Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin Libya'daki haklı, hukuki ve meşru varlığının dış güçleri rahatsız ettiği gibi, CHP'yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırdığını bildirdi. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle imzalanan 'Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası' ile 'Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nın bölgesel dengeleri Türkiye'nin lehine çevirdiğini kaydeden Bahçeli, "Doğu Akdeniz'deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir. Darbeci Hafter'in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir. CHP emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna milli hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dahilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır" dedi.
'SURİYE'NİN GELECEĞİNİ BİZZAT SURİYELİLER BELİRLEMELİ'
Bahçeli, Suriye'de son iki hafta içinde 2 askerin şehit olduğunu, İdlib'in güneyindeki M-4 Karayolunun hala temizlenmediğini belirtti. Bugüne kadar Türk-Rus askerleri birliklerinin 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirdiğini anımsatan Bahçeli, "Moskova Mutabakatı'nın üzerinden de üç ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye'ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır. M-4 Karayolunun 6'şar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkur mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye'dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye'de ikili oynayan Rusya'nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir. Milli bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir. CHP'nin, HDP'nin, İP'in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek milli ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur. Önemle altı çizilmesi gereken husus şudur: Suriye'nin geleceğini bizzat Suriyeliler belirlemelidir" diye konuştu.
'HERKES HADDİNİ HUDUDUNU İYİ BİLMELİ'
Son günlerde Yunanistan'ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamaların milli tahammülü zorladığını belirten Bahçeli, Türkiye'nin hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke olmadığını vurguladı. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki, Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir. Yunanistan Savunma Bakanı'nın askeri çatışma ihtimalini de ifade ederek 'Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz' demesi korkak bir meydan okumadır. Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan'ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer milli konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir. Ayasofya Camii'nde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih Suresi'nden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayasızca tepki gösteren Yunan Hükümeti'ne hatırlatırım ki, Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir.Kıbrıs Limasol'daki Köprülü Camisi'nin avlusuna molotofkokteyli atanların ve Larnaka'daki Tuzla Camisi'nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikârdır. Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin suçluları derhal bulup cezalandırmasını ümit ediyorum. Bizans'ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır. Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Ayasofya'dan çan sesi değil, Allah'ın izniyle ezan sesi yükselecektir."
'TEHLİKE BİR TUZAKTIR'
Bahçeli, uzun bir süredir milli ve manevi değerlerin seri ve sistematik şekilde istismara uğradığını, karanlık ellerin son günlerde provokasyonlarına hız verdiğini kaydetti. Bunların iç huzur ve barış ortamını bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığının açık olduğunu kaydeden Bahçeli, "İzmir'de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut'ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası Kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfı'na gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır. 25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD'de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye'de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır" ifadesini kullandı.
'GAZİ MECLİS AYIKLANMIŞTIR'
Bahçeli, CHP'li Enis Berberoğlu ve HDP'li Musa Farisoğulları ile Leyla Güven'in milletvekilliklerinin düşürülmesinin ardından, CHP-HDP-İP'in aynı kareye girdiğini ve bunun ibretlik bir tablo olduğunu belirtti. Bahçeli, "HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye'nin farklı noktalarından Ankara'ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP'li yöneticilerin devamlı; 'Bizi sokağa çekmek istiyorlar' beyanı sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandasıdır. Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır. CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu'nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulu'nda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, nefes alamıyoruz propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir. Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016'da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı'dır. 'Bağımsız yargının önünde hesap verelim' diyen bizzat bu şahıstır. İki HDP'li, bir CHP'linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur. Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur. TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır" diye konuştu.
'TÜRKİYE SOKAĞA TESLİM EDİLMEYECEK'
"Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cumhur İttifakı'nın dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayasızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir. KOVİD-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye'yi; sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrak itemeyecektir. Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir. İstikbal hedeflerimizi perdelemeye, istiklal sevdamızı nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve rezil projesi kafi gelemeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine fedakârca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete sonu cefada olsa sefada olsa kararlılıkla devam edecektir. Türklüğün sancağı inmeyecek, Türk milleti hiçbir zulmete tamam demeyecektir." (DHA)