Ege Postası
Geri

Başkan Pekdaş'tan çarpıcı açıklamalar

CHP’nin İzmir'deki iki kadın başkanından biri olan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, kamucu belediye başkanlığı yaptığını vurgulayarak, İzmir’in çantada keklik olduğu lafını doğru bulmadığını belirterek, seçmene ve kararlarına saygının elzem olduğunu söyledi. Başkan Pekdaş, kentsel yenilenme planlarından tarihi tescilli yapıların yenilenmesine kadar bir dizi yoğun planlama çalışması yaptıklarını ve yeni dönemde bunları hayata geçirmek istediğini kaydetti. Başkan Pekdaş'tan çarpıcı açıklamalar
Başkan Pekdaş'tan çarpıcı açıklamalar
Haberler / Yerel Yönetimler
6 Aralık 2018 Perşembe 16:23
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

HAZIRLAYAN: HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI-Yeniden aday adayı olan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Egepostası ve TV 35’in ortak yayınına katılarak Refik Pak’ın sorularını yanıtladı. Kadın belediye başkanlarının sorun çözme niteliğini baştan aşağı değiştirdiğini belirterek, kamucu bir belediye başkanlığı yaptığını söyledi.

ÇANTADA KEKLİK LAFI DOĞRU DEĞİL, SEÇMENE SAYGI DUYULMALI

İzmir’in çantada keklik olduğu söyleminden haz etmediğini kaydeden Konak Belediye Başkan Adayı Sema Pekdaş, “Çantada keklik lafını siyaseten doğru bulmam. İnsanların özgür karar verebilme yetilerine bir saldırı olduğunu düşünüyorum. Hiçbir siyasetçi de bu lafı kullanmamalı. İnsanlar düşüncelerini bir saat içinde değiştirebilir. Siyasetle uğraşan, bir yerlere aday olan bir kişi olarak seçmene her zaman saygı duyuyorum. Hiçbir seçim çantada keklik değildir. Bir oy önemlidir. Bir oyu bile hesaba katar şekilde seçmene saygı duymalı” dedi.

KADIN BAŞKANLAR POLİTİKANIN YAPILIŞ BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİYOR

Kadın başkanlar sayesinde politikanın yapılış biçiminin de sorunları çözme yöntemlerinin farklılaştığını belirten CHP Konak Belediye Başkan Aday Adayı ve Konak Belediye Başkanı Avukat Sema Pekdaş, “Kadın başkanlar politikanın yapılış biçimini, yerel yöneticiyi değiştiriyor. Politikayı evlerde de konuşur hale geldik. Evlere girip çıkıyoruz. Akşam yemeklerinde Türkiye’yi kurtarmak yerine biz evlerde kadınlarla, gençlerle sohbet ederek daha kurumsal anlamda stk’larla bir arada, sorun çözmeye başlıyoruz. Diyaloğun, yüz yüzeliğin, bir arada iş yapma becerisinin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Kadınların varlığı ile sorun çözme nitelikleri de bambaşka hale geliyor. Hemşehrilerimizin isteklerini birebir görüşerek çözüyoruz” diye konuştu.

PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

KADIN BELEDİYE BAŞKANI ORANI BİNDE BİRE TEKABÜL EDİYOR

Büyük bir boşluk vardı İzmir’de. İzmir’imize de kanala da hayırlısı olsun TV 35. Türkiye ilk kez 1930 Belediye Kanunu’nu kabul etti. Türkiye’nin gördüğü en iyi belediye yasasıdır. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı ilk kez o zaman tanındı. Sonra 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. O zamandan bu zamana 31 bin erkek belediye başkanı seçmişiz. Sadece 118 belediye başkanı kadın olarak seçtik. Bu orana bakıldığında binde 4’e tekabül eden bir oran. Bu görevler erkeklere aitti de kadınlar seçildiğinde kadınların ne kattığı mı sorulmak zorunda'

BAŞKANLIK ERKEKLERE AİT BİR GÖREV Mİ'

Erkekler yaptı da ne old? Erkeklere ait bir görev mi bu. Cumhuriyet kadın devrimine, kadının hayatın her alanında var olmasına, laik ve bilimsel eğitime dayanır. Bunun üzerine hukukun üstünlüğü sosyal devlet eklendi. Kadınların vazgeçilmez. İstatistiklerdeki hata payının hata payı olarak varız. Kadın aklının olmadığı bir iş eksik. Kadınların farklı erkeklerin farklı çalışır. Olayları çözme biçimi de farklıdır. Hayatta nasıl birbirimizi tamamlıyorsak politikada da birbirimizi tamamlamak durumundayız.

KADINLARIN VARLIĞI İLE SORUN ÇÖZME NİTELİKLERİ BAMBAŞKA HALE GELİYOR

Kadın başkanlar politikanın yapılış biçimini, yerel yöneticiyi değiştiriyor. Politikayı evlerde de konuşur hale geldik. Evlere girip çıkıyoruz. Akşam yemeklerinde Türkiye’yi kurtarmak yerine biz evlerde kadınlarla, gençlerle sohbet ederek daha kurumsal anlamda stk’larla bir arada, sorun çözmeye başlıyoruz. Diyaloğun, yüz yüzeliğin, bir arada iş yapma becerisinin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Kadınların varlığı ile sorun çözme nitelikleri de bambaşka hale geliyor. Hemşehrilerimizin isteklerini birebir görüşerek çözüyoruz. Kız çocuklarına, genç kızlara, kadınlara yönelik olarak iyi rol model olma görevimiz var. Kadınların toplumsal hayata katılması, onların da cesurca, severek, başarıyla yapabileceklerini gösterme zorunluluğumuz var. Cumhuriyet kul istemez, yurttaş ister. Merkezlerimizi çoğalttık. Semt, spor, kültür, çocuk sanat merkezlerini çoğalttık. Özgür bireylerin yaratılması için. Hemşehrilik hukukunun üstün olmasını hayata geçirmeye çalışıyoruz.

KENDİME HEP KAMUCU BELEDİYE BAŞKANI DEDİM ÇÜNKÜ…

Kendime hep kamucu belediye başkanı dedim. Kentler pek çok gelişme gösterdi. Kent kime aitti? Seçilen yöneticinin mi geçmişten bugün? Geldiğimiz noktada diyoruz ki kentler o kentte yaşayanların ve insanlığındır. Çevresine, insana saygılı, insanın mutlu olmasını sağlayan, yaşayanlara ait bir kent için katılımcı süreçlerin işlemesi gerekiyor. İnsanlar karar süreçlerine katılmalı. Bu bir süreç işi. Orada kadınlar sahneye çıkıyor. Kadınlar süreç odaklı düşünür. Bu süreci ilmek ilmek örmek gerekiyor. Burada da fonksiyon kamudadır. Tek tek insanlar sanatı, kültürü parayla satın almaya kalktığında siz mutlu bir azınlığın bu nimetlerden yararlandığını görürsünüz. Oysa biz hep birlikte yaşıyoruz. Kamu tüm hemşehrilerin bu haklara kavuşması için spor, tiyatro, sinema, sanat salonları açmak zorunda. İnsanı özgürleştiren şey kültür, sanat, eğitimdir. Çocuklar için sanat merkezleri açtık. Çocukların konservatura gönderilmesini sağlıyoruz. Bunun için kamusal mekanlara ihtiyaç var. Her semtte bu merkezleri açmaya çalışıyoruz. Bu nedenle 30 trilyonun üzerinde kamulaştırma yaptık. Bugünkü kur ile 60 milyona yaklaşıyor. İş makineleri, araçlar aldık. İnsana siz mekanla ulaşırsınız. Araçla ulaşırsınız. İnsana diğer insanlarla ulaşırsınız. İnsanların birbirine iyi geldiği mekanlar yaratma görevimiz var. Kamusal faaliyetleri önceleyen çalışmayı esas aldık. Çok kamulaştırma yaptık, çok merkez açtık. Biz yaptık oldu demiyoruz biz. Bir fikrin hemşehrilerimizle olgunlaşmasını istiyoruz. Pazartesi günü de eşitlik merkezini açacağız.

KENTSEL DÖNÜŞÜM LAFI BİZİM GİBİ BİR ÜLKEYE TAM OTURMUYOR

Kentler yenilenir, tazelenir. Kentsel dönüşüm lafı bizim gibi bir ülkeye tam oturmuyor. İzmir 2 bin 500 yıllık tarihi olan bir kent. Konak’ta 24 kilometre yüzölçümü ile Türkiye’nin en küçük yerleşim alanına sahibiz. 353 bin kişi nüfusumuz. Gece ve gündüz bir milyon 300 bin insanın yaşadığı bir yer. Yapı stoğumuzun yarısına yakını, 170 bin özel konut, 80 bin özel işyeri var, kamu binalarını saymıyorum bile. 29 tescilli koruma bölgesi var 24 kilometre alanda. 3 bin civarında da tescilli yapı var. Her plan yaptıkça yeni sayılar ekleniyor bunlara.

FONA 30 TRİLYON AKTARDIM, 4 TRİLYON ALDIM

Kadifekale, Basmane, Değirmendere, Varyant var. Bizim burada tarihi bölgeleri koruma imar planlarıyla korumamız gerekiyor. 3 bin tescilli yapının yarattığı eskilik ve kirlilik duygusu var. Oysa bu yenilenmeyi değil restorasyonu gerektiriyor. Bütçemin yarısı istihdam giderleri. En fazla çöpü toplayan belediyeyim. Yıpranma oranı en fazla bölge. Sürekli tamirat ve tadilatla uğraşıyoruz. Sosyal yardımların çok olması gereken bir bölgedeyiz. Şimdiye kadar zannediyorum bütün İzmir’de toplanan emlak vergilerinden, kültür fonu için  toplanan para 110 milyon kadar. Bütün kentin tescilli yapılarının yarısına yakını Konak’ta. Sadece 30 trilyon para aktardım fona. Aldığım para 4 trilyon. Merkezi hükümetin de katkısı gerekiyor. Bende kullanılmayan bu para bakanlığa gidiyor, başka kentlerde kullanılıyor. Bu büyük bir hakkaniyetsizlik. Kentsel dönüşümden önce bizim bu tarihimizin ortaya çıkması gerekiyor. O yapılar boş ve suç üretim merkezi haline geldi. Bunları yıkamıyorsunuz, kurul kararı gerekiyor, restore etmeniz lazım. Bizim öncelikle bu kentin koruma bölgelerini ve tescilli yapılarını ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bu bir hükümet ve kentin bütününe yönelik bir politika olarak hayata geçmesi lazım.

GÜLTEPE ONAYDAN GEÇTİ, BÜYÜKŞEHİRDE ONAMA AŞAMASINDA

Gültepe gibi gecekondularımız var. Çimentepe, Duatepe, Kadriye mahalleri var. Bütün bunların planlarını yeni yapıyoruz. Oralarda plan çerçevesinde yenilenme gerekiyor. Gültepe onaydan geçti, büyükşehir belediyesinde onama aşamasında. Orada göçle birlikte oluşan gecekondulaşma var. Orada kentsel dönüşüm gerekiyor. Beştepeler’de aynı şekilde yenilenme gerekiyor. Bu bölgelerin yenilenme planları üzerinde çalışıyoruz.

UYGULAMA PLANLARI YAPIYORUZ, TOPYEKÜN ÇALIŞMA HALİNDEYİZ

Göreve başlar başlamaz kamulaştırmalar yaptık, araçlar aldık. Konak’ın tüm haritalarını, planlarını elektronik ortama aktardık. Bir taraftan plan yapıyoruz. Bir taraftan uygulama planlarını hazırlıyoruz. Topyekün bir çalışma halindeyiz. Bunlar yapılanmadan kentsel yenilenme yapmamız mümkün değil. Jeolojik etüdler de yapılmalıydı. Yapıyoruz. Yoğun bir çalışma içindeydik. Hiçbir zaman 8 saat çalışmadık. Bir taraftan ıslah programları yaptık. Tapu sorunları hallolmamış hemşehrilerimizin sorunların halledip tapularını verdik. Herkese eşit, adil ve hakkaniyetli bir yaklaşımla çözme aşamasındayız. Uzatarak işleri yapıyoruz. Çünkü beklentileri, istekleri ne halkın. Soruyoruz. Elimizde Gürçeşme planı var. Aldığınızda elinize çok güzel. Oysa eğimin çok fazla olduğu bir yer orası. Kot farkları var. Coğrafi, sosyal engeller var. Onların birbiriyle uyum haline getirilmesi gerekiyor. O yüzden yaptığımız işi yapmış olmak için yapmıyoruz.

BAŞLADIĞIMIZ BÜTÜN BU İŞLERİ BİTİRMEK İSTİYORUZ

Başladığımız bütün bu işleri bitirmek istiyoruz. Katılımcı yönetim anlayışı uyguluyoruz. Kaç yıllık yapılar var, kaç kişi çalışıyor, nerede işe gidiyorlar hepsini araştırıyoruz. İnsana dokunarak, onların hayallerine dokunarak isteklerine uygun yapmak lazım bu işleri.

AZİZ BEYİN KİŞİSEL KARARIDIR

(Kocaoğlu'nun yeniden aday olmaması) Kişisel kararlardır. Siyaset 24 saatlik iş değildir. 24 saat erkendir. Zamanın ne getireceğini bilmiyoruz. Şahsi kararlarımla ilgili bir durum değil. İşin muhataplarının konuşması daha doğru olur.

TÜRKİYE REJİM DEĞİŞİKLİĞİ NOKTASINDA

İşi alınan oylar anlamında ayrı değerlendirmek lazım. Bir de psikolojik olarak değerlendirmek lazım. Bizim kentimizde yüzde 50, AK Parti’nin yüzde 25. Yüzde 25-30 MHP-İYİ Parti-HDP arasında paylaşılıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik. Parlamenter rejim kaldırıldı, Başkanlık rejimine geçildi. Türkiye bir rejim değişikliği noktasında. Bağımsız bir medya ve yargıdan söz etmek mümkün değil. Bu iklim Türkiye’ye de uygun bir iklim değil. Bu topraklar tüm medeniyetlerin doğduğu topraklar. Bu ülkede demokrasi ve özgürlük rüzgarlarının hakim olacağına inanıyorum.

Farklılıklarımızla bir arada olmayı, farklarımızla birlikte karşı olduğumuz bir sisteme, uygulamaya birlikte iş yapabilme becerisini gösterebiliriz. Bu psikolojinin ülkeye iyi geleceğini düşünüyorum. İttifak görüşmelerinin iyi olduğunu düşünüyorum. İhtiyaç olarak bakmıyorum. Ben öncelikle psikolojik ihtiyaç olarak bakmak gerekir.

HİÇBİR SEÇİM ÇANTADA KEKLİK DEĞİL

Çantada keklik lafını siyaseten doğru bulmam. İnsanların özgür karar verebilme yetilerine bir saldırı olduğunu düşünüyorum. Hiçbir siyasetçi de bu lafı kullanmamalı. İnsanlar düşüncelerini bir saat içinde değiştirebilir. Siyasetle uğraşan, bir yerlere aday olan bir kişi olarak seçmene her zaman saygı duyuyorum. Hiçbir seçim çantada keklik değildir. Bir oy önemlidir. Bir oyu bile hesaba katar şekilde seçmene saygı duymalı. Demokrasinin gereği budur. Ben yanlış yaptıysam bedelini ödemeliyim. İnsanların sağduyuyla karar verdiklerini düşünüyorum.

GÜLTEPE, BEŞTEPELER PLANLARINI BİRLİKTE YAPMAK İSTİYORUM

Gültepe planlarını birlikte yaptık. Birlikte harekete geçirelim. Hizmet binasının projesini yaptık. Benzinliğin tahliyesi vardı. Şimdi de tasarruf politikası nedeniyle duruyor. Beştepeler planlarını birlikte hayata geçirmek istiyorum. Tescilli binaların yeni fonksiyonlarını bulmalıyız. Bunları birlikte yapmalıyız.

HİÇBİR YERE BORCUMUZ YOK

Marka kent lafını sevmem. Kentler pazarlanmaz. Bu kentin ruhunda o kadar çok harmanlanmış kültürler var. Ne SGK, ne kamu, ne özel kurumlara borcumuz var. Ne işçimize ne çalışanımıza borcumuz var. Bereketimiz var bizim.

KÜLTÜR ENVANERİ OLUŞTURMAK İÇİN DE ÇALIŞIYORUZ

APİKAM ciddi bir arşiv haline geldi. Kültür envanteri oluşturmak için çalışıyoruz. Yol yapar, kaldırım yapar, park yapar diye düşünmemeli belediyelerin görevi hakkında. Tiyatro salonları açıyoruz. Haftanın 3 günü en iyi oyunlar oynanıyor bu salonlarda. Şimdi yeni bir salona daha başlıyoruz. Ocak sonunda onu da bitiriyoruz. Bütün bunlara ulaşmanın yolunu, kaynaklarını da yaratmamız lazım. Bu kentte yaşayan tüm hemşehrilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir kenti arzuluyoruz. Bu şehrin tozunu üflüyoruz.

 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası