Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İstanbul’da bugün ikincisi düzenlenen 'Finansın Geleceği Zirvesi'nde açıklamalarda bulundu. Finansal altyapının geliştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü belirten Nebati, yakında yeni enstrümanları devreye sokacaklarını söyledi. Nebati'nin konuşması satır başlarıyla şöyle:
“KÜRESEL SİSTEMİ DERİNDEN ETKİLEYEN DÖNEMİ TÜRKİYE GÜÇLENEREK ATLATTI: Ekonomik büyümenin sürdürülebilir ve kapsayıcı olmasında, finansal kuruluşların ve piyasanın etkin çalışması büyük bir önem arz ediyor. 2008 yılında bütün dünyayı etkisi altına alınan finansal krizin birçok ekonomide neden olduğu ve özellikle de finansal piyasalar ile reel sektör arasındaki bağın kopmasının yol açtığı sorunlara hep birlikte şahit olduk. Küresel finansal sistemi derinden etkileyen bu dönemi, Türkiye olarak biz daha da güçlenerek atlatırken finansal piyasalar ve reel sektör arasındaki ilişkinin sağlıklı ve güçlü olmasının ne denli önem arz ettiğine de şahit olduk. Bu kapsamda, finansal sektörümüzün sağlam temeller üzerinde yükselmesini önemsiyor ve buna yönelik tüm çalışmaları kararlılıkla sürdürüyoruz. Son 20 yıllık süreçte finansal sistemin geliştirilmesi ve ürün çeşitliliğinin artırılması hususunda gerçekleştirdiğimiz devrim niteliğindeki adımlar, ülkemizin gerek yasal altyapı gerek denetim ve gözetim çerçevesiyle dünyada parmakla gösterilen bir finansal sisteme sahip olmasını sağladı.
KKM’DEN SONRA DÖVİZ KURLARINDAKİ YÜKSEK OYNAKLIK DENGELENDİ: Hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar ve attığımız proaktif adımlarla güçlenen finans sektörümüz, son yıllarda dünyada yaşanan zorlu süreçlerde ekonomimizin en önemli direnç unsurlarından biri olmuştur. Salgın süreciyle birlikte küresel tedarik zincirlerindeki değişim ve oluşan yeni eğilimler, finansal sistemde yeni dönemin koşullarına uygun finansal olanakların çeşitlendirilmesi ve zenginleştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Tüm dünyada yeni ve daha kapsayıcı bir finansal mimari arayışlarının giderek hız kazandığı bu dönemde biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. Finansal mimari ve altyapının geliştirilmesiyle ilgili tüm kuruluşlarımızla, kurumlarımızla yoğun bir şekilde beraberce çalışıyoruz. Bu konuda atacağımız yeni adımları da yakın zamanda kamuoyuna duyuracağız. Bu yeni adımlarımız da malum, son zamanlarda çok çok konuşulan KKM gibi finansal istikrara katkı sağlayacak bir enstrümanlar bütünü olacaktır. Hepinizi bildiği gibi, KKM’den önce döviz kurlarında ortaya çıkan yüksek oynaklık, uygulama sonrasında dengelenmiştir. Ayrıca önümüzdeki dönemde ülkemizde girişimcilik ekosisteminin yaygınlaştırılmasına, buna teminen yeni finansal iş modellerini geliştirip devam edeceğiz.
KATILIM FİNANS’A YÖNELİK ÇALIŞMALAR TAMAMLANACAK: Gerek piyasaların ve paydaşlarımızın beklentilerini karşılamak gerekse ülkemizin her alanda gelişmesinin önünü açmak üzere ihtiyaç duyulan yapısal adımları, başta mevzuat alanında olmak üzere gecikmeksizin atmamız elzemdir. Finansal rekabet gücünü uluslararası alanda artırmak, finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin gelişmesine ve derinleşmesine katkı sağlamak amacıyla İstanbul Finans Merkezi Kanunu’nu haziran ayında gündeme aldık. Ve transit ticaretin de hızlandırılması ve gerçekleştirilmesi için de torba yasaya bir kanun maddesi ekleyerek bu hizmetlerin daha hızlı gerçekleştirilmesini sağladık. Finansal bir kümelenme örneği olan İstanbul Finans Merkezi’nin uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonunu güçlendirerek dünyanın önde gelen finans merkezlerinden birine dönüştürmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedeflerine katkı sağlayacak olan katılım finans stratejisi belgesi, yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından yayınlandı. Ülkemizin katılım finans alanında bir üsse dönüşmesi hedefimiz doğrultusunda, Katılım Finans Kanunu çalışmalarımızı da kısa bir süre içinde tamamlamayı hedefliyoruz.
GÖLGE BANKACILIĞA SIFIR TOLERANS: Finans sektörüne yönelik önemli adımlarımızdan birisi de banka dışı mali kuruluşlara ilişkin yasal altyapının sağlamlaştırılmasıdır. Bu kapsamda, gölge bankacılığa sıfır tolerans yaklaşımımızla finansal alanda faaliyet gösteren tüm yapıları düzenlemeye ve denetlemeye tabi tutuyoruz. Bildiğiniz gibi, ‘evim’ şirketleri olarak tabir edilen tasarruf finansman şirketlerinin Bankacılık Denetleme Düzenleme Kurumu (BDDK) denetimine geçmesini sağlamıştık. Yakın zamanda varlık yönetim şirketlerinin Finansal Kurumlar Birliği’ne üye olmasını da sağladık. Diğer yandan finansal sektörde rekabeti artıracak adımları da hayata geçirdik. Dijital bankacılık lisanslamalarına başladık. Şu ana kadar 3 tanesi katılım bankası olmak üzere toplamda 4 dijital bankanın kuruluşu için BDDK tarafından onay verilmiştir.
TROY’UN KULLANIM YAYGINLIĞI ARTIRILACAK: Dijitalleşmenin yanı sıra çağımızın önemli bir diğer trendi, yeşil dönüşüm alanında da finansal sektörümüzün önemli bir rol alabilmesini sağlamak amacıyla gerekli adımları atmaya devam ediyoruz. Nitekim BDDK tarafından hazırlanan Sürdürülebilir Bankacılık Strateji Belgesi, geçtiğimiz yıl yayınlandı. Benzer şekilde Hazine olarak yeşil tahvil ihracı için gerekli mevzuatsal hazırlıkları da tamamladık. Finans sektörünün gelişimini desteklemek üzere altyapıya ilişkin iyileştirmeleri de gerçekleştiriyoruz. Kartlı ödeme sistemleri alanında ülkemizin markası olan ‘Troy’un kurumsal yapısını güçlendirerek kullanımın yaygınlığını artırmayı hedefliyoruz. İlgili paydaşların olduğu bir çalışma grubu, Troy’un yaygınlığını artırmak için yol haritası oluşturmaktadır. Bu yol haritası en kısa sürede tamamlanıp ve Troy da kısa süre içerisinde finansal tüketiciye ulaştırılacaktır. Buradan tüm tüketicilere, Troy kartın kullanımının yaygınlaştırılması noktasında destek vermelerini, kamu bankalarımızın ortaya koymuş olduğu çalışmaları da hızlı bir şekilde tüketiciye ulaştırmaları noktasında büyük görevler düştüğünü ifade etmek istiyorum. Geçen hafta Finansal İstikrar Komitesi’nde bu konuyu konuştuk ve başta kamu mensupları olmak üzere tüm paydaşlarımızın Türkiye’de bir Troy kart olduğunu, Troy kartın en başta Türkiye’de, ardından da atılmış olacak adımlarla birlikte uluslararası arenada da kendi milli kartımızın kullanılması noktasında da gerekli hassasiyeti göstereceğinizi umut ediyorum.
DÜNYA, TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ’Nİ MERAK EDİYOR: Bankacılık ve banka dışı sektörlerde atılan adımların yanı sıra sermaye piyasaları, katılım finans ve fin-tech alanlarında hayata geçireceğimiz reform ve politika adımlarıyla finansal sektörün bir bütün olarak gelişmesini hedefliyoruz. Geçmişte kalmış, çağın gereksinimlerini karşılamayan finansal ürün ve hizmetlerin yerine, Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceğimiz yeni dönemde bizler yenilikçi, inovatif ve çağın önünden giden asırlık adımlar atarken sizlere de büyük bir sorumluluk düşüyor. Bizler, reel sektör ile tasarruf sahipleri arasında köprü vazifesi gören finans sektörümüzün önünü açmaya devam edeceğiz ve birlikte yürüyeceğiz. Yerel ve küresel düzeydeki toplantılarda yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracata yönelik büyümeyi ön plana alan Türkiye Ekonomi Modeli’ni anlatıyoruz. Bizi dinliyorlar, izliyorlar, merak ediyorlar. Sorguluyorlardı, şimdi 'Nasıl oldu' diye bakıyorlar. Bundan emin olun; Türkiye Ekonomi Modeli, bir ekonomi modeli olarak dünyanın gündeminde. Uyguladığımız politikalar çerçevesinde ekonomimiz son 8 çeyrektir büyümesini kesintisiz sürdürürken vatandaşlarımıza yeni iş imkanları sunmaya da devam ediyor.
TOPLAM KREDİ HACMİ 6,9 TRİLYON TL’YE ULAŞTI: Ekonomimizin daha fazla katma değerli üretim potansiyeline ulaşması amacıyla Türkiye Ekonomi Modeli’mizin sac ayaklarından biri olan selektif kredi politikasını istikrarlı bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz. Böylece reel sektörün finansmana kesintisiz erişmesini sağlarken kredilerin de tüketimden ziyade üretken alanlara yönlendirilmesini sağlıyoruz. 21 Ekim itibariyle toplam kredi hacmi, yıl sonuna kıyasla 2 trilyon TL artarak 6,9 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. Bu artışın yaklaşık yüzde 83’lük kısmı, reel sektörümüze açılan ticari kredilerden kaynaklanarak sağlanmıştır. Ticari kredilerde ihracat, işletme ve yatırım kredilerindeki artışlar ile imalat sanayinde kullandırılan kredilerin payının yüksek seyretmesi de son derece olumlu bir göstergedir. Bunlara ek olarak, KOBİ kredilerinin tarihsel ortalamasının 3 katından fazla büyümesini, ekonomimizin geleceği ve sağlığı açısından çok önemli görüyoruz. 2022 yılında selektif kredi anlayışıyla Hazine destekli KGF sisteminde 111,3 milyar TL’lik kredi hacmi oluşturmuş durumdayız.
DÜNYADA DENGELERİ DAHA FAZLA BELİRLER KONUMA GELDİK: Daha 2 gün evvel, yerli otomobilimiz Togg’un üretim bandından inen ilk modeline kavuşmanın heyecanı ve gururunu, Cumhuriyet’imizin 99’uncu yılında hep beraber yaşadık. Hepimiz mutluyuz, sevinçliyiz. Tam 61 yıl önce başlayıp her alanda olduğu gibi o gün de teknolojinin önünü kapatanlar, aynı işi yaptılar. Hayatları böyle geçiyor, 'Köprüyü yaptırmam, Avrasya'yı yaptırmam, onu yaptırmam, bunu yaptırmam.' İlk kullanan da onlar oluyor, hep hayatları böyle geçiyor. Neyse ki Togg’u ilk kullanan, bu fikrin babası Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Yeni nesil, çevreci, müthiş bir otomobil ortaya çıktı. İnşallah ikincisini de bana verecektir Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanı’mız. Devrim arabaları ile 61 yıl önce başladı bu yolculuk. Milletimizin ortak hayalini gerçekleştirmek yine bize nasip oldu. Son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz mücadele sonuncunda her konuda büyük adımlar atmayı başardık. Başarmaya devam edeceğiz ve zincirin halkaları birbirine eklene eklene Yeni Türkiye’yi oluşturuyor. Dünyada dengeleri giderek daha fazla belirleyen bir konuma geldik. Güçlü gidiyoruz, iyi gidiyoruz, sağlam gidiyoruz. Yarına yön veren bir Türkiye’yi, yani Türkiye Yüzyılı’nı, inanıyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki AKP iktidarımızda yine sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. İlerleyen dönemlerde de vatandaşlarımızın refahı ve ülkemizin kalkındırılması için tüm mücadeleleri tereddütsüz bir şekilde vermeye devam edeceğiz.
TÜRKİYE, BÜTÜN KRİZLERDEN GÜÇLENEREK ÇIKTI: Bütün finansal paydaşlara sesleniyorum; zamanın ruhuna uyun. 2023, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yılı. Buna inanın, buna güvenin. Yepyeni şeyler karşısında 'neden' değil, yepyeni şeyler karşısında 'ben buna yine ne katabilirim' diye bakarsanız işiniz de işimiz de kolaylaşır. Kriz, dünyada her alanda ortaya çıkan bir şeydir ama krizler, yenmek içindir. Krizler, bitmek için gelir. Türkiye, dünyaya gelmiş olan bu krizden en büyük fırsatları elde ederek, yolunu açarak hızlı bir şekilde ve güçlenerek çıkarak başarısını ortaya koydu. 2008’de de aynı şeyi söylediler, teğet geçecek diye. Biz o günkü sosyal medyanın, muhalefetin diline bakmış olsaydık bitmiştik. Ama güçlenerek çıktık. 2018 saldırılarında 'biz bittik' diye lanse edenlere kulak vermiş olsaydık ekonomi olarak sıkıntı yaşardık. Biz, her türlü olayda şöyle bakarız; geldi, bunun üstesinden nasıl geliriz? Haydi, hep beraber kollarımızı hazırlayalım. Gücümüze güç katacak inancımız var zaten. Bunlarla beraber yürüyelim.”