Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda partililer yaptığı kahvaltısı sonrasında bir açıklama yaptı.
Başbakan Davutoğlu, "Türkiye'de seçim bölgeleri dışında, ayrı bir siyasi realite var ki o da, iller var, bir de Türkiye var, iki katman gibi. Ama arada bir katman var ki oda İstanbul siyaseti. Yani illerdeki yerel siyaset ile, Türkiye siyasetinin en önemli katman İstanbul siyasetidir. 91 vilayetimizin hemen hemen hepsinde vatandaşlarımız yaşar ve 81 vilayetin sanki ruhu, özü, kanaatleri İstanbul'a yansır ve İstanbul'daki kanaatlerde sanki 81 vilayete yansır. bir siyasi hareketin İstanbul'da başarılı olması için, Türkiye'de başarılı olması mümkün olmadığı gibi, İstanbul'u ihmal eden siyasi hareketin Türkiye'de de başarısızlığa uğraması kaçınılmazdır. Onun için Ak Parti Hareketi olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın Büyükşehir Belediye Başkanlığından bu yana İstanbul siyasetimin önemli noktasıdır ve önümüzdeki seçimlerde de İstanbul'da göstereceğimiz performans, İstanbul'daki siyasetin seyri Türkiye'yi etkileyecektir. O bakımdan kampanya süresince de illerdeki toplantılar, mitingler dışında, Ankara'da ki devlet ve hükümet görevleri dışında zamanımı İstanbul'da geçirmeye devam edeceğim. Konya milletvekili adayı olmakla birlikte herkes bilir ki ben aynı zamanda İstanbulluyum. Bütün hayatımın her safahatı İstanbul'un sokaklarında..." dedi.
Başbakan Davutoğlu, "İstanbul'da gördüğüm kararlılıktan büyük bir heyecan duyuyorum. İnşallah 1 Kasım'da çok güçlü ve gür bir sesle tekrar iktidar olmanın mutluluğunu yaşayacağız. Ülkemizin her köşesi bizim için eşittir. Konya'da duyduğum heyecanı, İstanbul'da, Samsun'da, Erzurum'da, Diyarbakır'da, Hakkari'de Edirne'de her yerde görüyoruz. İnşallah güzel bir kampanyayla, barış içinde, huzur içinde, herkesin birbirine saygılı olduğu, kimsenin kimseyi kırmadığı, halkımızı rahatsız eden görüntü kirliliğinin oluşmadığı, güzel bir kampanyayla 1 Kasım'da halkımızın huzuruna varırız ve güzel bir netice alırız diye umuyorum. Tekrar bu seçim döneminin ülkemize ve İstanbul'a hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
"SURİYE KRİZİ BİR ÜLKE KRİZİ OLARAK BAŞLADI"
Davutoğlu, bir gazetecinin Rusya ve Türkiye arasındaki son durumu sorması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunu daha önce bir televizyon programında açıkladım. Ayrıca ortaya çıkan gelişmelerin doğurduğu durum sebebiyle pazartesi gecesi Samsun mitingi dönüşü gece geç saatlerde, neredeyse sabahın ilk saatlerine kadar Suriye'deki durumu, Suriye'deki sınır ihlallerini, hem de terörle mücadelede geldiğimiz aşamayı gözden geçirdiğimiz, bütün güvenlik birimlerinin katıldığı bir toplantı yaptık. O toplantıda bazı kararlar aldık. Silahlı kuvvetlerimize ve sınır güvenliği bağlamında ilgili bütün birimlerimize ayrıca, terörle mücadele bağlamında da İçişleri Bakanlığımıza, Emniyet Müdürlüğümüze gelişmelerle irtibatlı olarak ilgili talimatlar verilmiştir. Her şeyden önce şunu ifade edeyim; Suriye krizi bir ülke krizi olarak başladı, bir ülkenin kendi içinde halkına karşı zalimce davranan bir yönetimin, ortaya çıkardı bir kriz olarak... Sonra terörün örgütlerinin de müdahil olduğu, terör örgütlerinin de oluşturduğu bir tehditle birlikte, bir bölgesel krize dönüştü."
"RUSYA VE ÇİN TARAFINDAN BLOKE EDİLDİ"
AHMET DAVUTOĞLU, "Bir ülke krizinin, bölge krizine dönüşmesindeki en büyük pay bu zalim yönetim kadar, o aşamada herhangi bir hususta anlaşamayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmuştur. O zaman Birleşmiş Milletlerde çıkacak her karar 'yabancı müdahaleye karşıyız' diyen Rusya ve Çin tarafından bloke edildi. Daha sonrada yine yabancı müdahaleye karşı olduğunu söyleyen bazı bölge ülkeleri de, bu konuda alınacak kararlara; mesela Suriye yönetiminin, rejiminin kullandığı kimyasal silahlar konusunda, uluslararası girişimler başladığından, yabancı müdahaleye karşı olduğunu söyleyen ülkeler şu anda Suriye krizine bizzat ev doğrudan müdahil oluyorlar. Bir yabancı müdahale söz konusudur Suriye'de, bunu görmemiz lazım. Bu yabancı müdahale eğer, koalisyon tarafının da yaptığı gibi herkese tehdit olan DEAŞ'a karşı mücadele anlamında Suriye'delerse, bunu hepimizi destekleriz, hep beraber terör örgütlerine karşı mücadele etmeye hazırız. Rusya, Türkiye, müttefik ülkeler arasında bu anlamda bir fark yok. Anacak eğer bu mücadele Suriye rejimine karşı haklı bir mücadele yürüten ev Suriyeli olan, yabancı savaşçı olmayan bu muhalefete karşı bir savaşa dönüşürse; Suriyeli ılımlı muhalefet şu anda kuzeyde DEAŞ'a karşı tek güç neredeyse. Yani, Cerablus hattının bu tarafından DEAŞ'a karşı mücadele eden Suriye muhalefeti, rejimin orada gücü yok, rejim DEAŞ'a karşı mücadele etmiyor. Hangi güç olursa olsun eğer Suriye muhalefetini zayıflatırsa, aslında DEAŞ'ı güçlendirmiş olur" şeklinde konuştu.
"RUSYA İLE HERHANGİ BİR ÇIKAR ÇATIŞMAMIZ YOK"
Davutoğlu, "Bizim sınırlarımıza olan iki ihlal ve bazı taciz olaylarına bakıldığında hiç birisi bu olayların olduğu yerler, DEAŞ'ın olduğu yerler değil. Yayla Dağı'nın orada DEAŞ yok, Reyhanlı'da da DEAŞ yok. O zaman şu suali sormak bizim hakkımızdır; burada Suriye rejimin destek anlamında yürütülen bir şeyse, burada ne yapılmak isteniyo? Bu soru tabiki haklı olarak gündeme getirdiğimiz bir sordur. Biz Rusya ile komşu ve dost bir ülkeyiz. Rusya ile herhangi bir çıkar çatışmamız yok. Karadeniz'de soğuk savaş sonrasında da hep ortak bir barışı Karadeniz'e getirmek için birlikte çalıştık. Kafkaslardaki, Balkanlar'daki kriziler de ve ikili anlaşmalarda, Rusya ile örnek olacak ve Türk-Rus ilişkileri bakımından tarihindeki altın dönemi yaşayan dönemler yaşadık. Biz Rusya'nın kaygılarını hep göz önüne aldık. Rusya'nın da Türkiye'nin güvenlik kaygılarını göz önüne almasını bekleriz. Rusya'nın da Türkiye'nin komşusu olduğu Suriye'de çok ciddi çıkarlarının olduğu fark edilmesini de isteriz. 9 yüz 10 bin kilometre bir sınıra sahibiz. Hiç bir başka ülke, Suriye'de Türkiye kadar etkili ya da Suriye'deki gelişmeden Türkiye kadar etkilenecek konumda değil. Güvenlik zirvesinde de gerekli talimatlar verilmiştir. Sınır güvenliğimiz ve hava sahası güvenliğimiz bağlamında hiç bir şekilde taviz vermeyiz. Bu konuda herkesin kendi sınırlarına saygı duyan her ülkenin saygı duymasını bekleriz, Türkiye'nin hava sahasına da saygı duyulmasını bekleriz. Türkiye Rusya ilişkileri çok önemli ilişkilerdir. Asya'da, Avrupa'da, Avrasya'da, bölgede bu ilişkileri korumak hepimizin önceliğidir" ifadelerini kullandı.