Cumhuriyet - Alevi Bektaşi Federasyonu’nun eski Başkanı Fevzi Gümüş, Milli Eğitim Bakanlığı’nca açıklanan yeni müfredatta, Alevilerin binlerce yıldır ibadethane olarak gördüğü ve ibadetlerini yaptıkları cemevlerinin “ayini cem erkânının yapıldığı yer” ve “yol, âdap ve erkân yeri” olarak tanımlandığını belirterek, “AİHM kararlarında cemevlerinin ibadethane olduğu kesinken, cemevlerinin müfredatta yok sayılması hukuka ve inanç özgürlüğüne aykırıdır” dedi.
MEB’in yayınladığı 2018-19 müfredatının AİHM kararlarına göre yeniden düzenlendiğinin söylendiğini hatırlatan Gümüş şöyle devam etti:
“AİHM kararlarına dayanılarak en büyük değişiklik de din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde yaşanmıştır. Bu müfredat değişikliği yıllardır Alevileri yok sayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşlerine dayanılarak yapılmıştır. Diyanet’in hazırladığı müfredat ancak bu kadar olur. Aleviler din kültürü ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını hatta tamamen kaldırılmasından yanadır. Zorunlu din dersinin kaldırılması ülkemizin yürürlükteki anayasasında yazan laiklik ilkesine de uygundur. Aleviler haklarını alan eşit yurttaş olana kadar mücadele etmeye devam edecektir.”
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, yeni öğretim programlarındaki anlayışta, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, eşitlik, çocuk hakları, bilim, kadın hakları, adalet ve hukukun yine yer almadığını vurgulayarak, “Bilişim ve teknoloji dersinin ise tamamen yok sayıldığı bir düzenleme yapıldığını görüyoruz. Bilgiye ulaşımda bilişim ve teknoloji dersinin önemi çok büyük iken hem şu an okullarımızda görev yapan öğretmenlerin hem de atama bekleyen bilişim ve teknoloji öğretmenlerinin mağduriyetine yol açacak ve tabii ki öğrencilerimizin eğitim hakkını da fiilen ortadan kaldıracak bir uygulamadır.
Atama bekleyen bilişim ve teknoloji öğretmenleri ne olaca? Okullarımızda bulunan bilişim ve teknoloji öğretmenlerinin de hak kayıplarına ve fiilen yok sayılmalarına yol açacaktır” diye konuştu.
‘AKP’nin reklamı yapılıyor’
“Eğitim İş Sendikası’nın yeni müfredat değerlendirmesi de şöyle:
Bütün programlarda “Yetkinlikler” başlığı altında 1. madde, anadilde iletişimdir. Anadilin Türkçe olduğunun belirtilmemesi ülkemizin farklı bölgelerindeki vatandaşlarımızın Türkçe değil kendi anadilini kullanmasının yolu açılmıştır.
Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinde, Demokrat Parti döneminde Türkiye’de meydana gelen siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmeler övülerek öğrencilere siyasi yönlendirmede bulunulmaktadır. En çok da son dönemde Türkiye-ABD ilişkilerindeki gerginliğin örneklere yansıdığı görülmektedir. Ayrıca birçok ders programında verilen örneklemelerde AKP hükümetinin propagandası yapılmaktadır.
Türkiye’nin mülteci sorununa yaklaşımı konusunda diğer ülkelerden farklı yönünü başlık olarak alarak AKP hükümetinin Suriyeli göçmenlere karşı yaklaşımı övülmeye çalışılmaktadır.
Coğrafya dersinde ise kazanım ve açıklamalar kısmında hükümetin reklamı anlamını taşıyan son dönemde yapılan faaliyetler örnek olarak verilmektedir.
28 Şubat ve Gezi eylemlerinin Türkiye’ye etkileri konu başlığından bahsedilirken Gezi olaylarının Türkiye’ye zarar verdiği düşüncesi aktarılmaya çalışılmaktadır.
İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi programında ise ‘’TBMM’nin Açılış Süreci ve Sonrasında Meydana Gelen Gelişmeler’’ başlığının c maddesinde İstiklal Mahkemeleri’ne getirilen eleştiri ve görüşler de maddeye eklenmiştir. Bununla Kurtuluş Savaşı’nda alınan önemli kararlardan olan İstiklal Mahkemeleri’nin kontrol edilemez bir şekilde eleştirilmesinin de önü açılmıştır.”