERDE DE YOK”
Kadınların siyaset ve ülke temsilinde de ikinci plana atıldığının altını çizen Serterf, kadınların yenilenen dijitalleşen dünyaya hazırlanması gerektiğini belirtti ve “Türkiye çapında 1391 belediye olduğunu düşünürsek ne kadar az sayıda olduğumuzu üzülerek görüyoruz. Oysa ki belediye başkanlığı için bir kadın liderin o kente neler katabileceğini, alınan kararların kadın ve çocuk odaklı olacağını, daha adil, daha özgür ve her alanda daha eşit ve güvenilir bir kent olacağını hepimiz biliyoruz. Aslında ülkemizde çok güçlü kadınlar var, ama siyasette, şirketlerde ticaret ve sanayi odalarında, yönetim kurullarında yani üst düzey temsillerde maalesef gördüğünüz gibi kadının adı yok. Ya seçilemeyecek sıralarda gösteriliyorlar ya da ‘Çok aradık ama bulamadık’ diyorlar. Aslında hepimiz çok iyi biliyoruz ki konu kadın meselesi değil, demokrasi meselesi. Biz artık, bu tablo değişsin istiyoruz. Başka resimler görmek istiyoruz. Bugün burada hem ülke ekonomisine katkı koyan, hem de Ülkesinin geleceği için çalışan ama çok çalışan, konfor alanından çıkmış pek çok kadın lider var. Türkiye'deki kadın sorununun çözümünde elbette ki STK'larının önemi çok büyük, ama bizler yapacağımız iş birlikleri ve paydaşlıklarla sesimizin daha güçlü çıkacağına inanıyoruz. -Bu yüzden yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları, başka STK'lar ve basınımız ile yol arkadaşlıkları yapıyoruz. GİFED olarak UNDP'nin 2030 kalkınma Amaçları'nı kendimize hedef edindik. Umuyorum ki, Türkiye’nin ilk ve tek İş Kadınları Federasyonu olarak bir araya geldiğimiz bu toplantıdan, kadın ve ekonomi konusunda kafamızdaki tüm yanıt bulmuş şekilde ve bu toplantıyı çok iyi değerlendirmiş olarak çıkarız” ifadelerini kullandı.