POLİTİKA
HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI-Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter sistemden fark ve üstünlüklerini değerlendirdi.
Yeni sistemde yüzde 50 artı bir sisteminin getirilmesiyle daha demokratik bir sisteme geçildiğini belirten Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Yüzde 34, 47, 54 ile hükümeti kurduk. Bundan sonra mümkün değil. Yüzde 34 ile yönetmek mi mümkün yoksa yüzde 50 artı bir ile mi. Yüzde 49 şu anda oyumuz. Yüzde 50 artı bir. Daha demokratik sisteme geçtik. Bu sistemin adı Millet Hükümeti. Bu millet bundan kazançlı çıkmıştır. Bütün yetki de kudret de senin elinde diyoruz millete. Milletin hakkını millete iade ettik. Bu sistem daha uzlaşmacıdır. Yüzde elli artı bir oy alabilmek kolay değil. bu kadar hizmete rağmen aldığımız oy oranı yüzde 49. Başka partilerle de millete hizmet yolunda yürüyebileceği bir kulvar açıldı. Uzlaşmayı getirmesi bir kazançtır. Kılıçdaroğlu da bize benzemeye çalışıyor” dedi.
MİLLETİN YARISINI DENİZE DÖKECEĞİZ DENİRDİ AMA ARTIK DÖKERSEN İKTİDAR OLAMAZSIN
Bakan Yılmaz, yeni sistemin avantajlarını karşılaştırmalı olarak şöyle anlattı:
“Hükümeti parlamento kuruyordu. Parlamento kurardı. Parlamenter hükümet vardı. Halk oylamasıyla birlikte artık hükümeti millet kuracak. Parlamenter hükümet döneminden millet hükümet dönemine geçeceğiz. Eskiden öyle miydi değildi. Parlamenter hükümet sisteminde zaman ve enerji kaybediyorsunuz. Şimdi sabah millet oy kullanacak akşama hükümeti kimin kuracağını bilecek. Eskisinden daha demokratik bir sisteme geçilecek. İki ayrı yapıdan birbirine benzer yapılara geçeceğiz. Bu sistem daha uygundur, daha uzlaşmacıdır. Bu milletin yarısını denize dökeceğiz deniyordu. Dökersen hayatta iktidar olamazsın. İktidar olabilmen için kimseyi dökmemen lazım. Kırgınlık ve küskünlükleri bir kenara bırakmak lazım. İki kapılı bir handayız. Menzil’e varacağız. Hesap gününde bir beratınızın olması lazım. Yüz akıyla çıkabilmenin şartı halkın rızasını kazanmaktan geçiyor. Hepsi eşrefi mahlukat. Her insan Allah’tan bir parça taşır. Bizim bundan sonra herkese kapılarımızı açık bırakmamı ve 81 milyonu kucaklamamız lazım. Bir kişinin ne kadar önemli olduğu ortada. Bu dönem kalpleri kazanma dönemidir. Bu dönem inşallah Türkiye’nin ufkunu açacaktır.”
BU SİSTEM KUVVETLER AYRILIĞI SİSTEMİNE UYGUNDUR
Bakan İsmet Yılmaz, kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını savunarak, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Kuvvetler ayrılığı sistemine uygundur. Yasama yasamalığını bilecek. Yürütme yürütmeliğini. Yargı da ihlal eden olursa yargılayacak. Millete hizmet döneminde. Şimdiki dönemde biz diyoruz ki hükümet parlamentoyu kontrol ediyor. Kanun çıkıyor. Çıkan kanunlardan yüzde 90’dan fazlası tasarı olanlar çıkıyor. Milletvekili istediği için çıkmıyor. Hükümetin istediği çıkıyor. Şu andaki parlamento hükümetin kontrolünde. Kuvvetler ayrılığı yok. Hiçbir tane hükümetin hiçbir tasarı gönderme hakkı yok. Yılda bir kez bütçe tasarısını gönderecek. Gerçek kuvvetler ayrılığı budur. İdarenin her işlemi yargı denetimine tabi olacak. Tek adam rejimi deniyor. Milletin doğru kimseyi seçemeyeceğini anlamına gelir. Millet hakkını gasp edecek olanı, hizmet getirmeyecek olanı seçer m? Milletin doğru karar verdiğine inanırsan bu sistem doğrudur. Millete güvenirsen hiçbir sıkıntı yok. HSYK’ya da Anayasa Mahkemesi’ne de millet kendi temsilcilerini seçecektir. Millet iradesine daha uygundur. Türkiye’nin önü de ufku da açıktır.”
SİYASET ÇALIŞMAKTIR, TEŞKİLAT OLARAK ÇALIŞACAKSINIZ
“Ankara’da 80 yılda yapılanların kat kat fazlasını yaptık. Teşkilatlarımıza borçluyuz. Teşkilatların olmadığı yerde millete ulaşabilmek mümkün değildir. 12 seçimde milletin huzuruna gittik. Yerel ve genel seçim, halk oylaması, cumhurbaşkanlığı seçimi dahil. Milletimiz hiçbir zaman yanlış tercih yapmadı. Halkın gözü terazidir. Millete teşekkür ediyoruz. Güven ve istikrarı sağladığı için de. Bizde iktidarlar 65’inci hükümet. Cumhuriyet kurulalı 94 yıl oldu. 95 yıl içerisinde 65 hükümet geçti. Yani bir buçuk yıla bir hükümet. Uzun dönemli istikrarlı hükümetler gelir mi, milletin yararına olan hizmetler faaliyete geçer mi diye hayal ederdik. 2000’li yıllarda bu millet bunu gerçekleştirdi. Büyük aksilik olmazsa muhtemelen yine istikrar ve güven doğrultusunda bir tercihte bulunacağını düşünüyoruz” diyen Bakan İsmet Yılmaz, teşkilatlara çalışma önerisini, Muhammed İkbal’in sözleriyle verdi:
“Siyaset çalışmaktır. Teşkilat olarak çalışacaksınız. Çalışan siyaset. Siyaset çalışacak. Yereldeki temsilcileri merkezdeki temsilcileri çalışmadan olmaz. Çalışan kişi hem izzete hem şerefe kavuşur.”
BİZ BÜYÜKLERİMİZİN YANINDA KONUŞAMAZIK AMA…
Türkiye’nin eğitimde de başarılı bir dönem geçiridğini istatistiki verilerle açıklayan Bakan İsmet Yılmaz, Türkiye’nin beşeri sermayesini güce dönüştüren ender ülkelerden biri olduğunu söyledi ve şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de gerçekten çok şeyler iyi gidiyor. Kara kaşına bakarak karar vermez millet. Bu dönemde her alanda büyük hizmetler yapıldı. Eğitim alanında da kat kat fazla hizmetler yapıldı diğer alanlardan. Biz büyüklerimizin yanında konuşamazdık kendimizi ifade edemezdik. İki üniversite iki yüksek lisans iki doktora bitirdim. Yurtdışında da okudum. OECD çalışmasına göre e-mail gönderebiliyor mu, ek dosya gönderebiliyor mu, şimdi evlatlarımızın her birisi bizden çok daha iyi. Buradan da eğitimimizin iyi gittiğini düşünürüz. Eskiden okulumuz, öğretmenimiz yok derlerdi. Bizden önce bir sınıfta 90 kişi vardı. Türkiye bu dönemde derslik başına 22 öğretmen düşüyor. Avrupa’dan iyiyiz diyoruz eğitimde. Tek eksik olduğumuz husus okul öncesi eğitimdi. Zorunlu eğitimi olan onu dahi sağlayamıyorduk. Zorunlu eğitime öğretmen tahsis edemiyorduk ki. Başbakanın talimatıyla okula gitmeden önceki bir yılı okul öncesi yaygınlaştıracağız. Okul öncesi eğitimi de Hakkari’de yüzde 90. Gittim gördüm. Diyarbakır’da okul öncesi eğitim oranı yüzde 95. Erzincan’da yüzde 99. 2019’a kadar beş yaş için okullaşma oranını yüzde 90’a çıkarma hedefi. Okul öncesi eğitim alan daha başarılı. Geçmişe göre kesinlikle eğitim iyiye gidiyor. Gitmeseydi satın alma gücünde 13’e girmezdik. Cari fiyatlarda dünyada 16-17’inciyiz. 2002 yılında İsviçre’nin gerisindeyiz. 2017 milli gelirimizde İsveç İsviçre ve Hollanda’nın ilerisindeyiz. Petrol mü doğalgaz mı altın elmas madeni mi buldu? Beşeri sermayemiz var. Beşeri sermayeyi nitelikli yapan da eğitimdir. Türkiye beşeri sermayesini güce dönüştürebilmiş ender ülkelerinden biridir.”
EĞİTİMDE HEDEFLERİN İLERİSİNE GEÇTİK
Her gelen Milli Eğitim Bakanının bir şeyi değiştirdiği iddialarına da açıklık getiren Bakan Yılmaz, 10’uncu Kalkınma Planı’nda eğitime konan hedeflerle ilgili de bilgiler verdi:
“Her bakan bir şeyi değiştirdi. Değiştirmedi. Değişen tek şey 4 artı 4 sistemi. Zorunlu okullaşma süresi 8 yıl. OECD ülkelerinin ortalaması 13 yıl. Bu seviyeyi 12 yıla ondan çıkardık. Sınav sistemlerinin hepsi ölçme değerlendirmedir eğitim sisteminin bir parçasıdır sadece. TEOG bu zamana gelenlerin en iyisiydi. Okul evinizin yanında. Gitmek istiyorsunuz gidemiyorsunuz. Şimdi bu kalkacak inşallah. Bu akademik zenginlik deniyor. 10’uncu plan var. Kalkınma planı. 2013 yılında kabul edildi mecliste. Resmi gazetede de yayınlandı. Eğitim ihtisas komisyonu raporunda, iller ve okullar arasındaki farkı azaltın deniyor. Eskiden doğu ve güneydoğuda öğretmen bulmak mümkün değildi. Güneydoğu’da yüzde 90, doğuda yüzde 92. En fazla öğretmen açığımız İstanbul’da. Hedefin ilerisine geçtik. İstanbul’da öğretmen açığı var. Ama doğuda hem öğretmen ihtiyacı hem derslik ihtiyacı hemen hemen kalmadı gibi. Okullaşma oranını yüzde yüz yapma hedefi var. Yüzde 106. Hedefin önüne geçmişiz. Konulan hedeflerin de ilerisine geçtik. Toplumu değiştirmek istiyorsanız kızlarınızı kadınlarınızı eğiteceksiniz. Ne yapıp yapıp illa tercihiniz varsa kızlarınıza tercih verin. Kızlar ve erkeklerin okullaşma oranı yüksek öğretimde erkeklerden daha iyi. Yüzde 12 iken bugün kızların okullaşma oranı yüzde 44. Erkeklerin yüzde 40. Hiç şüpheniz olmasın Türkiye çok daha iyi yerlere gidiyor. Kodlama eğitimi önemli. Müfredatı değiştirdik. Diğer ders programlarını da önümüzdeki yıl değiştireceğiz. Eğitime ayrılan harcamalarda OECD harcamalarına yaklaşılsın deniyor. Ortalama 5.2. Bizim 6.2. TÜİK yayınladı. Koyduğumuz hedeflerin önüne geçtik. 300 binden 1 milyon 479 bin öğrencimiz okul öncesi eğitime gidiyor. Eğitim materyallerini de ücretsiz veriyoruz. Erkek çocuklar için 35 kızlar için 40 lira veriyoruz. Okul sayısı ortaöğretimde yüzde 7 iken yüzde 2’ye düştü. 688 bin öğrenciden 154 bine düştü birleştirilmiş sınıflarda verilen eğitim oranı. 12 pilot il seçtik. Türkçe ve Matematikte herhangi bir nedenle geri kalmışlarsa geride bırakmamak adına ilave dersler vereceğiz. Üstün yetenekli öğrencilere yönelik araştırma ve uygulama okulu kurduk İstanbul’da. Diğer illere de yaygınlaştıracağız. Her çocuğun kendi muhitinde eğitim alması sağlanmalıdır deniyor. TEOG’u bu nedenle kaldırdık. Artık her çocuk kendi muhitinde eğitim alacak. Erken kalkma, ulaşımda ezilme, yorulma vaktin geçmesi ortadan kalkacak. Yürüme mesafesindeki okullara gidecek evlatlarımız” dedi.
Sayfa başına git
