EGEPOSTASI - Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, TV35 ekranlarında yayınlanan Haber Aktif programında Alper Baran Ersin’in konuğu oldu. İzmir Enternasyonal Fuarı’ndan canlı yayınlanan programda Tugay, 9 Eylül’den etkin siyasi ideolojilere, Karşıyaka Stadı’ndan Mavişehir’deki araziye kadar gündeme ve Karşıya’ya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Aylardır İzmir gündeminin en çok tartışılan konularından ola ve TOKİ tarafından özel kişi ya da kuruma satılan Mavişehir’deki rekreasyon alanının akıbeti hakkında açıklama yapan Tugay, gerekli adımların atıldığını ifade ederek, “O alanı kamulaştıracağız” dedi.
“BİRLİĞİMİZİ VE BERABERLİĞİMİZ BOZAN KIŞKIRTICI HAREKET VAR”
WKurtuluş Savaşı’nın nihayete erdiği ve zaferle taçlandığı 9 Eylül’ün sadece bir zafer günü olarak görülmemesi gerektiğini belirten Tugay, bugünün daha derin anlamlar barındırdığını ifade etti. Başkan Tugay, “9 Eylül’le ilgili vurgulamamız gereken şey şu; Bu gibi tarihleri o günlerin anlamını hatırlarken bugüne de uyarlamalıyız. Bugün üzerimize düşen sorumlulukları da hatırlayarak kutlamalıyız. Şunu sormalıyız; bundan 98 yıl önce Büyük Taarruzu başlatan o yiğit insanlar ne amaçlamıştı ve biz bugün bu amacın neresindeyi? Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için mücadele ettiler ve bunu bize armağan ettiler. Bugün bizim aklımızı karıştıran bin bir türlü ulusal ya da uluslararası siyasi oyunlar var. Birliğimizi ve beraberliğimiz bozan birçok kışkırtıcı hareket var. Bunların bazıları ülkemizin içinden kaynaklanıyor. Kimisi din kimisi köken üzerinden ayrıştırmaya çalışıyor. Hepsinin amacı Türkiye’yi ayrıştırmak, zayıflatmak ve dış müdahalelere açık hale getirmek. Bunu hatırlamak gerekir. 9 Eylül gibi günler bunu hatırlamak ve ülkemize duyduğumuz sevgiyi ve anlamını yeniden hatırlama günleridir. Bunun her bir vatandaşımıza getirdiği sorumluluklar var. 9 Eylül bunun hatırlanması gereken bir gün. Birileri canını vererek ya da yaralanarak ya da sevdiklerini kaybederek bağımsız bir ülke kurup bize emanet ettilerse bizler bunun gereğini ve sorumluluğunu yerine getirmeliyiz” diye konuştu.
“BİRBİRİMİZE SAYGI DUYMAYI ÖĞRENECEĞİZ”
Türkiye’de özellikle son yıllarda daha da belirginleşen kutuplaşmanın ülkeyi zayıflattığını söyleyen Başkan Tugay, “Bu ülkede yaşayan her bir vatandaşın bu ülkenin tüm kaynaklarında hakkı var. Herkes buna sahip çıkmayı öğrenecek. Bu ülkenin kaynakları vatandaşlara eşit olarak paylaştırılacak. Bizler, kökenimiz dinimiz dilimiz ne olursa olsun beraber yaşamayı ve birbirimize saygı duymayı öğreneceğiz. Demokrasiyi özümsemiş ve bunu hayatına uygulamayı bilen bireyler olacağız. Bunun için en önemli görev de siyasilerde. Bugün CHP’nin çizgisinin bu yönde olduğunu görüp bu partide görev yaptığım için ayrıca guru duyuyorum. Çünkü Genel Başkanımız herkesi kucaklayan ve eşitlikçi bir tavır ortaya koyuyor. Birilerinin bizi kışkırtıp sürekli birbirimize düşman etmesi bitmeli artık. Adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzeni savunmalı. Yoksa çocuklarımız bugünden de kötü bir ülkede yaşayabilirler ve hayat cehenneme dönebilir. Bugün bize dayatılan gündeme bakın. İnsanların dini ve milli duygularını sömüren ve onları kışkırtan konular çıkartıyorlar ve insanlar da o konular üzerinden birbirine cehpe alıyor. Bizim ihtiyacımız olan şey ülke kaynaklarının eşit paylaşımı, adalet, eşit eğitim hakkı, vatandaşlarımıza eşit ve ücretsiz sağlık hakkının verilmesi. Biz bunları konuşmalıyız. İnsan haklarını tartışmalıyız” dedi.
KARŞIYAKA STADINDA ÇÖZÜLEMEYEN DÜĞÜM
Aylardır hatta yıllardır bir kaos haline gelen Karşıyaka Stadı sorununa ilişkin de açıklamalar yapan Başkan Tugay, önceki dönemlerde atılan stat adımlarında yıkımın yapıldığını ancak şu anda sürecin tıkandığını belirterek şunları söyledi; “Şu an orası artık hatıraların olduğu yıkık bir alan. Ben belediye başkanı olduktan sonra ilk yaptığım iş kulüp yönetimi ve ilgili taraflarla birlikte ortak bire toplantı yaptım. Geçmişten bugüne sürecin nasıl olduğunu konuştuk. O zaman stat çevresindeki kişilerin açtığı avalar sonuçlanmamıştı ama bilirkişi raporları stadın açılması yönündeydi. Durum böyle olunca projenin eksiklerinin giderilmesi ve proje için atılması gereken adımların hızlandırılması gerekiyordu Belediye olarak tüm taleplerini yerine getireceğimi söyledim. Sadece otopark için encümen kararı için yardımımızı istediler sadece. Başka yapabileceğimiz bir şey olmadığını söylediler. Ardından gelen günlerde projenin ilerlemesi için ben baskı yaptım. Ama dava sürecinde olduğunu söylediler. Davalar sonuçlandı bu defa da temyize gider dediler. Sürekli bir bekleme durumu söz konusu. Bilirkişi raporları ortada. Ret çıkmayacak belli ama sanırım bir şeyler bahane ediliyor. Stat konusunda bana şu söylendi; ‘Stat konusu siyasi polemik olmuş halde. Lütfen siyasi polemik olmasın diye siz bu konuda konuşmayın. Bu olay kendiliğinden mecrasına girecek ve stat ihalesi yapılacak.’ Ne zaman olacağını sorduğumda da 2020 yılı içerisinde olacağı söylendi. 2020 yılının dokuzuncu ayına geldik ama hala hiçbir adım yok ortada. Temyiz davasını gerekçe gösteriyorlar. Daha fazla bahaneler üretilmesin. Temyiz de olsa stadın yapılması yolunda herhangi bir hukuki engel yok. Kanaatim bu sene de stadın projesinin yapılmayacağı yönünde. Belediye başkanı olarak verdiğim sözün gereği olarak şunu söylüyorum. Tüm arzu ve girişimlerime rağmen 1,5 yıl geçmesine rağmen herhangi bir şey yapamadık. Bizim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na resmi bir başvurumuz oldu. Eğer stat bakanlık tarafından yapılmayacaksa arazi belediyeye verilsin biz stadı yapalım. Stadın yapılması kent açısından birçok kazanımı da beraberinde getirecek.”
YATIK BİNALARDA TOP ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE
Bostanlı’da bulunan yatık binalar hem kentin çehresi hem de insanların sağlığı açısından büyük bir sorun teşkil ediyor. Sorunun çözümü için bazı adımlar atılmış olsa da bazı engeller nedeniyle sorun henüz çözülebilmiş değil. Yatık binalar sorunu ve binaların akıbetine ilişkin bilgi veren Başkan Tugay, “Bu sorun 40 yıldır devam eden bir sorun. O binaların yıkılıp yeniden yapılmasıyla ilgili bir irademiz vardı. Arkadaşlarımıza bu yönde talimat verdim. Ama valilikten beklemediğimiz bir anda gelen boşaltma kararı bizi sıkıntıya soksa da zamanla onu makul bir tavra dönüştürdük. Binaların zeminin, depreme dayanıklılığının ve riskli yapı olup olmadığının analizi yaptırdık. Binaların hepsi riskli yapı statüsüne girdi. Bunların yıkılmalarıyla ilgi karar çıkartırdık. Karar çıktıktan hemen sonra bir binayı yıktık. Diğer binaların yıkımına geçeceğimiz anda orada oturanlar Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne itirazda bulundular. İl Müdürlüğü bir kurul toplayıp itirazları değerlendirecekken pandemi başladı. Ve o kurul hiç toplanamadı. Eylül ayının ortalarında toplanmalarını bekliyoruz. Eğer ilk kararı destekler nitelikte bir karar çıkarsa binaların tamamı yıkılacak. İşin diğer tarafında şu var; Bu binalar yıkıldıktan sora yeniden yapılmaları için orada oturan insanlara pay olabilecek bir artışı verilmesi gerektiğini savunduk. Bu orada yaşayan vatandaşların da talebiydi. Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Karşıyaka Meclisinden kararı çıkartıp Büyükşehir meclisine götürdük. Oradan da kararı çıkarttık ve hepsine birer ek daire verilmesi kararını çıkarttık. Bu şartlar altında binaların yenilenmesi kimseyi zorlamadan yapılacak hale geldi. Beklenen tek şey, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün itirazları değerlendirip bir karara bağlaması” diye konuştu.
MAVİŞEHİR’DEKİ ARAZİ KAMULAŞTIRILIYOR
Aylardır İzmir gündeminin en çok tartışma yaratan konularından olan Mavişehir’deki rekreasyon alanının akıbeti üzerine de bilgi veren Başkan Tugay, süreç hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra “TOKİ’ye arazinin satılmaması için gerekli başvuruları yaptık ama onlar satma konusunda ısrar ettiler. Bu durumda özellikle rekreasyon alanını belediye adına satın almak için müzayedeye gittik. Müzayede de maalesef alan TOKİ’nin ilan ettiği rakamların 2-3 katını bularak belediyenin bütçesini zorlayacak hale geldi. Oradakilerin de fiyat konusunda rakam daha da yükselse onu da ödemeye hazır, sanki kendileri için avantalı bir satış gerçekleştiriliyormuş gibi bir tavrı vardı. Arazi km tarafından alındı bilmiyoruz ama alan halkın kullanımına kapatılacak hale geldi. Ama yanındaki kuş cennetini de düşününce bu alan yapılaşma açılmamalı. Tamamen doğal haline bırakılmalı. Müzayede ardından satışın iptali üzerinden bir itiraz süreci başlattık. Belediyelerin, STK’ların ve halkın tepkisini ortaya koyduk. Amacımız TOKİ’nin satış sürecini durdurmasıydı ama o da yapılmadı. Bu alan bir defa kaybedilirse bir daha asla geri kazanılamaz. Biz satışın iptali için davamızı açtık süreç devam ediyor. Bunu dışında bilgilendirme için kurduğumuz çadırlara yapılan saldırılar da var. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda bizler kentin önemli bir hakkına adeta tecavüz etmeye çalışan bir güçle karşı karşıya olduğumuzu düşünmeye başladık. Ne yapmalıyız diye düşündüğümüzde de aklımıza gelen şey hukuki olarak sahip olduğumuz hakları kullanmak oldu. Bizler, Büyükşehir Belediye Başkanımızın görüşünü ve onayını alarak bu alanın kamulaştırılması kararını aldık ve son meclis oturumumuzda bu karar alındı. O alanı kamulaştıracağız. Bundan sonraki dönemde o alanla ilgili bir değer tespiti yapılacak ve o alanı alan kişi ya da kurumla bir pazarlık yapılıp uzlaşı sağlanmaya çalışılacak. Eğer sağlanamazsa yine mahkemeye taşınacak. Mahkemede yine bir değer tespiti yapılacak. Bunun ardından Karşıyaka Belediyesi ya da Büyükşehir Belediyesi belirlenen değer üzerinden bir kamulaştırma işlemi gerçekleştirecek. Biz orayı halkın kullanımına hazır hale getireceğiz” diye konuştu.
“BAZEN BELEDİYE BAŞKANLIĞI HEKİMLİKTEN DAHA ZOR”
30 yıl boyunca hekimlik yapan Başkan Tugay, hekimlik mi daha zor yoksa belediye başkanlığı mı sorusunu ise ş şekilde yanıtladı; “Cerrahlık, anestezi altındaki bir insanın size bütün hayatını teslim etmesi ve size on kesme yetkisini vermesi durumu. Bu bir insana karşı çok büyük bir sorumluluk. Eğer hata yaparsanız o insanın hayatına mal olabilir. Bu yüzden hekimlik bu kadar değerli. Hekimlik güven demektir. Belediye başkanlığı da geniş kitlelere ve kentin genel yapısına karşı size öyle bir sorumluluk yüklüyor ki bazı zamanlarda bunu daha büyük bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Hakkını vererek yapma niyetindeyseniz ikisi de birbirinden zor işler. Ama her ikisi de çok onurlu görevler. Hekimlik yaşantımda inşaların bana yönelik teşekkürleri, takdirleri, saygıları ve sevgileri olağanüstü güzel şeylerdi. Ben aynı şeyleri belediye başkanlığı dönemimde de yaşamak istiyorum.”