EGEPOSTASI – Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Büyük İzmir TV'de yayınlanan 8. Gün programının konuğu oldu.
Gazeteci Mithat Umutoğulları’nın kent ve ilçe gündemine ilişkin sorularını yanıtlayan Başkan Tugay, depremzedelerin mağduriyetleri ve ‘emsal artışı’ konusuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kent Ormanı Projesi’yle ilgili de detaylı bilgi veren Tugay, ayrıca AK Parti kanadından Karşıyaka Stadı projesi ve bozuk yollarla ilgili eleştirilerine de yanıt verdi.
Başkan Tugay’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“BAKANLIK MUVAFAKAT BELGESİNİ GÖNDERMİYOR”
“Ben bu konuyla ilgili Kerem Ali Bey’e (AK Parti İzmir İl Başkanı) ya da açıklama yapan diğer kişilere söylüyorum. Lütfen belediyeye tahsis belgesini gösterebilirler mi acaba? Belediyelere tahsis yapıldıysa bir belgesi ve imzası olmalı. ‘Projeyi kaybettiler’ gibi çok gülünç şeyler söylüyorlar. Bize gönderdikleri projeyi gösterebilirler mi? Proje dedikleri şey avan proje. Avan proje, uygulama projesi değildir. Allah aşkına uygulama projesi gösterebilirler mi? Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi ile anlaşmıştık. Tunç Başkan ‘Biz bu stadı yapacağız’ dedi, hala sözünün yüzde 100 arkasındadır. Fakat kendileri projeyi yapıp göndermiyorlar. Belediyenin de projeyi yapmasına izin vermiyorlar. Çünkü avan projeyi yapmış olan mimar bir müellif olarak hak sahibi. Onun izni olmadan baska birisi proje yapamıyor. Dolayısıyla süreç ilerleyemiyor. Mimar ‘Ben muvafakat vermeye hazırım’ diyor. Ama belge göndermiyorlar Bakanlığa ‘Muvafakat belgeyi bize gönderin. Biz yaparız’ diyoruz ama vermiyorlar. İnsanlar doğruları söylemiyorlar. Özellikle bunu Karşıyakalı bir siyasetçi yapınca yakıştıramıyorum. Siyaset kirli yapılmamalı. Biraz saygı ve dürüstlük çok zor bir şey değil.
“ENGELLEYEN HÜKÜMETİN KENDİSİ”
Hüseyin Mutlu Akpınar (Önceki dönem Karşıyaka Belediye Başkanı) ve Aziz Kocaoğlu (önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı) bu stadın yapılmasına karşı olduklarını açıklamışlardı. Önceki dönem Büyükşehir Belediyesi’nin geçmiş dönemde dava açmıştı. Geçmiş dönem belediye başkanlarının benim doğru bulmadığım yaklaşımlarıdır. Aday olduğumdan beri söylüyorum. Stat şehrin içerisine yapılmalı. Sakınca olduğunu düşünmüyorum. Şehir içinde stat olursa insanlar yürüyerek gidip gelir stada. Bu bölgeye uygun bir proje yapılır. Ama hükümet sanki kendileri stat yapmayı çok istiyorlar da belediye karşı çıktı diye propaganda yaptı. Burada doğru olmayan ve samimiyetsiz bir durum var. Uygulama projesi yapmadığınız stadın ihalesine çıkamazsınız. Ama bu arkadaşlar avan projeyle ihaleye çıkmışlar. Avan proje, uygulama projesi değildir. Bu şekilde ihaleye çıkıyorsanız bu stadı yapmaya niyetli değilsiniz demektir. Zemine ruhstsız kaçak beton dökmüşler ve o betona yapı kayıt belgesi almışlar. Belgeyi aldıkları için avan projeyi yapan mimar oranın müellifi olarak hak kazanmış. Başka birisi oraya proje yapamıyor. O yüzden şu anda engelleyen bizzat hükümetin kendisidir. Bu tutumlarından derhal vazgeçmelerini rica ediyorum. Eğer bunu yaparlarsa stadın yapımında ilerleme sağlanacak.
“KAZI YAPAN FİRMAYI EN BAŞTAN BERİ UYARIYORUM”
Bostanlı’nın bir sürü sokağında Gediz Elektrik’in kazısı var. Ben bu kazı başladığından beri bu firmayı uyarıyorum ‘Çabuk bitirin’ diye. Fakat yavaş yapıyorlar. ‘Bir sokağı kazdığınız zaman orayı tamir edip, ondan sonra diğer sokaklara geçin’ dediğimizde ‘Bütün sokakları kazıyıp, işi bitirip ondan sonra kapatacağız’ diye cevap veriyorlar. Aynı firma geçenlerde başka bir mahallede daha kazı yapmak için başvurdu. ‘Burayı bitirmeden başka bir firmada kazı yapmayacaksınız’ dedik ve ruhsat vermedik.
“ŞİKAYET EDENLER DÖNÜP BAKSIN, SORUMLUSU ONLAR”
Çukurların başında poz veren arkadaşlara sormak lazım. Kim kazdı burayı? O firmalara sorduğumuzda ‘İş verdiğimiz müteahhitler bu kadar pahalılıkta malzeme bulup burayı kapatamıyor’ diyorlar. Şikayet eden insanlar dönüp baksa ülkenin ekonomik durumunun sorumlusu onlar. Onlar yüzünden bu hale geldi şehir. Elimzideki parayı son kuruşuna kadar kullanıp, onların yarattığı tahriabatı tamir etmeye çalışıyoruz.
“KARŞIYAKA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİYDİ”
“Karşıyaka İzmir’in depremden en çok etkilenen 2. bölgesidir. Büyükşehir meclis toplantılarında konuştuğumda deprem sonrasında Bayraklı’nın mutlaka afet bölgesi ilan edilmesini söylemiştim. O kadar ağır bir hasarın yaşandığı yerde afet bölgesi ilan etmediler. Afet bölgesi ilan edildiğinde devlete yükümlülükler geliyordu, bundan kaçındılar. Devlet kendi milletine, insanına afet yaşarken sahip çıkmayınca insanların güveni sarsılıyor. Karşıyaka’da binden fazla bina hasar gördü ve bunların bir kısmının hemen boşaltılması gerekti. Bence Karşıyaka da afet bölgesi ilan edilmeliydi. Afet böglesi ilan edildikten sonra insanların mağduriyetlerini gidermek için binaların bir an önce yenilenmeis açısından düşük faizli ya da faizsiz krediyle hükümet destek olmalıydı. Ama riskli yapı ilan edilmiş binaya klasik bir kentsel dönüşüm çalışması yapmaktan öte bir destek sağlanmadı. Ekstra bir destek mutlaka sağlanmalıydı.
“‘REZERV ALAN’ ÖNERİSİNDE BULUNDUK, ÇALIŞMA YAPMADILAR”
‘Belediyelere söyleyin size ilave kat versinler, emsal artışı versinler’ dediler. Bu çok büyük yanlış. İzmir’in sıkışık bir yapılaşması var. Bazı bölgelerde daha kötü, ki Karşıyaka en kötü bölgelerden birisi… Trafiğimiz, otopark, altyapı, yeşil alan azlığı problem olarak yaşanıyor. Böyle bir durumdayken yolları genişletemiyorsunuz, yeşil alan ayıramıyorsunuz. Altyapı ile ilgili çalışma yapmanız neredeyse imkansız. Böyle bir durumda ilave emsal arıtşı önermek insalnarın yaşam kalitesini iyice bozmak demektir. ‘Rezerv alanlar oluşturup konutlar yapmak açısından da yeterli çalışmalar yapmadınız’ diye hükümeti eleştiririm. Biz Karşıyaka için ‘rezerv alan’ önerisinde bulunduk. Hazineye ait bazı alanlarda yeni konut alanları oluşturabilirlerdi. Bitki dokusu olmayan, doğal yaşamı bozmayacak yeni yol çalışmalarıyla yeni yerleşim alanlarına açık alanlardı. Bunlarla ilgili görüşlerimizi bildirdik fakat maalesef bunlarla ilgili çalışma yapılmadı.
“HER RİSKLİ BİNA İÇİN EMSAL ARTIŞI SAĞLIKLI OLMAZ”
Bayraklı’da yeni konutlar yapıldı. Bunların kimlere verileceğini bilmiyorum. Ama Karşıyaka’daki insanları kendi mağduriyetleriyle beraber baş başa bıraktılar Bunu telafi etmek için Büyükşehir Belediyemiz insiyatif aldı. K planı sınırı belirledi ve o sınır içerisindeki binalarda yenileme çalışması yapıldığında mevcut inşaat hakkının son metresine kadar korunmasıyla ilgili karar aldı. Diğer taraftan da ağır ve orta hasarlı binalarda parsel başına yüzde 20 emsal artışı kararı alındı. Ama bugün riskli görülen her bina için emsal artışı verilmesi kesinlikle sağlıklı bir karar olmaz. Bugün CHP iktidar olsa ve yetki bizde olsa kentsel dönüşüm yasasının kapsamını genişletirdik. Evini risk nedeniyle yenilemesi gereken insanlara gerçekten bugünkü ekonomik şartlar gözetilerek onlara yetecek destek sağlardık. Bütün binalara 2 kat, 3 kat verdiğiniz zaman oraya gelecek nüfusla problemler daha da ağırlaşıyor. Evinizin değeri düşüyüor. Çözüm kat vermek, emsal artırmak değildir. Çözüm mağduriyet yaşayan insanlara maddi kaynak sağlamaktır.
MECLİSE YENİ ‘PLAN’ ÖNERİSİ GELİYOR
Önümüzdeki Temmuz ayı meclise biz revizyon plan çalışması önergesi getireceğiz. Aslında depremden önce başlamıştık. Alaybey, Tuna, Tersane, Bahariye mahallerinin olduğu yerde ada bazlı dönüşüm için uygulanabilir, akılcı bir plan hazırladık. Bu planı analitik etüt çalışmasıyla yaptık. Bu da bazı bölgelerde bir ada bazlı dönüşümün önünü açacak. Büyükşehir Beleidyemizle de bu konuda mutabık olduğumuz nokada insanları memnun edecek bir plan çalışması önerisi hazırladık.
“BELEDİYELERE PARTİZANCA YAKLAŞIYORLAR”
Çoğu kamu hizmeti yerel yönetimler eliyle veriliyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi şart. Bu güçlendirme ve destekleme hem finansal, hem de mevzuat açısından gerçekleşmeli. Yerel yönetimler daha fazla yetki ve kaynak sahibi olmalı. Ama şu an böyle bir çalışma göremiyoruz. Yerel yönetimler Turgut Özal zamanında başlayan bir süreçle güçlendirildi. Ama şu son dönemde 2009’da çıkarılan Bütünşehir Yasası’ndan sonra maalesef daraltıldı. Köyler kendilerinden uzak olan belediyelere bağlandı. Bizim hemen yakınımızdaki köylere ulaşmamız kolay gibi görünebilir ama köyle bağlı olduğu belediye arasında 70-80 km’lik yerler var. Buralar hizmet alamıyorlar. Okullar ve sağlık ocakları kapatıldı. Yerel yönetimler ister istemez merkezileşti ve zayıfladı. Yerel yönetimlerin kaynakları da artmadı. Benim belediye başkanı olduğum dönemde son 3 yılda yaşadığmız binbir türlü zorluk var. Bu şartlar altında devletin yerel yönetimleri biraz daha hareket edebilir hale getirmesi gerekiyordu. Ama İller Bankası’nın bize ayırmış olduğu para oransal olarak sürekli düşüyor. Bütçenin yüzde 20-25 arası rakamı İller Bankası’ndan alıyoruz. Oysa belediyelerin temel gelir kaynağı İller Bankası’dır. İzmir bu sene için ayırmış olduğu bütçe çok komik. Yatırım için bütün İzmir’e 13 milyon lira para verilmiş. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? Samimi olarka halkına hizmet götürmek isteyen hükümetin bunu yapmaması lazım. Sıkıntıda olmayan belediye varsa onlar başka bir şekilde hükümetten destek alan belediyelerdir. Partisinden olanlara ekstra destek sağlanırken, kendi parisinden olmayanlara destek sağlamamak eşitlikçi anlayış açısından kabul edilebilir bir şey değildir. Karşıyaka’da AK Parti’ye, MHP’ye oy vermiş başka insanlar yok mu? Beldiyeleri cezalandırırken kendi halkınızı da cezlandırıyorsunuz. Bu partizanlık anlayışının değiştirilmesi lazım.
KENT ORMANI PROJESİ
Göreve başladığımda bir araştırma yaptığımzda insanların bizden ne beklediğini sorduk. Daha temiz, yolları daha düzenli, daha fazla yeşil alan ve sosyal faaliyet istendiği sıralandı. Bunlarla ilgili çalışmalar yürüttük. Daha yeşil bir Karşıyaka için ve iklim problemi olduğu için de çok önemsedik. Önce kent içine ağaç diktik. Kentin yakın çevresinde daha yoğun ağaçlandırma yaplaım dedik. Ama sadece ağaç dikmekle yetmiyor. Bazı alanlarda toprak kalitesi çok bozuk. Biz uzman kişilerle birlikte bir model kurguladık.
Bu model insan eliyle bir orman oluşturma modelidir. Bu model dünyada ilk defa denenen bir çalışmadır. Sadece ağaç dikmekten bahsetmiyoruz. Ağaçların dikiliği toprağın organik açıdan zenginleştirilmesinden bahsediyoruz. Biz orada mikroorganizma aşıları yapıyorz. Doğal orman alanlarından taşıdığmız toprakla doğal orman mikroorganizmasını yapıyoruz. Bu model 3-5 sene içinde kendini göstermye başlayacak. İnsan eliyle ilk defa orman yapılmış olacak. Biz bunu başaracağız. bu ormanın şehrin içine uzanan doğru kollarını yapacağız. İnsanlar yürüyerek, bisikletle ya da toplu ulaşımla gidip gelecekler. Aynı zamanda sosyalleşme ve spor alanı da olacak. Ancak iklim sorunu o kadar ağır bir sorun ki, inşallah başımıza çok büyük felaketler gelmeden önce hem biz, hem dünya bu konuda bir şeyler yapabilelim. Kent Ormanı Projesi iklime karşı mücadele için yaratılmış bir projedir."