HAZIRLAYAN: HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI-Kendisi gibi partiye yıllarını vermiş insanların bu soruyu sormasının ve açıklama beklemesinin en doğal hakkı olduğunu dile getiren Ali Engin, aynı zamanda CHP’nin seçim süreci, Muharrem İnce’nin aldığı oy oranı, İzmir ve Türkiye’nin genel durumu ile seçimin kaybedilmesinin ardından yaşanan genel başkanlık tartışmasına dair konularda da çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
ADAYLARIN HANGİ KRİTERLERE GÖRE BELİRLENDİĞİ İZAHA MUHTAÇ
Son iki seçimde de seçilmesi zor sırada Milletvekili adayı gösterilen Ali Engin, kendisiyle aynı durumda olan isimlere bir açıklama yapılmasını isteme hakkı olduğunu vurguladı:
“Batıda demokrasi var, orada düello kültürü hakimdir diyordu okuduğum bir yazıda. Bizde de Türk filmlerinde pusu kültürü vardır. Pusu kültürünün düello kültürü yerine, hakim olduğu toplumlarda her iyi insanın, namuslu insanın başına gelebilecek şeyler bunlar. Niye olmadığımdan ziyade izah edilebilirdi. Bu adayları şundan dolayı aday yaptık denebilir. Seçilmemem yüzde yüz garanti olsa da 100 gün koşturmuş biri olarak, bunun izah edilmesinin hakkım olduğunu düşünüyorum. Adalet ve vicdan ölçütlerine uymadığına inanıyorum bu yapılan şeyin. Nasıl yapıldı, kimler yaptının dürüstçe izah edilmesinin hakkımız olduğunu düşünüyorum. Bugün soğukkanlı olarak söylüyorum, emek veren herkesin hakkı. Neden ön seçimden çıkmış insanlar yapılmıyor. Tüzük Kurultayı’nda ön seçim maddesi neden çıkarılmak isteniyo? Bunların izah edilmesi lazım. Bu adaylıkların nasıl oluştuğuyla ilgili, ki ön seçim talep etmiştik, yapılamadı. Adayların hangi kriterlere göre belirlendiği izaha muhtaç.”
GENEL BAŞKANLIK TARTIŞMASINI ERKEN BULUYORUM
Seçimin kaybedilmesinin ardından başlayan CHP’de genel başkan değişimi isteyenlerle partide başkanlık sorunu olmadığını dile getiren gruplar arasındaki karşılıklı açıklamalarını değerlendiren CHP İzmir İl eski Başkanı Ali Engin, partide genel başkanlık tartışmasını erken bulduğunu söyledi.
BUNU ÖNCE TOPLUM TARTIŞSIN, SONRA İL VE İLÇE DANIŞMA KURULLARI
Engin, hiçbir şey olmamış gibi de davranılamayacağını, eleştiri yapanların ise disipline verileceği gibi açıklamalarının ise doğru olmadığını belirterek, durumun önce toplumda tartışılması, ardından partinin il ve ilçe danışma kurullarında ele alınması gerektiğini vurguladı:
“Genel başkanlık tartışmasını da erken buluyorum. Bunu önce bir toplum tartışsın bizden
ziyade. Bize 15 milyon insan var. 11 milyon insan partiye oy veren var. Bunlar bir değerlendirsin. Önce onlar değerlendirsin. Sonra da bunu yetkili kurullar, önümüzdeki günlerde danışma kurullarının devreye girmesini öneriyor ve talep ediyorum. Böyle ilk günden fevri davranmak ne kadar olumsuz ve tehlikeli ise, her itiraz edene tepki olmamalı, tolere edilmesi lazım. Nasıl ki fevri davranışlar doğru değilse bu tür duygular içerisinde parti yöneticilerini eleştirinler de tolere edilmeli. Her eleştireni de disipline vermeyi doğru bulmuyorum. Tasfiyeci, dışlayıcı, kutuplaştırıcı döneme dönmememiz gerekir. Yöneticilerin herkesi bir arada tutma görevi var. Çözülmesi gereken bir sorun var ama. Bu genel başkanlık sorunu mudur değil midir. Örgütün ilgili kurulları karar verecek.”
GENEL BAŞKAN HİÇ TASFİYECİ OLMADI, SOĞUKKANLI VE VEFALI DAVRANDI; BUNU DA SÜRDÜRMESİ LAZIM
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar soğukkanlı, birleştirici, vefalı davrandığını bu tutumunu bundan sonra da sürdürmesi gerektiğini dile getiren CHP İzmir İl eski Başkanı Ali Engin,
“Genel başkan en güçlü yönü seçildiğinden bu yana aslında bundan sonraki genel başkanlara ve siyasetçilere örnek olması lazım. Herkesi partide bir arada tutabildi. Tasfiyeci olmadı hiçbir zaman. Soğukkanlıydı genel başkanımız. Bir siyasetçide bulunması gereken çok önemli özellikler. Kendisine rakip olan İnce’yi rakip gösterebildi. Deniz Baykal’a vefa göstererek aday gösterebildi. Geçmişte kendisini eleştiren insanları çeşitli görevlere getirdi. Bunu sürdürmesi lazım. Dünkü basın toplantısında biraz tedirgin oldum. Bu tutumundan vazgeçer gibi.”
SOĞUKKANLILIĞA DAVET EDİYORUM
CHP İzmir İl eski Başkanı Ali Engin, Kılıçdaroğlu ve İnce taraftarlarına da bir mesaj vererek, “5 ilçe başkanı Ankara’ya gidince, 25 ilçe başkanı genel başkanın gitmesini mi istiyo? Bunun olmadığını hepimiz biliyoruz. O açıdan soğukkanlılığa davet ediyorum. Bize oy veren, sandığa koşan insanlara karşı borçluyuz. Bence böyle bu duyguyla, hemen istifaya davet etmek ne kadar abartılı ise hızla ben daha fazla Kılıçdaroğlu’cuyum demek o kadar abartı ve partinin lehine değil. Dikkat etmek, sağduyulu olmak lazım. Eleştirenleri disipline vermemek lazım” diye konuştu.
ALİ ENGİN’İN KONUŞMASININ TAM METNİ:
Ali Engin: Tek adam yönetimi devam etti. Bu yeni yönetim sisteminin aslında neler getireceğini biliyoruz da çok tehlikeli süreçlere de gidebilir. Umarım gitmez. Pazartesi gününden sonra Karşıyaka’da seçmenlerle karşılaştım. Moralleri bozuk, umutları azalmış maalesef. İnsanlar ülkeyi terk etmekten bahsediyorlar. Ağlayan insanlar var. Bu üzüntü verici. Siyasette sorumluluklarımızın daha da arttığını gördüm. Duygusal davranmamaya, şahsımızla ilgili beklentileri ön plana çıkarmamaya daha da kanaat getirdim.
CHP ADAYLARI VE ÖRGÜTLERİ SAHADA EN FAZLA OLANDI
Olası kutuplaşma ve çatışmalar olmaması açısından önemli. CHP yüz yıllık bir parti. Bu konuda deneyimli bir parti. Hızla organize olabildi. Ön seçim yapılamadığı için burukluk vardı. Adaylarla ilgili tartışmalar oldu ama partinin birikimi hızla toparladı. Bir hafta on günde sahada olduk. Kampanyayı başarılı buldum. Sahada en fazla olan CHP adayları ve örgütleriydi. Başta il başkanımız olmak üzere ilçe başkanlarına, kadın ve gençlik kollarımıza, örgütümüze teşekkür ediyorum. Her kampanyanın tabiî ki eksikliği olabilir.
BAŞKA PARTİLERDEN OY ALINAMAYACAĞI GÖRÜLDÜ
Genel başkan en güçlü yönü seçildiğinden bu yana aslında bundan sonraki genel başkanlara ve siyasetçilere örnek olması lazım. Herkesi partide bir arada tutabildi. Tasfiyeci olmadı hiçbir zaman. Soğukkanlıydı genel başkanımız. Bir siyasetçide bulunması gereken çok önemli özellikler. Kendisine rakip olan İnce’yi rakip gösterebildi. Deniz Baykal’a vefa göstererek aday gösterebildi. Geçmişte kendisini eleştiren insanları çeşitli görevlere getirdi. Bunu sürdürmesi lazım. Dünkü basın toplantısında biraz tedirgin oldum. Bu tutumundan vazgeçer gibi. Partinin kaynağı Muharrem İnce. CHP yüzyıllık ve ülkenin en gülü örgütüne sahip bir parti. Dışarıya müracaata gerek yok. Başka partilerden oy alınamayacağını, partinin asgari, etik kurallarına uyan insanlarla topluma rahatlıkla hitap edilebileceği görüldü. Genel başkanın doğru yaptığını, İnce’nin de milyonlara umut verdiğini, CHP’yi daha dinamik hale getirdiğini hep beraber götürdük. Kimsenin kimseyi dışlamaya hakkı yok. Bu CHP’yi zayıflatır.
İLK GÜNDEN FEVRİ DAVRANMAK DA HER İTİRAZ EDENE TEPKİ GÖSTERMEK DE DOĞRU DEĞİL
Böyle ilk günden fevri davranmak ne kadar olumsuz ve tehlikeli ise, her itiraz edene tepki olmamalı, tolere edilmesi lazım. Nasıl ki fevri davranışlar doğru değilse bu tür duygular içerisinde parti yöneticilerini eleştirinler de tolere edilmeli. Toplumun ve üyelerin eleştirebileceği bu gibi durumlarda sadece yöneticilerdir. Dozunu arttırmak da kötüdür parti için. Her eleştireni de disipline vermeyi doğru bulmuyorum.
TASFİYECİ, DIŞLAYICI, KUTUPLAŞTIRICI DÖNEME DÖNMEMEMİZ GEREKİR
Basın önünde tartışmayı, fevri çıkışları, parti yöneticilerini acımasızca hiç doğru bulmadım. Deniz Baykal döneminden bu yana. Baykal’ın siyaset üslubuna karşıydık. Ama onun şahsını olumsuz bir şey yapmadık. Tasfiyeci, dışlayıcı, kutuplaştırıcı döneme dönmememiz gerekir. Yöneticilerin herkesi bir arada tutma görevi var.
GENEL BAŞKANLIK TARTIŞMASINI ERKEN BULUYORUM ANCAK..
Bir umut vardı. Bu umut boşa çıktı maalesef. Cumhurbaşkanı seçemedik. Bu duygularla yönetimi eleştiren arkadaşlarımıza niye yapıyor diyecek değilim. Dozunu ayarlamak kaydıyla. Genel başkanlık tartışmasını da erken buluyorum. Bunu önce bir toplum tartışsın bizden ziyade. Bize 15 milyon insan var. 11 milyon insan partiye oy veren var. Bunlar bir değerlendirsin. Önce onlar değerlendirsin. Sonra da bunu yetkili kurullar, önümüzdeki günlerde danışma kurullarının devreye girmesini öneriyor ve talep ediyorum. Bir an önce aydınlar, köşe yazarları fikirlerini beyan ediyor. O görüşler alıp harmanlanmalı. Aksi taktirde hesaplaşma, milletvekili olamamanın verdiği öfkeyle, ben yapmıyorum hareket edilmemeli. Biraz sabıra ihtiyaç var. Hiçbir şey olmamış gibi de davranamayız. Bunu konuşarak, tarafları dinleyerek çözeceğiz. Çözülmesi gereken bir sorun var ama. Bu genel başkanlık sorunu mudur değil midir. Örgütün ilgili kurulları karar verecek, örgüt genel başkanın değişmesini mi istiyor.
HER ELEŞTİRENİ DİSİPLİNE VERMEMEK LAZIM, SAĞDUYULU OLMALI
5 ilçe başkanı Ankara’ya gidince, 25 ilçe başkanı genel başkanın gitmesini mi istiyo? Bunun olmadığını hepimiz biliyoruz. O açıdan soğukkanlılığa davet ediyorum. Bize oy veren, sandığa koşan insanlara karşı borçluyuz. Bence böyle bu duyguyla, hemen istifaya davet etmek ne kadar abartılı ise hızla ben daha fazla Kılıçdaroğlu’cuyum demek o kadar abartı ve partinin lehine değil. Dikkat etmek, sağduyulu olmak lazım. Eleştirenleri disipline vermemek lazım.
ADAYLARIN HANGİ KRİTERLERE GÖRE BELİRLENDİĞİ İZAHA MUHTAÇ
Yaradılış olarak da öyleyim. Köy enstitülü öğretmen çocuğuyum. Biz sol vicdan olduğu için solcu, Atatürkçü olduk. Yani vicdan. Ve adalet olduğu için bu mücadelenin peşindeyiz. Yoksa koltuk merakı ya da kariyer planlaması değil. Kendiniz için bir şey talep etmek ya da söylemek zor hakikaten. Bu adaylıkların nasıl oluştuğuyla ilgili, ki ön seçim talep etmiştik, yapılamadı. Hangi kriterlere göre adayların belirlendiği izaha muhtaç. Ayrıca da ben maalesef iyi niyetle, idealistçe siyaset yapıyoruz, bu kültürel kodlarımızda var, demokrasi kültürü, hoşgörü, iyi insan olmak, iyilik yapmak insanoğlunun gelebileceği en üst noktalar.
BATIDA DÜELLO KÜLTÜRÜ VARKEN MAALESEF BİZDE ‘PUSU KÜLTÜRÜ’ VAR
Batıda demokrasi var, orada düello kültürü hakimdir diyordu okuduğum bir yazıda. Bizde de Türk filmlerinde pusu kültürü vardır. Pusu kültürünün düello kültürü yerine, hakim olduğu toplumlarda her iyi insanın, namuslu insanın başına gelebilecek şeyler bunlar. Niye olmadığımdan ziyade izah edilebilirdi. Neden böyle yaptık diy? 1 milyon 200 kişi oy verdi İzmir’de. En azından bugün izah edilebilir. Bu adayları şundan dolayı aday yaptık denebilir. Seçilmemem yüzde yüz garanti olsa da 100 gün koşturmuş biri olarak, bunun izah edilmesinin hakkım olduğunu düşünüyorum. Adalet ve vicdan ölçütlerine uymadığına inanıyorum bu yapılan şeyin. Nasıl yapıldı, kimler yaptının dürüstçe izah edilmesinin hakkımız olduğunu düşünüyorum. Bugün soğukkanlı olarak söylüyorum, emek veren herkesin hakkı. Neden ön seçimden çıkmış insanlar yapılmıyor. Tüzük Kurultayı’nda ön seçim maddesi neden çıkarılmak isteniyo? Bunların izah edilmesi lazım.
MERAK ETMEYİN, ADİL DAVRANACAĞIZ DENDİ AMA …
Yetkiler kötüye kullanıldı. Genel merkeze verilen o yetki kötüye kullanıldı. Tüzük kurultayında ben de delegeydim. Merak etmeyin, adil davranacağız, belli kriterler olacak dendi. Hatta burada sandıklar kuruldu, ilçe başkanları, il yönetim kurulu üyeleri oy kullandı. Bu oylamaların sonucu dikkate alındı m? Bu benim hakkım. Alınmadıysa neden alınmadığının açıklanması lazım. Arkadaşlarımızın yeni sorgulamalar yapması da hakkı.
BUGÜN BAŞKAN DEĞİŞSİN DENMESİNİ ELEŞTİRME HAKKIM YOK, TARTIŞILABİLİR YETER Kİ…
Bugün neden başkan değişsin demelerini eleştirme hakkım yok. Bu parti içinde tartışılabilir. Ayıp değil. Yeter ki üslubu doğru tespit edilsin.
AKP’NİN OY ALDIĞI YERLER KIRSAL VE ŞEHİRLEŞMEYEN YERLER
Adalet duygusuna ihtiyaç var. Ciddi bir bütçeye ihtiyacınız var. Araçlara, medyaya, tanıtıma, duyuruya ihtiyacınız var. Bütün bu kıt koşullara rağmen örgütü kutluyorum ben. AKP’nin oy aldığı yerler kırsal ve daha çok şehirleşmeyen yerler. İzmir 1950’den beri göç alıyor. İkinci bölge kırsalı çok bir bölge. Yüzde 65’i de kaçak yapı. Tam da AKP’nin oy alması için uygun bir iklim. Büyükşehirin hizmetleriyle değişti köyler. Ailelere yardım, kreşler, spor tesisleri, dezavantajlı mahallelere yapılan destekler CHP ile buluşturdu kısmen. Biz ilk Roman milletvekili seçtik. Ona rağmen bu dönem AKP’ye ağırlıklı olarak oy verdiklerini gördük. Köylülük, muhafazakarlık, şehirleşmeme bizim dezavantajımız. Biz neden AKP’ye yeni gençlerden oy alamıyor, eğitim seviyesi daha yüksek. Biz oradan çok oy alıyoruz. Solun ya da CHP’nin kalesi olarak değerlendirmiyorum. Yüzde 65’i kaçak yapı, halen köylü ve çiftçi nüfusun olduğu ve muhafazakarlığın olduğu, son yıllarda Anadolu’nun her ilinden yoğun göç alan bir kent İzmir. Halen o sosyolojinin etkili olduğunu düşünüyorum ben.
OYLARIN YARISINI ALDIĞIMIZ İLÇELERDE NEDEN ADAY ÇIKMADI, KARAR VERİCİLER BİZE BUNU İZAH ETSİN
Genel merkeze de ifade edildi bu. Bu karar vericilerin bunu bize izah etmesi lazım. Şu anda bir izahı yok. Ben de bilmiyorum. Biz bunu seçim döneminde tartışmadık, tartışmamalıydık zaten. Ama biz oylamayı neden yaptık, sonucuna neden uymadık. Oyların yarısını aldığımız ilçelerde neden aday çıkmadı, bayraklı, Karşıyaka, Çiğli gibi. Bu Ali Engin’in sorunu yok. Üç ilçede 300 bin oy almışız. Sıfır aday koyuyorsunuz. Bu ilçe hala birinci ilçe oluyor. En fazla oy düşüşü Karşıyaka ve Bayraklı oluyor AKP’nin. Karar vericiler bunu izah etsin bize. Aksi takdirde güven sorunu olur. Neden o oylamalarda çıkan bir arkadaşımız bile değerlendirilmedi. Bunun bize izah edilmesi lazım. Adalet ve vicdan. Uymadığınız sürece bu tartışmalar hep sürer, bitmez. Adalete, hukuka, vicdana uyacaksınız. Bu toplumu çürüten konulardır adalet ve vicdan. Partiye hayatını vermiş kaç kuşağız. Bunun izahını istemek hakkımız. Örgütlere soracağız. Örgütler kimi bildirdi. Bunu merak ediyoruz.
İL VE İLÇE DANIŞMA KURULLARI TOPLANSIN DİYORUZ
Partiyi sokağa dökerek değil hakir görerek değil. Danışma kurulu hemen toplanmalı. Tüzüğümüzde de var. İl ve ilçe danışma kurulları toplansın diyoruz. Sokakta konuşacağımıza oralarda konuşmalıyız. Bize oy veren milyonlar var. Onları bir dinleyelim. Onlar ne diyor bakalım. Adayları doğru buluyorlar mı, seçim sonucunu içlerine sindiriyorlar mı'
YILLARINI VERMİŞ İNSANLARIZ; SİZİ DİSİPLİNE VERECEĞİZ DERLERSE, ONA DA EYVALLAH
Süre var dedim. Ön seçim istedim. Bir hafta sonu yapılabilirdi ön seçim. Bu yapılmadı. Ama ön seçim yapmayacağız ama örgüte soracağız, merak etmeyin dendi. Onlara soruldu m? Bir kurumda adalet ve vicdan yoksa o kurum çürümeye mahkumdur. Bunun sorusunu da soracağız, izahını da bekleyeceğiz. Bu partiye yıllarını vermiş insanlarız. Bize de derlerse sizi de disipline vereceğiz, partiden atacağız derlerse ona da eyvallah. Hiçbir itirazımız yok. Bizi de atsınlar. Neden ön seçim yapmadınız, örgüte sormadınız diye soruyoruz diyorsak atacaklarsa atsınlar.
SEÇİLEN ARKADAŞLARI KUTLUYORUM AMA EKSİKLERİN İZAH EDİLMESİ LAZIM YOKSA..
Seçilen arkadaşları kutluyorum. Onların da benim kadar ya da benden fazla emeği var. Yoksa seçilen arkadaşlara itirazım yok. Onların da hakkı. Ama bu eksiklerin izah edilmesi lazım. Yoksa yürüyemeyiz uzun süreli.
BU YÖNTEMLERLE PLANLAMA YAPMAYI DOĞRU BULMUYORUM, YİNE AYNI ŞEYLER OLACAK DİYE KORKUYORUM
Samimi söylüyorum, ben bu yöntemlerle kariyer planlaması yapmayı doğru bulmuyorum. Yine aynı şeyler olacak diye korkuyorum. Yine yapacaklar. Verilen yetkiler yine kötüye kullanılacak. Parti için çalışacağım. Ama umutsuzum. Bir öngörüm yok şimdi. Bir kurumda çalıştığınızda bir planlama yapın, başarı elde ederseniz yükselirsiniz denir. Bu kadar kuralsızlıkla bir kariyer planlaması yapmak. Bizim de itibarımız ve ailemiz var. Kariyerimizi, geleceğimizi, ne yapacakları belli olmayan insanlara teslim edemeyiz. Bir izahat bekliyoruz. Artık yetkililerden izahat bekliyoruz. Biz kafamıza göre karar verdik, keyfi kullandık diyorlarsa ona da eyvallah. Yetkimizi kullanırız, isteyen beğenir isteyen beğenmez de diyebilirler. Keyfi kullandık diyebilirler. Ama bunu mertçe, dürüstçe izah etmeliler. Beni aday yapın demedim, bana ayrıcalık, torpil yapın demedim. 60 bin üye yapsın seçim dedim. O zamanda dördüncü ve beşinci oldum. İl başkanımıza da genel merkeze de söyledim. Ön seçim yapılacak süre vardı. İkinci bölgede değerli siyasetçiler var dedim. Ama maalesef böyle bir şey oldu. Şu anda bizim izahat bekleme hakkımız var. Bir hafta önce sorsaydım saygısızlık etmiş olurdum, ama bugün bunu sormaya hakkım var.
ÜLKENİN EN BÜYÜK PARTİSİNİN YÖNETİCİLERİNİN SÖZÜNE HEPİMİZİN GÜVENMESİ GEREKİYOR
Bu yöntemlerle verilen kararlarla hiçbir siyasetçinin kariyer planlama yapma şansı yok. Bir söz olur. Onların sözüne güvenilir. Ülkenin en büyük partisinin yöneticilerinin sözüne hepimizin güvenmesi gerekiyor. Bir kariyer planlaması yapacak ortam görmüyorum. Hak adalet ve vicdan için mücadeleye devam edeceğim. partide demokrasi arayışımız devam edecek iyilik ve dayanışma arayışımız devam edecek. idealizmden vazgeçmeyeceğiz.