EGEPOSTASI - 2020 yılının Kasım ayında Menemen Belediyesi’ne yönelik ‘zimmet ve irtikap’ iddiasıyla düzenlenen operasyon kapsamında tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırılan, geçtiğimiz yılın Temmuz ayında ise tahliye edilen Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, gündemi sarsacak iddialarda bulunmaya devam ediyor.
Aksoy, katıldığı bir canlı yayında cezaevine girmesine neden olan süreçle ilgili
“BELEDİYENİN GAYRİMENKULLERİ ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA AKTARILDI”
Aksoy, Menemen Belediye Başkanlığı’na aday olduğu dönemde belediyenin sahip olduğu gayrimenkullerin Menemenspor üzerinden üçüncü şahıslara aktarıldığını öne sürerek “Menemen Belediyesi gayrimenkul zengini bir belediye olmasına rağmen belediyenin üzerinde bir tane gayrimenkul yoktu. Bu gayrimenkullerin büyük kısmı benim adaylığım açıklandıktan sonraki süreçte olduğu gibi Menemenspor üzerinden üçüncü şahıslara aktarılmış. Bu Sayıştay raporlarında da var. Menemen Belediyesi üzerindeki gayrimenkuller ilk önce yıllık olarak Menemenspor’a kiralanıyor, daha sonra Menemenspor üzerinden üçüncüsü şahıslara kiralanıyor. Bu şu şekilde gerçekleşiyor. Bir gayrimenkul Menemenspor’a yıllık 30 bin liraya kiralık verilirken, Menemenspor üzerinden de üçüncü şahıslara 400-450 bin liraya kiraya veriliyor. 172 adet tespit ettik. 30 bin liraya kiralanmış gayrimenkul. O para da Menemen Belediyesi’ne değil, Menemenspor’a gidiyor” dedi.
“‘TAHİR ŞAHİN’İN ÜZERİNE GİTME’ DEDİLER”
Taşınmazların aktarıldığı üçüncü şahısları tespit ettiklerini ve daha sonra süreci CHP Kemal Kılıçdaroğlu’na anlattığını belirten Aksoy, “Kemal Bey ‘Yargı yoluyla ne yapman gerekiyorsa yap’ dedi. Ben de olayı yargıya intikal ettirdim. Benden önceki belediye başkanı (Tahir Şahin) 172 dosyadan yargılanıyor. Ben bunu yargıya intikal ettirdikten sonra Deniz Yücel (CHP İzmir İl Başkanı) beni CHP İzmir İl Başkanlığı’na davet etti. Orada Seyit Torun (CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı) da vardı. Bana bu hususla ‘Önceki belediye başkanının üzerine gitme’ dediler. Tüm mal varlığı üçüncü şahıslara geçmiş, ama Serdar Aksoy bu işin üzerine gitmeyecek. Böyle bir şey olabilir mi? Ben 172 kişiye düşman edinmiş oldum” iddialarında bulundu.
“SAHTE EVRAĞI AYKUT ERDOĞDU GÖSTERDİ”
Aksoy, geçtiğimiz hafta katıldığı bir canlı yayında ‘iki CHP İzmir milletvekilinin kendisinden Seyrek’te yapılması planlanan bir proje kapsamında ihaleye çıkarmak istediği bir milyon metrekarelik araziyi rant amacıyla talep ettiğini, ancak bunu kabul etmediği için kendisine kumpas kurulduğu’ iddiasını bir kez daha yinelerken, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve 3 milletvekiliyle yaptığını öne sürdüğü ikinci görüşmeyle ilgili de yeni iddialar ortaya attı.
Görüşmenin Ege Palas Otel’de yapıldığını ve Yücel’le birlikte CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı ve bir Balıkesir Milletvekilinin de yer aldığını öne süren Aksoy, “Bana Aykut Erdoğdu bir evrak gösteriyor. Bu evrak, Menemen Belediyesi şantiyesinden bir takım taşınır malların çalındığına ilişkin evraktır. ‘Bu iş senin imzanla gerçekleştirilmiş’ diyorlar. Bu evrak sahte bir evrak. Benim altımda imzam var ama imza da sahte. Üzerinde ne sayısı ne de konusu var. ‘Senin imzanla 63 bin liralık mal çalınmış’ dendi. Aslında çalınmış da değil, çünkü ortada çalınıp çalındığına dair bir şey de yok. Envanterle filliyat tutmuyor. CHP milletvekilinde sahte evrak var. Bu evrağı size kim verdi? Bu sahte evrağın olup olmadığını baktırmadan niye bana bu sahte evrağı gösteriyorsunuz? Evrağın, imzanın sahte olduğu yargıda ortaya çıkıyor. Zaten olaydan 10 gün sonra Menemen Belediyesi’ne operasyon oldu gözaltına alındım. Aynı evrağı gözaltındayken hakim bana bunu gösterdiğinde sahte olduğunu fark ettim. Birincisi kamu zararı yok. İkincisi; işin üzerine giden ve bilirkişi raporunu hazırlatan benim, ama içeriye giren yine benim” dedi.
Öte yandan Aksoy cezaevindeyken kendisini bir tek CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun ziyaret ettiğini de sözlerine ekledi.
“MENEMEN BİR HİZİP TARAFINDAN DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILDI”
Aksoy, kendisine bir kumpas kurulduğunu ve kendisi üzerinden bir linç kampanyası yürütüldüğünü öne sürerek iddialarını şu sözlerle devam ettirdi:
“Bu linç kampanyasını kimin yaptığı zaten Seyrek’teki yeri almak isteyen milletvekillerinden bellidir. Bu kumpas kendi partimin içinden başlatıldı. Menemen bir hizip tarafından dizayn edilmeye çalışıldı. Onların istedikleri, Menemen Belediye meclis üyelerinden avukat bayan arkadaşı (Deniz Karakurt) belediye başkan vekili yapmak ve Seyrek’teki olayı onun vasıtasıyla çözmekti. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, burada Aydın Pehlivan Belediye Başkan Vekili seçildi. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bu süreç, Deniz Yücel’in de içerisinde bulunduğu hizip tarafından Kılıçdaroğlu’na öyle anlatıldı ki, burada benim şeytanlaştırılmam söz konusu. Sanki bir cehennem var, bu cehennemi yaratan da bu şahıs. Sahte evrağı kimin tarafından üretildiğinden çok kimlerin elinden geçerek genel merkeze gittiğine bakarım. Bu evrak Genel Merkez’e nasıl ve kimler vasıtasıyla gidiyor? İl Başkanı alıyor bu evrağı Genel Merkez’e götürüyor. İl başkanına bu evrağı veren de şu an CHP’den istifa edip AK Partili Başkan Vekilinin arkasından koşturan bir belediye meclis üyesi. Bir kentin belediye başkanıyla ilgili sahte evraklar düzenlenirken avukat olan il başkanı bunu hiç sorgulamayıp, Genel Merkez’e verdi.”
“TUNÇ SOYER DE BU KESİMDEN RAHATSIZ”
Aksoy, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kendisine sahip çıkıp çıkmadığına ilişkin soruya ise “Tunç Soyer bu işin dışındaydı. Beni 1-2 defa aradı. Tunç Soyer de bu kesimden rahatsız. Tunç Bey de ciddi anlamda yıpratıldı. Soyer’le ilgili çıkan haberler nerelerden ve kimlerle medyaya yansıtılıyor? CHP’nin düşman aramasına gerek yok. Düşman kendi içinde” yanıtını verdi.
“BERAATİMİ ALDIKTAN SONRA BUNLARI MAHKEMEYE VERECEĞİM”
Aksoy, “Tahliye olduktan sonra Aykut Erdoğdu ve İzmir milletvekillerine ulaştınız mı?” sorusuna ise “CHP İzmir milletvekillerini niye arayayım. CHP İzmir milletvekilleri beni arasın. Koskoca Kubilay’ın kenti, devrimin, laikliğin kalesini bu hale getiren milletvekillerini mi arayacağım. Onlar beni arasın” cevabını verdi. “Erdoğdu’ya ‘Senin gösterdiğin belge sahte çıktı. Söyleyeceğin bir şey yok mu?’ diye sormadınız mı?” sorusuna ise “Hayır, sormaya niyetim yok. o belgenin sahte çıkığını, imzanın bana ait olmadığını biliyorlar. Beraatimi aldıktan sonra bunları mahkemeye vereceğim. Bu onur ve adalet direnişidir” ifadelerini kullandı.
‘BURAK OĞUZ’ GÖNDERMESİ
Aksoy tahliye edilmesi ve adli kontrol şartı kaldırılmasına rağmen göreve iade edilmemesine tepki göstererek, “İçişleri Bakanlığı tutukluluğu görevden uzaklaştırma gerekçesi olarak sayıyor. Benim tutukluluğum geçen yılın Temmuz ayında ilk mahkemede bitti. Ben de İçişleri Bakanlığı’na görevimi yapmamı engelleyecek bir husus olmadığı konusunda başvuruda bulundum. İçişleri Bakanlığı ‘Senin adli kontrolün var’ dedi. Şu anda halihazırda adli kontrolü olan belediye başkanları var. Makamlarında oturuyorlar ama adli kontrolleri var. Benim adli kontrolüm kaldırıldı ve yine İçişleri’ne gittim. Bu sefer de ‘Senin devam eden mahkemen var’ diyorlar. Mahkemesi olmayan belediye başkanı mı var? Şu an zimmetten yargılanan belediye başkanları var, görevlerindeler. Burada resmen benim hakkıma tecavüz ediliyor, kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Urla Belediye Başkanı (İbrahim Burak Oğuz) FETÖ’den yargılandı 6,5 yıl ceza aldı ve dosyası Yargıtay’a gitti. Avukatlığını Deniz Yücel yaptı ve ‘Masumiyet karinesi esastır’ dedi. Masumiyet karinesi o arkadaş için esasken benim için neden esas değil?” diye konuştu.
“PEHLİVAN’IN KARDEŞİNDEN ŞİKAYETÇİ OLAN ERDOĞAN’DIR”
Aksoy, Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan’ın ağabeyi Yüzbaşı Abdi Pehlivan’ın, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif olarak yer aldığını da öne sürerek, “Aydın Pehlivan’ın biraderi iki defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan FETÖ’cü darbeci pilottur. 15 Temmuz’da uçak kaldıranlardan birisidir. Bundan şikayetçi olan da bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi.