İZMİR-Babası Eğitimci- Yazar Necati Alphan'ın çoğu 100 yıllık el yazması olan 30 bin kitaplık kütüphanesi, Arnavutluk Kültür Merkezi'ne bağışlayan Prof.Dr. Erkan Alphan, bağış protokolünün imzalandığı gün hayatını kaybetti. Arnavutluk'tan Aydın'ın Söke İlçesi'ne yerleşen Necip Alphan, burada felfese öğretmeni Nebahat Alphan ile evlendi. Söke'ye 25 derslikli okul yaptıran, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde hastalar için oda döşeyerek İzmir'in hayırseverleri arasına giren ailenin, tek çocuğu Erkan Alphan, üniversite okumak için gittiği ABD'de 40 yıl kaldı. ABD'de 'Milletlerarası politika' konusunda ders veren Prof.Dr. Alphan, emekli olduktan sonra İzmir'e döndü. 10 yıl önce babası Necip Alphan'ın ölümü üzerine annesi ve aynı evde yaşayan teyzesi 90 yaşındaki Sebahat Alphan ile aynı site içinde bir evde oturdu, onları hiç yalnız bırakmadı. Emeklilik günlerini, babasının 30 bin kitaplı kütüphanesinde araştırma yaparak, okuyarak ve yazarak geçiren Prof.Dr. Erkan Alphan, babasının vasiyeti üzerine kütüphaneyi Arnavutluk Kültür Merkezi'ne bağışladı. Arnavutluk Ankara Büyükelçisi Genci Mucaj geçen cuma günü kütüphanenin bağış töreni için İzmir'e geldi. Ancak, durumu iyice ağırlaşan Prof. Dr. Alphan hastaneden çıkamadığı için törene katılamadı. Evde yapılan mini törende protokolü annesi Nebahat Alphan imzaladı. Bağış ve törenin yapıldığının kendisine haber verilmesinden saatler sonra Prof.Dr. Alphan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu. Ölüm haberi üzerine konsolosluk, kitapları daha sonra alacağını bildirdi. Profesörün ölümü, annesi, teyzesi çocukları Liri, Ozan ve Ege'yi gözyaşlarına boğdu. Anne Nebahat Alphan, oğlunun ABD'de 40 yıl kaldığını, kendisine doyamadığını belirterek, şöyle dedi:
"Eşi Havva Alphan'ı 11 ay önce kaybetti. Onun acısını hiç unutmadı. Beyninde tümör vardı, kanser vücuduna yayıldı. Ömrümü kitaplara adadı. Ailece eğitimci olduğumuz için çok okuruz. Babasının kitaplarına çok önem verirdi, onları ilaçlardı, tozlarını alırdı. Emekliliği babasının kütüphanesinde geçti. Vasiyetini sık sık hatırlardı. Benim de gençliğim o kitapların arasında geçti. Kütüphanenin bağışlanmasını istedi ancak ağrıları çok arttığı için kendisi hastanede olduğu için gelemedi. Meğer evladımın son saatleriymiş. Ben evladıma doyamadım. Gurbette olduğu için hep hasrettim." (ELİF DEMİRCİ-DHA)