Türkiye, zeytin ağacı kültürünü binlerce yıllık bir miras olarak sürdürüyor. Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerde zeytin yetiştiriciliği önemli bir geçim kaynağı olarak öne çıkıyor. Buna karşın son yıllarda kimyasal tarım uygulamaları, yerel zeytin türlerinin yok olması ve göç gibi çeşitli nedenler yüzünden geleneksel zeytin yetiştiriciliğiyle ilgili bilgi ve uygulamaların kaybolma riskini doğdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ilgili kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve zeytin üreticilerinin katkılarıyla dosya hazırlandı.
Dosyada zeytin yetiştiriciliğiyle ilgili halk takvimleri, geleneksel aşılama ve budama yöntemleri, sofralık zeytin hazırlama ve geleneksel zeytinyağı çıkarma teknikleri gibi unsurlar detaylandırılarak kültürel mirasın acil koruma ihtiyacı vurgulandı. Yapılan çalışmaların sonucu zeytin yetiştiriciliğiyle ilgili geleneksel bilgi, yöntem ve uygulamalar, UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Geçici Koruma Listesi'ne kaydedildi. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Seferihisar'ın Orhanlı Mahallesi’ndeki geleneksel zeytincilik yönündeki çalışmaları, UNESCO tarafından 2023 yılında Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Geçici Koruma Listesi'ne alındı.
'BİRÇOK KÜLTÜRDE TANIKLIK EDEN AĞAÇLAR'
Çalışmalar hakkında bilgi veren İzmir Doğa Derneği Genel Koordinatörü Galip Ener, "Seferihisar'ın Orhanlı köyündeki geleneksel zeytincilik yönündeki çalışmalar, listeye alındı. Böylelikle köyümüzdeki zeytinler, korumaya alındı. Bu sayede bölgemizdeki zeytinciliğin önemi, geleneksel olarak toplanması yani yetiştiriciliğinin kaybolan meslekler arasına da girmesini tescillemiş oldu. Bizler de bu farkındalık da birlikte bu zanaatın daha çok aktarılması için çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaları da daha çok kişiye aktarmaya devam edeceğiz" dedi.
Doğanbey sahilinden Güzelbahçe sahiline kadar bölgenin kesintisiz bir zeytin coğrafyasını kapsadığını belirten Ener, "Bu zeytin coğrafyası yüz binlerce dönüm alanı kapsıyor. Bu alanda da Seferihisar'a bağlı 9 köy zeytincilikle iç içe. Zeytinciliği yaşatmaya devam ediyorlar. Bölgemizde sadece genç ağaçlar yok. 2 bin yaşına kadar ağaçları görebiliyoruz. Şu an burada bulunan ağaçlardan biri 2 bin yaşında. Dinleri, dilleri, ırkları farklı olan yaşamlara tanıklık etmişler. Hala bizimle yaşamaya devam ediyorlar. Biz de korunmaları için çalışmalara devam ediyoruz" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na teşekkür eden Ener, ayrıca bölgenin özel çevre koruma alanı ilan edilerek tescillenmesini istedi.
‘ESKİ USUL YÖNTEMLERLE ZEYTİNCİLİK YAPIYORUZ’
Seferihisar'daki çiftçilik yapan evli ve 1 çocuk babası Süleyman Çokgenç (52), "Eski usul yöntemlerle zeytincilik yapıyoruz. Zeytin hasadında çırpmayı, sırık dediğimiz sopalarla gerçekleştiriyoruz. Yeni nesil mümkün olduğunca makine kullanıyor ama biz alışamadık. Yapmak da istemiyorum. Çünkü zeytin ağacına az da olsa zarar verdiğini düşünüyorum. Biz atadan sırık kullanımını öğrendik. Böyle de devam ediyorum" ifadelerini kullandı.
'ZEYTİN OLMAZSA HAYAT OLMAZ'
Çiftçilerden evli ve 3 çocuk annesi Sakine Kızılağaç (76), "Zeytini çırparak ağaçtan dökeriz. Dedelerimizden gelen mesleğimiz. Ağacın dibini temizleriz. Tırmıklarız, eleriz. Yağlık olanları fabrikaya götürürüz. Zeytin velinimetimiz. Zeytinsiz olamayız. Zeytinle huzur ve mutluluk buluyoruz" dedi.
Çiftçi evli ve 1 çocuk annesi Hatice Çokgenç (45) ise "Hasadımız sürüyor. Çocukluğumuzdan beri böyle. Önce zeytin ağacının dibini temizleriz. Ardından geleneksel yöntemle zeytinimizi toplarız. Zeytin olmazsa olmazlarımızdandır. Zeytin demek yağ demek, şifa demek. Zeytin olmazsa hayat olmaz" diye konuştu. (DHA)