2 – 11 Ocak tarihleri arasında kadro başvuruları ile başlayan sürecin ilk değerlendirme sonucunun geçtiğimiz hafta açıklandığını paylaşan Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnceleme sonucu bir başka mağduriyet ortaya çıktı. Kadro bekleyen pek çok çalışan işlerinden oldu. Bu kapsamda 150 binin üzerinde çalışanın başvrusu rededilmiş ve işten çıkarıldıkları bildirilmiştir. Bu durumu yaşayanlara geçmiş dönem aldıkları kimi hükümleri neden gösterilmektedir. 1 milyonun üzerinde taşeron işçi çalışırken, hükümetin yaklaşık 450 bin kişiyi kadro ile umutlandırıp, bununda yaklaşık 150 bininin başvurusunu reddetmesi uygulamadaki samimiyetsizliği ortaya koymaktadır. Şimdi işsiz bırakılan bu insanlar ne yapsınla? Çalışma hayatını güçlendirmek, iş barışını artırmak için kadro bekleyen çalışanları işsiz bırakan başka bir hükümet yoktur. Hükümlüler ömürboyu işsizlik cezasına mı çarptırıldı'“
AKP iktidarları döneminde 750 bini kamuda olmak üzere toplamda 2 milyona yakın taşeron işçi olduğunu ve 2002’den bu yana taşeron işçi sayısının yüzde 500 arttığını hatırlatan Balbay şöyle konuştu:
“Türkiye’de toplam işçi sayısı 13 milyon civarında iken, sendikalı işçi sayısı 1,5 milyon. Türkiye’de her 10 çalışandan yalnızca biri sendikalı. Çalışma hayatı böyle devam edemez. Yapılması gereken kamuda çalışan tüm taşeron işçilerin kadroya alınmasıdır. Asgari ücret üzerindeki tüm vergilerin kaldırılmasıdır. En düşük ücretin net 2.000 TL olmasıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenik Bakanlığının görev ve sorumluluğu sadece işverenin değil, işçinin de haklarını korumasıdır. Bakanlık teşaron işçinin kadro hakkı önündeki tüm engelleri kaldırmalı. Cezasını çekmiş oldukları hükümlerden tekrar ceza vermemeli. Kişilerin, ailelerin ve toplumsal barışımızın önüne yeni engeller, çaresizlikler koymamalı.”