









ELİF ŞEYMA AKCA / EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirakleri İZDOĞA, İZULAŞ ve İZBETON işçilerini ilgilendiren ve geçmiş dönem Belediye İş Sendikası ile imzalanan Toplu İş Sözleşmesi'ni İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay kabul etmeyerek sözleşmedeki bazı maddelerin çıkarılmasını istemişti.
Tugay’ın bu taleplerini kabul etmeyen sendika, sözleşmeden geri dönmeme kararı almıştı.
Bunun üzerine Tugay anlaşma sağlanmaması üzerine bin 30 işçinin işten çıkarılacağını açıklamış ve 368 işçinin işine son verilmişti. Belediye İş Sendikası, Egemenlik Binası önünde çadır kurarak oturma eylemine başladı.
Eylemin 9. gününde direnişe Belediye İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul gelerek işçilere destek oldu, açıklama yaptı.
Genel Başkan Yurdakul, açıklamasında İzBB Başkanı Cemil Tugay'a seslenerek sert çıktı. Yurdakul açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ben buraya konuşmak için gelmedim ama birkaç şeyi sizinle paylaşacağım. Çünkü ortada öyle bir bilgi kirliliği var ki, bunların gerçeğini sizler ve İzmir halkı bilmeli. Esnaf arkadaşlarımızdan da gürültü kirliliği nedeniyle özür diliyorum, bizleri mazur görsünler. Çünkü buradaki arkadaşların bağırması, başkanın dediği gibi çağırmak, kavga etmek değil; çocuklarının ekmeği için seslerini duyurmak. Bu yüzden esnaf arkadaşlarımıza anlayışları için teşekkür ediyorum. Bugüne kadar başkan ve yanındakiler çok şey söyledi. Biz de bir üslup içinde derdimizi anlatmaya çalıştık. Ama hiçbir zaman bize yakışmayan bir tavır içinde olmadık. Doğruları söyledik diye de kimse bizi itham etmesin. Ben bugün doğru-yanlış ayrımını yapıyorum ama yarın buraya geldiğimde daha farklı konuşacağım. Benim temsil ettiğim ilçe ve temsilci arkadaşlarım davalarına sahip çıktıkları sürece ben de onları asla yalnız bırakmam. Bırakan namerttir.
Öncelikle, 31 Mart seçimlerinden 5 gün önce biz Toplu İş Sözleşmesi imzalamışız; bu bir fırsatçılıktır diyorlar. Böyle bir şey yok! Birçok yerde önümüze bu getirildi, biz ise "Biz bir emek örgütüyüz" dedik. Demokratik hakkımızı her zaman kullandık. 31 Mart seçimlerine kısa bir süre kala biz getirmedik bu süreci, bunlar yasal süreler. İstenirse bu toplu sözleşme 1 haftada biter. Hatta işveren iyi niyetli olursa 1 günde biter. Yapacağımız iş neydi? Ya toplu sözleşme imzalayacağız, ya yetkiyi düşüreceğiz ya da greve çıkacağız. Cemil Başkan bunu duyduğunda, genel sekreteri ve o zamanki Barış Bey aracılığıyla SODEMSEN yetkililerine "Masayı kurun, bu sözleşmeyi bitirin" dedi. Bunu, mensubu olduğu partideki herkes biliyor. Çıksınlar, basının önünde anlatsınlar. Neye inanıyorlarsa onun üzerine konuşsunlar, haberim yok desinler, ben de istediği belgeye imza atacağım.
"İZMİR'İ YÖNETEN BİR SİYASETÇİ BÖYLE KONUŞMAMALI"
Sizin durumunuz iyi olabilir, gözümüz yok. Ama bizim ekmeğe ihtiyacımız var. "En düşük maaş 80 bin lira" diyorlar. Böyle bir şey yok! Bordrolar burada. Eylül ayında 132 bin olacakmış. Evet, Eylül’de zam var ama o zam 6 aylık enflasyon farkı. Velev ki 80 bin olsa, 130 bine nasıl çıkıyor? Gelin bize 90 bin verin, başkan, ona da imzalamayalım dedim. 42 bini sizin olsun. Ama bunda da yoklar. Halkla bizi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Bizim esas hakkımız bundan da fazla ama şu an aldığımız maaş 52-53 bin lira. Bir gün gelecek, hakkımız olanı alacağız.
Cemil Başkan ve yanındakiler “Fazla mesai yapıyorlar” diyor. Yaptırma o zaman! Pazartesi günü çocuğuyla dere kenarına gitsin, bayramda ailesiyle olsun. Bu insanlar dere kenarında, pisliğin içinde çalışıyor. "İkramiye alıyorlar" diyorlar. Sayın Başkanım, böyle giderse bu iş kimseye yaramaz. Üzüldüğünüzü biliyorum ama yanlıştan dönmek lazım. Sen nasıl “En düşük maaş 80 bin lira” dersin? Emekli maaşı kaç lira? En düşük 16.500 lira. Peki, bunlara ikramiye var mı? Var. Ben diyorum ki, en düşük emekli maaşı 16.500, başkan diyor ki 20.500. Hangisi doğru? O 4.000 lira ikramiye kardeşim!
Bizim en düşük aylık maaşımız 55 bin lira. Aşağısı da var. Öğrenim parasını da bu hesaba katıyorlar. Önemli olan, arkadaşlarımızın hesabına yatan net maaştır. Başkan dese ki "80 bin lira belediyeye maliyeti", eyvallah derim. Ama biz bu vergi adaletsizliğinde en büyük yükü çeken kesimiz zaten. Vergi yoluyla kesilen paralar başkalarının cebine gidiyor, sonra da “Biz size bu parayı veriyoruz” deniliyor. Böyle bir şey yok.
Sendika baş sorumlu diyorlar, kabul ediyorum. Bu insanlardan ve ailelerinden biz sorumluyuz. Haklarını savunurum, her türlü sorumluluğu da üstlenirim. Ama "Sendika adım atmak zorunda" demek tehditvari bir şeydir. Başkan böyle konuşmamalı. Ne şahsım ne çalışanlarla ilgili. Koca Türkiye’nin gözbebeği İzmir’i yöneten bir siyasetçi böyle konuşmamalı. Yakışmıyor. Sosyal demokrat bir partinin belediye başkanı, “Çalışandan yanayım” diyen biri bana “Sen bu insanların hakkını savunamıyorsun” demeli. Ama "Arkadaşlarımın maaşını düşür" diyemez.
“ELİMİ KIRARIM O SANDIĞI KURMAM!”
Başkan diyor ki “Sandık kurun, onlar istemiyor.” Bu sözle ne demek istediğinin farkında mı? Sendikaya diyor ki: "Temsil ettiğin insanlara ihanet et." Elimi kırarım da o sandığı kurmam! Bu primler yokmuş diyorlar. Gelin iki primin adını değiştirelim, biri Tugay primi, biri Okuyan primi olsun. Bu kadar basit. Bunun için bu zulüm, bu haksızlık yapılır mı?
Sayın Başkan, siz Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Türkiye Belediyeler Birliği Başkanvekili seçildiğinde, Adana'daki toplantıda CHP’li belediye başkanları çalışanların çocuklarını kendi çocukları gibi görür dediniz. Mersin’e sesleniyorum: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da bu sözün arkasında mı?
Sayın Başkan, siz seçilmiş bir belediye başkanısınız, size saygım var. Ama haksızlığa karşı sonuna kadar mücadele ederim. İzmir Büyükşehir’de birçok başkanla çalıştım. Çakmur’dan Piriştina’ya kadar. Bu iki prim, Piriştina döneminde TİS maddesi olarak sözleşmeye girdi. 2024 Martında değil! Neyi bahane ediyorsunuz? Sayın Başkan, ne belediye sizin mülkünüz, ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi. Bu çalışanlar da sizin malınız değil!
"BU SÜREÇ SÜRECEKSE KIYAMETE KADAR VARIM"
Bir basın emekçisi arkadaşımız, “Sendika ile Tugay arasında yol kat edilmiştir” dedi. Sanırım şube başkanlarını kast etti. Evet, öyle bir adım oldu. Teklifi yapan kendisiydi, ama sonra kendi vazgeçti. Bunu herkes Bornova Beldiye Başkanı Ömer Eşki’ye sorabilir. Basın gelen haberi yayınlıyor, “Sendika başkanı masayı devirdi” diyor. Bu FETÖ döneminden kalma bir uslup! Nasıl yazıyorsunuz böyle şeyleri? İnsan biraz vicdan sahibi olur. Sayın Başkan, bu insanlarla dalga geçer gibi konuşuyorsunuz. Bu insanlar dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. Bu burada bitmeyecek. Devam edecek. Eğer bu süreç sürecekse ben kıyamete kadar varım. Ben bu arkadaşlarımın alın teri için özür de dilerim. Ama artık yeter! Bu mesele ekmek meselesidir. Sayın Başkan, siz aç kalmamışsınız, açlığın ne olduğunu bilmiyorsunuz. Açlık kötü bir şeydir. Kimseyi açlıkla terbiye etmeye kalkmayın. Bu işi bitirelim. Şurada az zaman kaldı. Altı ay sonra bakanlıktan müfettiş gelecek, orada ne söylerseniz söyleyin. O zaman kabul etmeyin, değiştirin. Ama şimdi ne istiyorsunuz?
Bir buçuk yıl geçmiş, bu sözleşme yürürlükte, şimdi vazgeçin diyorsunuz. Bu olacak iş mi? Öyle bir kapı açıyorsunuz ki… TİS bu işçilerin anayasasıdır. Eğer biz bunu bir kere deldirirsek, TİS’in özerkliği kalmaz. Biz buna alet olmayacağız."
Yurdakul, maaş bordrolarını paylaştı.