Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, katıldığı canlı yayında değerlendirmelerde bulundu. Kirişci, orman yangınları konusunda şu ifadeleri kullandı:
* “Geçtiğimiz yıl 3 uçak vardı, bu yıl 20 uçak, 55 helikopterimiz ve şu anda 8 İHA’mız var. Bu uçakların tamamı kiralama usulüyle.
* Bu arada satın alma yoluna da gidiyoruz. Fakat satın alma konusunda uçak satın almak istiyoruz dediğinizde bunların kuyrukta beklediği bir yer yok. Bize uçak, helikopterle ilgili en erken 2030 yılı deniyor. Daha önceden aldığımız uçak ve helikopterlerin hatırına.
* Araya sıkıştırılmış sipariş gibi düşünün. Bu çerçevede THK’nın 4 uçağını tamamını kendi üzerimize aldık, konuyu kapattık.
“YENİ MODEL UÇAKLARLA MUKAYESE EDİLDİĞİNDE EKSİKLERİ VAR”
* Bu uçaklar 1968 modeli uçaklar. Bizim düşündüğümüz manada yeni model uçaklarla mukayese edildiğinde eksikleri var. Bu tartışmanın katkı sağlamadığını düşünerek kendi gündemimizden düşürdük.
* Orman yangınlarında aslolan sahadaki araçlardır, tekrar söylüyorum bunu. Orada yapay zeka, akıllı kuleler kullanılıyor.
* Yerdeki kara aracının tüketmiş olduğu yakıt, hızı, kullanıcının kim olduğu anında temas edebiliyorsunuz.
* Konu teknik olduğu için teknik konuda Tarım ve Orman Bakanı sıfatım da olsa bu işi işin ehillerinin, sahada, savaş alanında bu mücadeleyi vermesi gerekiyor.”
“LAVROV’UN GELİŞİYLE BUĞDAY KORİDORUNDA OLUMLU GELİŞMELER OLACAK”
Bakan Kirişci, konuşmasında şunları söyledi:
* “Biz de kendi mevkidaşlarımızla görüşüyoruz. En son gelinen noktada Rusya-Ukrayna-BM ve Türkiye’nin dörtlü mekanizma olarak bu meseleyi çözmesi isteniyor. Her taraf buna olumlu bakıyor.
* Sayın Lavrov da Ankara’da olacak. Onun gelişiyle daha pozitif gelişmeler olacağı konusunda ön değerlendirmemiz var.
* 20 milyon ton olan ürünleri iki tane Ukrayna limanından, ki onlar mayınlarla korunuyor şu anda. Bu mayınların da bir kısmının temizlenerek bir koridorun açılması ve halihazırda 70’in üzerinde, ki 22’si bize ait olan gemiler. Bu gemilerin geçişine öncelikle izin verilmesi. Bu 20 milyon tonun bizim üzerimizden ticarete konu olmasını arzu ediyorlar.
* Ne olacak bu? Halihazırda geçen yıldan devreden bu ürüne ilave olarak, malum onlarda hasat sezonu Temmuz ayı. 2 ay sonra yeni mahsülleri çıkacak. O yeni mahsuller de gündeme gelecek. Rusya’da 10 milyon ton fazlalık bekleniyor. Bu gıda krizine bir rahatlama sağlayabilecek çözüm gündeme gelecek. Bu ürün az bir şey değil.
* Herkesin nüfusu bizim gibi 85 milyon değil. Onlarca ülkeyi ilgilendiren bir hadise. Dolayısıyla olumlu bir gelişme olacak. Birtakım ipuçları var. Bizim mihmandarlığımızda, güvenilir mutemet ülke olarak gördükleri için İstanbul’da bir merkez oluşturalım. Böyle bir yapının oluşturulması teklifimiz var. Buna da sıcak bakıyorlar.
“UNCULARA UCUZ BUĞDAY TEMİN ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
* 19,5 milyon ton kendi ihtiyacımız olan un, makarna, bulgur, buğdaydan üretilebilecek ne varsa bunların hepsi iç tüketimimize yetecek durumda, hatta fazlası bile var. İthalat ayrı bir konu. Oradan Türkiye olarak para kazanıyoruz. Neticede toprak belediyelerin yaptıkları vardır, araziniz vardır emsalini artırırlar. Tarım arazilerinin artma imkanı yok. Tarım arazisini ikinci katına, üçüncü katına çıkaramıyoruz.
* Verimliliği artırmak adına, sulama sistemleriyle arttırılmaya devam ediyor. Değişikliğimiz şu; TMO özellikle hububat başta olmak üzere bitkisel üretimin Merkez Bankası. TMO’nun elinde mutlaka stok olması gerekiyor. Bizim, üreticiye ‘bize getirirsen fazladan para vereceğiz’ diyoruz. Ya bu şekilde alarak veya dışarıdan ithal ederek. Biz ithalat taraftarı değiliz, çünkü elimizdeki ürün bize yetiyor.
* 2250 TL olan müdahale alım fiyatı, şimdi 7 bin 50 TL oldu. Türkiye’nin kendi üretimi kendine yetiyorsa bu stoğu içeriden oluşturmaktan daha tabii, daha makulü yoktur.
* Un fiyatları kademeli olarak arttı. En son 260 TL idi, şu anda 325 TL. TMO olarak uncuların, fırıncıların değil, uncuların ucuz buğday temini noktasında görevimizi ifa etmeye devam edeceğiz.
* Geçen yıl kuraklık nedeniyle rekolte düşüklüğü vardı. Şu anda rekolte düşüklüğü yok. Geçen yıl tüccar şunu gördü. Tarladan kaldırılan mahsülde yüzde 10-15’lik gerileme var. Ben bunu alıp depoda tutarsam para kazanırım dedi. Şimdi tüccarın para kazanması söz konusu. 9 ay boyunca bir şekilde koruyacak.
“ÜRETİCİYLE ÜRÜNÜ SATARKEN MAHSUPLAŞACAĞIZ”
* Ekmek içerisinde unun maliyeti yüzde 25-27 aralığında. 3 TL’ye ekmek alınıyorsa bunun 1 lirası bizimle ilgili. Undaki fiyat artışımız sadece 1 liradaki artış kadardır. Biz Tarım ve Orman Bakanlığı olarak diyoruz ki, uygun fiyattan un temini, un regülasyonumuz devam ediyor, edecek. Gübre konusunda biz tam 2 yıl önceki gübre ve mazot da dahil, onlara neredeyse yüzde 100 destek verdik.
* Bundan sonra biz üreticiye ‘sen mazotu, gübreyi dert etme’, hayvancıya ‘sen yemi dert etme, bu girdileri al, üretimde kullan, pazara sunma anında seninle mahsuplaşacağız’.
* Sana vermiş olduğumuz gübre, mazot, yemin parasını o günkü ürün satışında mahsuplaşacağız, ister bana, ister piyasaya sat diyeceğiz. Bir taraftan verimliliği artırmak durumundayız. Mazotu, gübreyi ithal ediyoruz.
“6 AY SONRA BU KONUDA ADIM ATILDIĞINI GÖRECEKSİNİZ”
* 1 kilo domatesin Antalya’dan İstanbul’a gidene kadar 800 kilometre yol kat ediyor. Domates olarak yola çıkıyor, İstanbul’a vardığında salça olmaya namzet hale geliyor. Çin yerine Türkiye’nin Avrupa için tedarikçi olmasının arkasında yatan ne var? Kendi muhasebelerini yapıyorlar.
* Ürettiğiniz yerle, tükettiğiniz yerin arasında korkunç mesafe varsa. Aynı domatesi Artvin de tüketiyor. 1400 kilometre yol kat ediyor. Bu kadar çok destek var. Bu karmaşık yapıyı sadeleştireceğiz. Antalya’dan domatesi İstanbul’a getirmek mi? Sakarya, Bolu, Düzce, İstanbul’un kendi ilçeleri Çatalca, Beykoz, Şile var. Bunlar konsept içerisinde değerlendirilecek.
* Allah ömür verirse 6 ay sonra pek çok konuda adımların atıldığını duyarsınız, görürsünüz. 2023’te üretilecek ürünlerle ilgili Eylül ayından itibaren bu adımların atıldığını, atılacağını görürsünüz. Biz stratejik düşünmek zorundayız. Türkiye’nin 100 yılına uygun tarım vizyonunu ortaya koymalıyız. Bu desteğimiz stratejik düşüncemizin ürünü.
ELEKTRİKLİ TRAKTÖR AÇIKLAMASI: SERİ ÜRETİM KONUSUNDA BENDE BİR BİLGİ YOK
* Bioyakıt konusu bakanlık olarak birinci derecede görev alanımıza giren bir konu değil, tali konu. Elektrikli traktör konusunda ise, daha önceden bakanlık proje olarak gündeme getirmiş. TOGG’u üreten özel girişim yarın bir gün traktörü de istediğinde üretir. Traktörün kendisi prototip olarak var ama seri üretim konusunda bende bir bilgi yok.”