Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bingöl'de toplu açılış töreninde konuştu. Çözüm sürecine yönelik açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "Bugün çözüm sürecinin durmasının tek sorumlusu silahların gölgesine saklanmaktan vazgeçmeyenlerdir. 2013 Mart'ında 'silahları terk edeceğiz', sözünü verdikten sonra 2015'te ve şimdi 2016'da şehirlerimizi, ilçelerimizi silah deposu haline getirmeye çalışanlar çözüm sürecini durduranlar da bitirenler de onlardır. Bütün vebal onların omuzlarındadır" dedi.
"EN DİK DURAN İLLERİMİZDEN BİRİ BİNGÖL OLDU"
Başbakan Davutoğlu, Bingöl'de toplu açılış törenine katılarak burada hitap etti. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Bingöl ziyaretinin sebebini açıklayarak, "Bu hain alçakların ülkemizi terör belasına musallat etmesi karşısında en dik duran illerimizden biri Bingöl oldu. Onlar halkın kendilerine destek vereceğini zannettiler ama doğu ve güneydoğulu kardeşlerim özellikle de Bingöllü kardeşlerim 'Bu vatan bölünmez' diye haykırdı. 'Kardeşliğimiz ebedi' diye haykırdı. Hepinize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"DİLLERİNDE ÇEKİŞMEDEN, HAKARETTEN BAŞKA BİR ŞEY YOK"
Muhalefet partilerine yönelik eleştirilerde bulunan Davutoğlu, "Biz bugün Bingöl'deyiz. Dün Ankara'daydık, gelecek hafta Ağrı'da, ertesi hafta İzmir'de, Edirne'de, Van'da, Şanlıurfa'da olacağız. Ülkemizin her yerine gideceğiz. Ama diğer partiler Türkiye'nin bir bölgesinde varlar diğer bölgesinde yoklar. Bir şehrinde varlar, diğer şehrinde yoklar. Bizse ülkemizin her yerinde varız. Biz her şeyden önce 78 milyonun kalbinde, yüreğinde, zihninde varız. Onların ufukları dar. Küçük küçük düşünüyorlar. Fikirleri kısır, herhangi bir soruna herhangi bir çözüm üretemiyorlar. Dillerinde çekişmeden, hakaretten başka bir şey yok. Bunların yüreğinde ne önemlisi de millet sevgisi halk sevgisi yok. Bu sevgisizlikleriyle mutsuzlar. Bu mutsuzluklarını da bütün bir ülkeye yaymak istiyorlar. CHP'si de böyle MHP'si de böyle HDP'si de böyle" diye konuştu.
"TÜRKMEN YİĞİTLER DE ZAZA YİĞİTLER DE KÜRT YİĞİTLER DE BİZİMLE"
TBMM Genel Kurulu'nda dün gerçekleştirilen 2016 Bütçe Tasarısı görüşmelerinde yaşananlara değinen Davutoğlu, "Bakın dün hiç birbirlerine laf etmediler. Tek parti zihniyetine sahip CHP, diğerlerine laf etmedi. MHP, bu ülkenin doğusunda ve güneydoğusunda gelip selam veremeyen MHP, diğerlerine laf etmedi. HDP, terör örgütünün sözcüsü olan o parti, diğerlerine laf edemedi. Hep beraber bize saldırdılar. Hodri meydan. Kim çıkarsa çıksın karşımıza. İster tek başına ister hepsi birlikte biz buradayız. Türkiye'deyiz. Doğudayız, batıdayız. Kuzeydeyiz, güneydeyiz. Her bir ilimizdeyiz ve her yerde, her meydan okumaya karşı da dimdik ayaktayız. Çünkü Türkmen yiğitler de bizimle Zaza yiğitler de bizimle Kürt yiğitler de bizimle" dedi.
"MECLİS'E GELİR GELMEZ SIRTINI KANDİL'E DAYADILAR"
"Terörden medet umanların ve elini tetikten çekmeyenlerin iflah olmayacağını" belirten Davutoğlu, "7 Haziran'dan önce bu eş başkanlardan birisi buraya gelmişti. Burada Bingöllülerin gözlerinin içine baka baka 'Halkımızla gönül ittifakı yaptık, hiçbir kirli iş birliğine asla girmedik' demişti. Ne oldu sonr? Yalanları, yaldızları bir bir döküldü. 2 seçim sonrasında da Meclis'e gelir gelmez sırtını bölücü terör örgütüne, Kandil'e, sınır ötesindeki Türkiye düşmanlarına dayadılar. Partisinden pek çok isim terörist cenazelerinin kadrolu yasçısı olmadı m? Kirli ittifakların göbeğindeler, kirli ittifakların merkezindeler. Onlar kimlerle ittifak yaparsa yapsın biz 78 milyonla birlikte yürümeye devam ediyoruz. Terörden medet umanlar, elini tetikten çekmeyenlerse hiç iflah olmayacaklar" açıklamasında bulundu.
"BAHARINDA DA YAZINDA DA KIŞINDA DA GÜZÜNDE DE ÜLKENİN HER YERİNDE VARIZ"
Terör faaliyetlerinin bahar aylarında kuzeye yayılacağı yönündeki iddialara değinen Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Şimdi tehdit ediyorlarmış. Daha önce Cizre'de, Sur'da, Silopi'de terörü başlattık. Bahar gelince kuzeye Bingöl'e, Van'a ve diğer illerimize yayılacaklarmış. Buradan diyorum. Baharında da yazında da kışında da güzünde de ülkenin her yerinde varız. Her yerinde olacağız. Bizi kimse korkutamaz. Her hafta buradayım. Her bahar buradayım. Nevruz'da da buradayım, hıdırellezde de buradayım. Biz baharı barikatlar arkasında o gencecik yiğitlerin heba edilmesi için değil; Bingöl Üniversitesi'ne, eğitime, amfiye, kampüse gelmeleri için çağırıyoruz. Biz baharın sözcüsüyüz. Biz şafağın sözcüsüyüz. Onlar karanlık gecelerin sözcüleri. Onlar karanlık gecelerdeki kirli ittifakın neferleri, piyonları. Biz ise aydınlık sabahın habercileriyiz. Onlar, sırtlarını Moskova'ya dayayan Stalin'in peşinden, Stalinist anlayışla yürüyenler."
"ATTIĞIMIZ ADIMLARIN SAMİMİYETİNİ KİMSE SORGULAYAMAZ"
Çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "Biz hep çözüm odaklı olduk. Çözüme katkı verecek herkese, aydınlara, STK'lara, akademi dünyasına 'Buyrun fikrinizi söyleyin, katkı verin' dedik. Risk aldık. Sorumluluk aldık. İyi niyetle harekete geçtik. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat ilan ettiği ve başbakanlık sıfatıyla yürüttüğü şimdi de benim devraldığım süreç demokrasi anlayışımızın gereğiydi. Biz siyasetin sorun değil, çözüm üretmesi gerektiğine inandık. Siyasi bir sorunun çözümünün öncelikli adresinin siyaset kurumunun kendisi olduğu bilinciyle hareket ettik. Bu nedenle her türlü talebin demokratik bir atmosferde serbestçe dile getirilebileceği bir zemin tesis ettik. Sözü olanın gelip söyleyebileceği, talebi olanın rahatça dile getirilebileceği bir ortamın oluşmasını sağladık. En baştan itibaren çözüm sürecinin milli ve yerli bir proje olduğunu vurguladık. Bu süreçte şiddetin, silahın tasfiye edilmesini ve demokratik siyasetin tek meşru yol olarak kalmasını amaç olarak benimsedik. Bu amaçla attığımız adımların samimiyetini kimse sorgulayamaz. Ne yazık ki bizim iyi niyetli ve samimi çalışmalarımız aynı derecede karşılık bulmadı" şeklinde konuştu.
"ÇÖZÜM SÜRECİNİ DURDURANLAR DA BİTİRENLER DE ONLAR"
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgemizde gelişen hadiseleri örgüt çıkarları için bir fırsata dönüştürmek isteyen ve bunun için en alçakça yöntemleri kullanmaktan kaçınmayan bir anlayışla karşılaştık. Meşruiyetten nefret eden o cinayet şebekesi birden bire eski ayarlarına, Marksist, Leninist, Stalinist ayarlarına geri döndü. Ülkemizin birliğine kast eden oluşumlar huzur ve güvenlik ortamını ortadan kaldırmak için yeniden harekete geçti. Barış ve huzur ortamı yerine yanı başımızda halkını ateşe veren Esed rejimiyle iş birliği halinde kanlı bir etnik ve mezhebi çatışmanın tarafı olmaya tercih ettiler. Huzura kast eden güçlerin taşeronu, piyonu haline geldiler. Bugün çözüm sürecinin durmasının tek sorumlusu silahların gölgesine saklanmaktan vazgeçmeyenlerdir. 2013 Mart'ında silahları terk edeceğiz, sözünü verdikten sonra 2015'te ve şimdi 2016'da şehirlerimizi, ilçelerimizi silah deposu haline getirmeye çalışanlar çözüm sürecini durduranlar da bitirenler de onlardır. Bütün vebal onların omuzlarındadır."
"TERÖRİSTİN CENAZESİNE GİDEN, O TERÖRİST GİBİ SUÇA ORTAK OLMUŞ OLUR"
HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer'in Ankara saldırısının ardından canlı bombanın taziye çadırına gitmesine tepki gösteren Davutoğlu, "Bu denli meşakkatli bir süreçten geçtiğimiz bir dönemde kimi vekillerin teröristlerin cenazesine gitmesi de ayrı bir provokasyondur. Kendi meşruiyetini imha eden, ileri düzeyde hastalıklı bir ruh haline sahipler. Bir milletvekilinin terör örgütünün bile sahiplenmeye çekindiği bir teröristin cenazesine gitmesi tam bir aymazlıktır. 29 canımızı şehit eden bu teröristin cenazesine giden aynı o terörist gibi bu suça ortak olmuş olur taziyesine giden. Hiçbir siyasi sistem böyle bir şımarıklığa, böyle bir aymazlığa göz yummaz" ifadelerini kullandı.
"ANAYASA'MIZI YAPTIKTAN SONRA REFERANDUMDA 'EVET' DİYECEĞİNİZİ BİLİYORUM"
Yeni Anayasa vurgusu yapan Davutoğlu, "İnşallah Anayasa'mıza Ankara'da sizlerin de onayıyla yaptıktan sonra referandumda çok daha büyük bir oranla 'Evet' diyeceğinizi de biliyorum" dedi.
"BİZ BÖLGENİN YİĞİT ÇOCUKLARINA TABLET VERİYORUZ, ONLAR SİLAH VERİYOR"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Fatih Projesi ile okullarımıza 2 bin 191 etkileşimli tahta ve öğrencilerimize 4 bin 361 tablet bilgisayar verdik. Aramızdaki fark bu. Biz bu bölgenin yiğit çocuklarına ellerine tablet veriyoruz. Onlar ise ellerine silah, taş, bomba veriyorlar. Bilsinler ki biz hiçbir gencimizin o çukurlarda, barikatlarda, bu dağlarda herhangi bir şekilde hayatının kararmasına artık izin vermeyeceğiz." (DHA)