TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Adalet Bakanlığı tarafından 30 ekim 2020 depreminde hasar gördüğü gerekçesiyle 2020 yılı kasım ayında tamamen boşaltılan Buca Cezaevine ilişkin tartışmalar devam ediyor.
Cezaevinin boşaltılmasının artından, boşalan alanın nasıl değerlendirileceği tartışmaları başlarken ardından yıkım ihalesi tartışmaları gündeme geldi.
Daha önce bir kez ertelenen cezaevinin yıkım ihalesi geçtiğimiz haftalarda yapılmış ve ihaleyi 16 milyon 400 bin liraya Nermanoğlu Hafriyat almıştı. Yıkım ihalesini de ardından ilçede cezaevinin yıkımı ve asbest tartışmaları başlamıştı.
İZMİR BAROSU DAVA AÇMIŞTI
Kentteki oda ve STK’lar yıkım esnasında oluşacak asbestin halk sağlığını tehlikeye attığını ifade ederken İzmir Barosu konuyu yargıya taşımıştı. Yargı adımana ilişkin konuşan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “Yakın zaman önce İzmir bir deprem felaketi yaşadı. Çok sayıda bina yıkıldı. Bütün bu binaların kaldırılması konusunda da asbest konusunda da yeterli önlemler alınmadığı biz biliyoruz. Bu nedenle, hem buna dikkat çekmek hem de cezaevi yıkımına ilişkin alınan ihale kararı ve yıkım kararının iptali için dava açıyoruz” demişti.
Öte yandan; Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, asbest iddialarına yanıt verirken Baro’nun yargı hamlesine de ‘bilimsel rapor’ eleştirisi yaptı.
“EĞER ASBESTLE İLGİLİ TEHLİKE VARSA…”
Yıkımın henüz başlamadığını ifade eden Başkan Kılıç, önce asbest tetkiklerinin yapılacağın ve varsa ona göre yıkım prosedürü uygulanacağını ifade etti ve “Yıkımda bir prosedür vardır ve bütün kamu kurumlarında bu şekilde işler. Bir ihale yapılır, ihale işlemi bittikten sonra kamu kurumu ihalede bir bedel biçildiyse o yükümlülüğünü yerine getirir. Ödeme yapıldıktan sonra yer teslimi yapar. Yer teslimi yapıldıktan sonra yıkım ihaleyi alan yani yıkımı yapacak firma, yıkım ruhsatı almak için belediyeye gerekli belgelerle başvuru yapar. Bu gerekli belgelerin en başındaki belge asbestle ilgili rapor. Sonrasında biz bunu inceliyoruz. Eğer asbestle ilgili bir tehlike varsa, yıkımın ona uygun prosedürleri var ve yıkım o prosedürlere uygun şekilde yapılıyor. Burada daha bize yapılmış bir başvuru yok” dedi.
“KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE…”
Asbest tepkilerinin gösterilmesine ve yargı yoluna gidilmesini eleştiren Başkan Kılıç, yıkımın daha başlamadığının altını çizdi ve “Yıkım kararının iptali için yargı yoluna gidildi. Ama daha ortada bir yıkım yok. Ayrıca bir bilimsel rapor olmadan ‘Asbest tehlikesi var’ demek doğru mu? Biz yıllardan beri burası yıkılsın diye uğraşmıyor muyuz? Cezaevi buradan kalksın demiyor muyuz? Hepimizin ortak kararı. Eğer yıkım olacaksa ve insan sağlığına zararlı bir durum varsa bunu bilimsel raporla görülmesi lazım. Bunun için de bir prosedür var. Ortada bilimsel bir rapor varsa onu sunsunlar. Desinler ki ‘Kardeşim bir asbest tehlikesi var.’ Burada kulaktan dolma bilgilerle ‘Burada asbest kullanıldı’ deniliyor. Nereden biliyorsunuz bunu? Bilimsel rapor çıkart ortaya. Zaten asbest varsa da o da yıkılmayacak demek değil. Prosedürüne uygun yıkılacak” diye konuştu.
“DOSYAYI GÖRMEDEN BİR ŞEY SÖYLEYEMEZSİNİZ”
Baronun, yıkımın iptali için dava açmasını da değerlendiren Kılıç, dava gerekçelerini görmeden konuşmanın doğru olmayacağını belirtti ve “Ben de bir avukatım ve bizim mesleğimizde dosyayı görmeden bir şey söyleyemezsiniz. Ben baronun tam olarak neye itiraz ettiğini ya da ne davası açıldığını bilmiyorum. İçeriğini bilmeden bu konuda tam olarak bir şey söyleyemiyorum” ifadelerini kullandı.