EGEPOSTASI- Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, Büyük İzmir’de yayınlanan 8. Gün programında Gazeteci Mithat Umutoğuları’nın sorularını yanıtladı.
Göreve iade talebinden Menemen Belediyesi’nde yaşananlara kadar birçok konuda konuşan Aksoy, Menemen’de halkın sandık iradesinin tecelli etmesi çağrısında bulundu.
Menemen Belediyesi’nin borçlanmasına da değinen Aksoy, kendi döneminde hiç borçlanma yapılmadığına dikkat çekerken sürekli borçlanmanın belediyeyi çıkmazsa sokacağını söyledi.
“SUÇLUYSAM İÇERİYE GİREYİM, SUÇSUZSAM MAKAMIMA GEÇEYİM”
Aksoy, 28 Ocak tarihinde görülen duruşmasında verilen “Adli kontrol şartının” kaldırılması kararını ve ardından geçen süreci değerlendirdi. Göreve iadesi için gerekli başvuruları yaptıklarını belirten Aksoy, göreve iadesi için gerek hukuki gerekse delilsel açıdan herhangi bir engel olmadığın altını çizdi ve “Tutuklanıp serbest bırakılan birçok belediye başkanı var. Serbest bırakıldıktan sonra görevine geçen onlarca belediye başkanı var. Emsalleri var yani. Hukukta önemli olan emsallerdir. Şu anda hali hazırda adli kontrol uygulanan belediye başkanları var. Makamındayken. Bizim son mahkemeyle birlikte adli kontrol olayı da bitti. Yani hukuken bizim göreve geçmememiz için hiçbir gerekçe kalmadı. Adli kontrol kaldırılmasa dahi yine sonuç itibariyle bizim göreve geçmemiz gayet olağandır. Çünkü emsaller var. Biz göreve iademizle ilgili cezaevinden çıktıktan sonra müracaatımız yaptık. İçişleri Bakanlığınca verilen cevap adli kontrolün devamı şeklinde oldu. Tutukluluğun unsurlarından biridir diyor. Evet olabilir böyle değerlendirilebilir. Biz o zaman üzerine gitmedik. Ama adli kontrol de kalktı. İçişleri Bakanlığımızın adli kontrolü şart olarak koşmasına rağmen adli kontrol de kalktı. Bundan sonraki süreç makama geri geçmektir. Bu konuda görüşmelerimiz oluyor. Ukrayna-Rusya arasındaki gerilim ve Türkiye’deki siyasi gerilim İçişleri Bakanlığı’nda da yoğunluğa neden oluyor. Süreç işliyor ama. Ben adalete inanıyorum. Adalet tecelli edecek. Benim korktuğum bir şey yok. Benimle ilgili hukuki sürçe, geç de olsa sıkıtılar yaşanıyor da olsa çok samimim bir şekilde adalet işliyor. En son mahkemede de çok şey görüldü. Orada da her şey ortaya çıktı ve netleşti. Bir kişi çıkıp ‘Biz Serdar Aksoy’la görüştük, şunu yaptı’ demiyor. İmza sahte, kamu zararı yok Bizim göreve geçmemize engel olacak bir şey yok. Eğer ‘devam eden dava var’ denirse… Şu anda bin civarında belediye var. Hangisinin dosyası yok? O zaman dosyası olan belediye başkanlarının tamamı görevden el çektirilsin. Bu doğru mu? Değil. Ben adalete inanıyorum. İkincisi de millet egemenliği, sandık iradesi. Burada esas olan bunlardır. Menemen halkının iradesidir. Ben suçluysam içeriye gireyim, suçsuzsam makamıma geçeyim. Sayın Cumhurbaşkanı belediye başkanıyken bir şiir için içeriye atıldı. Mağduriyetler giderilemez. Belediye kanunu ‘Somut delil yoksa makamındadır’ diyor. Bizde somut delili yok. Tanıklar Serdar Aksoy’la alakası olmadığını söylüyor. Ama ben makamımda değilim. Fakat ben bunun da bir süreç olduğunu düşünüyorum. Mağduriyet yaşamayan yönetici yok gibi. Ben de mağdurum, mağdur edildim. 5 yıllığına seçiliyorsunuz. Ertan Alkıran, görevinden alındı, beraat aldı. Ne oldu? Hakkı gasp edilmiş oldu. Bunlar çok büyük hatalardır” dedi.
“MENEMEN’DE TEK İSTEĞİMİZ VAR”
Tutukluluk süresinin sona ermesinin ardından dışarıda olduğu müddetçe halktan negatif hiçbir tutum görmediğini belirten Aksoy, yanında olan kişiler arasında parti ayrımı gözetmeksizin her kesimden kişiler olduğuna dikkat çekti ve “Negatif hiçbir şeyle karşılaşmadım. Sürekli sokaktayım. Negatif şeyle karşılaşmadım. Çünkü Menemenli beni bilir. Elimi harama uzatmayacağım bilir. Kara propaganda yapan çok var. Ama burada masumiyet karinesine bakılmıyor. Hiçbir insan linç edilmemeli suçu ispatlanmadan. Ben aylardır dışarıdayım. Benim hakkımda neler yazıldı, söylendi! Hiçbirinin altından bir şey çıkmadı. Hepsinin altı boş çıktı. Olmayan şeyler arandı. Öylesine bir linç girişimi vardı ki! Biz o linç girişiminden alnımız ak çıktık. Menemen’de şu an yan yana olduğum arkadaşlarım demokrasiye, sandığa inanmış insanlar. AK Parti’nin ileri gelenleri de var, CHP’liler de var MHP’liler de var İYİ Partililer de. Menemen’de şöyle bir görüş var: Siyasi partilerin üzerinde millet egemenliğine, demokrasiye inanmış insanlarla yan yanayız. Yıllardır AK Parti’ye hizmet etmesi arkadaşlarım da var. CHP’ye gönül vermiş pek çok arkadaşımla birlikte hareket ediyoruz. Menemen’de tek isteğimiz var. Adalet ve millet egemenliğinin yerine oturması” diye konuştu.
“MENEMEN’DE BİR KAOS VAR”
Görevden uzaklaştırılmasının ardından Menemen Belediyesi’ndeki değişimi de değerlendiren Aksoy, kendi döneminde açılan Fırat Yılmaz Çakıroğlu Parkı konusunda aldığı eleştirileri örnek vererek birleştirici yönetim vurgusu yaptı ve “Bunun üzerine çok spekülasyon yapmak istemiyorum. Bir yanda seçilmiş bir belediye başkanı var. Masum, dışarıda, görevine hazır. Ben kaldığım yerden devam etmek, Menemenliye vermiş olduğum sözleri yerine getirmek istiyorum. Sandıktan kim çıkarsa başımızın tacıdır. Menemen’de bir kaos var. Bunun bitmesi millet iradesinin tecelli etmesiyle olacaktır. Millet iradesi bellidir. Halk adaya oy vermiş, iş bitmiştir. Ben, şu anda millet iradesinin temsiliyim. Ben 55 bin oy aldım ama tüm kesimlerin belediye başkanıyım. Zaten ben CHP’den istifa ettim, partili değilim. Belediye başkan seçildikten sonra rozet çıkar. Siz toplumun tüm kesimlerine hitap etmek zorundasınız. Ama Türkiye siyasetinde şu var: Herkes kendi mahallesinde kabadayı. Bu ülkedeki bölünmedir. Ülkeyi farklı cenahlara bilmektir. Fırat Yılmaz Çakıroğlu ismi için o dönemde eleştirildim. Ülkücüdür. Ama 23 yaşındaki bir gencin ülkücülüğü, devrimciliği mi olur? Gencecik bir çocuk öldürülmüş. Tabii ki de sahip çıkacağım. Deniz Gezmiş’e de sahip çıkacağım. Toplumu birleştirmek lazım. Bu zor değil. Dokunabilmektir esas olan. Ben dokunabildiğime de inanıyorum. Ama burada farklı bir huşu vardı ve ben bunu göremedim. Ezber bozmak kolay değil ve biz ezber bozuyoruz. Fırat da bizim çocuğumuz, Nazım Hikmet de bizim, Necip Fazıl da… Hepsi bizim. Çok mu zor bunu söylemek? Bu ezber bozmayı her belediye başkanının yapması lazım. Biz bunu yapmaya kalktık. Benim çizmiş olduğum çizgi, birilerinin işine gelmedi” ifadelerini kullandı.
“BELEDİYEDE KORUMA DENİLEN ŞEY NEDİR?”
Geçtiğimiz gün Menemen Belediyesi, Menemen Belediye Başkan Yardımcısı Yetkin Yıldız ile MHP İlçe Başkanı Ali Rıza Bölük arasında yaşanan kavgayla gündeme gelmişti. Yaşanan olayı da değerlendiren Aksoy, “koruma” vurgusu yaptı ve şunları söyledi; “Benim makamda olduğum dönemde CHP ilçe başkanı 2 defa gelmiştir belediyeye. İlçe başkanının görevi başkadır, belediye başkanının görevi başkadır. Siz belediyeyi, birilerinin yan kuruluşu haline getirirseniz burada sıkıntı vardır. CHP ilçe başkanı da benim arkadaşım, AK Parti ilçe başkanı, İYİ Parti ilçe başkanı da MHP ilçe başkanı da… Herkesin birbirini tanıdığı, muhabbet ettiğimiz inanlar. Siz belediyeyi bu hale sokarsanız kaos çıkar. Burada yaşadığımız olay… Şiddetin her türlüsüne hangi gerekçeyle kime yapılırsa yapılsın karşı çıkmak lazım. Belediyede koruma denilen şey nedir? Ben makamdayken çıkıp bisikletle dolaşıyordum. Korumayla gezmek doğru değil. Buradaki olayda ne söyleniyor: Bilemem kimin korumaları, bilmem kimle kavga etmiş. Bahsedilen kişi bir partinin ilçe başkanı. Diğer tarafta da başka bir arkadaşımız söz konusu. Bu olacak iş değil. Ama bunun sebeplerini doğru tespit etmemiz lazım. Menemen’de kaosun bitmesinin tek yolu milletin iradesinin makamına geçmesidir. Biz Menemen’de şu anda demokratik bir kesimi oluşturuyoruz. Demokrasi ve adalet istiyoruz. Benim yanımda olan kişilerin çoğu bana oy vermiş kişiler değil. Ama vicdanlı insanlar ki ‘Serdar Aksoy mağduriyet yaşıyor’ diyebiliyor. Siz sağcı, solcu, Alevi, Türk, Kürt olmadan önce vicdan sahibi olmak gerekiyor. Bizim Menemen’deki hareketimiz, vicdan hareketidir.”
“KREDİ ÜSTÜNE KREDİ ALMAK BİR ÇIKMAZA GÖTÜRÜR”
Şubat ayı Menemen Belediye Meclis toplantısına, 25 milyonluk borçlanma talebi ve ardından yaşanan tartışmalar damgasını vurmuştu. Borçlanma yetkisine karşı çıkan CHP’lilere yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Yusuf Demircioğlu, Aksoy dönemini eleştirmişti. İsim vermeden Demircioğlu’nun sözlerini eleştiren Aksoy, “Ben ne bir şey sattım ne de kredi kullandım. Kredi talep ettim kabul görmedi. Arkadaşlar da kendilerine göre bir gerekçe sundular. AK Partili belediye meclis üyesi arkadaşımızın sözlerine cevap vermeye bile gerek duymam. Ben AK Partili meclis üyelerimizin hepsini tanırım. Bu kişi hariç hepsi Menemenlidir, Menemen’de oturur, hayatını orada kazanır. Bu arkadaş daha önceden farklı ilçelerde belediye meclis üyeliği yapacaktı yer bulamadı, Menemen’e gönderdiler. Menemen’le alakası yok. ‘Kıymetli arazi ’diyor. Kıymetli arazilerin hemen farkına varmış demek ki. Fazla bir şey söylemeye gerek yok. Menemenli her şeyi biliyor. Ben sokağın nabzını bilirim. Parti fark etmez, bir kenti yönetecekseniz orasını iyi tanımanız gerekiyor. Ben Menemen seni seviyorum derken samimiydim. Ben Menemen’e hizmet etmek için geldim. Şimdi Tahir Bey Menemen’e hizmet etmedi mi? Ondan öncekiler etmedi mi? Ya bir sonraki gelen yönetim ‘Bu borçlar benim değil’ diyebilir mi? Sen devletsin. ‘Benden önceki bu borcu yaptı’ diyebilir misin? Böyle bir şey olabilir mi? Mazeret olmaz. Biz Özgür Hayvan Barınağı yaptık. Proje benim ama bitiremedim. Bu arkadaşlar bitirdi. Kıymetli araziyi ne yapacaksın o zaman? Bu arkadaşı getirip buraya kondurdular. Menemen’de yaşamayacaksın, Menemenli olmayacaksın ama Menemen’le ilgili bu kadar söz söyleyeceksin. Yok öyle bir şey. Benden önceki başkan Tahir Bey Perşembe Pazarı’nı başlattı. Ben ‘burayı ben bitirmeyeceğim, Tahir Bey yaptı’ diyebilir miydim? Bu çok gereksiz. Olamaz böyle bir şey. Kuzey Yolu Otobanının açılışı vardı. Sayın Cumhurbaşkanımız açılışına geldi. Kim yaptı? İktidar. Menemen’den de geçiyor. Kimin yaptığı önemli mi? Halka hizmet için var. Ben açılışa giden tek CHP’li belediye başkanıyım. Kimin yaptığı, rantı beni ilgilendirmez. Ben ‘Allah Razı olsun’ dedim ve gittim. Benim oraya gitmem bile göze battı. Partilisi şusu mu var? Hizmet yapılıyorsa alkışlayacaksınız. Siyaset aynı zamanda nezakettir. Bir hizmeti alıp yerin dibine batırmak siyaset değildir, çamurdur. Ben verdiğim sözleri de tutacağım. Ben ne kadar kredi çekildiğini bilmiyorum. Göreve döndüğümde bakacağız. Her belediyenin borcu vardır. Bu önemli değil. Önemli olan bunu öz kaynağa çevirmektir. Kredi üstüne kredi almak bir çıkmaza götürür. Siz önünde sonunda bir öz kaynak yaratmak zorundasınız” dedi.
“MENEMEN’İ SANDIKTAN ÇIKAN KİŞİNİN YÖNETMESİDİR”
Seyrek’teki arazi satışındaki son duruma da değinen Aksoy, önemli olan halkın iradesi olduğunun altını çizdi ve “Burada esas olan millettir. Menemen halkı ‘malımı satma’ diyor. Halkla inatlaşılır mı? Halkın oyuyla gelmiş kişi makamda olmadığı için… Tüm partilere oy vermiş insanların temel mantığı ‘menemen Belediyesi’nin malını satma’ yönünde. Bunu algılamak bu kadar zor mu? O zaman alternatif yaratmaya ihtiyaç var. Alternatifle öz kaynak yaratacaksın. Bunlarla borçların çevrilebilirliği önemli. Diyelim ki belediyenin şu anda 900 milyon borcu var. Bunun her ya ödenmesi gereken rakamı ne? Ben bunu nasıl çevirebilirim? Sizin kendi bütçeniz var. Araba almışım ev almışım. Kredi çekmişim. Ödeyememişim ödemek için bir kredi çekmişim. Bir tane daha bir tane daha… Sonu yok bunun. Bu arkadaşla alakalı çok bir şey söylemek istemiyorum. AK Parti Grup Başkanvekili diyorsunuz. AK Partili arkadaşlarım bu arkadaş gibi düşünmüyor. Benim vicdan hasreti diye tabir ettiğim, yan yana mücadele ettiğim arkadaşlarım AK Partili arkadaşlar. CHP’den de var. Bizim ortaklaştığımız nokta, millet egemenliği. Menemen’i sandıktan çıkan kişinin yönetmesidir” diye konuştu.
“MENEMEN’DE SİYASİ PARTİLERİN EROZYONA UĞRADIĞINI GÖRÜYORUZ”
Son olarak göreve iadesi konusunda demokrasi vurgusu yapan Aksoy, göreve ide edileceğinden emin olduğunu ifade etti ve şunları söyledi; “Ben eminim ki İçişleri Bakanlığımız yoğun süreçten dolayı… Bunu da anlıyorum. Herkesin bilmesi gereken bir şey var: Maalesef İzmir’deki birtakım siyasi figürlerin yapmış olduğu hatalardan dolayı, şu an Menemen’de siyasi partilerin özellikle ikisinin çok ciddi anlamda erozyona uğradığını görüyoruz. biz bir demokrasi sınavından geçiyoruz. Ben Aydın Beyi tanırım bilirim. Benim arkadaşımdır. Aydın Bey değil, Ali, Ayşe, Fatma olsa da fark etmez. Esas olan nokta benim yerime kimin baktığı değildir. Esas olana adaletin yerini bulması ve demokrasinin Menemen’de işler hale gelmesidir. Bu da partiler üstü bir şeydir. Ben şu an partili değilim. CHP’den istifa ettim. Ben belediye başkanı olarak, bence her belediye başkanının yapması gereken de budur: Kimseye biat etmemesi. Ben fikrimi ve vicdanımı birine satıyorsam hangi partiden olduğumun ne önemi var? Ben bunu kablo etmem. Belki de bunu kabul etmediğim için sivrildim. Ben sandıktan çıkan iradenin tecelli etmesini istiyorum. Yoksa kimseye karşı hasmane bir tavrım yok. Siyasette küslük 24 saattir. 24 saati geçiyorsa o siyasetten başka bir şeydir. Bir idareci, sandıktan çıkar. ‘Ben meclis içerisinde belediye başkanının ayağın kaydırayım ya da cumhurbaşkanının ayağın kaydırayım, onun yerine ben geçeyim...’ yok öyle bir şey. Sandıkta geç onun yerine. Benim şu an göreve geçmemem için hiçbir gerekçe yok. Söyleyebilecekleri tek şey ‘Devam eden mahkemen var.’ O zaman mahkemesi olanların hepsini görevden alsınlar. Karşılarında belediye başkanı bulamazlar böyle bir olay yok. Ben İçişleri Bakanlığımızın beni göreve iade edeceğinden eminim. Seçilmiş belediye başkanı dışarıda bekliyor. Beklemesin artık.”