Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) 34. Yüksek İstişare Konseyi toplantısı Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un katılımıyla Çeşme ilçesindeki bir otelde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni çağın ihtiyaçlarının farklı olduğunu kaydederek, "Buraya hazırlanmanın başka bir yolu var. Bizim bakış açımız doğmamış çocukların hukukunu korumak. 2040'a hazırlanmazsak, bugünkü eğitimi kaliteli göstermenin anlamı yok" dedi.
Eğitimi teknik bir alan olarak ele aldıklarını, standartlar, bileşen analizleri gibi konularla değerlendirdiklerini aktaran Selçuk, bu amaçla bir vizyon programı ortaya koyduklarını vurguladı. Yol haritasını, günlük, aylık ve yıllık olarak belirlediklerini söyleyen Bakan Selçuk, "2023 yılına kadar şunlar yapılacak, hiç kimse sürprizle karşılaşmasın, herkes müktesep hakkını koruyacak ve bir şekilde biz bu yol haritasını topluma hesap vermenin yolu olarak da görüyoruz" diye konuştu. Selçuk, koşulların da değişkenlik gösterdiğini, ama niyet beyanı olarak hedeflerini ortaya koyduklarını ifade etti.
MESLEK EĞİTİMİNDE DÜZENLEME
Yapıcı eleştiriyi faydalı gördüklerine işaret eden Selçuk, özellikle meslek liselerine yönelik eleştirilerde optimizasyon ve ihtiyaç konusunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getirdi. Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı'nın tüm alt sistemlerindeki verilerin okul, ilçe, il ve genel müdürlükler düzeyinde aynı bağlamda görülmesi ve otomasyon sistemi sayesinde anında izlenebilmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek "Türkiye'de ilk kez karar destek çerçevesi olan bir yaklaşım ekim ayında başlıyor" diye konuştu.
Meslek eğitiminde 30 senedir bekleyen bazı sorunları çözme fırsatı bulduklarını söyleyen Bakan Selçuk, bu yıl yüzde 1'lik dilimden çok sayıda öğrencinin meslek liselerine gittiğini ve bu liselerin de yüzde 98 oranında dolduğunu vurguladı. Selçuk, Türkiye'de üniversite öncesi iş hayatı ile ilgili olarak yeniden yapılandırılması gereken alanlar olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Ekonomi ile meslek liseleri arasında örtüşme olmasından bahsediyorum. Bunu yapabilir miyiz, tabii ki yaparız. Bunun altyapısını oluşturdukça, toplumdaki algının da değişeceğini göreceksiniz. Altı ayda yol aldığımızı gördük istatistik olarak. Bunun 1-2 yıl sonrası çok daha parlak olacak ama sizin buna destek vermeniz gerekiyor. Meslek eğitim merkezleri konusunda ben iş dünyasının gündeminde bile olmadığını görüyorum."
EĞİTİMDE ULUSLARARASI STANDART
Dünyanın değiştiğini, son 3 yılda evliliklerin yüzde 50'sinin sosyal medya üzerinden tanışma yoluyla gerçekleştiğini anımsatan Bakan Selçuk, "Bu çocuklar, farklı çocuklar. Biz geleneksel enstrümanlarla ekonomiyi gerçekten canlandıramayız. Bizim uluslararası standartları ele alan evrensel bakış açısına sahip bir eğitim sistematiği içinde olmamız lazım" dedi. Bugün ilkokul öğrencisi olan çocukların 2040 yılında iş hayatına atılacağını söyleyen Selçuk, şöyle devam etti:
"Üretimin robotlaştığı, otomasyonun sıradanlaştığı, insan beynine yazılım yüklenen döneme gidiyoruz. İlk defa dünya tarihinde biyolojik bedene yazılım yüklendiği bir çağ geliyor. Bu dönemin ihtiyaçları çok farklı. Sanayi, bilgi çağından sonra yeni bir kırılma yaşanıyor. Buraya hazırlanmanın başka bir yolu var. Bizim bakış açımız doğmamış çocukların hukukunu korumak. 2040'a hazırlanmazsak bugünkü eğitimin kaliteli göstermenin anlamı yok. Gerçekten insani bir eğitim mi... Refah toplumlarında eğitim kalitesi yükseliyor, ama açlık ve obezite de aynı anda artıyor. İnsanlığın büyük çelişkisi, bilimin gücü artıkça teknolojinin öldürme gücü artıyor. Bu bilimin etik bir noksanlığı olduğunu gösteriyor. Sermayenin bilimle ilişkisinin gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor."
EĞİTİM, EKONOMİ VE DEMOKRASİ BAĞI
Çocukları uluslararası standartlardaki yeni soru tipleriyle tanıştırdıklarını aktaran Selçuk, eğitim sistemini kademeli olarak değiştirdiklerini, önce altyapıyı ve öğretmenleri hazırladıklarını dile getirdi. Bakan Selçuk, eğitimi ülke ödevi olarak gördüklerini dile getirerek, "Bizim için çocuğun üstün yararı bu ülkenin faydası önemli. Hamasetle, sloganla, nutukla değil, bilimle, akılla, metotla eğitimi güçlendireceğiz. Sadece sanayinin ihtiyaç duyduğu bireyi yetiştirmek için değil, insanın bütünsel tekamülü üzerinden hareket ediyoruz" diye konuştu. Eğitim, ekonomi ve demokrasi arasındaki bağın güçlendirilebileceğini dile getiren Selçuk, nesil yetiştirmenin uzun mesafeli bir koşu olduğunu da sözlerine ekledi.
'ÖĞRETMENLERİN EĞİTİM İHTİYACI'
Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ali Kasalı ise, eğitimin ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişiminin temel taşı olduğunu söyleyerek 2003 yılından bu yana eğitim sistemini iyileştirmeye yönelik farklı çalışmalar yapıldığını dile getirdi. Eğitimde çağın gereklerine göre uyarlamaların yapılmasının her ülke için zorunlu bir olgu olduğunu kaydeden Kasalı, eğitim programlarının sürekli sil baştan yapılmasının istikrar açısından sorgulamaları da beraberinde getirdiğini ifade etti. Kasalı, "Türkiye 2003 yılından bu yana Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sıralamalarında geriliyor. 2015 sonuçlarında 70 ülke arasında okuduğunu anlama konusunda 48'inci, matematikte 49'uncu, fen konularında ise 51'inci sırada yer aldık. PISA ile 2017 yılında yapılan KPSS Öğretmen Alan Bilgisi Testi sonuçlarını üst üste koyduğumuzda çok daha vahim bir tablo ile karşılaşmaktayız. Öğrencileri eğitecek olan öğretmenlerin eğitim ihtiyacı bulunduğu aşikar. Bakanlığımızın açıkladığı 2023 Eğitim Vizyonu'nda da benzer bir şekilde öğretmen temelli yaklaşım benimsendiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz" dedi. Yıllar içerisinde bütün öğretim sistemini üniversiteli olmaya endeksleyen bir eğitim politikasının hayata geçirildiğini söyleyen Kasalı, buna karşın ara işgücü meselesinin göz ardı edilerek asıl odaklanılması gereken alanın boş bırakıldığını anlattı. Kasalı şöyle konuştu:
"İhtiyacımızdan çok daha fazla sayıda üniversite öğrencisini her yıl mezun ediyoruz. Üniversite içerisinde geçen süre boyunca işsiz nüfusu ötelemiş ve işsizliği azaltmış oluyoruz. Öte yandan mezun ettiğimiz gençlerimizi bu kez de işsizlik kabusu ile baş başa bırakmış ve beklenti çıtasını çok daha fazla yukarı çekmiş oluyoruz. Günümüz iş dünyasında yenilikçi, yaratıcı, analitik düşünen, sorgulayan, katma değeri yüksek üretim yapabilecek bireylere ve işgücüne ihtiyacımız var. Bu doğrultuda, böyle bireyler yetiştirebilecek bir eğitim sistemine de ihtiyaç var. Burada meslek liselerine ayrıca değinmek istiyorum. Birey açısından mesleki eğitim; teorik eğitim ile uygulama arasında köprü kurarak istihdam edilebilirliğini sağlar ve çalışma hayatına hazırlar. İşletmeler açısından ise, verimliliği, performansı, rekabet yeteneğini, araştırma ve inovasyon kapasitesini güçlendirir. Eğitim sistemini sürekli olarak deneme yanılma tahtası haline dönüştürmek suretiyle içinden çıkılmaz bir hale getirdik. Eğitimi kendi tercihlerimiz doğrultusunda toplumsal mühendislik aracı olarak kullanarak, ayarları ile oynadık. Bir ülkenin eğitimi ve eğitim sistemi bu kadar çok konuşuluyor ve gündem haline getiriliyorsa, ortada sadece eğitim alanında değil, pek çok alanda sıkıntı var demektir. Son 20 yılda aynı parti de dahil olmak üzere 9 milli eğitim bakanı ile birlikte değişen eğitim politikaları ile eğitim sistemine dair kafa karışıklıkları da oluşmuştur."
SANAYİCİNİN SORUNU NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri ise küresel konjonktürde gerginliğin geçen yıldan beri hız kesmediğini belirterek hem ekonomide, hem de siyasette alışılan düzenin sarsıldığını söyledi. Ekonomi boyutunda küresel ticaret savaşlarında korumacılığa doğru ilerleyen bir tutumun gözlemlendiğine dikkat çeken Sivri, "Türkiye'nin küresel ekonomi içerisinde daha kilit bir rol oynaması için nitelikli bir şekilde büyümesi şarttır. Biz de ESİAD olarak büyümenin niteliğine her dönemde vurgu yaptık. Büyümenin sürdürülebilir ve kapsayıcı olması ve gerçek toplumsal kalkınmayı yaratmasını arzu ediyoruz. Sanayinin GSYİH içindeki payının arttırılmasını, ileri teknoloji yoğunluklu sanayilere ağırlık verilmesini ve sanayide daha yüksek katma değerli üretim ve ihracatı hedeflemektedir. Yüksek ihracat hedefi ancak nitelikli iş gücü yetiştirilmesi ile verimlilik artışı ve yüksek değer yaratan rekabetçi üretim ortamı ile sağlanabilecektir" diye konuştu.
Sanayinin büyütüp, kalkındırdığını, üreten bir sınıf yarattığını, nitelikli işgücünün ve eğitimin gelişmesini tetiklediğini ifade eden Sivri, ESİAD olarak, rekabetçi bir ekonominin temelini oluşturan nitelikli iş gücünün ve yeni neslin geleceği konusunda görüşlerini paylaşmak istediklerini kaydetti. İş dünyasının ve özellikle sanayinin insan kaynakları ve işgücü ile ilgili acil ve kalıcı çözüm bekleyen sorunları bulunduğunu anlatan Fadıl Sivri konuşmasına şöyle devam etti:
"Genç kuşağın teknik alanlarda, üretimde ve sanayide çalışma isteği azalmaktadır. Her kademede nitelikli insan kaynağı açığı tüm sanayiciler tarafından dile getirilen bir sorundur. Meslek liseleri ve yüksek okullarda yetişen gençlerimizin yetkinlikleri ve pratik bilgileri ile iş başı eğitimlerinin sınırlı olması, onları iş hayatına atıldıklarında uzun adaptasyon süreleri ve verimsizlik ile baş başa bırakmaktadır. İşletmelerimizde ara ve teknik eleman ihtiyacı karşılanamamaktadır. Bu nedenlerle eğitim reformuna en çok iş dünyası ve sanayiciler ihtiyaç duymaktadır. Sanayinin yol haritası ile işgücü ve nitelikli çalışanların yetkinliklerinin eşgüdümlenmesi geleceğin teknolojileri ile üretim yapacak sanayilere değer katacaktır. Aynı zamanda işsizlik sorununa da önemli ölçüde çözüm getirecektir."
NİTELİKLİ İŞGÜCÜ İÇİN ÖNERİLERİNİ SIRALADI
Üniversiteye giriş sınavlarında alınan başarı sonuçlarının her yıl daha da düştüğüne dikkat çeken Sivri, geçen haftalarda açıklanan 2019 YKS sonuçlarının da bunu bir daha gösterdiğini vurguladı. Üniversite sınavında 15 bin öğrencinin puanının, yarım net dahi yapamadığı için hesaplanamadığını anlatan Sivri, "Kamuya ait okullarda orta öğretimdeki zayıflama da endişe vericidir. Ülkemizde öğretmen yeterliliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için eğiticilerinin eğitimi semineri ve kursları açılmalıdır. Meslek dersleri öğretmenlerinin işletmelerdeki mesleki teknoloji bilgileri transferi sağlanmalıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılarak güçlü öğretmen modeli oluşturulmalıdır. Mesleki eğitim müfredatı; esnek olmalı, öğrencinin ilgi alanına göre branşlaşabilmeyi sağlamalı, yeni nesil mesleklere açık olmalıdır. Meslek liselerinde, meslek lisesi kökenli bölge iş adamlarından oluşan danışma kurulları oluşturulmalı, okulun stratejik hedefleri belirlenmelidir. Periyodik aralıklarla değerlendirmeler yapılmalıdır. Sanayi sektörlerinin iş gücü ihtiyacı tespit edilmeli, meslek ders öğretmenlerine işletmelerde oryantasyon eğitimi sağlanmalı, fuar ve seminer gibi organizasyonlarla dünya görüşleri genişletilmelidir. Öğrenciler öğretim hayatının başından itibaren iş dünyasındaki yetkin şirketler ve işletmelerle eşleştirilip mentör-menti ilişkileri içinde iş başında eğitimler planlanmalı, öğrencilerin aidiyet duyguları 10'uncu sınıftan itibaren verilmelidir" diye konuştu.
Türkiye'de orta uzun vadede özellikle teknik alanlarda ara eleman yetiştirebilme kabiliyetinin cari açığı kapatmak için önde gelen konuların başında geldiğini ifade eden Fadıl Sivri, yakın gelecekte bugünkü mesleklerin yüzde 70'inin ortadan kalkacağını söyleyerek bu işlerin bir bölümünün robotlar ve yapay zeka barındıran sistemler tarafından yapılacağını dile getirdi. Birbirileri ile ilişkili disiplinler arası birden çok uzmanlık alanında yetkinliğin aranır hale geldiğini belirten Sivri şunları söyledi:
"Bugünkü makineler artık akıllıdır ve makine, elektronik ve bilişim disiplinlerinin ortak katkısı ile ortaya çıkmaktadır. Artık makine sanayinde çalışmak için sadece makine mühendisi olmak yeterli gelmeyecek. Nitekim eğitimin her sürecinde artık vazgeçilmez olarak internet, sanal gerçeklik, interaktif uygulamalar gibi teknolojik uygulamalar ve dinamik içerik yaratan teknolojiler yer almaktadır. Eğitim sitemimizde bunların artırılması ve yaygınlaştırılmasına da gerek duyulmaktadır. Eğitim ve teknoloji o kadar iç içe girmeye başlamıştır ki; sadece başlıklarına yer verebileceğim dijital okur yazarlık, STEM+A, kodlama, tekno-yaratıcı düşünceyi destekleyici uygulamalar, kişisel gelişime ve yetenek alanlarına uygun içerik yaratılması gibi birçok alan daha bulunmaktadır. Çocuklarımız için bu noktada teknolojiyi en az eğlence ve dinlence kadar eğitim ve öğrenme ile yetenekleri keşfetmek için de kullanır hale getirmeliyiz. Eğitim reformu ihtiyacı açıktır. Ancak, herkesçe malumdur ki tek başına yeterli olmayacaktır. Ülkemizde adalet, özgürlükler, güvenin tesis edilmesi; ve rakamsal büyüme yerine çağdaş kapsayıcı bir kalkınmayı da ön plana alan siyaset ortamı da olmazsa olmazlardır. Türkiye bu alanlarda da ilerleme sağladığı takdirde eğitim reformu daha da anlam kazanacak ve geleceğin çağdaş rekabetçi Türkiyesi olma hedefi yakalanacaktır."
Konuşmaların ardından, toplantının soru cevap kısmı basına kapalı olarak devam etti. (DHA)