Alman Die Welt gazetesi Alman siyasetçilere Türkiye’ye yönelik izlenmesi gereken tutuma ilişkin görüşlerini sordu.
DW Türkçe’nin aktardığı habere göre; Alman Federal Meclisi Hristiyan Birlik (CDU/CSU) Grubu Dış Politika Sözcüsü Roderich Kiesewetter, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarının Avrupa’da malvarlığı” olup olmadığının incelenmesini istedi.
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) parti milletvekili Kiesewetter, Türkiye ile gerilimin tırmanması durumunda, gerektiğinde bu malvarlığının dondurulabileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetine farklı platformlarda yaptırım uygulanabileceğine işaret eden Kiesewetter, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gündemlerine alması gerektiğini dile getirdi.
“AB’YE ÜYELİK ÖNCESİ MALİ YARDIMLAR KESİLSİN”
Sol Parti Grubu Dış Politika Sözcüsü Stefan Liebich de Türkiye’ye yönelik daha sert bir siyaset izlenmesi gerektiğini görüşünde. Bu çerçevede, AB ve NATO’ya sorumluluk düştüğüne işaret eden Liebich, “AB’nin üyelik öncesi yardımları kesmesi için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor. Mülteci anlaşmasının da feshedilmesi, tüm silah ihracatına son verilmesi, Hermes kredi ve yatırım garantilerinin tamamen durdurulması şart” dedi. Liebich, Türkiye’nin NATO’ya tam üyeliğinin de artık mümkün olamayacağını dile getirdi.
BASKININ YANI SIRA DİYALOĞA İHTİYAÇ VAR
Yeşiller partili Omid Nouripour’ya göre ise Türkiye’ye yönelik siyasetin AB ve NATO içinde konuşulması giderek önem kazanıyor. Nouripour, “Batıda bir çok kişi uzun vadede eğer Türkiye’yi partner olarak kaybedersek bunun ne anlama geleceğinin bilincinde değil. Bu nedenle baskının yanı sıra diyaloğa da ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
Sosyal Demokrat Parti Grubu Dış Politika Sözcüsü Niels Annen ise Türkiye ile diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Annes, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Türkiye’ye yönelik siyasette değişikliğe gitmesini de övdü.
Gabriel, temmuz ayı sonunda yaptığı açıklamada, Türkiye’ye yönelik daha sert bir çizgi izleneceğinin işaretini vermişti. Bunun sonucunda, Türkiye’de faaliyet gösteren Alman firmalarına verilen Hermes yatırım ve kredi garantilerinin 1,5 milyar euro ile sınırlandırılması kararı alınmıştı. Bunun yanı sıra Berlin, AB’ye Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesini desteklemeyeceği sinyalini vermişti.