İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel HarekatDairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, CHP Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay ile İşçi PartisiGenel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 50 tutuklu sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili veBaşkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Sedat Peker’in de aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
Taleplerin alındığı duruşmada söz alan Danıştay’a saldırı ve Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombası atılması dosyasının tutuklu sanıklarından Erhan Timuroğlu, Mustafa Balbay’ın dünkü konuşmasında, ”Ben Cumhuriyet Gazetesi yazarıyım ve Cumhuriyet Gazetesi’ni bombalayanlarla birlikte yargılanıyorum. Olayın kara mizah yanı, bombalamaktan yargılanan sanıklarla koridorda karşılaştığımda bana 4 ayrı iddianame anlatıyorlar” sözlerine değindi.
Kendisinin de Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombası atılması dosyasından yargılandığını, ancak el bombası atmadığını ifade eden Timuroğlu, Balbay’ın kendisiyle konuşan kişinin kim olduğunu açıklamasını istedi.
”Balbay, benim emsalim değil. Muhatap olacak değilim” diyen Timuroğlu, 7 yıldır tutuklu olarak yargılandığını belirterek, tahliyesini istedi.
Tutuklu yargılanan emekli Albay Dursun Çiçek de, organize suç örgütü davasından tutukluykenTekirdağ F Tipi Cezaevi’nden ifade vermek için talepte bulunan ve 21 Aralık 2010’da ifadesi alınan Orhan Aykut’un tanık olarak dinlenilmesini istedi.
Mahkemenin kamu tanıklarını çağırdığını, sanıkların talep ettiği tanıkları çağırmayıp lehe olan delilleri toplamadığını savunan Çiçek, mahkemeye yaptığı 144 tahliye talebinin alınan 68 kararla reddedildiğini anlattı.
Duruşma, taleplerin alınmasıyla devam ediyor.
-Başbuğ’un tanık dinletme talepleri-
yargılanan emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer tarafından mahkemeye sunulan bir dilekçede, Başbuğ hakkında yapılan suç duyurusunun ardından dava açıldığını belirtti.
İddianamede de, hiçbir somut delil gösterilmeksizin ”Sonuç olarak” başlığı altında ”devlet yöneticilerini baskı altına almak” şeklinde bir iddia ileri sürüldüğünü ifade eden Sezer, Başbuğ’un Ağustos 2003-Ağustos 2005 tarihleri arasında emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde Genelkurmay 2’nci Başkanlığı, Ağustos 2006-Ağustos 2008 tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Kuvvetleri Komutanlığı, Ağustos 2008-Ağustos 2010 tarihleri arasında Bakanlar Kurulu’nun teklifi ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile Genelkurmay Başkanlığı görevine atandığını anlattı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un, normal görev süresinin sonunda 30 Ağustos 2010 tarihinde emekli olduğunu ifade eden Sezer, dilekçesinde, ”Müvekkilimiz, yukarıda sayılan görevleri dahil olmak üzere 2003-2010 tarihleri arasında toplam 7 yıl, atanmış olduğu görevleri gereği mevcut siyasi iktidarın oluşturduğu hükümetler ile çalışmıştır. Müvekkilimizin Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüttüğü Ağustos 2008-Ağustos 2010 dönemi de dahil toplam 7 yıllık görev süresinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve ülkemiz güvenliğini ilgilendiren bütün sorunlar hakkında yasaların verdiği yetki ve sorumluluklar kapsamında görev icra etmişken, emekli olduktan neredeyse iki yıl sonra hiçbir delil ileri sürülmeksizin soyut bir iddiada bulunulmuş olması, hukuk adına üzüntü vericidir” ifadelerine yer verdi.
-Mesai arkadaşlığı yaptığı resmi görevliler-
Başbuğ’un görevi gereği çalıştığı, mesai arkadaşlığı yaptığı resmi görevlilerin belli olduğunu, bunların tanık olarak dinlenmeleri durumunda, ”devlet yöneticilerinin baskı altına alındığı”na dair iddianın asılsız olduğunun görüleceğini belirten Sezer, iddianamede gösterilen suç tarihi de dikkate alınarak,
cumhurbaşkanı abdullah gül, başbakan recep tayyip erdoğan,tbmm başkanı cemil çiçek, eski milli savunma bakanı vecdi gönül, başbakan yardımcısı beşir atalay ile avrupa birliği bakanı ve başmüzakereci egemen bağış’ın tanık olarak dinlenilmesini istedi.
Sezer, dilekçesinde ayrıca Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı görevi döneminde birlikte çalıştığı kuvvet komutanlarının dinlenmesi halinde de iddianamede ileri sürülen iddianın asılsız olduğunun anlaşılabileceğini kaydetti.
Sezer, bu nedenle dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Atilla Işık’ın da tanık olarak dinlenmesini talep ederken, 12 Haziran 2009 tarihinde Genelkurmay Harekat Başkanlığı’na vekalet eden ve askeri savcılık tarafından ifadesine başvurulan AK Parti Milletvekili Şirin Ünal’ın da tanık olarak dinlenmesini istedi.