Türkiye’nin üç büyük kurumundan biri olarak Karşıyaka Örnekköy’de hizmet veren ancak daha sonra Ege Üniversitesi’nde daha küçük bir alanda hizmet vermeye başlayan EGEBAM, üniversitenin en ücra köşesinde faaliyetlerine devam ediyor. Örnekköy’de yataklı tedavi imkanı sağlanırken artık yalnızca ayakta tedavi veren merkez, yılda 2 bin 650 başvuru alıyor. Binlerce genci bağımlılığın pençesinden kurtaran EGEBAM’ın Genel Müdürü Doç. Dr. Zeki Yüncü, son günlere artan bonzai kullanımı ile başvuruların ciddi şekilde arttığını kaydetti. Yıllar içinde madde bağımlılığıyla ilgili başvuruların giderek artığına tanık olduklarını söyleyen Yüncü, “2003 yılında bize başvuru sayısı 45’ti. 2013 yılında ise bu sayı 2 bin 650’ye çıktı. Bu rakamların artmasını, maddenin kullanımın artmasının yanı sıra merkezlerin bilinirliğinin ve ulaşılabilirliğinin artması da etkiliyor. Hasta sayısına da baktığımızda düşüş yerine sürekli bir artış oldu. Günde 20 civarında bir hasta sayımız var ki, bu az bir sayı değil. Ve bu haftada 3 hastadan bu rakama ulaştı. Bunun yanı sıra madde kullanım türleri ve maddeler de değişiyor. Eskiden erkekler arasında kadınlara oranla daha fazlayken kız çocuklarında giderek artan sayıda madde kullanımın olduğunu gördük. Dolayısıyla sadece erkekler risk altında değil. Öte yandan 1994 yılında olmayan bir madde 2000’li yıllarda daha fazla kullanılıyor, 2010 yılında geldiğimizde ise bambaşka bir madde karşımıza çıkıyor” dedi.
“ERİŞKİN İLE ERGEN AYNI ORTAMDA TEDAVİ EDİLMEMELİ” EGEBAM’da yataklı tedavi şansı olmadığını ve buna çözüm üretilmesi gerektiğini ifade eden Yüncü şunları söyledi:
“Merkezimizde yatak yok, buna bir çözüm üretilmesi elbette gerekiyor. Ergen yatağı çok önemli, onların tedavi göreceği merkezlerin olması gerekiyor. Çünkü erişkine sunulan hizmetle ergene sunulan hizmetler aynı değil. Erişkin ve ergenlerdeki bağımlılık psikopatisi de aynı değil. Ergenlerin erişkinlerle aynı ortamda tedavi görmesi de çok sağlıklı değil, handikaplı bir durum. Buna da bir çözüm üretilmesi gerekiyor. EGEBAM olarak 2003’ten bu yana ciddi çalışmalar gerçekleştirdik, farkındalıkları artırdık, asistanlar eğittik. Tedavi ve profesyonel yetiştirme anlamında ciddi fonksiyonları var. Tabi ki eksikliklerimiz de var. Bu konuda yetkililerimiz elinden geleni yapıyor ama üst yönetimler tarafından bir şekilde çözümlenmesi gerekiyor.”
“HER DÖNEM FARKLI BİR UYUŞTURUCU TRENDİ VAR” Her dönem farklı bir uyuşturucu trendi çıktığını ifade eden Yüncü şunları söyledi:
“Ülkemizde 1994-1995 yıllarında extacy diye tanımlanan hapların kullanımıyla ilgili data yoktu. Ama bugün herkes biliyor böyle bir kullanım olduğunu. 2003-2014 verilerine baktığımızda extacy kullanımı özellikle ergenlik döneminde en sık kullanılan madde arasında yer alıyor. Günümüzde ise trend değişti. Başka maddelerin adlarını duymaya başladık. Özellikle bonzai ve Jamaika adlı sentetik uyuşturucu maddelerini öğrendik. Oysa daha 2010 yılına kadar bu maddelerle ilgili elimizde data yoktu. Çünkü böyle bir madde bilinmiyordu. Dünyada ortaya çıkması 2004’lü yıllara dayanıyor, o yıllarda üretilmiş. Ülkemize ise daha sonra giriyor.”
Madde bağımlılığı için farklı tedavi yöntemleri uygulandığını belirten Yüncü, “Aslında yataktan ve ayaktan tedavi temeldir. Ancak bizler farklı kullanıcı profiline farklı tedavi alternatifleri sunmalıyız. Bu telefon danışmanlığından internet ve aile danışmanlığına, yataklı tedavi hizmetinden uzun dönemli izlenim türlerine kadar tedavi verilmeli. Biz burada poliklinik olarak ayakta tedavi, aile danışmanlığı ve yataklı tedavi sonrasındaki danışmanlık hizmetlerinde başvuru sahiplerini yararlandırabiliyoruz” dedi.
“BAĞIMLILIK BULAŞICIDIR” Ülke genelinde bağımlı ergenlerin tedavi olmasında büyük bir sorun olduğunu söyleyen Yüncü şöyle konuştu:
“Özellikle ergen yataklarında sorun var. Ergen madde kullanıcılarının tedavi göreceği üniteler yok. Bu ciddi bir eksiklik. Bu bir ihtiyaç ve bu ihtiyacın bir şekilde karşılanması gerekiyor. Buna tabi ki kentin yöneticileri ve sağlık politikasını belirleyicilerin ortaya bir proje koyarak uygulanması gerekiyor. Bağımlılık sanıldığı gibi geri dönüşü olmayan bir durum değil. Özellikle ergen bağımlılığı böyle bir durum değil. Dolayısıyla bu kişilere olumlu şekilde hizmet sunulması aslında kazanılan hayatlara neden olacaktır. Bağımlılık mikrobik olmamakla beraber bulaşıcı da. Bağımlılık sorunu olan bir birey yakın arkadaşlarını da bu soruna bulaştırabilir. Dolayısıyla bir kişiye ulaşılıp tedavi edilmesi ve rehabilite edilerek topluma sağlıklı bir birey olarak kazandırılması onun etki alanını da azaltacaktır. Denize atılan bir taş gibi halkın arasına inmesini de azaltacaktır.” (İHA)