DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün partisinin genel merkezinde düzenlenen iftar yemeğinde şoför esnafıyla bir araya geldi. Babacan, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"ÜLKENİN NASIL YÖNETİLECEĞİNE, BÜTÜN DETAYLARIYLA BUGÜNDEN ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR: ‘Yıllardır bu yetkiler kullanılıyor. Bırakın ben de iki yıl kullanayım. Şöyle aklıma eseni bir yapayım. Ondan sonra parlamenter sistemse tamam, sonra bakarız’ bunu dememeli. İşte onun için o geçiş sürecinde yani parlamenter sisteme geçinceye kadar ki süreçte ülkenin nasıl yönetileceğine, bütün detaylarıyla bugünden çalışmamız gerekiyor. Yani o seçilecek Cumhurbaşkanı, yetkilerinden hangilerini ‘Ben bu yetkilerimi kullanmayacağım çünkü bu, Meclis’te görüşülmesi gereken bir konu. Ben kendi başıma bir imza ile karar vermeyeyim. Meclis’te muhalefet, iktidar iyice tartışsın, bu karar orada alınsın’ diyecek. Çok önemli konular var. İşte bunların belirlenmesi gerekiyor. Ya da diyelim ki örnek veriyorum, Bayburt’taki İl Sağlık Müdürü bugün Cumhurbaşkanının tek imzasıyla atanıyor. Cumhurbaşkanı gerçekten onlarla uğraşsın mı, yoksa daha önemli konular Cumhurbaşkanına gitsin, bu tür konular bakanlık seviyesinde mi halledilsin… Gibi bu ara dönemde ülkenin nasıl yönetileceğini çalışmak gerekiyor.
HÜKÜMET KURULUR KURULMAZ, SİYASİ ETİK YASASININ ÇIKMASI LAZIM: Parlamenter sisteme geçildikten sonra nasıl yönetileceği belli. Ama ilk seçimle parlamenter sisteme geçinceye kadar ki o ara dönemde, o geçiş sürecinde; ülkenin nasıl yönetileceğine bugün bütün detayları ile çalışmamız gerekiyor. Ve yine o ara dönemde 1 nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesinden tutun da hemen acilen çıkarılması gereken yasaların bugünden hazırlanması gerekiyor. Mesela, ‘siyasi etik’ dedik. İlk defa Türkiye’de bir siyasi etik yasası öngördük. Şu anda öyle bir şey yok. Siyasette neyin etik olup neyin etik olmadığının yazılı bir kuralı yok, Türkiye’de. Onun için işte yolsuzluklar almış başını gitmiş memlekette. Yapıyorlar, sonra insanlar yaptıklarına inanmaya başlıyorlar. Halbuki neyin yanlış neyin doğru olduğunu biz burada açıkça yazarsak ki bunda mutabık kaldık. Altı parti bunda mutabık kaldı. Bununla ilgili bir siyasi etik yasasının hemen Meclis’ten geçmesi gerekecek. Hükümet kurulur kurulmaz, Meclis göreve başlar başlamaz, milletvekili yeminini ediyor ya yemin edince artık oylama yetkisi başlıyor, hemen bu siyasi etik yasasının çıkması lazım Meclis’ten. Ki daha bakanların koltukları ısınmadan, neyin doğru neyin yanlış olduklarını şöyle bir okusunlar, anlasınlar ki biz ondan sonra hesap sorabilelim. ‘Arkadaş bu yaptığın ahlaki değil’ diyebilelim.
PİYASA FAİZLERİ DÜŞMEDEN İŞLERİN NORMALLEŞME MÜMKÜN DEĞİL: Otobüs yenileyemiyoruz; dünkü çiftçimiz biçerdöverini yenilemiyor, traktör yenilenemiyor. Çünkü kredili aldığında taksit dağıldığı zaman korkunç faiz ekleniyor üzerine. Cumhurbaşkanı ‘Ben faizle savaşacağım. Nas var’ dedi. Eylül ayında başladı Merkez Bankası’na talimat verdi. Yüzde 19’dan yüzde 14’e indirtti. Hazine’nin borçlanma faizi ne oldu o günden bugüne? Yüzde 17’den tam yüzde 25’e çıktı. Bir ara 28’i de gördü. Eskiden nasıldı? O ilk Merkez Bankası’nın yönetimini değiştirmeden daha eylül ayında yüzde 19’a yüzde 17’ydi. Yani bankaya gittiği zaman Merkez Bankası’na yüzde 19’la alıyordu ama Hazine yüzde 17’yle borçlanıyordu. Bütün dengeleri altüst ettiler. Bu piyasa faizleri düşmeden yine işlerin normalleşmesi mümkün değil.
MEMUR 12 AYLIK MAAŞINI TOPLAYINCA BİR ARABA PARASI EDİYORDU: İnsanların araçlarını yenilemesi, ev alması zor, hayal. Vatandaşlarımızın şu anda kahir ekseriyeti için bir ev ya da araba almak artık hayal oldu. Bir ara kolaylaşmıştı bu işler. Bir memur 12 aylık maaşını toplayınca bir araba parası ediyordu. O dönemlerde hem döviz kuru kontrol altındaydı hem de faizler düşmüştü. Faizler yüzde 6-7 iken bizim Merkez Bankası başkanına oradaki arkadaşlara ‘vatan haini’ diyordu. Meydanlarda yuhalatıyordu, bizim o Mehmet Şimşek’i falan. Ben ayrılmıştım. Şimdi yüzde 25 Hazine faiz ödüyor. Bunu adını ne koymak lazım bilmiyoruz. Sormak lazım kendisine.”