Seçim Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, dün yaptığı basın toplantısında MHP'den gelen eleştirilere "Benim Başbakan Yardımcısı olmam nedeniyle benim partim MHP de iktidar olmuştur. Ben partimi iktidar yaptım." yanıtını vermesinin ardından akşam saatlerinde de MHP lideri Devlet Bahçeli'den zehir zemberek bir açıklama geldi. Bahçeli, Türkeş'in gidişi MHP'ye oy kaybettirir mi sorusuna da "Bir dağa bir serçe konsa dağ ne kazanır, bir dağdan bir serçe kalksa dağ ne kaybede? Bilmem anlatabildim mi'" dedi.
MHP lideri DEVLET BAHÇELİ, Tuğrul Türkeş'in açıklamaları için "Kimse kendini partinin üstünde görmemeli." diye konuştu. Bahçeli bir gazetecinin Tuğrul Türkeş'in MHP'den aday olup olmayacağı sorusuna da "Siz çok ilgileniyorsunuz. Tuğrul Türkeş'in arkadaşı mısını? O konu gündemimizden düşmüştür. Bizi bu konuda konuşturamazsınız." diye cevap verdi. Bahçeli, Türkeş'in gidişi MHP'ye oy kaybettirir mi sorusuna da "Bir dağa bir serçe konsa dağ ne kazanır, bir dağdan bir serçe kalksa dağ ne kaybede? Bilmem anlatabildim mi'" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ'nin İstanbul İl teşkilatını ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Devlet Bahçeli, Tuğrul Türkeş'in açıklamalarının sorulması üzerine, "Böyle bir açıklamayı uygun bulmadığımı, Sayın Tuğrul Türkeş Bey'e de yakıştırmadığımı ifade etmek isterim" dedi.
Bahçeli, "Hiç kimse hiç bir partili kendisini yasalar üzerinde görmemeli, tüzüğün üstünde görmemeli, partinin üstünde görmemeli, o partiye gönül vermiş insanlar üstünde görmemeli. Yasaya, tüzüğe yersiz kalmış olan kişi, disiplin kurulu gereğiyle her türlü işlemle muhatap kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bunu sizde yakından göreceksiniz" şeklinde konuştu.
"SAYIN CUMHURBAŞKANI YETKİSİ OLMAMAKLA BİRLİKTE 1 KASIM'I DA SEÇİM GÜNÜ İLAN ETMİŞTİR"
Devlet Bahçeli, Bir gazetecinin "Seçimde meydanlara gidecek misiniz'" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Sayın Ahmet Davutoğlu'nu bir kez daha görevlendirmek sureti ile anayasamızın 116 ve 114. maddelerine dayanarak bir geçici seçim hükümeti kurmuşlardır. Bu seçim hükümeti kurulmakla beraber, Sayın Cumhurbaşkanı yetkisi olmamakla birlikte 1 Kasım'ı da seçim günü ilan etmiştir. Bu yetki Cumhurbaşkanı'nda değil Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. 3-4 gün sonra Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanı'nın isteği paralelinde sıkıştırılmış bir takvimle Türkiye'yi seçime götürme kararı almıştır. Seçim başlangıç günü 21 Ağustos 2015'dir. Oy verme günü ise 1 Kasım'dır. Bunun anlamı şudur; Türkiye, Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı çerçevesinde 26. dönem milletvekilliği genel seçimleri için seçim takvimine 60 günlük bir süre içerisinde belirlemiş ve bunu kamuoyuyla paylaştığı gibi, siyasi partilerimizle de paylaşmıştır. İşte bu süreçle beraber önümüzdeki pazartesi gününden itibaren 7 Hazirandan geçen süreyi de dikkate aldığımızda, 7 Haziran 2015'de 25. dönem milletvekilliği genel seçimlerinde partimizin milletimizle paylaştığı seçim beyannamesi göz önünde bulunarak aradan geçen süre içerisindeki bazı gelişmeleri de dikkate alarak bir seçim beyannamesi, güncelleştirmesi yapmak ve yeni bir programla, yeni bir seçim beyannamesi ile, yeni bir yeni bir sloganla milletimizin huzuruna çıkmayı düşünmektedir. Biz de elimizdeki imkanlarla beraber, Türkiye'de bir yönü ile mitingler, bir yönü ile kapalı toplantılar bir yönü ile milletvekili toplantıları yürüten arkadaşlarımızın toplantılarına katkı sağlamak amacıyla onları yalnız bırakmamak için ziyaretler, öbür taraftan da çok barışık olmadığımız, Türkiye'de önemli bir sorun olarak dikkatimizi çeken medyadan da fırsat bulursak görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz."
"SİZ ARKADAŞI MISINIZ'"
Devlet Bahçeli, "Tuğrul Türkeş bu süreç içerisinde aday olmak isterse kendisine ne diyeceksiniz'" sorusu üzerine, "Siz çok ilgileniyorsunuz Tuğrul Türkeş'in arkadaşımısınız. O konu bizim gündemimizden düşmüştür. Tekrar tekrar soru sormakla bizi konuşturamazsınız" dedi.
"ONLARDA AKILLARINI BAŞLARINA ALSINLAR"
Bahçeli bir gazetecinin "Yapılan operasyonlar sonucunda muhalif medyada bir tedirginlik söz konusu, bu konuda siz ne düşünüyorsunu? Parti olarak bir şey yapacak mısınız'" sorusuna, "Basın ve medyaya aşırı derecede bugünkü siyasi iktidar tarafından baskı değil, zulüm yapılmaktadır. Bir çok basın mensubu arkadaşlarımız görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Yıllarını basın hayatına vermiş, toplumu aydınlatmak, şuurlandırmak için yüksek birikime sahip kişiler RECEP TAYYİP ERDOĞAN paralelinde düşünmüyorsa, patronlara baskı yapılmak sureti ile işlerine son verilmiştir. Şimdi bunun bir kötü örneğine daha şahit olmaktayız. Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yönden, üretim ekonomisi açısından da katma değer ve istihdam yaratan bir kuruluşunun bir bölümü medya ile meşgul olurken, şimdi oraya baskı yapılarak, her gün ora tedirgin edilmek sureti ile bir yol takip edilmektedir. Bunu MHP olarak doğru bulmuyoruz. Bu yolu tercih eden insanlardan ve bu uygulamaya sebebiyet verenlerden eğer bir gün devlet yönetiminde söz sahibi olduğumuz vakit hepsinin hesabını soracağımızda İstanbul'dan ilan ediyorum. O bakımdan son Koza Grubu olsun, ondan sonrası olsun, ondan evvelki olsun yani havuzun dışındakilere yapılan eziyet, bir gün havuzun içerisinde devletin kudreti ve adaleti ile boğulup gitmesinler. Onlarda akıllarını başlarına alsınlar" diye yanıt verdi.