DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, şunları söyledi:
“TÜRKİYE ARTIK DEMOKRASİDE BELLİ BİR OLGUNLUK SEVİYESİNİ YAKALAMIŞ DURUMDA”
“Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylaması tamamlandı. Sonuçların ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu seçim sürecinde sandıklarda görevli olan bütün sandık üyelerine, müşahitlere, sandık güvenliğiyle ilgili çalışma yapan bütün sivil inisiyatif kuruluşlarına, il ve ilçe seçim kurullarımıza ve YSK’ya bu 28 Mayıs seçimlerinin şeffaf ve düzenli bir şekilde yapılmış olması sebebiyle özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Türkiye artık demokraside belli bir olgunluk seviyesini yakalamış durumda ama tedbirin alınması, sandık güvenliğiyle ilgili bir yandan sivil inisiyatifin bir yandan da siyasi partilerin tedbir alması çok önemli bir caydırıcı etken aynı zamanda. Dolayısıyla nispeten sakin, sükûnet içinde geçen bu seçimin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
“ERDOĞAN’A ÇAĞRIM, VATANDAŞLARIMIZIN VERDİĞİ YETKİYİ; ADALET, LİYAKAT VE İSTİŞARE İLKELERİNDEN SAPMADAN KULLANMASIDIR”
Vatandaşlarımızın yüzde 52’si bu seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, tercihini Sayın Erdoğan’dan yana kullanmıştır, kendisini tebrik ediyorum. Kendisine çağrım vatandaşlarımızın verdiği bu yetkiyi; adalet, liyakat ve istişare ilkelerinden sapmadan kullanmasıdır. Erdoğan’ı destekleyen vatandaşlarımızın siyasete ve siyasetçilere verdiği mesajı duyduğumuzu da ifade etmek isterim. Bu mesajı iyi tahlil edeceğiz ve üstümüze düşen sorumluluğun farkında olacağız. Vatandaşlarımız, bu seçimlerde DEVA Partisi’ne demokratik denetim yapma görevini vermiştir. Bu görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. DEVA Partisi genel merkez kurullarıyla, TBMM çatısı altındaki temsiliyle ve geniş teşkilat yapısıyla hem yanlışlara işaret etmeye devam edecek hem de doğrular konusunda çalışma ve tavsiyeleri kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir.
“SEÇİMİ KAZANMAK UĞRUNA KUL HAKKINA GİRDİLER”
Aynı zamanda partimiz yoğun bir şekilde, derhal, yarından itibaren yerel seçimler için de çalışmaya başlayacaktır. Bu seçimlerde yer yer sandık başlarında ülkemize yakışmayan toplumsal barışımıza hizmet etmeyen görüntüler de gördük. Ancak asıl sorun şu ki: Seçimlere doğru giden propaganda döneminde her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu da yaşadık. Erdoğan cumhurbaşkanı olmanın yetki ve imkanlarını fiilen kullanırken aynı zamanda aday oldu. Kampanyasında montaj videolar, iftiralar, yalanlar, hakaretler, karalamalar vardı. Kamu malını, kamu imkanlarını kendi seçim kampanyasında kullandı. Devletin, milletin sahip olduğu basın yayın organlarını neredeyse tamamen kendine, tek bir partiye tahsis etti. Kamu kurumlarını seçime alet etti. Bakanlar, milletvekili adayı olduklarında görevlerinden ayrılmadılar. Bakan olmanın verdiği yetki ve imkanları da sonuna kadar seçim kampanyasında alabildiğine kullandılar. Kısacası seçimi kazanmak uğruna kul hakkına girdiler. Bunu vatandaşlarımızın değerlendirmesine ve vicdanına bırakıyorum.
“TAM DEMOKRASİYE OLAN SEVDAMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ. HİÇBİR GÜÇLÜK BİZİ YILDIRMAYACAK”
Değerli vatandaşlarım, hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta kullanılan hiçbir oy zayi değildir. Umutsuzluğa, karamsarlığa asla yer yok. Bizler bir sonraki seçim takvim başlayana kadar ortadan kaybolup son anda meydana çıkanlardan değiliz. Biz buradayız, sapasağlam ayaktayız. Elbette ki bu seçim sonuçlarından bizim de kendi payımıza çıkaracağımız dersler olacaktır. Partimizin yetkili kurullarıyla beraber seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeleri de önümüzdeki günlerde yapacağız. Ancak biz bu seçim sonuçlarına bakıp kavgacı, popülist, anlık politikalar peşine düşmeyeceğiz. Biz, hiçbir zaman uzlaşıdan, istişareden, ortak akıldan ve birlikte çalışma kültüründen vazgeçmeyeceğiz. Doğru yoldan sapmayacağız. Biz bu demokrasi yolculuğuna çıktığımızda Ferhat’ın dağları delmesi kadar zor ve uzun bir işimiz olduğunu gayet iyi biliyorduk. Tam demokrasiye olan sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güçlük bizi yıldırmayacak. Partimiz tam demokrasinin mihenk taşı olmaya devam edecek. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler için başlattığımız bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Korkmayacağız, yılmayacağız, ideallerimizden alsa vazgeçmeyeceğiz.
“DEVA PARTİSİ YİNE MÜCADELEYE DEVAM EDECEK”
DEVA Partisi kurulduğu ilk günden bu yana nasıl ki hem sorunları tespit edip hem de eylem planları, çözüm önerilerini net ve somut bir şekilde ilan ettiyse yine aynı şekilde çalışacak. DEVA Partisi kurulduğu günden bu yana nasıl ki ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızı dinlediyse, onların derdini sahiplenip mücadele etiyse yine mücadeleye devam edecek. Umutsuzluğa yer yok. Biz buradayız, dimdik ayaktayız. Buradan gecesini gündüzüne katarak çalışan teşkilat mensuplarımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. 9 Mart 2020 günü DEVA Partisi’ni kurarken büyük bir iş yaptığımızı ve bunun çok önemli bir siyasi hareket olacağını biliyordum. Gücümüze güç kattınız, sağ olun, var olun. İyi ki varsınız, iyi ki ailemsiniz.
“ERDOĞAN VE İRİLİ UFAKLI ORTAKLARI BU ÜLKEYİ MAALESEF YÖNETEMEYECEK”
Sevgili vatandaşlarım, Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’inin kalbini kıranlara karşı toplumsal barışımızı inşa edecek insanlar da bizleriz. Tüm bu seçim sürecini adeta bir savaşa çevirip bu ülkenin yüzde 48’ini düşman ilan edenlere karşı tüm sokakları huzurla dolduracak insanlar da bizleriz.
“ERDOĞAN, SEÇİMLERDEN SONRAKİ İLK AÇIKLAMASINDA, VATANDAŞLARIMIZIN YÜZDE 48’İNİN DESTEĞİNİ ALAN KILIÇDAROĞLU’NU YUHALATTI”
O balkon konuşması yapan Erdoğan’a ne oldu? Bugün seçim sonuçlarından sonra İstanbul’daki ilk yaptığı konuşmayı dinlediniz, değil mi? Bir zamanların seçim kazandıktan sonra, ‘Ben bütün ülkenin başbakanıyım, cumhurbaşkanıyım’ diyen Erdoğan, seçimlerden sonraki ilk açıklamasında, vatandaşlarımızın tam yüzde 48’inin desteğini alan rakibini, Sayın Kılıçdaroğlu’nu, yuhalattı. Değişti, arkadaşlar değişti, çok değişti ve üzülerek söylüyorum, bunu daha çok göreceğiz. Önümüzdeki her hafta, her ay daha çok göreceğiz. Onun için söylüyorum, ülkemiz iyiye gitmeyecek. Üzülerek söylüyorum ama gerçeği de tespit etmek zorundayız.
“TARİHİN DOĞRU TARAFINDA YER ALDIK HEP BERABER HAKÇA MÜCADELE ETTİK”
Değerli dostlarım, demokrasi bir müsabaka değildir. Birinin kazandığı, diğerinin kaybettiği; birinin galip geldiği, diğerinin mağlup olduğu bir yarış değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veren dostlarım, mağlup değiliz. Biz her birimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıyız. Vicdanınız rahat olsun. Tarihin doğru tarafında yer aldık hep beraber hakça mücadele ettik. Mücadeleye de devam edeceğiz. Çünkü haklıyız. Haklı olmanın verdiği güçle mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü demokrasi, sadece seçimden seçime oy kullanmaktan ibaret bir sistem değildir. Demokrasi muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, özgür basınla her daim denetleme, denge ve kontrol çabasıdır. Aynı zamanda hep söylediğim gibi, demokrasi emek, sabır, özen ister. Çok çalışacağız, daha da çok çalışacağız.
“UNUTMAYIN, ‘DOĞACAKTIR SANA VADETTİĞİ GÜNLER HAKKIN, KİM BİLİR BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN.”
Erdoğan şunu diyemez: ‘Ben vatandaşlarımızın yüzde 52’sinin oyunu cebime koydum, yüzde 48’inden bana ne.’ Ümit ediyorum ki Ankara’ya gelince yapacağı konuşmada bunları düzeltir. O içindeki fevri hisleri bastırıp eski balkon konuşmalarından birini Ankara’da yapar. Seçim sonucu öyle olmuş, böyle olmuş… Asıl biz Türkiye’yi kazanmak için çalışıyoruz. Türkiye’yi kazanmak için de yolumuza devam edeceğiz. Unutmayın, ‘Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.”