Baykal: Başbakan Erdoğan’a demokrasinin gereği olarak destek verdik
BDP Milletvekili Altan Tan tarafından gündeme getirilen Tayyip Erdoğan'ın Deniz Baykal'a yasaklı olduğu dönemde, ‘Sen beni milletvekili yap kurtar, ben seni Cumhurbaşkanı yapayım.’ sözü verdi iddiaları CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal...
BDP Milletvekili Altan Tan tarafından gündeme getirilen Tayyip Erdoğan'ın Deniz Baykal'a yasaklı olduğu dönemde, ‘Sen beni milletvekili yap kurtar, ben seni Cumhurbaşkanı yapayım.’ sözü verdi iddiaları CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından yalandı. Deniz Baykal, “Bu bizim demokrasi anlayışımız, milli iradeye saygı anlayışımızın, hukuk devleti anlayışımızın gereği olarak bizim tarafımızdan yapılmıştır.” dedi. Baykal, bugün yine aynı şeyin olması durumunda, duruşlarının değişmeyeceğini kaydetti.
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, BDP Milletvekili Altan Tan’ın iddiaları üzerine Antalya Milletvekilleri Osman Kaptan, Arif Bulut ve Yıldıray Sapan’la birlikte Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzelendi. Toplantıda Deniz Baykal, Altan Tan tarafından ortaya atılan Başbakan Erdoğan'ın siyasi yasaklı olduğu dönemde ‘Sen beni milletvekili yap kurtar, ben seni Cumhurbaşkanı yapayım.’ sözünü yalanladı. Daha öncede bu tür iddiaların gündeme geldiğini belirten Baykal, “Bu konu uzun bir süreden beri zaman zaman gündeme taşınıyor. Açıkça bir pazarlığının yapıldığı ifade edilerek gündeme getiriliyor. Bunla ilgili çok açıklama yaptım ama ikna edici olmamış. Bende son kez bir açıklama yapma kararı aldım. Siyasi hayatta pek çok doğru olmayan söylenti dolaşıyor. Bu da onlardan birini dönüşmesin. Çok açık ve net bir şekilde ifade ediyorum. 2002 seçimlerinden sonra AK Parti’nin o zaman ki genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmasının önündeki engeli kaldırılmasına yönelik CHP olarak olarak yapılan girişimler hiçbir şekilde, hiç bir pazarlıkla ilgilendirilemez. Biz bu konuda AK Parti yetkileri ya da başkalarıyla bir temasa ya da müzakere yaparak bu doğrultuda harekete geçmiş değiliz. Anlayışımızın gereği olarak ortadaki demokrasi, hukuk devleti adına çarpık tabloyu değiştirmek için tamamen kendi inisiyatifimizle, kendi girişimimizle hiç bir temas kurmadan harekete geçtik. Bunu bir defa net bir şekilde böyle olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.” ifadelerini kullandı.
2002 seçimlerinde Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı olarak seçimlere katılma hakkı bulunduğunu belirten Baykal, oy pusulalarında da Erdoğan’ın Genel Başkan olarak isminin yazıldığını hatırlattı. Erdoğan’ın meşru bir genel başkan olarak seçime katıldığını hatırlatan Baykal, “Partisinin milletvekili listelerinin hazırlanmasını, parlamento oluşumunu büyük ölçüde yönlendirdi. Kampanyayı genel başka olarak götürdü. Bütün Türkiye’yeyi il il gezdi. Vatandaşın karşısına çıkıp oy istedi. Partisi için oyu şahsen o istedi. Seçim sonunda yüzde 34’le birinci parti olarak çıktı. Meclis'teki milletvekillerin 3'te 2'si onu partisinin ve onun oluşturduğu listelerden seçildi. Ama Yüksel Seçim Kurulu (YSK) aldığı karar sonucu milletvekili olamayacağı, seçim öncesinde karara bağlandı. YSK bu kararı alırken mevzuatı dikkate aldı. YSK genel başkan olmasına, kampanya yürütmesine, milletvekili listelerini hazırlamasına, tanzim etmesine izin verdi. Ama şahsen sen kendi adına, kendi ‘milletvekili olamazsın’ dedi. Bu kabul edilebilir sürdürülebilir bir manzara değildir.” dedi. Bu durumun gerçek bir demokrasi anlayışında, gerçek bir halk iradesine saygı anlayışı içinde bu durumun doğal kabul edilmesinin mümkün olmayacağını belirten Baykal, hukuk devletinin sadece mevzuatın uygulanmasından ibaret olmadığını kaydetti. İnsan haklarına, demokratik haklara saygı anlayışı içinde, bir hukuk düzeni tasavvur edildiği zaman bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını belirten Baykal, “Orada bir mahkumiyet vardır. Küçük bir mahkumiyet. 7-8 aylık bir mahkumiyet. Bu mahkumiyetin sonucu olarak bir insanın edebiyen seçme haklarından mahrum olmasının ön görülmesi demokratik bir olay değildir. Bunu hiç bir zaman uygun görmediğimizi, bunun değiştirilmesi ve herkesin hak ve özgürlüklerine tümüyle sahip çıkması gerektiğine inandığımızı ifade ettik. Ve bu doğrultuda harekete geçtik. Bunu yaparken AK Parti ile hiç bir temas kurmadık. Bu bizim demokrasi anlayışımızın, milli iradeye saygı anlayışımızın, hukuk devleti anlayışımızın gereği olarak bizim tarafımızdan yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.
"MİLLETE KARŞI KAMPANYA MI YAPACAKTIK'"
Kendilerine ‘Başbakan Erdoğan'a siz bu hakkı verdiniz. Türkiye bu hale geldi. Hukuka, millete bu kadar zarar veren bir insanın önünü açtınız. Bunun sorumlusu sizsiniz.’ şeklinde eleştiriler yapıldığını belirten Baykal, bunların demokrasi anlayışıyla bağdaşmadığını kaydetti. Bunun bir demokrasi sınavı olduğunu belirten Baykal, “Ne yapacaktık. Millete karşı kampanya mı yapacaktı? Bu şekilde yapmak o insana kötülük yapmak değil, belki de hak etmediği o büyük itibarı verme anlamına gelirdi.” dedi. Basın mensuplarının sorularını da cevaplandıran Baykal, ‘Başbakan Erdoğan'ın mahkumiyeti küçük bir mahkumiyet olarak değerlendirdiniz. Abdullah Öcalan da bugün bir grubu temsil ediyor. Onunla ilgili de aynı şeyi düşür müsünüz'" şeklindeki soruya şu şekilde cevap verdi: “Bu bir CHP meselesi değildir. Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı kin ve nefret duygularına karşılık verecek bir suçtur. Mahkeme kararı budur. Cumhuriyetle ilgili bir durum değildir. Mahkeme diyor ki sen bu şiiri okuyarak bir kısmını diğer kısmını kin ve nefret duygularıyla harekete geçmeye itiyorsun diyor. Bu suçtur diyor. Bu sürdürülebilir bir olay değil. Bu konunu hesaplaşması halkın oylarıyla yapılması gereken bir olaydır. Önemli olan halkın önem verdiğimiz değerler etrafında ikna etmek ve onun desteğini orada kazanmaktır. Kazanmadan bir bahaneler kullanmak, gerçek hukuk devleti demokrasi anlayışına engellemek çıkmaz yoldur. Bizim anlayışımıza bu uymadı.”
“BU KONU ARAMIZDA HİÇ KONUŞULMADI”
Seçimlerden sonra Başbakan Erdoğan'la birkaç kez bir araya geldiklerini hatırlatan Baykal, hiçbir görüşmede bu konunun gündeme gelmediğini belirtti. 22 Şubat 2003’te yapılan görüşme içeriğini de açıklayan Baykal, “Bu sayın Tayyip Erdoğan'a haklarının verilmesi çalışmalarının başlamasından çok sonra, bunun en son noktasında olmuştur. Bu görüşmede tek kelime ile bu konuya değinilmemiştir. Orada bir mart teskeresi ile ilgili müzakere yapılmıştır.” dedi. Baykal, bugün aynı durumun olması durumunda yine aynı şeyi yapacağını kaydetti. Baykal, bunun tersini savunanların demokrasi sözünü ağzına almamaları gerektiğini vurguladı.