Başbakan Binali Yıldırım Hazine kefalet desteği kapsamında kullanılan kredi miktarının 201 milyar liraya, kefalet büyüklüğünün ise 179 milyar liraya çıktığını belirterek, “Türkiye, Hazine kefaleti destekli kredi büyüklüğünde Güney Kore’yi geçerek ilk sıraya yükseldi. Başarıyla uyguladığımız bu sistem birçok ülkeye örnek oldu” dedi.
Hem Hazine kefaletinin büyük boyuta çıkarıldığını, hem de etkinlik sağlandığını vurgulayan Yıldırım, Hazine Müsteşarlığı ile Kredi Garanti Fonu (KGF) arasında marttaki protokolle yeni bir döneme girildiğini kaydetti.
Kanallar açıldı... Yıldırım, 200 milyar liraya çıkarılan Hazine kefalet limitinin önemli etkilerinin bulunduğuna işaret ederek, sistemin hızlı ve etkin uygulama alanı bulmasının bir diğer nedeninin de Portföy Garanti Sistemi’nin (PGS) hayata geçirilmesi olduğunu bildirdi.
Bu düzenlemelerle reel sektörün, ihtiyaç duyduğu finansmana büyük oranda eriştiğinin altını çizen Yıldırım, “Sistem, tıkanma aşamasındaki kredi kanallarını açtığı gibi reel sektörün krediye ulaşımını kolaylaştırdı” dedi.
Yıldırım, 21 Ağustos itibariyle kredi veren bankalara 190 milyar lira kefalet portföy limiti tahsis edildiğine değinerek, “Hazine destekli kefalet desteği kapsamında kullanılan kredi miktarı 201 milyar liraya ulaştı. Bu kapsamda bankalarca 322 bin adet kredi sağlanırken, bu kredilere yönelik kefalet büyüklüğü 179 milyar liraya çıktı” diye konuştu.
Dünya genelinde KGF’lerle kıyaslandığında, hazine kefaleti destekli kredi büyüklüğünde Türkiye’nin Güney Kore’yi geçerek ilk sıraya yükseldiğini dile getiren Yıldırım, Türkiye’de başarıyla uygulanan sistemin birçok ülkeye örnek haline geldiğini söyledi.
KOBİ’lere ilaç oldu Hazine kefalet tutarının yüzde 92.9’unun Portföy Garanti Sistemi yoluyla sağlandığını aktaran Başbakan Binali Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu kapsamdaki kredilerin yüzde 60.4’ü ilk defa kullandırılan, yüzde 25.6’sı ilave kullandırılan ve yüzde 4.3’ü ise teminatlandırılan mevcut kredilerden oluşmaktadır. Kredi kullanan firmaların risk gruplarına göre sınıflandırılmasına bakıldığında tamamına yakınının en az risk içeren birinci ve ikinci risk grubunda yer aldığı görülmektedir. Söz konusu kefalet tutarının yüzde 75’i KOBİ’lere, yüzde 25’i ise KOBİ dışı işletmelere sağlanmıştır. Kullandırılan kefaletlerin sektörel dağılımı dikkate alındığında, kümülatif kefalet tutarının yüzde 38,6’sının ticaret, yüzde 30’unun imalat sanayi, yüzde 12.9’unun ise inşaat sektörüne sağlandığı görülmektedir. Kullandırılan kredilerin yüzde 87.5’i de Türk lirası cinsindendir.”
Göstergeleri iyi etkiledi
Başbakan Yıldırım, söz konusu sistem sayesinde oluşan pozitif iklimle birlikte hızlı bir kredi genişlemesinin yaşandığını belirterek, “Kredi genişlemesinin ekonomik büyümeye etkisi bu yılın ilk çeyreğinde görülürken, etkinin ikinci ve üçüncü çeyrekte de devam etmesini bekliyoruz. Uluslararası yatırım bankalarının değerlendirmeleri de bu yöndedir. Sistemin ekonomik büyümeye etkisinin yüzde 1 seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Uygulamanın ekonomiye veya reel kesime olan etkilerini bütüncül olarak değerlenmek için, bu yılın özellikle nisan ve mayıs aylarına ilişkin bazı öncü göstergelerin önemli ipuçları verdiğini ifade eden Yıldırım, gerek söz konusu uygulama gerekse çeklerde karekod sistemi nedeniyle karşılıksız çeklerin, bankalara ibraz edilen toplam çeklere oranının son 8 yılın en düşük seviyesine gerilediğini kaydetti.
Firmalara ‘can suyu’
Yıldırım, sanayi üretiminde nisanda yıllık bazda yüzde 6.7, mayısta da yüzde 3.5 artış olduğunu hatırlatarak, “Son 7 aydır negatif seyreden perakende satışlarda mayıs ayında yıllık bazda yüzde 1.2 oranında artış gerçekleştiği görülmektedir” dedi.
Türkiye’de Hazine destekli kredi garanti sisteminin daralan ekonomiye müdahalede önemli bir genişletici ve alternatif politika aracı haline geldiğinin altını çizen Yıldırım, sistemin başta KOBİ’ler olmak üzere firmalara ‘can suyu’ olduğunu söyledi.